SODOM VE GOMORA.

“Çünkü söyledikleri de yaptıkları da Rab’be karşı.
O’nun yüce varlığını aşağılıyor.
Yüzlerindeki ifade onlara karşı tanıklık ediyor.
Sadom gibi günahlarını gizlemiyorlar.
Vay onların haline !
Çünkü bu felaketi başlarına kendileri getirdiler.”
Yeşaya 3:8

“Ettikleri haksızlığa karşılık zarar görecekler.Gündüzün zevk alemlerine dalmayı, eğlence sayarlar.Birer leke ve yüzkarasıdırlar.Sizinle yiyip içerken kendi hilelerinden zevk alırlar.”
2 Petrus 2:13

“Rab Sadom ve Gomora’nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı..Bu kentleri ,bütün ovayı,oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok etti.”
Yaratılış 19:24.25

Bilinen medeniyet tarihinin en eski olaylarından biri olmasına rağmen günümüzde dahi tarihçilerin araştırdığı Sodom ve Gomorra şehirleri hakkında birçok edebiyat eserinin de yazıldığı bilinmektedir.

Sodom ve Gomorra şehirlerinin yok oluşu, edebi eserlerde de farklı şekillerde anlatılmıştır. Dönemin önemli merkezlerinden olan iki şehrin haritadan silinmesi şüphesiz muazzam derece büyük bir olay olduğundan, Sodom ve Gomorra’nın hikayesi günümüze kadar ulaşmıştır.

Kutsal kıtap’ta adı geçen (beş ova kendini oluşturan )Sodom ve Gomorra şehirleri, yaratılış bölümünde, Tanrı tarafından yok edilen kavimler olarak geçer.bu kavim, işledikleri günahları ısrarlı bir biçimde sürdürmüş. özellikle,Sodom erkekleri günahkâr eşcinsel eğilimleri ve pişmanlık göstermeyişleri,tanrısız yaşama,her tür pisliğe devam edişleri nedenleri ile hepsinin,Tanrı tarafından, yok edeceği uyarısında bulunulmuştur.

Kutsal kıtap’ta adı geçen beş kentin,(Adma, Tseboim, Tsoar Sodom ve gomora)bahsedilen coğrafik bölgelerinde yer alan,gerçekten önemli ticaret merkezleri olduğu, kanıtlarla onaylanana dek, Sadom ve Gomora’nın yıkılışının gerçek dışı olduğu, düşünülüyordu..

Bu kentlerin, Kutsal KItap’ta anlatılan yok oluşlarının aslına uygunluğu, konusunda bir kuşkumuz yoktur. Kanıtlar ,bu bölgede bir depremin olduğu ve yer katmanlarının bazılarının, kırılarak yukarı doğru savrulduğunu göstermektedir.

Bölge yüzeyinde ayrıca aşırı miktarda bitüm(Katran) bulunmaktadır. Doğru bir anlatımla ,kükürt ve ziftin, Tanrı’yı reddeden bu kentlerdeki halkın üzerine, yağdığı söylenebilinir.
Bu bölgede, kayaların yüksek ısıyla birbirine kaynadığı, jeolojik bir oluşum gözlenmiştir.
Jebel Usdum (Sadom Dağ’) dağının tepesinde, bu tür yanmanın kanıtlarını bulmuştur.Uzun zaman önce bu bölgede, büyük bir yangının gerçekleştiğine dair kanıtlar mevcuttur.
Bu yangının nedeni ,Ölü Deniz’in altındaki, petrol havzasının ateş alıp patlamasıyla açıklanmaktadır.

Tüm doğa Tanrı’nın hükmü altında olduğuna göre, bu açıklama da olayın mucizevi niteliğinden bir şey eksiltmez.

Bu olay,zamanlaması,uyarılar ve meleklerin ziyareti bağlamında değerlenirildiğinde mucizevi doğası ortaya çıkmaktadır.

“Görülüyor ki Rab kendi yolunda yürüyenleri karşılaştıkları denemelerden nasıl kurtaracağını bilir. Doğru olmayanları,özellikle benliğin yozlaşmış tutkuları ardından giden ve yetkisini hor görenleri cezalandırarak yargı gününe dek nasıl alıkoyacağını da bilir.”
2 Petrus 2:9.10

Esenlkle.