Isa Mesih’i bulmak o kadar kolay olmadi. (Julyet Kuzik)

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27774
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Ben Julyet. 1947 doğumluyum ve ne yazık ki 50 sene sonra İsa Mesih’i buldum.
    İsa Mesih’i bulmak o kadar kolay olmadı. Aslında ben O’nu aradım buldum diyemem. Doğrusu şu ki O beni aradı ve buldu. Ve beni o kötü hayatımdan, o çamurlu, iğrenç suların içerisinden beni çekti ve bana yeni bir yaşam verdi. Bu sağlayışı için binlerce kez şükürler olsun Tanrı’ma.

    Ben, tüm sıkıntı ve sorunlarımı kendim hallederim sanıyordum. Meğer ne kadar yanılmışım. Şimdi daha iyi anlayabiliyorum.

    Eşim ile birlikte Amerikada yaşamaktaydık. Grinkart a ihtiyacımız vardı. Müracaatımızı yapmış ve tüm işlemler gayet olumlu bir şekilde ilerlemekteydi. Fakat birgün aniden tüm işlemlerimiz birden durakladı. Grinkartı alamıyorduk sanki. Bu konu aile içersinde tartışmalara ve sorunlara yol açıyordu. Eşim çözüm olarak Türkiyeye dönmeyi, bense burada kalmayı istiyorduk. Bu çözümsüzlük eşim ile benim ayrılma kararı almamıza bile sebep olmuştu. O an için elbette bilemiyordum. Tanrı beni yönlendiriyor ve planlarını yaşamımda gerçekleştiriyordu. Çaresizlik içinde eşime; ‘’bende seni istemiyorum, sen git türkiyeye diyordum.’’ Bu sözleri eşime söylüyordum ama içimden bir ses te bana bunun doğru olmadığını söylüyordu.

    O sırada bir telefon aldık Kaliforniya dan. Parantez içersinde söyleyebilirim ki, bizim Grinkartımızın işlemi Kaliforniya da oluyordu. Bizlere kefil olacak kişi orada oturuyordu. Böylelikle, Kaliforniya da kişi bizi görmek istiyordu. Aslında beni görmek istiyorlardı. Onların dükkanında çalışmış ve imzalarına ihtiyacım olduğunu evvelce söylemiştim. Ama ben bu yolculuk için hazır değildim. Fakat iki gün içersinde ne yapıp yapıp bir bilet temin ettim ve Kaliformiya ya gittim. Bu arada bilemiyordum beni gerçekten iş içinmi aradılar, evet öyle zannediyordum. İşe gidip gelmeye başlamıştım. Mevcut şartlarım o kadarda iyi değildi. İş yerim birbuçuk saatlik mesafedeydi oturduğum yere.

    Birgün, kaldığım evin ev sahibi akşam yapılacak olan dua toplantısı için benide davet etti. Ev sahibine’’ tabi gelirim, Allahın sözleri konuşulacaksa, gelirmisin diye sorulurmu’’ dedim. Bense o kadar sıkıntılar içersindeydim ki, kalbim yerinden çıkacakmış gibiydim. Ve o gece biz kalktık dua toplantısına gittik. Meğerse oraya gitmemin tek sebebi İsa beni orada bulacak ve beni çağıracakmış.

    Gözyaşları içerisinde vaazı dinledim. Şimdi bana sorsanız ne dinledin diye, doğrusu ne dinlediğimi ben bile anımsamıyorum. Orada kuvvetli bir el geldi ve beni tuttu kaldırdı. Toplantının orta yerine çıkmıştım. Ve dedim ki… tövbe edeceğim. Tövbenin de ne olduğunu bilmiyordum gerçekten. Gurubun ortasındaydım ve onlar bana ne dedilerse bende o sözleri tekrarladım. Dediler artık sen bizim Rab İsa Mesih’te kardeşimizsin. Kardeşimiz oldun deyip bana sarıldılar. Birde bana türkçe incil verdiler.
    İncili aldım ve eve döneceğim sırada onlara şunu sordum. Allah beni nasıl affetmiş olacak, ben bunu nasıl anlayacağım. Allah bana gözükecek mi? Beni affettiğini mi söyleyecek. Ne olacak? Bu sözlerime güldüler ve bana; ‘’Bunu sen kendin kalbinden hissedeceksin. Hissedemezsen bile, sana bir haber mutlaka gelecektir’’ dediler. Elbette ki ben yine birşey anlamamıştım.

    Eve döndüm ve gidip yatıp uyudum. O gece ruyamda; gökyüzü yağmur sonrası bulutlarla doluydu. Güneşin ışıkları bulutlardan geçemiyordu. Sonra birden bulut aralandı ve güneşin ışınları benim üzerine gelmeye doğru başladı. Fakat bir gölge o ışınları engellemeye başlamıştı. Işık ile benim aramdaydı. İsa nın gölgesiydi o gölge, resimlerinden tanıyordum O’nu. İsa’ya; ‘’ İsa neden geldin de benim ışığımı engelledin. Biliyorsun bugün ben tövbe ettim. Yoksa benim tövbemi kabul etmedin mi? Beni kabul et, o ışığından bir parça da bana yolla’’ dedim. Tam bu sırada sözümü bile tamamlayamamıştım ki, İsa’nın kalbi delindi. O delikten sızan ışık, yıldırım çarpmışcasına benim kalbime giriverdi. İşte o an benim vücüdumun tüm organları sanki dışarı çıkmıştı. O kadar hafiflemiştim ki, uçmaya başladım. Tanrım, bu muydu mutluluk, bu muydu?. Bütün ağrılarımdan sızılarımdan bütün düşüncelerimden kurtulmuştum. Beynimdeki herşey yok olmuş ve arınmıştım. Sadece uçuyordum kuş gibi. Uyanmış ve gözlerimi açmıştım. Ama hala o mutluluğu yaşıyor, hala uçuyordum.i

    Yataktan kalktım. Ev sahiplerinde kalıyordum. Onlara; bende birşeyler oluyor, anlayamıyorum, hatırlayamıyorum dedim Üzülmememi söylediler. Beni oturttular ve daha sonra hatırlarsın dediler. Kalktım ve bir duş aldım. Ardından kahvaltı yapmaya geldim. Birden hatırladım ve coşku ile bağırmaya başladım. Buldum, buldum, buldum. Diye haykırıyordum. Herkese anlatmaya başladım gördüğüm ruyayı. O gün bu gündür ki ben bu ruyayı herkese anlatırım.

    O günden sonra yaşamım hiç kolay olmadı. Eski yaşamdan dönüp te İsa’yı takip etmek, ne kadar da zor birşeymiş meğerse. Beni çok seven arkadaşlarım bile benden bir bir uzaklaştılar.O gece kocam telefon açtı bana ve dedi ki;’’ boşver hiçbirşeyi kafana takma. Oldu olanlar. Ben vazgeçtim türkiyeye gitmiyorum. Biraz daha çalışalım, biraz daha para biriktirelim. Ondan sonra düşünürüz. Şimdilik bu konuları düşünecek zaman değil’’ dedi. Şaşkındım. Böyle bir şey olamazdı. Demek ki o gece rüyama giren İsa kocamın yüreğine de dokunmuştu. Onun da yüreğini, fikrini değiştirmişti. Şükürler olsun. Hamdlar olsun O’nun adına. Hamdederim İsa’ma.

    O günden sonra küçük küçük adımlarla İsa’ya yaklaşmaya başladım. O’na yaklaştıkça dünyadaki herşeyden vazgeçmek zorundaydım. Evet, bana bu acı vermiyordu. Birsürü kötü huylarım vardı bırakmak istiyordum. Birsürü dikenlerim vardı, birsürü iğneler vardı vücudumda. Tüm bunlardan tek tek kurtulmanın kolay olmayacağını bende biliyordum. Bunları tek tek koparmak beni acıtıcaktı. Ama yavaş yavaş bunlardan vazgeçmeye başladım. Dikenlerim bir bir yok oluyordu. Çok makyaj yapardım, vazgeçtim. Saçlarım pırıl pırıl sapsarı boyalıydı, vazgeçtim. Fropan görünmekten, açık giysiler giymekten hoşlanırdım, vazgeçtim. Ağzımda sürekli edepsiz fıkralar söylenirdi, vazgeçtim. Artık o fıkraların yerlerini; İsa’nın sözleri, bana anlattıkları ve müjde aldı. Kutsal kitabı okudukça herşeyi daha iyi anlıyordum.

    O günlerde birçok yeni guruplar vardı. Her birini gidip dinliyordum. Her birinden yeni birşeyler öğreniyordum. Bugün bu saatte ise hayatımdan çok memnunum. İyi ki İsa beni buldu. İyi ki o çamurdan beni kurtardı. Benim için artık Grinkartın da bir önemi kalmamıştı. Artık biliyordum ne olacağımı ve nereye gideceğimi. Benim için en büyük miras gökyüzündeydi, yukarıda beni bekliyor. İsa ile birlikte yürüyeceğim günler çok yakın.

    Yalnız Rab’den tek dileğim şu ki; benim elbisem kirlenmeden, o beyaz elbiseyi giydim, onun üzerinde leke olmadan O’nun karşısına çıkayım. Yüzüne baktığım zaman utanmayayım. Gözlerine baktığım zaman bana gel desin. Benim bütün emelim va dileğim bu. O’na layık olmak için çalışacağım. Bana verdiği ömür boyunca, O’nun için elimden ne gelirse yapacağım.

    Şükürler olsun sana Tanrım. Şükürler olsun sana İsa. Senin yolunda, gözümü kapatıncaya dek, son nefesimi verene dek İsa, İsa, İsa diye sesleneceğim.
    Yaşamım sonunda cenazeme gelen her bir kişinin benim aracılığımla orada, cenazemde tövbe etmelerini dilerim. Ailemden, çocuklarımdan, torunlarımdan başlayarak; dilerim ki Tanrı herbirinin kalplerine girsin, onların gönüllerinde taht kursun.

    İsa Mesih’in adıyla diliyorum. Amin.

    Julyet Kuzik

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.