Evet inanıyorum

  • Bu konu 5 izleyen ve 6 yanıt içeriyor.
7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27654
    Anonim
    Pasif

    Evet bir yaratıcının var olduğuna inanıyorum…
    Bir ses bana karanlık ve korku fısıldıyor… Bazen hiç bir şey yapasım gelmiyor… Sadece durup bakıyorum öyle… Hayat öyle zorlu süreçlerden geçiyorki hiçbir şeye söz geçiremiyor insan… Neler oluyor… Kim bu insanoğlu…. Ya bu doğa ve içindekiler… Renk renk desen desen kainat… Başı boş ve anlamsız olamaz… O zaman bende ki bu korku ne… Ne yapıyorum ben… Ya da neyi yapmıyorum neyi yapmam gerekiyor… İhmal ettiğim şey ne… Hayatta herşey istediğim gibi gitmesede her şeye ve her olaya söyleyecek bir sözüm var…Peki içimi daraltan ve korku salan bu his ne… Bir yarıtıcın var olduğunu bilmek yeterli mi.. yeterli ise neden korkularım geçmiyor…
    İnsanlar bir Yaratıcının varlığını avazları çıktığı kadar bağıra bağıra haykırıyorlar… peki hangi yaratıcı… kimin kabul ettiği benimsediği gerçekten benimsemeye, uymaya hakkıyla layık… Doğru olan uyulması gereken kim?

    Evet gerçekten var olduğuna inanıyorum… ama kim olduğunu bilmiyorum… Ya Rab sen beni duyuyor ve görüyorsun… ben aciz ve bir o kadar da çaresizim… ne olur bana doğru olanı göster…. Beni bana bırakma… Ben seni gerçekten sevmek ve sana uymak istiyorum… korkularım umuda dönüşsün istiyorum… Ne olur bana yardım et…

    #36765
    Anonim
    Pasif

    RAB şöyle diyor: ‘Bana yakar da sana yanıt vereyim; bilmediğin büyük, akıl almaz şeyleri sana bildireyim.’ (Yeremya 33:3).

    KORKMA! Rab İsa’ya iman et, O seni kurtaracaktır. Eski Ahit’te şöyle bir vaat var: Korkma, çünkü ben seninleyim, Yılma, çünkü Tanrın benim. Seni güçlendireceğim, evet, sana yardım edeceğim; Doğruluğu sağlayan sağ elimle sana destek olacağım. (Yeşaya 41:10). İsa Mesih teselli eden bir Rab’dir. Seni teselli edebilecek güçtedir. Bende de benzer durum olmuştur. Fakat şu ayet daima aklımdaydı: Çünkü kime inandığımı biliyorum. (2.Timoteos 1:12). O asla aldatmaz, O seviyor, O Tanrı’dır.

    Sevgiler.

    #36767
    Anonim
    Pasif
    edessa;22448 wrote:
    Evet bir yaratıcının var olduğuna inanıyorum…
    Bir ses bana karanlık ve korku fısıldıyor… Bazen hiç bir şey yapasım gelmiyor… Sadece durup bakıyorum öyle… Hayat öyle zorlu süreçlerden geçiyorki hiçbir şeye söz geçiremiyor insan… Neler oluyor… Kim bu insanoğlu…. Ya bu doğa ve içindekiler… Renk renk desen desen kainat… Başı boş ve anlamsız olamaz… O zaman bende ki bu korku ne… Ne yapıyorum ben… Ya da neyi yapmıyorum neyi yapmam gerekiyor… İhmal ettiğim şey ne….

    Çok değerli edessa kardesim,
    Seninle zaman zaman yazışıyoruz. Yüreğini açtığın ve düşüncelerini bizlerle paylaştığın için çok teşekkür ederim. Evet bir Yaratıcımız vardır. Günahlı insanı çok seven, arayan, bağışlayan, koruyan bir Yaratıcımız var. Günahlı insanı Şeytan’ın elinden kurtarmak için biricik Mesihi’ni dünyamıza gönderen Göksel Babamız var. Ama diğer taraftan günahlı insanın kurtulmasını istemeyen, onların günahları içerisinde ölmeleri için gece gündüz demeden çalışan iblis denen Şeytan vardır. Tanrı esenlik, huzur, barış, sevinç, şifa ve sonsuz yaşam vermek ister, ama Şeytan ise Tanrı’nın vermek istediği bu şeylerin tam tersini vermeye çalışır. Şeytan’ın insana verdiği şeyler sıkıntı, huzursuzluk, kin,nefret, savaş, hastalık ve sonsuz ölüm yani sonsuz cehennemdir.

    İşte sana karamsarlık ve korku veren de Şeytan’ın ta kendisidir. Çevremize baktığımız zaman insanların acı, sıkıntı, elem, hastalık, haksızlık, felaketler yaşadığını görüyoruz. Tüm bunlar günahtan kaynaklanmaktadır. İlk atamız olan Adem ve Havva’nın Tanrı’ya olan itaatsizlikleri nedeniyle günah dünyamıza girdi ve insanlar ölümlü oldular ve sonsuz cehennem yargısıyla karşı karşıya kaldılar. İlk cinayet, Adem’in oğlu Kayin’in, kardeşi Habil’i kıskanması sonucu işlendi. Ama sevginin özü olan Tanrı, günahlı insanı kurtarmak için harekete geçerek kurtuluş yolunu açtı.

    Quote:
    Hayatta herşey istediğim gibi gitmesede her şeye ve her olaya söyleyecek bir sözüm var…Peki içimi daraltan ve korku salan bu his ne… Bir yarıtıcın var olduğunu bilmek yeterli mi.. yeterli ise neden korkularım geçmiyor..

    Tabii ki yalnızca Tanrı’nın var oldugunu bilmek yeterli değildir. Adım atmak gerekir.Sen karanlıkta, nereye gideceğini, ne yapacağını bilmeyen, çaresiz ve umutsuz bir durumdasın,çünkü iblisin elinde tutsaksın ve bir çıkış, kurtuluş yolu arıyorsun. Kurtulmak için tek çıkış yolu RAB İSA MESİH’tir. Kutsal Kitap’ta Yuhanna 1:1-5te İsa Mesih hakkında şu sözleri okuyoruz:

    ‘Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı`yla birlikteydi ve Söz Tanrı`ydı. Başlangıçta O, Tanrı`yla birlikteydi. Her şey O`nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O`nsuz olmadı. Yaşam O`ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi’.

    İsa Mesih ilk ve son Olan’dır. O, gökteki görkeminden ve yüceliğinden soyunarak insan bedenine büründü ve kul suretini aldı. İsa Mesih bu karanlık, günahlı dünyamıza neden geldi biliyor musun sevgili Edessa kardesim? Seni korkularından özgür etmek, günahlarından arındırmak ve sonsuz cehennem yargısından kurtarmak için. İsa Mesih sana kurtuluş elini uzatıyor, seni o derin karanlıktan kurtarıp kendi Işığı’na çekmek istiyor. Senin yapman gereken tek şey, samimi bir şekilde Tanrı ile konuşarak sana yardım etmesini ve kendisini sana açıklamasını istemek. Bunu tüm içtenliğinle yaptığın zaman yaşayan diri Tanrı sana en kısa zamanda yanıt verecek ve kendisini sana gösterecektir.

    O’nunla çok yakın bir arkadaşınmış gibi konuşup dertleşebilirsin. Sorunlarını, sıkıntılarını, kaygılarını, korkularını, sevinçlerini her şeyi O’na anlatabilirsin. O sana yakındır sevgili edessa kardeşim. İsa Mesih seni çoook seviyor, seni senden daha iyi tanıyor. Sana yardım etmek istiyor, seni teselli etmek, korkularından özgür etmek istiyor. İsa Mesih çarmıhta senin tüm günahlarının bedelini ödedi. O’nun senin günahlarının bedelini ödediğine yüreğinle iman edersen ve ağzınla ikrar kurtulacaksın.

    ‘Tanrı sözü sana yakındır, Ağzında ve yüreğindedir.’ İşte duyurduğumuz iman sözü budur. İsa`nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı’nın O`nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur Kutsal Yazı, “O`na iman eden utandırılmayacak’ diyor’ (Romalılar 10:8-11).

    Rab’bin seni Kutsal Ruhu aracılığıyla aydınlatmasını, ruh gözlerini açmasını, özgür etmesini ve kurtarmasını diliyorum.
    Sevgilerimle

    #29642
    Anonim
    Pasif

    yıllardır müslümandım… ama içimde hep bir sıkıntı vardı… sürekli bir şüphe içiindeydim… bu tür konulardan düşüncelerini söylemek bile günahtı… direk cehenneme gidersin… aman kör olursun… taki ünv gelinceye kadar….belli bir süre camiye gitmedim… açıkcası samimi gelmiyordu … asıl kararımı cuma namazında verdim… tam namazdaydım ve dedimki ben neye inanyorum neden burdayım… niye hiç başka bir yola girmedim….sonra kutsal kitapları ve peygamberleri araştırdım…. bu 3 ay sürdü… şüphesiz allahı buldum ve ona inandım… ama bir sorun vardı… allahın gerçek temsilcisi kimdi bu dünyada…. dürstçe söylüyorum… kitaplar çok saçma geldi… incil,kuran,tevrat,zebur, ..ama allahın temsilcisi kimdi… yatamadım gecelerce.. neden neden ve nasıl bulacam…. bu rayış neden dedim…. isa nın hayatını araştırdım… bu değişik bir duygu bilmiyorum… sanki bir şey beni ona çekiyor… daha samimi daha içten…. ve daha doğru…..ve dün akşam ona iman ettim… neden böyle oldu… isa neden farklı … onu bana bulduran sadece aklım değil… başka bir şeyler var…. neden isa….

    #36776
    Anonim
    Pasif

    İnsan sorgulayarak ve gözlemleyerek bir yaratıcının varlığına ulaşabiliyor…
    Asıl olan sorun bundan sonra başlıyor…Yaratıcı benden ne istiyor ? Çoğu insanın buna verebilecek bir cevabı var elbette… çünkü belli bir inançla büyüyoruz… Ailemizin bir inancı var ve doğal olarak o inanç ekseninde bir yaşamımız oluyor… Çoğu zaman bazı şeylere itiraz edemiyoruz…kendimizi doğar doğmaz içinde bulduğumuz yaşam tarzı ve ahlaki değerler, bizi bazı şeyleri yapmaya bazı şeyleride yapmamaya zorluyor..aslında burda sorun yok… çünkü bir şeye iman ediyorsanız onun gereklerini de yerine getirmeniz gerekiyor doğal olarak… asıl sorun inancınımızı seçerken bize birşeyin etki edip etmediğidir… düşüncelerimize akıl yürütmemize birşey etki ettimi etmedimi? gerçekten biz mi karar verdik yoksa ailemiz mi ? bu ne kadar doğru… gerçekten huzurlumuyuz..Sizi bilmem ama ben değilim…

    Farklı bir inancı araştırmaya bile tahammülleri olmayanlar ne verebilir bana.. ben bilmek istiyorum ama sen bilemezsin diyorlar… bakamazsın göremezsin. Yaratıcıya karşı sorumluluklarım varsa görede bilirim bakada bilirim …araştırabilirim…Ben O nu arıyorum…ve O beni görüyor ve duyuyor…bana doğru olanı gösterecktir… Ben buna inanıyorum.

    #36777
    klaus
    Anahtar yönetici

    Sevgili kardeşim,

    Benzer yollardan geçmiş biri olarak, nacizane fikrimi paylaşmak istedim. Başka bir sitede yazdığım yazıyı aynen buraya yapıştırıyorum:

    “Ben müslüman bir ailede büyüdüm. Ancak yaşadıkça öğrendim ki, çevremde hiç kimse, islamın gereğini gerektiği gibi yapmıyor veya bilmiyor. Ya da daha vahimi, işine öyle geldiği, çıkarlarına uyduğu için aksini yapmayı tercih ediyor.

    Daha önce müslümandım, ancak namaz kılan oruç tutan ibadet eden bir müslüman değildim. Sebebine gelince, bütün alemi yaratıp, başımıza bizi korusun diye annemizi koyup, yeryüzünü altımıza serip, türlü bitkiler ve hayvanlarla doldurup bunları insanın emrine sunan bir varlık, tutup onları yakmaz. En azından benim inandığım tanrı yakmaz.

    Örneğin, erkek olduğu halde kadınsal güdülere sahip olan, kendini kadın gibi hisseden bir erkek, yaradılışı böyleyse, cehennemde yanacak mıdır?

    Veya, atesizm, nihlizm veya satanizm’e inanan bir insan, sırf görüşü farklı diye ateşte yanacak mıdır? Bu inançlara sahip olan insanların çoğu, “kendileri tarafından seçilemeyen çevresel faktörler ve şartlar” sebebiyle bu görüşlere sahiptirler.

    Eğer bir yaratıcı, herkesin tanrısı ise, bütün insanlığın tanrısı olmalıdır. Kendisine inananı da, inanmayanı da kucaklamalıdır. Kendisine küfredeni de, seveni de sevebilmelidir. Tüm insanlığa hitap eden bir din, evrensel olmalıdır. Herkesi kucaklamayan din, herkese hitap edemez.

    İşte her şey, bu düşüncenin sonunda düğümleniyor. Ben islam dininde bu tanrıyı bulamadım. İslam dinindeki tanrı, sanki kullarını yakmak için fırsat kollayan bir tanrı. İnançla inançsızlık arasında çok ince bir çizgi var ve bu çizgi her an yırtılabilirmiş gibi geliyor insana.

    Hoş bir bayana bakmak? Göz zinası.

    + Yahu bir şey yapmadım ki?
    – Yapsaydın. Günahı yazdık bir kere.
    + İyi bir dahakine yaparım.

    + Onu içme haram.
    – E canım istiyor? İçince iyi hissediyorum kendimi?
    + İsteyemez. İstememeli. İçmemelisin.
    – Yahu içeceğim?!!
    + Cehenneme gidersin.
    – Gidersem gideyim. Seninkilerden tanıdık falan görürsem de selam söylerim.
    + ??

    Ek olarak, çevremdeki insanlar arasında (annem, babam, akrabalarım da dahil olmak üzere) neden müslüman olduğunu bilen yok. Yani benim bildiğim, mantıklı bir insan eğer bir seçim yapacaksa, mevcut seçenekleri araştırır, değerlendirir, aklına en yakın, mantığa en uygun olanı, kendisini en yakın hissettiği seçeneği seçer. Ancak benim çevremdeki herkese, müslüman olarak doğmuş olmak yetiyor.

    Akvaryumda yaşayan balıklar gibi. Dünyayı o akvaryumdam ibaret sanıyorlar. Biraz yüzseler masmavi okyanusu görecekler, ancak adım atamayacak kadar korkaklar.

    Eğer bir din, bir insana şu kısacık dünya hayatında huzurdan çok huzursuzluk veriyorsa, o din “evrensel” olamaz. “Kişisel” olmayı başaramamış bir din nasıl “evrensel” olabilir ki? Benim huzurumu sağlayamıyorken, tüm dünyaya nasıl hitap edebilir?

    Ben hiç bir zaman bana dayatılan, hazır bilgiye razı olmadım. Daima seçeneklerimi analiz edip bana en uygun gelen seçeneğe göre hareket ettim.

    Hristiyanlık bana saf sevgiyi, Rab’ın benim için olan sevgi dolu planını anlatıyor. Ne yaparsam yapayım beni affedeceğini anlatıyor. İşte evrensel olan budur. Bu din herkese hitap eder, çünkü herkesi kucaklar. İslam’daki gibi, zina yapan adamı/kadını taşlayın, hırsızlık yapanın kolunu kesin demez.

    En değer verilen İslam alimlerinden biri olan Mevlana’nın dediğini söyler: “Gel, ne olursan ol gel.”

    İşte bu yüzden, ben hristiyanlığı seçerek iman ettim.”

    Sevgilerle…

    #36772
    Anonim
    Pasif

    Quote:
    edessa;22471]İnsan sorgulayarak ve gözlemleyerek bir yaratıcının varlığına ulaşabiliyor…

    İnsan, gerçek yaşayan diri Tanrı’yı aramaya önce kendi inancını sorgulamakla başlamalıdır. Ben kimim, neye, kime iman ediyorum? İnandığım bu din ya da din önderi ölümden sonrası için bana neler vaadediyor? Öldükten sonra beni neler bekliyor? İşte insan bunları düşününce otomatikman ‘Gerçeğe nasıl ulaşabilirim? Nasıl kurtulabilirm?’ diyerek Tanrı’yı aramaya başlıyor ve tüm yüreğiyle aradığı için Tanrı kendisini ona açıklıyor ve buldurtuyor. Kutsal Kitap’ta Yeremye 29:13′te Tanrı şöyle diyor kendisini arayan kişilere:

    ‘Beni arayacaksınız, bütün yüreğinizle arayınca beni bulacaksınız! Kendimi size buldurtacağım!’ diyor Rab’.

    Quote:
    Asıl olan sorun bundan sonra başlıyor. Yaratıcı benden ne istiyo?

    Uzun araştırmalarınız ve gözlemleriniz sonucunda Tanrı’nın varolduğunu öğrenip O’na ulaştıktan sonra sevgi dolu bir Tanrı ile karşı karşıya geliyorsunuz. Öyle bir Tanrı ki, kimseyi zorlamayan, baskı yapmayan, korkutmayan, koruyan, kayıran ve kutsamak isteyen sevgi dolu bir Tanrı. O Tanrı size Yasa’nın Tekrarı 30: 15-16’da şöyle diyor:

    ‘İşte bugün önünüze yaşamla iyiliği, ölümle kötülüğü koyuyorum. Bugün size Tanrı’nız Rabbi sevmeyi, yollarında yürümeyi, buyruklarına, kurallarına, ilkelerine uymayı buyuruyorum. Öyle ki yaşayasınız, çoğalasınız ve mülk edinmek için gideceğiniz ülkede Tanrınız Rab tarafından kutsanasınız!’

    Sevgili Edessa, Tanrı burada senin önüne iki seçenek sunuyor: ‘Ya yaşamla iyiliği ya da ölümle kötülüğü seç’ diyor sana. Seçme özgürlüğünü bizlere bırakıyor, ama O tüm insanlara kendisini sevmelerini, yollarında yürümelerini, buyruklarına, kurallarına ve ilkelerine uymayı buyuruyor. Çünkü O herkesin sonsuz kurtuluşa kavuşmasını , kutsanmasını ve yaşamasını istiyor, ama seçimi, son sözü insanın kendisine bırakıyor. Tanrı insanın kurtulması için yapması gereken her şeyi yaptı ve biricik Mesih’ini günahlarımızın sunusu olarak kurban olarak haç ölümüne gönderdi. İsa Mesih senin günahlarının da bedelini haç üzerinde canını vererek ve kanını dökerek ödedi sevgili Edessa. Günahın ücreti sonsuz ölümdür, sonsuz cehennemdir, ama senin ölmen gerekirken İsa Mesih senin yerine öldü sen kurtulasın diye, sen yaşayasın diye. Ama üç gün sonra görkemle dirildi ve yaşıyor. Yaşayan bir Rabbimiz var.

    İsa Mesih’e iman ettikten sonra zorluklarımız, sıkıntılarımız olabilir. Çevremiz, ailemiz, arkadaşlarımız bizleri dışlayabilir. Bunları hepimiz yaşadık, yaşayacağız da. Şeytan bazı kimseleri kışkırtarak üzerimize salabilir, işimizden atılabiliriz, hor görülebiliriz. Hatta İran, Afganistan gibi ülkelerde İsa Mesih’e iman ettikleri için öldürülenler bile oldu. Ama tüm bunlar bizlerin sonsuzluğu nerede geçirecegimizden daha önemli değildir. Zaten İsa Mesih daha önce bu şeylerin olacağını bildiği için bizleri şöyle uyardı:

    ‘Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek, ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır’ (Matta 10:22).

    ‘Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır’ (Matta 7:13-14).

    Quote:
    Ailemizin bir inancı var ve doğal olarak o inanç ekseninde bir yaşamımız oluyor. Çoğu zaman bazı şeylere itiraz edemiyoruz…kendimizi doğar doğmaz içinde bulduğumuz yaşam tarzı ve ahlaki değerler, bizi bazı şeyleri yapmaya bazı şeyleride yapmamaya zorluyor..aslında burda sorun yok… çünkü bir şeye iman ediyorsanız onun gereklerini de yerine getirmeniz gerekiyor doğal olarak. Asıl sorun inancınımızı seçerken bize birşeyin etki edip etmediğidir. Düşüncelerimize akıl yürütmemize birşey etki ettimi etmedimi? gerçekten biz mi karar verdik yoksa ailemiz mi ? Bu ne kadar doğru.? Gerçekten huzurlumuyuz? Sizi bilmem ama ben değilim. Farklı bir inancı araştırmaya bile tahammülleri olmayanlar ne verebilir bana.. ben bilmek istiyorum ama sen bilemezsin diyorlar. Bakamazsın göremezsin.Yaratıcıya karşı sorumluluklarım varsa görede bilirim bakada bilirim, araştırabilirim

    Sevgili Edessa, dünyaya geldiğimiz zaman ailemiz bizlere hangi inanca sahip olmak istersin diye sormadı. Doğal olarak onlar inançlarını bize empoze ettiler. Budist bir ailede doğan bir çocuk BUDİST oldu, Hindistan’da ineğe tapan bir ailede doğan bir çocuk ineğe taptı, müslüman bir ailede doğan bir kimse de Müslüman olarak yetiştirildi vs. Ama bu insanın kaderi değildir. Dünyada pek çok irili ufaklı din vardır, fakat gerçek tektir. Tanrı insana akıl, fikir ve arayıp bulma yetisi vermiştir. Gerçeği arayıp bulmak kişinin kendi sorumluluğudur.

    Ailemiz, arkadaşlarımız, sevdiklerimiz sonsuz yıkıma gidiyorlarsa, bizlerin de onlarla gitmemiz gerekmiyor. Ben pek çok kişiden ‘Atalarım, dedelerim bu yolda öldüler, ben de onların gittiği yolda öleceğim’ dediklerini duydum. Çok acı bir şey. Şeytan insanların gözlerini o kadar köreltmiş ki, gerçeği araştırma gereği bile görmüyorlar.

    İsa Mesih’e iman edenlerin yaşamları değişiyor, yürekleri değişiyor, günah yüklerinden kurtulmanın hafifliğini ve sevincini yaşıyorlar. İsa Mesih onların yaşamlarında mucizeler, harikalar yapıyor. O’nu yaşamlarına Rab ve Kurtarıcı olarak alanların yüzlerinde sonsuz mutluluğun ışıltıları açık bir şekilde görülüyor. Ölümden sonra yepyeni bir yaşama kavuşacakları o güzel Göksel vatanlarına gitmenin sevincini yaşıyorlar. Sıkıntıları, acıları, zorlukları olsa da, yaşayan diri Rab’bin yanlarında olduğundan emindirler. Artık çaresiz, zavallı değillerdir. Yüceler Yücesi onların üzerine gölge salmıştır, emin ellerdedirler, güvendedirler.

    Sevgilerimle

     

7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.