kader
- Bu konu 6 izleyen ve 5 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
25. Eylül 2011: 14:08 #27554AnonimPasif
kader hakkında neler düşünüyorsunuz?
28. Ocak 2012: 10:56 #36638AnonimPasifnina;22011 wrote:kader hakkında neler düşünüyorsunuz?Sevgili Nina’cığım,
Hristiyanlıkta kader diye birşey yoktur. Tanrı, istediği kimseyi cennete gönderip, istemediğini cehenneme atan, birinin alnına iyi şeyler, diğerinin alnına ise kötü şeyler yazan, birine çok zenginlik ve yaşamın tüm nimetlerini bolca sunan, ama diğerini ise darlık, sıkıntı, yoksulluk ve hastalık gibi bereketsizlikler içinde kıvrandıracak kadar adaletsiz değildir. Tanrı’nın tüm isteği bütün insanların kendisini tanımaları, kendisine yönelmeleridir. Çünkü Tanrı herkesi korumak, bereketlemek ve sonsuz cehennem yargısından kurtarmak istiyor. Tanrı’nın biz insanlar için tasarıları iyidir, güzeldir. Kutsal Kitap’ta Yeremya 29:11′de şu sözleri söylüyor:‘Çünkü sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum’ diyor Rab. ‘Kötü tasarılar değil, size umutlu bir gelecek sağlayan esenlik tasarıları bunlar’.
Rab’bin, tüm insanlar için düşündükleri güzel şeylerdir, onların iyiliklerini, mutlu ve umutlu bir gelecekleri olmasını istiyor Tanrı. Ama insan ne yapıyor? Tanrı’nın değil de, kendi isteklerinin peşinden giderek yanlış yollara sapıyor, düşman olan Şeytan’ın tuzaklarına düşüyor. Sonra da Tanrı’yı suçlayarak, ‘Tanrı kaderimi böyle kötü yazmış’ diyerek isyan ediyor.
Oysa Tanrı her insanı hiç bir ayırım yapmadan, hiç kimseyi kayırmadan eşit bir şekilde seviyor, hem de çok seviyor. O sevgidir ve sevginin özüdür. O’nun bizlere olan bu eşsiz sevgisi yüzünden biricik Mesih, yüceliğini bırakarak dünyamıza geldi ve biz günahlı insanların çekmemiz gereken o korkunç cehennem yargısın kaldırmak için severek çarmıh ölümüme gitti. Bize sonsuz yaşam ve kurtuluş sağlamak için.
Mesih’e sırtını dönen herkes, bu dünyadaki bereketsizliklere, sonsuz cehennem yargısına ve sonsuzluğu nerede geçireceği konusunda kendisi karar vermiş, seçimini yapmıştır.. Bu hiç kimsenin kaderi değildir; Tanrı insanı özgür bırakmıştır ve önüne BEREKETİ ve LANETİ; ÖLÜME ve YAŞAMA giden iki yol koymuştur ve seçimi kişinin kendisine bırakmıştır.. Burada Tanrımız’ın diktatör, dayatmacı, bir Tanrı olmadığını görüyoruz. O, önümüze seçenekleri koyuyor, ama seçim hakkını bize bırakıyor. Yaşama giden yolu seçin, yaşamınızı Mesih’e verin, O’nun güçlü, sevgi dolu kollarına bırakın kendinizi. O zaman her durumda içinizde esenliğiniz olur, her zor anda İsa Mesih yardımınıza meleklerini gönderir ve size yardım etmek için harekete geçer. Her şeyinizi yoluna koyar, çünkü O sizin iyiliğinizi sizden daha çok ister.. O’na güvenin! Kadercilik, Şeytan’ın uydurmuş olduğu yalanlardan birisidir.
Sevgilerimle
12. Nisan 2012: 16:18 #37014AnonimPasifV. Önceden Belirlenme (Takdiri İlahi)
Tanrı’nın insan hakkındaki planı ya da amacı “seçilmişlik –önceden belirlenme” ile ifade edilir. Bu öğreti Tanrı’nın tüm yaratılış üzerindeki hikmetli ve mutlak hakimiyetine dayanır. Bu yüzden de Presbiteryenler, Tanrı’nın evreni yaratıp harekete geçirdikten sonra da olan biteni izlemek için yarattığı bu yaratılıştan kendisini soyutlamadığına inanır. Tanrı’nın önceden belirlenmiş bir planı vardır (İşaya 46:10; Mezmur 33:11; Süleymanın Meselleri [Özdeyişler] 19:11; Efesliler 3:11). Tanrı, olmuş ve olacak olan her şeyi önceden belirlemiştir (Efesliler 1:11; Elçilerin İşleri 17:26; Eyüp 14:5; Mezmur 139:16; Romalılar 8:28).Şu sıralar presbiteryen kilisesini araştırıyorum.
Bu bölüm özellikle dikkatimi çekti.
Önceden belirleme nedir? Ya olgu ve olaylardan hesap sorulması?Bunun dışında;
Genel olarak presbiteryen kilisesi yada ilahiyatı konusunda yardımcı olabilir misiniz?
teşekkürler
13. Nisan 2012: 8:32 #37017AnonimPasif@Rüzgar 22460 wrote:
Kutsal Kitap’ta Yeremya 29:11’de şu sözleri söylüyor:
‘Çünkü sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum’ diyor Rab. ‘Kötü tasarılar değil, size umutlu bir gelecek sağlayan esenlik tasarıları bunlar’
Efendim; “Kader” konusuna cevap verirken alıntıladığınız âyet, eski ahit’in Yeremya kitabına âit 29. bölüm olup, “Sürgündekilere mektup” başlığını taşıyor. Burada muhatap tüm insanlar değil, İsrailoğulları. Bu âyetin muhatabı belli olduğu hâlde neden genel bir anlam çıkarıyorsunuz ?
Bütün insanlık için ortak değer olan ve her inanışta geçerli olan “on emir” türü, temel ahlâki prensiplerden söz etmiyorum. ‘On emir’in muhatabı, Mûsâ aracılığıyla İsrailoğulları olarak görünse de; bu emirler, ahlâki açıdan herkesi bağlayan temel Tanrısal ilkelerdir ve zamanla sınırlanmış değildir. Fakat verdiğiniz ayet doğrudan sürgündeki İsrail halkına hitap etmekte.
Demem o ki; Eski Ahit ölçü alındığında, Tanrı’nın ortaya koyduğu şaşmaz değişmez ve zamanla sınırlanmamış prensiplerle, sâdece İsrailoğulları için ortaya koyduğu dönemsel hükümlerin ayrılması gerekmiyor mu ?
Saygıyla.
13. Nisan 2012: 14:13 #37019AnonimPasifOn emir benzeri emirler doğu dinlerinde de vardır On Emir’in Tanrısal farklı bir ahlak anlayışı yok tabi Şabat günü gibi kısımları saymazsak.Bi de zina edenleri taşlamayı bu hem Kuran’da hem de Tevrat’ta var.
13. Nisan 2012: 18:39 #37028AnonimPasifEski Ahit, Tüm insanlikla kurulacak iliskide, Yaradanin Plilot bölge olarak sectigi israilogullari üzerine kurulmustur. Orada gecen her, olay her duygu, zafer ve yenilgi ve Rab in insanla kurdugu iliski ve beklentisi sonsuza dek bizim icin de gecerlidir. Farkli kimlikte, zamanda ve yerde ayni seyleri yasiyoruz. Ayni iyi ve kötü sonuclara variyoruz. Eski ahitteki seriatla islam seriati ayni degildir. Benzer maddeleri olsa da cokca ayni konuda degisik maddeleri vardir.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.