nasıl dua edeceğim.

  • Bu konu 4 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27480
    Anonim
    Pasif

    Ailem müslüman oldukları için ve benim inancımı bilmedikleri için bende onlarla birlikte oruç tutuyorum. Ama gece yemek yedikten sonra nasıl dua edeceğimi bilmiyorum. bu konuda bana yardımcı olabilir misiniz.

    #36492
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’yla konuşabiliriz. Tanrı, Kutsal Yazılarda açıklanan Sözü aracılığıyla kelimeler kullanarak bizimle konuşur. Tanrı aynı zamanda herşeye hakim gücüyle olayları ilahi takdiriyle elinde tutarak da kelimeler kullanmadan bizimle konuşur. Dua, tüm yaşamımızın Tanrıyla iletişim içerisinde olmasıdır. Dua ederken ve dua aracılığıyla Tanrı’ya olan saygımızı ve hayranlığımızı ifade ederiz. Tanrı’nın önüne gerçek bir alçak gönüllülükle, ciddiyetle yüreğimizdeki her şeyi itiraf ederiz. Tanrı’ya minnettar yüreklerimizle şükredip isteklerimizi ve yalvarışlarımızı Yaratıcımıza anlatabiliriz.

    Dualarımızda Tanrı’yı kişisel ve kuvvetli bir kişi olarak görürüz. Tanrı hem bizi işitir, hem de dualarımıza cevap verir. Kutsal Yazılar hem Tanrı’nın her şeyi önceden belirlemiş olduğunu hem de duanın etkisini öğretir. Tanrı kendi isteğinin gizemi uyarınca kendi amacına uygun bir şekilde her şeyi hakimiyetinde tutmakta olduğundan, önceden belirleme ve duanın etkisi birbirleriyle çelişmez. Tanrı’nın her şeye hakim gücünü göstermek için kullandığı araçlardan birisi de duadır. Bu nedenle dua Tanrı’nın hakimiyetini gösteren bir araçtır.

    Dua sadece ve yalnızca Tanrı’ya edilir, dualarımızda sadece ve yalnızca Tanrı’ya hitap edilir. Dua ederken ya üçlübirliğe bir bütün olarak, ya da Üçlübirliği oluşturan Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’a seslenebiliriz. Yaratıklara dua etmek putperestliktir. Kötü ruhlarla(Şeytan, cinler…v.b.) konuşmak dua değil, Hıristiyanlık dışı bir harekettir ve açık bir putperestliktir. Duada sadece ve yalnızca Yaratıcı Tanrı’ya hitap edilir.

    Doğru duanın gerektirdiği bazı noktalar vardır. Bunlardan birincisi, Tanrı’ya samimiyetle içten bir şekilde yaklaşılmalıdır. Boş ve ciddiyetten uzak laf safsataları Tanrı’yla sanki alay etmek gibidir. Böyle bir şekilde dua eden kişiler, bırakın tanrısal davranmayı aslında Tanrı’yı tanımadıklarını göstermiş olurlar.

    İkinci nokta ise, Tanrı’ya derin bir saygıyla yaklaşmamız gerektiğidir. Dua ederken kiminle konuştuğumuzu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Tanrı’yla konuşurken sanki okul arkadaşlarımızla konuşur gibi sıradan birisiyle konuşuyormuş gibi konuşursak Tanrı’yı da aynı kefene koyuyoruz demektir. İnsanlar bir kralın huzuruna çıktıklarında üstlerine başlarına ve sözlerine çeki düzen verip üsluplarını nasıl düzeltiyorlarsa, bizler de Tanrı’nın huzuruna çıktığımızda en yüce Kral’ın önünde olduğumuzun farkında olmalıyız.

    çüncü nokta ise Tanrı’ya alçakgönüllülükle yaklaşmamız gerektiğidir. Sadece Tanrı’nın kim olduğunu değil, aynı zamanda bizim de kim olduğumuzu hatırlamakta fayda var. Bizler Tanrı’nın evlat edindiği çocuklarız. Aynı zamanda günahlı varlıklarız. Tanrı, huzuruna cesaretle çıkmamızı ister, ama bu cesaretin küstahlığa dönüşmemesi gerekir.

    Tanrı isteklerimizde ciddi ve istekli olmamızı isterken O’na boyun eğerek huzuruna çıkarız. “Senin arzun olsun” dileğini imanımızın eksikliğinden söylemiyoruz. Tanrı’nın dualarımızı işitebileceğine ve dualarımıza cevap vereceğine iman ediyoruz. Yine de, dualarımız cevaplanmasa da, bu konuda imanla Tanrı’nın hikmetine güveniyoruz. Her dileğimizi Tanrı’nın isteğine göre dilememiz gerektiğini biliyoruz.

    İsa Mesih’in adıyla dua ediyoruz, çünkü O’nun aracılık görevini kabul ediyoruz. Başkahinimiz olarak İsa Mesih bizim için aracılık duası ederken Kutsal Ruh da bizim dua etmemize yardımcı olur

    RAB merhamet etsin.Amin.

    #36500
    Anonim
    Pasif

    Alt kattaki komsum, müslümanlar. Iftar yemegine beni de cagirdilar, oruc tutmadigimi biliyorlar, inancimi bilmiyorlar ama. Misafir olarak sofraya oturdum. Onlar dualarini ettiler. Daha cok oruclarini Allahin rizasi icin tuttuklarini ve kabul edilmesini dilediklerini söylediler. Teyze bismillahi kerelerce tekrarladi. Sonra ben de dedim, icimden geldi ben de dua edeyim. Sandalyemi degistirdim. Teyze oglunun elinden tuttu. Herkes birbirinin elinden tutsun dedimdi de…. Televizyonun sesi acikti, kapadim. Sonra duama basladim(ben de onlarin elinden tuttup) Ibrahimin, ishakin, Yakup un yasayan diri tanrisi, kim Tanriya birsey verebilir ki onu borclu cikarabilsin.. Lütfen, Rab yüreklerimize tahtini kur, hayatlarimizda senin iraden olsun, sen bizleri dogru yollarinda yürüt, hayatlarimiz sana yücelik getirsin Amiiin Sözlerimde sofrada oturan hickimsenin karsi koyacagi, istemeyecegi birsey yoktu. Onlara da aykiri birsey yoktu. Hepberaber AMIN dedik Hamdolsun

    #36502
    Anonim
    Pasif

    Minnet ve Hamt İfadelerini Unutmamalıyız

    Birçok insan sadece bir şeyler istemek için dua eder, fakat Tanrı’ya duyduğumuz sevgi bizi hem kişisel, hem de topluluk adına olan dualarda O’na hamtlerimizi ve şükranlarımızı sunmaya yöneltir. Pavlus şöyle yazdı: “Hiç bir şeyde kaygı çekmeyin, fakat her şeyde istekleriniz, Allaha dua ve yalvarışla, şükranla bildirilsin. Ve Allahın her anlayışın çok üstünde olan selâmeti Mesih İsada yüreklerinizi ve düşüncelerinizi muhafaza edecektir.” (Filipililer 4:6,*7) Evet, dileklere ve yalvarışlara ek olarak, aldığımız ruhi ve maddi nimetler için Tanrı’ya şükranlarımızı ifade etmeliyiz. (Süleymanın Meselleri 10:22) Mezmur yazarı şöyle hamt etti: “Allaha şükran kurbanı arzet; ve Yüce Olana adaklarını öde.” (Mezmur 50:14) Ayrıca Davud’un dua niteliğindeki bir ilahisinde şu etkileyici sözler geçiyordu: “Allahın ismine ilâhi ile hamdedeyim, ve şükranla onu tazim edeyim.” (Mezmur 69:30)

    Günahlarımız dolayısıyla Dua Etmekten çekinmeli miyiz?

    Suçlarımız yüzünden kendimizi değersiz hissetsek bile, içten yalvarışlarla Tanrı’ya yönelmeliyiz. Yahudiler yabancı kadınlar alarak günah işlediğinde Ezra diz çöktü, vefayla Tanrı’ya el açtı ve alçakgönüllü şekilde şöyle dua etti:

    “Ey Allahım, utanıyorum, ve yüzümü sana, Allahıma kaldırmağa sıkılıyorum; çünkü fesatlarımız başımızdan aştı, ve günahımız büyüyüp göklere erişti. Atalarımızın günlerinden bugüne kadar büyük günah içindeyiz . . . . Ve kötü işlerimizden ötürü ve büyük günahımızdan ötürü başımıza gelen her şeyden sonra, sen, ey Allahımız, bizi fesatlarımızın lâyık olduğundan az cezalandırdığın, ve böyle kaçıp kurtulanlar bıraktığın halde, yine senin emirlerini mi bozalım, ve bu mekruh şeyleri yapan kavmlarla hısımlık mı edelim? Bizi bitirinciye kadar ve artakalan ve kaçıp kurtulan kalmayıncıya kadar bize karşı öfkelenmez miydin? Ya RAB, İsrailin Allahı, sen âdilsin; çünkü bugün olduğu gibi kaçıp kurtulan artakalanlar olarak bırakıldık; işte, senin önünde günahımızın içindeyiz; çünkü bundan ötürü kimse senin önünde duramıyor.”—Ezra 9:1-15; Tesniye 7:3, 4.

    Tanrı tarafından bağışlanabilmek için, O’na suçumuzu itiraf etmekle birlikte tövbe ve “tövbeye lâyık semereler” göstermeliyiz. (Luka 3:8; Eyub 42:1-6; İşaya 66:2) Ezra’nın günlerinde tövbekâr bir tutumun yanı sıra yabancı kadınları geri göndererek yanlış olanı doğrultmak üzere bir çaba da gösterildi. (Ezra 10:11,*12; ayrıca II.*Korintoslular 7:8-13 ile karşılaştırın.) Ciddi suçlarımızı Tanrı’nın bağışlamasını istiyorsak alçakgönüllülükle sunduğumuz dualarla suçumuzu itiraf edelim ve tövbeye yakışır işler sergileyelim. Tövbekâr bir ruh ve yanlışı doğrultma arzusu bizi aynı zamanda cemaatteki ihtiyarlardan ruhi yardım istemeye de yöneltecek.—Yakub 5:13-15.

    Duayla Teselli Bulmak

    Yüreğimiz herhangi bir nedenle acı içindeyse dua ederek teselli bulabiliriz. (Mezmur 51:17; Süleymanın Meselleri 15:13) Vefalı Hanna böyle yapmıştı. O, İsrail’de geniş ailelerin yaygın olduğu bir devirde yaşadı, fakat hiç çocuğu olmadı. Kocası Elkana’nın diğer karısı Peninna’dan oğulları ve kızları olmuştu ve Peninna kısır olan Hanna’yla alay ediyordu. Hanna içtenlikle dua etti ve bir oğlu olursa onu ‘hayatının bütün günlerince Tanrı’ya vereceğine’ söz verdi.

    Duasıyla ve Başkâhin Eli’nin sözleriyle teselli olan Hanna ‘artık kederli değildi.’ Bir oğul doğurdu ve adını Samuel koydu. Sonra onu hizmet etmesi için Tanrı’nın evine götürdü. (I.*Samuel 1:9-28) Tanrı’nın kendisine gösterdiği iyiliğe minnettarlık duyarak bir şükran duası sundu—bu duada Tanrı’yı eşsiz Kişi olarak yüceltti. (I.*Samuel 2:1-10) Hanna gibi biz de, Tanrı’nın Kendi iradesiyle uyumlu bütün ricaları cevaplayacağına güvenerek dualarımızla teselli bulabiliriz. Tanrı’ya içimizi döktükten sonra ‘artık kederli olmayalım’ çünkü O üzerimizdeki yükleri kaldıracak ya da bunları taşımamızı mümkün kılacaktır.—Mezmur 55:22.

    Korkuya, yürek acısına ya da endişeye neden olan bir durum, karşısında duayla teselli bulmak üzere Tanrı’ya yönelmeyi unutmayalım. (Mezmur 55:1-4) Yakub, aralarında büyük bir soğukluk olan kardeşi Esav’la buluşacağı zaman korku duymuştu. Yine de şöyle dua etti:

    “Ey babam İbrahimin Allahı, ve babam İshakın Allahı RAB, sen ki, bana: Memleketine ve akrabanın yanına dön, ve sana iyilik edeceğim, dedin, kuluna yaptığın bütün inayetlere ve bütün hakikate lâyık değilim; çünkü bu Erdeni değneğimle geçtim, ve şimdi iki ordu oldum. Niyaz ederim, beni kardeşimin elinden, Esavın elinden kurtar, çünkü gelip beni, çocuklarla anayı vurmasın diye ondan korkuyorum. Ve sen dedin: Mutlaka sana iyilik edeceğim; ve senin zürriyetini çokluğundan sayılmıyan deniz kumu gibi yapacağım.” (Tekvin 32:9-12)

    Esav, Yakub’a ve yanındakilere saldırmadı. Böylece bu olayda Tanrı Yakub’a ‘iyilik etti.’

    Tanrı’ya yalvarırken O’nun Sözünde söylenenleri hatırlayarak rahatlayabiliriz. Müzik eşliğinde söylenen dualar olan Mezmurların en uzunundaki şu sözleri terennüm eden herhalde Prens Hizkiya’ydı: “Kadimden olan hükümlerini andım, ya RAB, ve teselli buldum.” (Mezmur 119:52) Ağır bir deneme sırasında alçakgönüllülükle dua ederken, aklımıza gelen bir Kutsal Kitap ilkesi ya da kanunu doğru bir yol izlememize, sonuçta da semavi Babamızı memnun etmenin verdiği rahatlatıcı güveni duymamıza yardım edebilir.

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.