İman’dan düşmemek için İman’ın büyümesi

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27479
    Anonim
    Pasif

    Iman Hristiyan hayatinin onemli parcalarindan biridir. Imanin ruhsal hayatimizin baslangicidir da diyebiliriz. Gunahtan donup dogruluk yolunda ilerlemeye baslayan kisinin yeni yasaminda olan ilk degisimdir. Petrus yazdigi mektupda bu konuya deginmistir. “ Kendi yüceliği ve erdemiyle bizi çağıranın tanrısal gücü, kendisini tanımamız sonucunda yaşamamız ve Tanrı yolunda yürümemiz için gereken her şeyi bize verdi. O’nun yüceliği ve erdemi sayesinde bize çok büyük ve değerli vaatler verildi. Öyle ki, dünyada kötü arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş olarak, bu vaatler aracılığıyla tanrısal özyapıya ortak olasınız. İşte bu nedenle her türlü gayreti göstererek imanınıza erdemi, erdeminize bilgiyi, bilginize özdenetimi, özdenetiminize dayanma gücünü, dayanma gücünüze Tanrı yoluna bağlılığı, bağlılığınıza kardeşseverliği, kardeşseverliğinize sevgiyi katın.Çünkü bu niteliklere artan ölçüde sahip olursanız, Rabbimiz İsa Mesih’I tanımakta etkisiz ve verimsiz olmazsınız.” (2Pet 1:4-8)

    Petrus’un sozlerinden imanin buyumemiz yolunda gerekli olan elementlerle bir uyum icindeki baslangici, bir temeli oldugu anlamini cikarabiliriz. Iman ruhsal buyumede boylesine onemli bir rol oynadigi icin hakkinda ogrenilecek cok sey oldugunu da soyleyebiliriz. Burda Hirstiyan yasaminin Kelamda aciklandigi bes sekilde aciklamaya calisacagim; 1) Imansizin imani 2) Imanlinin imani 3) Buyuyen iman 4) Dua eden iman 5) meyve olan iman

    IMANSIZIN IMANI

    Imansiz birinin imani biraz celiskili bir konusma gibi gorunebilir. Ibraniler 11:6 da bu anlam ortaya konmustur; “İman olmadan Tanrı’yı hoşnut etmek olanaksızdır. Tanrı’ya yaklaşan, O’nun var olduğuna ve kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.”
    Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı. (Elci Isl 17:27) bunu saglayan bir motivasyon olmalidir. Bu motivasyon – Tanri’yi memnun etmek olabilir- imanin gelisiminin baslangici olabilir. Kisi goremedigi Tanrinin varligina inanmali (1 yuha 4:20) ve Tanrinin kendisini arayan kisiyi farkedip odullendirecegi gucune inanmasi gerekir.

    Arayis icinde olan kisi Tanridan baska hic bir sey esinlendiremez ve hic bir motiv Tanriyi bu kadar memnun kilamaz. Oncelikle Tanrinin varligina inanmasi gerekir kisinin zira var olmayani aramak biraz sacma olur. Arayan kisi Tanriyi buldugunda bir takim avantajlara sahip olacagina da inanmalidir zira oyle olmasa ne diye arasin dursun? Kisinin Tanriyi bulmak icin ciktigi yoldaki bu imanina iste bu yuzden imansizin imani diyorum.
    Mantik kisinin Tanriya itaat konusunda hazir olmadiklari halde varligina iman edebilecegini gosterebilir. Hikmetli bazi insanlar evrenin varliginin, onu yaratanin varligini goremesek bile kaniti olabilecegini soylemistir. Kelam buna sahitlik eder ;
    “Tanrı’nın görünmeyen nitelikleri -sonsuz gücü ve Tanrılığı- dünya
    yaratılalı beri O’nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu
    nedenle özürleri yoktur.” (Rom 1:20)

    Imansizin imani kurtaran iman olmamakla birlikte Tanri nedzinde kabul edilir bir iman da degildir. Sadece dogru yolda atilan bir adimdir. Bunu Elcilerin isleri 11:13-14 de gorebiliriz. Kornelius inaniyor ve Tanriya ibadet ediyordu ama kurtulus bulmasi gerektigini baskasindan duymasi gerekiyordu. Bircak tantiya tapinan Atinalilari da animsayin. Bilinmeyen tanriya sunak yapmislardi. Pavlus bunu dunyayi ve icindeki her seyi yaratan gercek Tanriya, Yaraticiya olan arayis olarak algilamisti. Onlarin ozanlarinin dile getirdigi istekleri sadece boyle bir Tanri yerine getirebilirdi.” Nitekim, ‘O’nda yaşıyor ve hareket ediyoruz; O’nda varız.’ Bazı ozanlarınızın belirttiği gibi, ‘Biz de O’nun soyundanız.’ (Elcilerin Isl 17:22-29)
    Imansizin imanindaki ikinci kisim yani Tanriyi hosnut etmedeki motivasyon bir kazanc saglamak oldugunu goruyoruz. Eger bir kazanclari olacagina inanmasa insanoglu ne diye Tanri’nin pesinden gitsin durup dururken? Ote yandan Tanri yuce Armagan verici olarak algilanmaktan ve insanlar tarafindan aranilmaktan zevk almaktadir.

    IMANLININ IMANI

    Tanrinin varligini kabul eden imansiz kisi Tanri’ya Oglu Isa Mesih araciligi ile yaklasmaya davet edilir. Kurtulusa olan ihtiyacindan haberdar edilmis ve bunu nasil saglayacagi bildirilmisitr. “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” (Yuha 3:16) Isa’ya iman etmek kurtulusa dogru olan ilk adimdir. Kisi Rabbin adini cagirmalidir.
    Isa’ya iman etmek kurtulusa sahip olmanin ilk adimidir. Rab’bi kabul etmelidir. Yani sadece tarihsel bazi bilgilere degil, yasamini yonlendirecek kurallari kalbi ile kabul edip iman etmesi gerekir. Isa’nin kendisi icin oldugune gercekten iman ettiginde yargidan ozgur kilinacaktir. (Elc Isl 13:29,38,39)
    Havari imanlinin imaninin nasil olustugunu aciklamistir. “Demek ki iman, haberi duymakla, duymak da Mesih’le ilgili sözün yayılmasıyla olur… Tanrı sözü sana yakındır, Ağzında ve yüreğindedir.” İşte duyurduğumuz iman sözü budur.İsa’nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı’nın O’nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur. (Rom 10:17,8-10) “İsa’nın Mesih olduğuna inanan herkes Tanrı’dan doğmuştur. (1Yuh 5:1)

    “Aklanmış sayıldı” sözü, yalnız onun için değil, aklanmış sayılacak olan bizler -Rabbimiz İsa’yı ölümden dirilten Tanrı’ya iman eden bizler- için de yazıldı. İsa suçlarımız için ölüme teslim edildi ve aklanmamız için diriltildi. Ve Böylece imanla aklandığımıza göre, Rabbimiz İsa Mesih sayesinde Tanrı’yla barışmış oluyoruz. (Rom 4:23-24 5:1) Tanri da dogmus olanlardan olusan kutsal ailenin bir parcasi haline geliyoruz ve cagrilmis, secilmis oluyoruz. Bu cagri Mesih sayesinde mirasci olma cagrisidir ve Tanrinin yuceliginin bir parcasi olma umididir. (Fil 3:14 Rom 5:2) Kendisine gercekten inananlarla paylastigi muhur olan Kutsal Ruh’a sahip oluruz. Gunahlarimizin affa ugradigina sahitlik edip, Tanri’nin cocuklari ve mirascilari olarak Mesih’e katiliriz. ( Efes 1:13-14, Rom 8:15-18, Ibr 10:15-17)
    Isa’nin gunahlarimiz icin oldugune ve Tanri’nin O’nu olumden dirilttigine ve en onemlisi Mesih’in Tanri’ya ait olduguna ve gorevimizin O’na kayitsiz sartsiz itaat etmemiz gerektigine inanmaliyiz. Bu konuda Havarinin sozune dikkat edelim: “1 Şimdi, kardeşler, size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı kaldığınız Müjde’yi anımsatmak istiyorum. Size müjdelediğim söze sımsıkı sarılırsanız, onun aracılığıyla kurtulursunuz. Yoksa boşuna iman etmiş olusunuz. Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi.( 1.Ko.15: 1-4)

    Kurtulus ve itaat arasindaki iliski hakkinda Havari bir baska yerde soyle yazmistir;” Yetkin kılınınca (mukemmel oldugundan), sözünü dinleyen herkes için sonsuz kurtuluş kaynağı oldu.” (Ibr 5:9) Yegane Mujdeyi kurtulus icin en onemli seylerden biri oldugunu kabul etmek oldugunu Galatyalilar 1:8-9 da acikca gormekteyiz. “İster biz, ister gökten bir melek size bildirdiğimize ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona! Daha önce söylediğimizi şimdi yine söylüyorum: Bir kimse size Kabul ettiğinize ters düşen bir müjde bildirirse, ona lanet olsun! “

    Mujdeyi hic bir irk ya da inanis durup dururken yaratamaz, hayal edemez. Mujdeyi bilenlerden duymalari gerekebilir. Havari Pavlus bize sunu da hatirlatmistir; “”Rab’be yakaran herkes kurtulacak.” Ama iman etmedikleri kişiye nasıl yakaracaklar? Duymadıkları kişiye nasıl iman edecekler? Tanrı sözünü yayan olmazsa, nasıl duyacaklar? Sözü yaymaya gönderilmezlerse, sözü nasıl yayacaklar? Yazılmış olduğu gibi: “İyi haber müjdeleyenlerin ayakları ne güzeldir!” Ne var ki, herkes Müjde’ye uymadı. Yeşaya’nın dediği gibi: “Ya Rab, verdiğimiz habere kim inandı?” Demek ki iman, haberi duymakla, duymak da Mesih’le ilgili sözün yayılmasıyla olur. (Rom 10:13-17)

    Suphesiz ki kisi Tanri ve Mesih veya dogruluga erismis biri olarak sorumluluklarini hakkindaki bilmesi gerekenleri bir anda ogrenemez. Kisi “lütfunda ve O’nu tanımakta buyumeli” ve ilerledikce buyudukce kullandigi iman sayesinde gerçekle kutsal kılinacaklardir. (2Pet 3:18, Yuh 17:17) Iman – Kelama dayali gercege inanc- Efesliler 4:5 de bahsedilen “tek iman” icin gereklidir. Ayni konu 2 kor 13:5 de islenmistir. “İman yolunda olup olmadığınızı anlamak için kendinizi sınayıp yoklayın. “Tanri dunyayi oyle sevdi ki , “.. Tanrı’nın lütfuyla herkes için ölümü tatsın diye kendi Oglunu bizim icin verdi. (Ibr 2:9) Oyleyse Imanlinin imanini isleme doktugunde “her insan”in soyle ya da boyle Tanri’nin Kelamini duymasini ve kurtulusa giden yola girmelerini amac edinecegini bilmek ne buyuk tesellidir.. Bunu Yuhanna 1:9 ve 1Tim 2:4-6 da goruyoruz.

    BÜYÜYEN İMAN

    Simdi bahsedecegim iman, ne imansizin ne de tum imanlilarin imanidir. Bu iman Rab tarafindan verilen ozel imandir. Bu imani Havari soyle acikliyor; “Çeşitli ruhsal armağanlar vardır, ama Ruh birdir… Ruh aracılığıyla birine bilgece konuşma yeteneği, .., birine aynı Ruh aracılığıyla iman armağanı veriliyor. Bunların tümünü etkin kılan tek ve aynı Ruh’tur. Ruh bunları herkese dilediği gibi, ayrı ayrı dağıtır.. (1Kor 12:4-13)

    Apostolik (Havariler) zamaninda Hristiyanliga gecis oldugu gibi havarilerin ellerini uzerlerine koydugu imanlilar da Kutsal Ruh araciligi ile hediyelere sahip oldular. Her imanlida bazi hediyeler bulunabilir ama bu hediyeleri verebilme ozelligi sadece 12 havariye aitti. Filipus Samariyada bir cok kisiyi Rab’be getirdi ama Petrus ve Yuhanna Kudusde imanlilarin baslarina ellerini koyup Ruhun hediyelerini almalarini sagladilar. (Elci Is 8:14-17) Pavlus Efes’te bazilarina Mesih’deki vaftiz hakkinda ogrettiginde o kisiler Isa mesih adinda vaftiz oldular. Sonra Pavlus ellerini o kisilerin ustune koydu ve o kisiler Kutsal Ruha ve mucizevi armaganlara sahip oldular. (Elc Isl 19:4-6) Ve Pavlus Romadaki kiliseyi ziyaret etmek istedigini yazdi …” Çünkü ruhça pekişmeniz için size ruhsal bir armağan ulaştırmak üzere sizi görmeyi çok istiyorum.” (Rom 1:11)

    1Korintliler 12 de tam 9 ruhsal hediyeden bahseder. BU hediyelerin hepsinin bir tek imanliya verildigini degil imanlilar arasinda bolusturuldugunu yazar. Bu bolusum kisilerin isteklerine gore degil Kutsal Ruhun secimine goredir. Bir imanli sunu alirken oburu baskasini, bir baskasina aynı Ruh aracılığıyla iman verilirken otekine bu verilmemistir. Bu da burda bahsi gecen “iman”in Tanri’ya ve Mesih’e olan inanc olmayip havariler devrinde hristiyanliga gecmis olan bazilarina verilmis alisagelmemis birsey oldugunu goruyoruz.

    Ilk Hristiyanlara verilen bu “iman” onlarin harika isler yapabilme gucune sahip olmalarini saglamistir. Bu iman olmaksizin Hannanya ve Safiriyanin yalanindan dogan olumu ya da buyucunun kor olmasini saglayamazlardi. (Elc Isl 5:1-11, 13:8-12)
    Iman armagani suphesiz ki sahip olana etkinik kazandiriyordu ama Havari kisinin en ustun armagana sahip bile olsa hic bir sey sayilamayacigini da ogretti. “Ama siz daha üstün armağanları gayretle isteyin. Şimdi size en iyi yolu göstereyim… Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam,dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim.” (1 Kor 12:31, 13:2)
    Tanri’nin imanlilara ruh armaganlari vermekteki amaci dunyaya yeni yeni aciklanan Mesih Mujdesinin gercekligine sahitlik etmeleriydi. Bir baska neden ise kiliseyi kurmakti. (Ibr 2:1-4, Rom 1:11)

    Havarilerin yasadigi devirden sonra kilisede bu armaganlara sik rastlanmamasi kesinlikle Tanrinin bizleri biraktigi anlamina gelemez. Imanlinin imaninda Rab Isa’daki her imanli kutsal Ruhu armagan olarak almaktadir ve bu Ruha sahip olarak kalben ve ruhen degisime ugrar. Kutsal Ruh bize gercege dogru rehber olmasi icin verilmistir ve kilise Mujdenin islerini yapmakta Tanri kelamini yaymakla gorevlidir.

    DUA EDEN IMAN

    Simdi Imanin sadece dua ile ilgisine donelim. Bu iman, Tanri Kelamini dinler, vaadlerini yerine getirecegine inanir. Bu iman ne kordur ne de rastgeledir. Bu iman kutsal kelamda verilen vaadleri arastirir ve hayatini bu vaadler ustune kurmaya calisir.

    Oyleyse dua eden iman Tanrinin gucunu test eden ya da kendi cikari icin bir takim seyler elde etmek icin olan doga ustu bir guc degildir. Ne de Ferisilerinki gibi inanmak icin devamli bazi alametler isteyip gordukleri mucizelere ragmen hala inanmayandir. Dua eden iman Tanri’nin gucunden sevginden ne de istekliliginden suphe duymaz. Bu konularda tamamiyle doyumludur ve sadece Tanrinin iradesinin ne oldugunu ogrenme cabasindadir.

    Rab bimiz bikmadan usanmadan dua konusunda dul kadinla ilgili bir mesel vermistir. Kadin haksizlik yapan yargica bikip usanmadan gelmis ve hakkini istemisti. Ve onun bu hareketi sonucta istedigine kavusmasina neden olmustu. (Luka 18:1-8) Bu meselden cikarlilacak anlam sudur; eger haksizlik yapan bu yargic dul kadinin iyiligini dusunmekte her hangibir kisisel cikari yoktuysa ve onun usanmadan gelmesine pes edebiliyorsa, ihtiyaclarini karsilamada kendi halki konusunda adil Tanri ne kadar cogunu verecektir usanmadan isteyene. Oyleyse Vaadlerine gore ( yani kendi bencil isteklerimize gore degil) istedigimizde yanit almada gecikecek olursak bundan tokezlenmeyelim aksine bikmadan usanmadan duaya devam edelim.

    Rab inanalari odullendirdiginde en yuksek odul ruhsal olanlardir. Bu gibi seyler icin ozgurce ve sik sik dua etmeliyiz ve istemeliyiz. Bizi kendi dunyasal babamizdan kat kat cok seven Goksel Babamiz da dileyenlere kutsal ruhu araciligi ile vermeye hazirdir. (Luka 11:1-13)

    Suphesiz ki Tanri cocuklarinin gunluk yasamlrindaki ihtiyaclari goz ardi etmemektedir. Tanrinin hukumdarligini ve dogrulugunu arayanlara bunlarin verilecegini soyler. (Matta 6:24-34) Imanla edilen dua bu gibi ihtiyaclari da icerebilir. Bu seylerin gerekliliginin karari elbeteki hikmetli ve bizi seven Tanri’ya birakilmalidir.
    Dua eden iman bencil degildir. Rabbin bu konudaki ogretisini “Rabbin Duasi”nda gorebiliriz. Iman duasinda ilk safhayi Tanrinin adini yuceltmek O’nun hukumdarliginin gelisi ve O’nun mukemmel dileginin yerine gelisi alir. Kisisel istekler ortadan kaldirilmamistir. Onlara da yer verilmistir.
    Istenilebilecek seyleri siralamak zor olacaktir. Liste uzundur. Rab takip edenlere soyle demistir; “Eğer bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir.” (Yuh 15:7) Yani kisi Mesih’de kalmamis Kelama gore davranmamissa Rab onlarin sozunu isitmiyecegini soylemektedir. Rabbin sozundeysek Tanrinin iradesi disinda birseyi isteme olasiligimiz da olamaz. En zor anda bile Rabbimizin verdigi ornegi izlemeliyiz; ““Baba, senin isteğine uygunsa, … Yine de benim değil, senin istediğin olsun.” (Luka 22:42) “Onun için cesaretinizi yitirmeyin; bu cesaretin ödülü büyüktür. Çünkü Tanrı’nın isteğini yerine getirmek ve vaat edilene kavuşmak için dayanma gücüne ihtiyacınız vardır.” (Ibr 10:35-36)

    MEYVESI OLAN IMAN

    Havari tarafindan gosterilen iman meyvesi hristiyan hayatinin en onemli kismidir. “Ruh’un ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur.” (Gal 5:22-23) Isa’ya iman ettikten sonra bu degisim Kutsal Ruh ile muhurlenir. (Efes 1:13) Imanlida yasayan ruh meyve verir ve bu meyvelerden biri de imandir. Bu iman Tanri’ya ve Mesih’e olan ilk inanc/iman ile ayni sey degildir. Zira ruha kavusmadan once bir iman gerekmektedir. Ruhun sagladigi bu iman “kalici iman” bazi yerlerde ise “sadakat” olarak adlandirilir. Bazi tercumelerde “ guvenirlilik ” kullanilmistir. Yani Kutsal Ruhun sagladigi mevye ile imanli vefakar, sadakar, guvenilir, Tanrinin imajinda bize ornek teskil eden Mesih’ten biri haline gelir.

    Her imanli tecrubeleri ile Tanrinin sadakatinin orneklerini gorur. Kelaminin bizi yonlendirdigi yerde bulururz Tanri’yi. Evrenin devamliliginda Tanri’nin karekterini ve izini gorebiliriz. Bunun bilincinde olarak havarilerin yazilarini da daha iyi anlayabiliriz. 1petr 4:19, 1 Kor 10:13, 1 sela 5:24, 2 Sel 3:3, Ibr 10:23, 11:11, 1 Yuh 1:9;

    “Bunun için, Tanrı’nın isteği uyarınca acı çekenler, iyilik ederek canlarını güvenilir Yaradan’a emanet etsinler…. Herkesin karşılaştığı denemelerden başka denemelerle karşılaşmadınız. Tanrım güvenilirdir, gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez. Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır…. Sizi çağıran Tanrı güvenilirdir; bunu yapacaktır…. Ama Rab güvenilirdir. O sizi pekiştirecek, kötü olandan* koruyacaktır…. Çünkü vaat eden Tanrı güvenilirdir…. Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır. “

    Tanrinin guvenirliligini ispatlarken ve O’nun hayatlarimizdaki degismezliginin etkilerini kavrarken Tanriya olan sevgimizin de buyudugune sahit olabiliriz. Ayrica Tanrinin guvenirliligini taklit etmek konusunda sonuna dek arzu duyariz.

    Yaptigimiz islerde guvenilir olmaliyiz ki Tanrinin adina leke surulmesin, Mujdenin gerceklerini baskalarina ulastirmakta vefakar olmaliyiz zira Tanri bize bunu emretmistir., birbirimizle olan iliskilerimizde sadakar ve guvenilir olmaliyiz ki birbirimize dar yoldan gecerken yardimci olabilelim. Ve tum bu vefa Tanri’dan bize verilmis olan kutsal ruhun bir meyvesidir.

    Imanlilar Tanrinin vefakarligi yuzunden O’nu sevdikce kardesler de birbirlerine duyduklari sevgiyi yasamaya basliyacaklardir. Kolosiler 4:7,9 da bunu gormekteyiz. “Rab yolunda emektaşım ve güvenilir bir hizmetkâr olan sevgili kardeşimiz Tihikos, benimle ilgili her şeyi size bildirecektir. İşte bu amaçla, durumumuzu iletmesi ve yüreklerinize cesaret vermesi için kendisini size gönderiyorum.Onunla birlikte, sizden biri olan, güvenilir ve sevgili kardeş Onisimos`u da gönderiyorum. Burada olup biten her şeyi size bildirecekler.”

    Iman hakkindaki bu konumuzu tek bir kelime ile ozetliyebiliriz sanirim; guvenilirlik (vefakarlik, sadakat) ki bud a Kutsal ruhun harika bir meyvasidir. Kutsal Ruhun kiliselere soyledigi tek sey kaldi son olarak; “Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak, denenesiniz diye İblis içinizden bazılarını yakında zindana atacak. On gün sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, sana yaşam tacını vereceğim.” ( Vahiy 2:10)

    #36505
    Anonim
    Pasif

    Pavlus, İbrani kardeşlerine imanlarını güçlendirebilecekleri birkaç pratik yol gösterdi. Gelin, bunlardan sadece ikisini ele alalım.

    Ayinlerde düzenli olarak bir araya gelmemizi önemle teşvik ettiği İbraniler 10:24,*25’teki öğüdünü iyi biliyoruz. Hatırlarsınız, orada Pavlus’un ilhamla söylediği sözler, bu ibadetlerde pasif gözlemciler olacağımızı kastetmez. Aksine, Pavlus ayinleri, birbirimizi tanıyacağımız, Tanrı’ya hizmetimizi tam olarak yerine getirmek üzere birbirimizi harekete geçireceğimiz ve birbirimizi teşvik edeceğimiz fırsatlar olarak tanımlar. Sadece almak değil, vermek için de orada bulunuyoruz. İbadetlerimizi sevinçli buluşmalar haline getiren de budur.—Elç İşleri 20:35.

    Bununla birlikte, ayinlerde hazır bulunmamızın başlıca nedeni Tanrı’ya tapınmaktır. Bunu, duaya ve ilahiye katılarak, dikkatle dinleyerek ve “dudakların meyvasını,” yani cevaplarımızda ve ibadetteki görevlerimizde Tanrı’ya hamt ifadeleri sunarak yapıyoruz. (İbraniler 13:15) Bu hedefleri zihnimizde tutarsak ve her ibadette bunlar üzerinde çalışırsak, imanımız kesinlikle her defasında güçlenecek.

    İmanımızı güçlendirmenin başka bir yolu da müjdeleme işidir. Pavlus şunları yazdı: “Ümidin ikrarını tereddütsüzce sıkı tutalım, çünkü vadeden sadıktır.” (İbraniler 10:22,*23) Herhangi bir konuda pes etme tehlikesinde olanları, amaçlarına sıkıca yapışmaları konusunda önemle teşvik edebiliriz. Şeytan kuşkusuz, İsa’nın İbrani takipçilerine hizmetlerini bırakmaları için baskı yapıyordu ve o, bugün de Tanrı’nın kavmine baskı yapıyor. Böyle bir baskı karşısında, ne yapmalıyız? Pavlus’un ne yaptığına bakalım.

    Pavlus, İsa’nın Selanik’teki takipçilerine şunları yazdı: “Filipide bildiğiniz gibi, eziyet çekmiş ve hakaret görmüş olduğumuz halde, size Allahın incilini çok ceht ile söylemek üzre Allahımızdan cesaret aldık (Tanrımızın yardımıyla cesaret topladık.)” (I.*Selânikliler 2:2)

    Pavlus ve arkadaşları Filipi’de nasıl ‘hakaret görmüşlerdi?’ Bazı bilginlere göre, Pavlus’un burada kullandığı Yunanca sözcük, aşağılama, utanç verici veya çirkin muamele ifade eder. Filipili yetkililer, onları değneklerle dövdüler, zindana atıp ‘tomruğa vurdular’. (Resullerin İşleri 16:16-24)

    Bu acı verici deneyim Pavlus’u nasıl etkiledi? Vaizlik turunun sonraki durağı Selanik’te, kardeşler Pavlus’u korkudan sinmiş bir durumda mı buldular? Hayır, o ‘cesaretini topladı.’ Korkuyu yendi ve cesaretle vaaz etmeye devam etti.

    Pavlus’un cesareti nereden kaynaklanıyordu? Kendinden mi? Hayır, o, ‘Tanrımızın yardımıyla’ cesaretini topladığını söyledi. Kutsal Kitap çevirmenleri için bir başvuru kitabı, bu ifadenin “Tanrı yüreklerimizden korkuyu aldı” şeklinde tercüme edilebileceğini söylüyor. Öyleyse, müjdelemede kendimizi pek cesur hissetmiyorsak bize de aynı şekilde yardım etmesi için neden Tanrı’ya yalvarmayalım? O’ndan yüreğimizdeki korkuyu almasını isteyelim. Cesaretinizi toplamak için yardım isteyelim.

    Pavlus ayrıca, Kutsal Yazıları beceriyle kullanarak da kardeşlerinin imanını güçlendirdi. Örneğin şunları yazdı: “‘Fakat benim salihim imanla yaşıyacaktır; ve eğer geri çekilirse, canım ondan razı olmıyacaktır.’” (İbraniler 10:38) Pavlus burada peygamber Habakkuk’tan alıntı yapıyordu. Bu sözler Pavlus’un, peygamberlik kitaplarını iyi bilen İbrani kardeşleri için herhalde tanıdıktı. Pavlus’un hedefinin MS*61 civarında Yeruşalim ve çevresindeki kardeşlerinin imanını güçlendirmek olduğu düşünülürse, Habakkuk örneği uygun bir seçimdi. Neden?

    Habakkuk’un, kitabını Yeruşalim’in MÖ 507’deki harabiyetinden yaklaşık yirmi küsür yıl önce yazdığı anlaşılıyor. Peygamber rüyette, “sert ve saldırıcı” bir millet olan Kildanilerin (yani Babillilerin) Yahuda’ya saldırdığını ve Yeruşalim’i yıktığını, kavimleri ve milletleri de yuttuğunu gördü. (Habakkuk 1:5-11)

    Fakat bu felaket, bir yüzyıldan fazla bir süre önceden, İşaya’nın günlerinden beri bildirilmekteydi. Habakkuk’un zamanında, iyi Kral Yoşiya’dan sonra Yehoyakim kral oldu ve kötülük Yahuda’da tekrar artmaya başladı. Yehoyakim Tanrı’nın adıyla konuşanlara zulmetti, hatta onları öldürdü.Büyük acı içindeki peygamber Habakkuk’un, “Ya Rab, ne vakte kadar?” diye haykırması şaşırtıcı değil.—Habakkuk 1:2.

    Habakkuk, Yeruşalim’in yıkımının ne kadar yakın olduğunu bilmiyordu. Benzer şekilde, Biz de bugün Tanrı’nın bu kötü sistem üzerine getireceği hükmün ‘gün ve saatini’ bilmiyoruz.

    Tanrı Habakkuk’a verdiği iki yönlü cevaba dikkat edelim. Birincisi, Tanrı sonun tam vaktinde geleceği konusunda peygambere güvence verdi. İnsana gecikiyor gibi gelse de, Tanrı son hakkında “geç kalmayacaktır” dedi. (Habakkuk 2:3)

    İkincisi, Tanrı Habakkuk’a şunu hatırlattı: “Fakat salih kendi imanı ile yaşıyacaktır.” (Habakkuk 2:4) Ne şahane ve yalın hakikatler!

    Çoğunluğun ne durumda olduğu değil, son gelmeden önce, bizim imanlı bir yaşam sürdürüp sürdürmediğimiz önemlidir.

    Yeruşalim MÖ 507’de yakılıp yıkıldığında, Yeremya, kâtibi Baruk, Ebed-melek ve vefalı Rekabîler, Tanrı’nın Habakkuk’a verdiği sözün gerçek olduğunu gördüler. Onlar, Yeruşalim’in korkunç yıkımından kurtularak ‘yaşadılar.’ Neden? Tanrı onların iman ve sadakatini ödüllendirdi.

    Benzer şekilde, İsa’nın ilk yüzyıldaki İbrani takipçileri de Pavlus’un öğütlerine olumlu karşılık vermiş olmalılar; çünkü Roma orduları MS*66’da Yeruşalim’e saldırdığında ve anlaşılmaz bir şekilde geri çekildiğinde, onlar İsa’nın şehirden kaçmakla ilgili uyarısını sadakatle dikkate aldılar. (Luka 21:20,*21)

    Onlar iman ve sadakatleri sayesinde yaşadılar. Aynı şekilde, biz de son geldiğinde imanlı ve sadık bulunursak yaşayacağız. İmanımızı şimdi güçlendirmemiz için ne yaşamsal bir neden!

    Dipnot: İman ve eylem (sadakat) birliği..

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.