Medeniyet’lerde,Uluslar’da KADIN.

  • Bu konu 3 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27428
    Anonim
    Pasif

    Tarih’te önemli dönemlerde ,medeniyetleri incelediğimiz zaman,burda kadının rolu hakkında,Eskiden puta tapar bazı toplumlar da, adak olarak kurban kesilen çocuklar ve bakireler bir yana,konuyla ilğili hukuki düzen ve uygarlıklar nelerdir.
    Örneğin:

    AMOR’LULAR:
    Şanaan’ın oğlu Amor’un soyundan gelen İ.Ö 23 Yüzyılda yaşamış bir halk.
    Sümer ülkesi yada Şinar denilen toprakları,Ölü Denizinin batısından Babile kadar uzanıyordu.
    1 Sargon döneminde aşiretler anaerkildi (Matriyarkal).Çocuklar birden fazla kocası olan kadınlara ait’ti.

    Öte yandan İ.Ö 33 Yüzyılda aile gurubunun ikinci biçimi iki koca’lılıktır.(Biandri) Uro -Kagina’nın saltanatı döneminde bu sistem ortadan kaldırılmış ve iki kocası olan kadınlar mahkum edilerek nehre atılmışlardı.

    Ünlü “Hammurabi Kanunlarının yazılışı,Güneş-Tanrı “Hamaş”a atfedilirdi.Bu kanun 238 maddeden oluşuyordu.Kurduğu aile sistemi,evlilk dışı beraberlikle (Kuma-cariye yada konkübin) tek eşli evlilikti.(Monigami)
    Toplum duzeni fuhuşa izin veriyor,hatta onu düzenliyordu.

    ÇİN UYGARLIĞI:
    Çin düşüncesine egemen olan iki büyük filozof,ünlü Konfüçyüs (İ.Ö.551-479)Çin kadınını hemen hemen tümüyle haklardan yoksun bir durumda bıraktılar.Tarihçiler kadının babasının yada kocasının bulunduğu bir yerde ,ancak onlar izin verdiği taktirde sözalıp konuşabildiğini yazarlar.

    Çok eşliliğe (Poligami) izin verilirdi.Evlilik fazla gösterişli olmayan bir törenle kutsanırdı.ve yanlız baba’nın onayını gerektirirdi.Zina yapan kadın yakılırdı.Koca öldüğü zaman karılarının kendilerini kocanın mezarı üzerinde öldürmeleri şart degildi ama ,bunu yapan kadınlar kocalarına bağlılıkları yüzünden alkışlanırlardı.
    Hindistan’da “Sutee”adı verilen bu adet,İngiliz hükümetinin 1829’da aldığı yasaklama kararına ramen bu gelenek 1900 ‘lere kadar uygulana geldi.
    Dulların ,ikinci bir evlilik yapmalarına izin verilmezdi.
    Kendilerini, ölmüş kocalarına, tapınmaya adamaları gerekiyordu.

    ESKİ YUNAN UYGARLIĞI:
    Homeros’tan ,Yunanıstanın Roma tarafından ele geçilip,dağılmasına kadar uzayan 7 Asırlık bir döneme yayılır.Yunan kadınının Site yaşamında önemsiz bir yeri vardı.
    Evde “Gunaikos” da denilen evin,birinci katın’da ,ona ayrılmış olan bir daire’de yaşardı.Evin dört duvarına kapatıldığı için ,kamu yaşamına katılamazdı.Isparta ve Klasık Çağdaş Teos dışında, hiç bir site’de kızlar okula alınmaz ve eğitim görmezlerdi.Yine de istisna olan Mytilenos’lu (İÖ.627-5709 gibi şair kadınlar da yok değildi.

    ROMA UYGARLIĞı:
    Batı hukuk sisteminin bir beşiği olan Roma Uygarlığını İ.Ö5oo’de hüküm süren Roma son kralından İ.S 476’da son Batı Roma İmp’ luğunun çöküşüne kadar sürdü.(Romulus Avgustus zamanında)

    Kadının hukuki hiç bir yetkisi yoktu.Doğumundan ölümüne kadar vesaret altındaydı.Dönem dönem 2o ile 60 yaşları arasında,erkek ve kadınların evlenme,en az üç çocuk sahibi olma zorunluluğu vardı.(Avgustus zamanında)

    Zamanla kadınlar,Hukuki düzeyde çok kısıtlı bazı haklara sahip olmuştu.Ulpien,bu hakların tanınmasının gerekçesi olarak çok ünlü şu hükmü göstermişti:İmbecilitas sexus(Budala cins)

    FRANSIZ DEVRİMİNDEN SONRA.. İNSAN HAKLARIYLA BİRLİKTE KADIN’IN HUKUKİ HAKLARININ TARİHLERİ

    Feministlerin taleplerine açık destek veren ilk siyasi önderlerden biri,İngiltere’de ihtisatcı ve Filozof Stuart Mill’idi.(1806-1873)
    Mill,devletin güçsüzlerden ve kadınlardan yana müdahale etmesini istemekteydi.

    ABD’nde 1890’da kurulan Amerkan Ulusal Kadın Oy Hakkı Derneğ” (National American women Suffrage Association) tüm ülkede kurulan yerel örgütleri biraraya getirdi. Böylece sağlanan güç birliği 1914’ten itibaren bir kaç bati eyaletinde 1920’de bütün ülkede kadınlara oy hakkının tanınması sonucunu doğurdu.
    İngilterede ise ancak 1 Dünya Savaşı’ının sonuçlanmasından kısa bir süre önce 6 Subat 1918’de çıkarılan bir yasa kadınlara 30 yaşından itibaren oy verme hakkını tanıdı.1870 1893’te kabul edilen iki yasa evli kadınlara mülkiyet ve malları istedikleri gibi kullanma hakkını tanıdı”Evli kadının Mülkiyeti Yasası” kadınlara evli olmayan,bekar kadın gibi davranabilme ve evliliğinin bozulması halinde mallarını koruyabilme hakkını vermekteydi.Evli kadının çocuklarının velayet hakkı ise kocayla eşit duruma ancak 1925’te kabul edilen bir yasayla getirildi.

    Oy hakkı 20 yy başında tanındığı İngiltere ve ABD gibi ülkelerde bile kendi başına bir amaç değildi.Amaç eğitim,çalışma,boşanma ve başka bir çok alanda eşitlikçi yasaların kabul edilmesini sağlamaktı.

    Kaynak
    Yazar:
    Y Miroğlu
    Kitab’ın Adı:Haklısın

    Esenlikle.

    #36412
    Anonim
    Pasif

    Sevgili kardeşlerim!
    Hristiyan olmadan önce hristiyanların iyi olmadığını düşünürdüm. İsa’yla tanıştıktan sonra gerçek hristiyanların çok iyi, sözde hristiyanların, İsa’nın o kutsal adına ne kadar çok zarar verdiklerini gördüm. Suçlu gerçek hristiyanlık değil, ismen rabbin ruhuyla tanışmamış sözde hristiyanlardı. İsa çok farklı kardeşlerim! Onda hiçbir kötülük bulamazsınız. 33 yıllık yaşamı bunun kanıtıdır. Kendisi sormuştu din bilginlerine hanginiz benim günahkar olduğumu söyleyebilir. Her sözü sevgi üzerineydi. Her zaman izleyenlerine sevin ve affedin derdi. Yaşamıda korkunç acılar içindeyken, bu eşsiz güzel sözüyle noktalandı.Düşünüyorumda bu kadar iyi olan birinden kötülük çıkarmı? Onu gerçekten seven birinden kötülük gelirmi? İnanın gelmez kardeşlerim. İsa’nın çektiği acılar karşısında affetmesi, esenlik dilemesi, onu seven bizlerdede bu duyguyu uyandırır. Kendi kendimize, benim çektiklerim rabbin çektiği acı karşısında hiç sayılır dedirtir. O affediyor, bunu bendende istiyorsa neden affetmeyeyim. İsa sayesinde artık yaşamım affetmekle dolu –günlerim severek geçiyor.Uzlaşmayla, barışmakla geçiyor. Beni bu hale getiren İsa’ ya hep şükrediyorum.

    “Bizlere verilen Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı’nın sevgisi yüreklerimizde dolup taşmaktadır.” (Romalılar 5:5b).

    Sizlerin de gerçek hristiyanlığı görüp, İsa’yla tanışmanızı çok istiyorum. İnanın yaşamlarınızı kurtaracak. Sizlerde farklı bir karakter yaratacak-eleştirmekten bile uzak duracaksınız. Düşünsenize bu karakterde insanların dalga dalga çoğaldığını – Dünyamıza huzur gelecek –gözyaşı görmeyeceğiz. İşte Rab’bin istediği yeryüzüde böyle olacak. Onun amacıda bu-gülen birbirini seven insanları o kadar çok görmek istiyor ki! Dünyayı, insanları yaratırken bu amaçla yaratmıştı. İnsanlar şeytana uyarak Tanrının bu planını bozdu. Hiç bir zaman geç sayılmaz kardeşlerim! İsa’ ya inanır ona benzersek,Tanrı’nın planını gerçekleştirebiliriz. Sonuçta hepimiz kazançlı çıkarız. Tek kaybeden iblis olur. Bir çok insan çekilen acıların sebebinin Tanrı olduğunu düşünür. İnanın bu çok yanlış bir düşünce ve Şeytan’ın bizlere yüklediği düşüncedir. Tanrı hepimizi seviyor. İsa gibi seversek yaşayacağımızı söylüyor. Unutmayın, düşmanımızı dahi seversek-düşmanımızı sevmek bizlere zor gelebilir, emin olun İsa’ ya inanınca bu sevme gücünü Tanrı size veriyor. Bunu kendimde ve bir çok gerçek imanlı kardeşimde gördüm.

    “Kutsal Ruh üzerinize geldiğinde güç ile donatılacaksınız” (Elçilerin İşleri 1:8).

    Yalnızca, bu sevgiyi-yazmaya başlarken bahsettiğim ismen, sahte hristiyanlarda görmedim. Onlar bu kutsal inancı, İsa’nın o kutsal adını ve milyonlarca gerçek hristiyanı lekeleyerek yaşıyorlar. İşte gerçek bu kardeşlerim.

    İnan kardeşim inan
    Yaşam o gerçek o
    Seni ve tüm insanları yaşatacak olanda o
    Ondan başka hiç kimse sana
    Hep seven bir yürek vermeyecek
    Başkaları hep Sana, seni seveni sev diyecek
    Oysa o senden, düşmanlarını sevmeni isteyecek
    İki söz biri yaşama , öteki ölüme çağıracak
    Yalvarırım sen yaşam-de İsa de
    Sev tüm insanları

    “Ben dünyanın ışığıyım. Ardımdan gelen yaşam ışığına kavuşur, hiçbir zaman karanlıkta yürümez.” (Yuhanna 8:12)

    #36413
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Daniel,
    Söylediklerinin tümüne katılıyorum. Hristiyan adı altında, ama gerçek Hristiyanlıktan çok uzak olan insanların, Mesih’in adına leke getirdikleri, zarar verdikleri, insanları Mesih’ten uzaklaştırdıkları bir gerçek. İsimleri hristiyan ama Mesih’le alakaları olmayan bu büyük kitlenin, gerçek Mesih’in kim olduğunu bildiklerini sanmıyorum. Onlar hristiyanlığı bir din olarak görüyorlar. Oysa gerçek hristiyanlık bir din değil, yaşayan diri Tanrı ile ruhsal bir ilişkiye girmektir. Ama onlar bir sürü kurallar dizisini yerine getirerek Tanrı’yı hoşnut edeceklerini zannediyorlar ama kurtulacaklarından kesinlikle emin değillerdir, kurtuluş güvenceleri yoktur.

    Bu kayıp insanların da İsa Mesih’in gerçek yaşayan diri Rab ve Kurtarıcı olduğunu bilmeleri,O’nu tanımaları ve O’nunla gerçek bir ruhsal ilişkiye girmeleri için dua etmeliyiz. Sevginin özü olan Rab Tanrı, her insanı sevdiği gibi bu insanları da çok seviyor, onları da kurtarmak istiyor. Gelenekçi ve şekilcilikten öteye gitmeyen, kurtuluş müjdesini onlara müjdelemeyen bu tür kiliselerin ve din önderleri olarak geçinenlerin yargıları çok zorlu olacaktır. Bu konuda Kutsal Kitap’ta Hezekiel 34:1-13′te şu sözleri okuyoruz:

    İnsanoğlu, İsrail`in çobanlarına karşı peygamberlik et ve onlara, bu çobanlara şöyle de: `Egemen RAB diyor ki: Vay kendi kendini güden İsrail çobanlarına! Çobanların sürüyü gütmesi gerekmez mi?Yağı yiyor, yünü giyiyor, besili koyunları kesiyorsunuz, ama sürüyü kayırmıyorsunuz. Zayıfları güçlendirmediniz, hastaları iyileştirmediniz, yaralıların yarasını sarmadınız. Yolunu şaşıranları geri getirmediniz, yitikleri aramadınız. Ancak sertlik ve şiddetle onlara egemen oldunuz.

    Çobanları olmadığı için dağıldılar, yabanıl hayvanlara yem oldular. Koyunlarım bütün dağlarda, yüksek tepelerde başıboş dolandılar. Koyunlarım yeryüzüne dağıldı. Onları ne arayan var, ne soran.`Bu yüzden, ey çobanlar, RAB`bin sözünü dinleyin:Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, çoban olmadığından koyunlarım yağma edildi, yabanıl hayvanlara yem oldu. Çobanlarım koyunlarımı aramadılar, onları güdeceklerine kendi kendilerini güttüler.

    Onun için, ey çobanlar, RAB`bin sözünü dinleyin.Egemen RAB şöyle diyor: Ben çobanlara karşıyım! Koyunlarımdan onları sorumlu tutacağım, koyunlarımı gütmelerine son vereceğim. Öyle ki, artık kendi kendilerini güdemeyecekler. Koyunlarımı onların ağzından kurtaracağım, artık onlara yem olmayacaklar.

    `Egemen RAB şöyle diyor: Ben kendim koyunlarımı arayıp soracağım.Dağılmış koyunlarının arasındaki bir çoban sürüsüyle nasıl ilgilenirse, ben de koyunlarımla öyle ilgileneceğim. Bulutlu, karanlık bir gün dağılmış oldukları her yerden onları kurtaracağım.’

    Kaybolmuş olanlar ister ismen hristiyanlar olsun, ister diğer sahte din ve din önderlerinin peşinden gidenler olsun, ister yeniden doğuşu olan kiliselere gidip sonra da Rab’den uzaklaşarak İblis’in eline düşenler olsun farketmez. Tanrı onların her birini, çok seviyor ve kurtarmak istiyor. O, kendisini gerçekten arayan ve günahlarından dönmek isteyen herkese kucağını açmış, affetmek için kendisine dönmelerini beklemektedir..

    Sevgilerimle

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.