Sonsuz Yaşam fikri Saçma mıdır?
- Bu konu 3 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
24. Mart 2011: 19:22 #27305AnonimPasifSonsuz Yaşam fikri Saçma mıdır?Sonsuz Yaşam fikri Saçma mıdır?
“Ömrümüz yetmiş yıl sürüyor,
Bilemedin seksen, o da sağlıklıysak;
En güzel yıllar da zahmetle, kederle geçiyor,
Çabucak bitiyor, uçup gidiyoruz.”- Mez.90:10
Ben eski kitabı mukkaddes çevirisini kullanıyorum.Fakat YÇ’de bu ifadelerin daha açık ve yalın olduğunu gördüm ve ordan alıntıda bulundum.Konu biraz felsefi biraz da bilimse ve hatta sizin katılımınızla da dinsel olabilir.Ben bu konuda bilimsel çerçeveden bakmaya çalışıcam.
Bilirsiniz sonsuza kadar yaşam fikri insan oğlunun düşünmeye başlamasında itibaren gözlenmiştir.İlkel ve gelişmiş uygarlıklar sonsuza kadar yaşam özlemini o kadar içselleştirmiştir ki öldükten sonra bedeni yok olsa bile ruhu yaşamaya devam edecektir.
Bu daha düşünsel bir yaklaşımı kapsıyor.Oysa bilim insanları bu konuda da zaman ve enerjilerini harcıyor,yaşlanmaya neden olan faktörleri araştırmaya koyuluyorlar.
Bazı papagan türleri 100 yıl yaşar,fareler nadiren 3 yıl ,filler 70 yıl ve insanlar ortalama 80 yıl yaşıyorlar.
Yaşlanmayla ilgili çalışmalargenetik,moleküler biyoloji,zooloji ve gerontoloji alanlarında sayısız araştırmanın başlıca konularından biri haline geldi.Bilim insanları umutludur ve onlara göre yaşlanmanın temel sebeplerini bulmak üzereler.Aslında yaşlılığın pek çok sebepleri vardır.Bunlardan biri vücut işlevlerinin zamanla yıkıma uğraması,diğeri de yaşlılığın genetik olarak programlanmış olması.
Peki bir ev kedisi 20 yıl yaşarken,hemen hemen aynı büyüklükteki bir opossum neden sadece 3 yıl yaşıyor? Yarasalar 20 yada 30 yıl yaşarken fareler neden sadece 3 yıl yaşıyor? Peki bir dev kaplumbağa 150 yıl yaşarken neden bir fil yalnızca 70 yıl yaşıyor.
İnanılması güç ama Dev Sekoya ağacı 3,000 yıl yaşayabilir.
Bilim insanları tüm bu soruların cevabını DNA da arıyorlar.Onlara göre Genetik kodun içinde o türün en fazla kaç yaşına kadar yaşayabileceğini belirleyen talimatlar vardır.
Moleküler biyologların açıklamasına göre belirli zamanlarda esrarengiz sinyaller ortaya çıkıyor ve hücrelere,erişkin hücreler olarak yerine getirdikleri normal işlevlere son vermelerini emrediyor.
Hücrelerin beyinleri /bilinçleri mi var ki diğer hücrelere ve işlevlere talimatlar verebiliyor? İlginç!!!
Hücrelerin yaşlanmasına ilişkin ise yine bilimsel bulgulardan örnek vermek isterim.
Kromozomların ucunda bulunan telomer denen genetik materyaller,hücrenin her bölünüşünde kısalır.
Hücre 50 ila 100 kez bölündükten sonra,telomerler yıprandığından çoğu hücrenin bölünmesi durur.Bununla birlikte son bilimsel bulgular,telomeraz adı verilen bir enzimin yardımıyla insan hücrelerinin yüzlerce defa bölünmeye devam edebileceğini gösteriyor.
Bu şekilde belki de hücre yaşlansa bile ölmeyecek ve uzun bir süre görevine devam edecektir.
Hücreler defalarca bölünse de DNAnın yapısı hiç bozulmaz ve yapısını korumaya devam eder.Nasıl mı? Hücrelerimiz DNA çoğalırken oluşan hataları onarıyor.Eğer öyle olmasaydı İnsanoğlu çok uzun bir zaman önce tarihe karışacaktı !..
Saygılarımla
24. Mart 2011: 20:13 #36046AnonimPasifSevgili Dilbera dersimi,
Siz,bilimsel konulara anladığım kadarı ile çok meraklısınız.Sizden iyi bir bilim adamı olabilir.
Beni mazur görün ,bir şey merak ettim,yazınızın başlığı olarak ta kullanmışsınız.Sizce,Sonsuz yaşam fikri saçma.. mıdır.?
24. Mart 2011: 23:30 #36049AnonimPasifMerhaba
Özellikle canlı bilimine,evrimsel biyolojiye ve teolojiye ilgi dyuyorum diyelim.Bu konuları araştırmak ve paylaşmak hoşuma gidiyor.
Sosuz yaşam fikri “saçma” değildir.Bu insanoğlunun tarih sahnesine çıkışından beri aklını kurcalayan,insani bir olgudur.Ben açıkçası öldükten sonra bir yere gideceğimi düşünmüyorum.Fakat bu bir düşüncedir,benim bu konuda bir bilgim yoktur.
Saygılarımla
25. Mart 2011: 22:31 #36058AnonimPasifDilbera-Dersimi;20621 wrote:MerhabaÖzellikle canlı bilimine,evrimsel biyolojiye ve teolojiye ilgi dyuyorum diyelim.Bu konuları araştırmak ve paylaşmak hoşuma gidiyor.
Sosuz yaşam fikri “saçma” değildir.Bu insanoğlunun tarih sahnesine çıkışından beri aklını kurcalayan,insani bir olgudur.Ben açıkçası öldükten sonra bir yere gideceğimi düşünmüyorum.Fakat bu bir düşüncedir,benim bu konuda bir bilgim yoktur.
Saygılarımla
Sevgili Dilbera-Dersimi
Forumdaki paylasimlarinizi ilgiyle takip ediyorum.Foruma güzel bir renk ve katki getirdiginizi düsünmekteyim.Umarim ki sizde Yasayan Diri Tanri’nin planlarina boyun egip Yasam Yoluna katilanlardan olursunuz.Bu gerceklestiginde iste benim yukarida isaretledigim yazinizdaki düsüncenizden vazgecmis olacaksiniz.
Tanri’miz kendisini Kutsal Kitap’ta tanitmis ve düsüncelerini insanliga bildirmistir.Kabul edip, inanip- inanmamak insanlarin elinde olan birsey.Fakat Rab acikca insanlarin ölmesiyle herseyin sona ermeyecegini tam tersine tam yeniden baslayacagini söylüyor.Ben de Tanri’nin Sözlerine iman eden biri oldugumdan ve Tanri’nin yalan söylemeyeceginden yola cikarak bu sözü ciddiye aliyor ve hayatimi bu yönde sekillendirmeye ve sürdürmeye calisiyorum.Tanri’nin yargi kürsüsüne hepimiz cikacagiz.Bunun örnekleri Kutsal Kitap’ta coktur.örnegin Luka bölümünde Zengin adamla Lazar’in hikayesini gösterebiliriz.
Tanri insana yasam solugunu ve ruhunu vermistir.Bu ruh ölmez.Beden ölebilir ama Rab bedenleri de yargi günü tekrar canlandiracaktir.
Yargiya tabi olmayacak daha dogrusu hüküm giymeyecek tek insan Mesih’e iman edip O’nun icin yasayan imanlidir.Cünkü Mesih o kisinin günahinin bedelini hacta ödemistir.ve o insan kendisini kurtaran RAB’biyle sonsuza dek yasayacaktir.
Umarim Rab’bimizin sundugu bu karsiliksiz armagani sizde almakta gecikmezsiniz.Rab yardimciniz olsun.
Sevgiler ve esenlikler -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.