Bagışlamak – Şifaya Giden Yol
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
24. Şubat 2010: 10:32 #26782AnonimPasif
Bagışlamak – Şifaya Giden Yol
(Dr. Rc Sproul)Davut Peygamber Mezmur 103:2-5’te konuya çarpıcı bir şekilde değinir:
‘Rab’be övgüler sun, ey canım! İyiliklerinden hiçbirini unutma! Bütün suçlarını bağışlayan, bütün hastalıklarını iyileştiren, canını ölüm çukurundan kurtaran, sana sevgi ve sevecenlik tacı giydiren, yaşam boyu seni iyiliklerle doyuran O’dur, bu nedenle gençliğin kartalınki gibi tazelenir.’
Davut iyi olan her şeyi Tanrı ile ilişkilendirir. Eğer bir kimse şifa bulmuşsa, o zaman bu iyi bir şeydir. Bu düşünceden yola çıkan Davut, bütünsel sağlığa kavuşmanın ilk basamağının bağışlama olduğunu anlatır.
Bağışlama sonucu ruhsal dünyamız düzene girer ve bu, sonucta bedenimizi de etkiler. Davut’ göre onu ölümden koruyan ve ona yeni bir yaşam armağan eden kişi Tanrı’dan başkası değildir. Gerçekten de Kutsal Kitap, Tanrı ile kişisel ilişkisi olmayanları, ‘ruhta ölü’ olarak tanımlar. Kişinin Tanrı’yla birebir ilişkisi yoksa, o zaman Tanrısız bir yaşam sürdürüyor, yani günah içinde yaşıyor demektir; unutmayalım ki, günahın bedeli ölümdür.
Ama bu ölümden bir çıkış yolu vardır! Rab’be dönerek tövbe ederek İsa Mesih’i yaşamına davet eden bir kimse ruhsal olarak yeniden doğmuş olur. Bu da, ölü olan ruhumuzun yeniden doğması demektir. Artık kişi, sonsuz cehennem yargısından kurtulmuş, göklerin mirasçısı olmuştur. Bu, henüz bu dünyadayken başlayan sonsuz ve gerçek yaşam anlamına gelir.
Buna sağlıklı yaşam denmez de ne denir acaba? Davut’a göre hepimiz sevgi ve şefkatle sarılmış durumdayız. Bunun yüreğimize bir etkisi olur: Huzur ve uyumun hakim olduğu bir yürek! Ancak böylesine güzel şeylerle dolu bir yüreğin bulunduğu beden sağlıklı olur. Davut, ‘Bu nedenle gençliğin kartal gibi tazelenir’ derken, geçmişini yenip onu etkisiz hale getiren kişilerin özgür olabileceklerini dile getirir.Herşeyin başında bağışlamak gelir. Kimi zaman uzun, kimi zaman kısa bir yolculuktur bağışlamaya giden yol. Ancak bu yolun ne kadar zaman alacağına, sadece ve sadece kişinin kendisi karar verir. Zürih’teki bir psikiyatri kliniğinde başhekimlik yapan birdoktor, ‘bütünsel sağlık’ konusunda kendisiyle yapılan bir röportajda izlenimlerini şöyle dile getirmişti:
‘Bütünsel sağlıklı bir yaşam, ruhsal ve bedensel alanda dikkat edilmesi gereken bazı noktaları da beraberinde getirir. En başta sağlıklı bir yaşam tarzı olmalı ve kişi yaşamının anlamını bilmelidir. Dünya sağlık örğütü , sağlık konusunda birbirine bağlı beş ana noktanın önemini vurgular:Bedensel, Psikolojik, Ruhsal, Sosyal ve Çevresel.’
Doktor, ‘İnanç ile yaşam arasında bir bağlantı görüyor musunuz?’ sorusuna ilginç bir bağlantı görüyor musunuz?’ sorusuna ilginç bir yanıt vermişti:
‘İnanç herşeyin iyi olacağına inanmaktır. İnançlı bir insan buna göre yaşar. Yani:
1.) Kendini kabul etmek çok önemlidir.
2.) Aynı zamanda bağışlamak da çok önemlidir. Bağışlamak ruhsal sağlığa kavuşmamızda önemli bir rol oynar. Bağışlayamayan ve kin güden insanlar arasında zamanla taşıdıkları yükün altında ezilirler ve bu da ruhsal rahatsızlıklara neden olur.
3.) Yaptığı hatayı itiraf edebilen kimse gerginlik nedir bilmez. Bu demektir ki, yapılan hataları kabullenmeyi öğrenmek en iyisi!
4.) İçinde bulunduğumuz çevredeki ilişkilerimiz de çok önemlidir, çünkü sonuçta her şey kurduğumuz ilişkilere bağlıdır: Kötü ilişkiler, tekrar düzelen ilişkiler, aile içi ilişkiler, Tanrı ile olan ilişki vs. Barış ve huzurun egemen olduğu ilişkilerin bulunduğu bir ortamda yaşamanın, iman ve sağlıkla derin bir bağlantısı vardır.
5.) Rab’be inanıp O’nunla yaşayan herkes daha sağlıklı bir yaşam sürer ve şifa bulur.’
Doktorun bekleme odasındaki hastaların çoğu gerçekte ruhsal açıdan rahatsızdır. Ruhen sağlam olan kişinin bedeni de sağlıklı olur; böyle bir bedende depresyon kendine yer bulamaz! İsviçre’deki tıp doktorları tarafından yapılan ‘Tanrı’ya inanmak ve sağlık’ başlıklı bilimsel bir araştırmanın sonuçları oldukça nettir:
1.) İman, kanser hastalarında olumlu bir etki yaratıyor.
2.) Kalça ameliyatı geçiren imanlılarda depresyona daha az raslanıyor; bu nedenle çok daha kısa zamanda iyileşiyorlar.
3.) İmanlı kişiler arasında intihar tehlikesi çok daha az.
4.) İmanlı kalp hastalarının ölümü atlatmaları, diğerlerine nazaran üç kat daha fazla.Günah, yani Tanrı’dan uzak kalmak, insan yaşantısı için bir zehir gibidir. İnsanın yaratılışı yaşama ve yaşama sevinci temeli üzerine kurulmuştur, ama ‘özgür irade’ sahibi olmak, insanı felakete sürüklüyor. Kibir, gurur, ‘Tanrı gibi olma’ isteği zehir gibi bir şey olduğu halde, insan, bu riski göze alıp Rab’den ayrılıyor.
Ölümü işte bu ayrılık dünyaya getirdi. İnsanın kendi bildiğini yapmak istemesi ‘günah’tır ve bu günah, Tanrı katında insanın ölü olduğu anlamına gelir. Bu ölü olma halinin ruhsal yaşantımızdaki etkisi büyüktür. Sonuçta depresyon ve korku insanı takip eder. Ana güdülerimizden biri olan temel güven yok olup gider. Dolayısıyla da beden hastalanıp ölür. Günahın zehiri yılanın zehirinden çok çok daha tehlikelidir. Bu zehir, Tanrı’ya karşı gurur ve başkaldırıdır. Böyle bir tavırla Tanrı’yla iletişim kuramayız. Gururlu bir insan kesinlikle günahlarını itiraf edemez; bağışlamak onun için geçerliliği olan bir konu değildir. Böyle biri kendisiyle barışık değildir, çünkü aslında kendi kendinden nefret etmektedir.
İncil’de Galatyalılar 5:19-21’de şöyle okuyoruz:
‘Benliğin işleri bellidir. Bunlar fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benzeri şeylerdir. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Tanrı Egemenliği’ni miras almayacaklardır.’
Kin gütmek, bağışlamamak ve aşağılık duygusuyla yaşamak, kişinin hem kendisinden nefret etmesine hem de kişiliğinin bozulmasına neden olur. Bağışlayamayan, kendisne yapılanları unutamayan ve uzlaşı nedir bilmeyen bir insan, kendisini eninde sonunda ruhsal bir çöküntü içinde bulacaktır.
(Devam edecek)
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.