içki basligin devami
- Bu konu 5 izleyen ve 6 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
1. Şubat 2010: 16:28 #26748klausAnahtar yönetici
Ozur dilerim ama cevap yazmak için bir buton goremedim.Anladigim kadar ile hristyanlikta da çok içki içmek gunahdir,ustelik bu hz.isa yi anmak için degilse.Yani bara gidip zevkine veya mide sifa için degilse, bir tane viski,veya sarap de olsa gunahdir o zaman sizin için.Fransizlara gelince viran dede beni yanlis anlamis olmali.Ben butun fransizlar demedim ki,hristyan fransiz,portekizler,ispanyollar vs…dedim.Ve “hristyanim”diyenlerden bahsediyorum.Herkes yahudi,hristyan,musluman degil.Ataistiler de var.Mesela anne babalari çok daha duskunler dinlerine,gençler ise,pek ilgilenmiyorlar,hiç ilgilenen genç yok demiyorum.birçogu de muslumanliga dönuyor.Yanlis anlasilma olmasin,ben butun hristyanlar musluman olacak da demiyorum,zaten islam da hidayet diye birsey var Allah kimi isterse ona yol gosterir.Ama bu sekilde gözlemlemiyorum.Gençken sahsen dine pek duskun degildim,ve beni her zaman bir sey çok sasirtiyordu.Fransa nin hristyanlari çok açik gorusululer kiziyla rahat bir sekilde çikabiliyorsunuz,gece onalarda kalabiliyordum,ama bu hristyanlikla alakasi yok.Belki fransada olmalari böyle yapiyor.Kendi kendime de dusunuyordum,bir musluman turk olsa kizini oldurur.Ve kendim yapmama ragmen,pek dini dusunmememe ragmen çok yanlis oldugunu dusunuyordum,ama çok yaptim.Disko içki ve ev ertesi aile ile kahvalti ve hiç birsey olmamis gibi evine git.çok ilginç bir durumdu.Fransiz din adamlari bile,gençlerin ilgisizliginden sikyateçi oldu.
ps:bir son sorum olacak.yahudiler sunnet oluyor,hristyanlar olmuyor,muslumanlar oluyor.Bir yerde bir kopukluk var sanki.yahudi ve muslumanlar yanlis mi yapiyor sizce.1. Şubat 2010: 22:48 #34373AnonimPasifDostum, Hristiyanlık insanın her tür aşırılıklardan sıyrılıp Tanrı’nın kendisini yaratmış olduğu has insani duruma dönmesidir de herşeyden evvel. Zaten insan sade, doğal durumuna, orta yola dönmedi mi en evvel, onun ötesi olan Semalar Saltanatı vatandaşlığına da adım atamaz. Doğallık, fazlalıksızlık ve eksiksizlik yolu olan bu ‘orta yol’da ne bir baba kızı biriyle akşam birlikte yemek yemeye çıktı diye dayak atar, ‘öldürür’ (maddi veya mecazi, hangi anlamda olursa olsun) ne de kızının hayatta nasıl bir yol alacağına dair gamsızlık gösterir.
Günümüz dünyası ne yazık ki iki uç arasında, aslı olmayan bir ikilemde sıkışmış kalmış. Bir taraftan Hristiyanlığı sadece tarih kitaplarında kalmış ateist bile olmayan, varlıksal konulardaki kaygısını tüketicilik, pornografi ve sapkın cinsellikte gömmeye, kendisine unutturmaya çalışan seküler Batı insanı, bir taraftan da insanı insan yapan vicdani serbestiye zerre kadar saygısı olmayan, tehdit, şiddet ve gaddarlık yoluyla Tanrı’ya ulaştırabileceğini sanan İslamiyet… Her ikisi de çıkmaz yollar.
Tabi… samimi ve dürüst olunması gerekirse iki illetin daha az zararlı olanı bu genel amaçsızlığının içersinde, kör topal da olsa din konusundaki vicdani serbestiye de varolma payı bırakabilen seküler Batı dünyası. Bu vicdani serbestiye pay bırakabilme salihliği de kuşkusuz yüzyıllardır kültürel köklerini beslemiş olan ‘isteyen beni izler’ diyen, ister maddi anlamda olsun ister manevi hayatta iş halletmenin şiddetle olamayacağında bunca ısrarlı Hz. İsa Mesih’in öğretisi sayesinde var olan bir şey.
Hristiyanlık yolu bu aşırılıklarda yaşayan düşkün dünyada yalnız bir yol. Bu yola düşmüş ferdin tek dermanı Tanrı. Başka kimse. İşte bu yüzdendir ki bu yola girmek isteyen bunu göze almalı. Bu yolda insani desteklere güvenip de girmek yoktur. Hristiyanlık bir hastalıktır. Ağırlıkta benzeri olmayan bir hastalık. Desteği beşerde aramaya karşı, dolayısıyla da günaha karşı hastalanmaktır. İnsan Hz. İsa Mesih’in fiilen diri, günlük hayattaki mevcudiyetine ‘battıkça’ günahta sendelemeye başlar. Günaha karşı sakat olur, zamanla da tamamen felç olur. İşte o an varlıksal kurtuluşunun eşiğindedir artık. Semalar Saltanatı’nın avlusundadır. Yeni bir insandır, tümden.
Eski, Hristiyanlığın yaklaşık ilk üçyüzüncü yılında yaşamış büyük çöl zahitlerinden birine sormuşlar, ‘ne yapmalı diye’, o da cevap vermiş ‘insan’ demiş ‘Tanrı’ ile tamamen başbaşa kalamadı mı herşey boş, bir yere ilerleyebileceği yok’. İşte Hristiyanlığın püf noktası tam da burda yatar. Hz. İsa misali çarmıhı sırta alıp Golgotha’yı tek başına, sadece Tanrı ile başbaşa çıkmakta. Var mısınız öyle bir yola? Varsanız buyrun çarmıha… yoksanız gidin, bulun içersinde boş hayali destek ve güvenler sağlayacak ortamlara, ideolojilere, resmileşmiş, dünyevi güçleri olan dinlere, Yeni Çağ pratiklerine falan… Nasılsa can atıyorlar ‘ordularının’ saflarına şahsi ihtiyarı (insanlığı yani) körelmiş neferler katmaya.
Kısacası… siz bilirsiniz. Serbestsiniz… Sorumlusunuz da. İnsansınız çünkü.
2. Şubat 2010: 0:26 #34273AnonimPasifSn. Allah’ın Kulu.
İçki konusuna ve Fransız aile yapısına bazı konularda fazla rahat davranışlarına, kafayı takmışsınız.
Ben Fransız konusunda gerçekten Fransızım fakat memleket konusunda gündemi iyi takip ederim.
Sizden öncede Kanada’dan bir Türk arkadaş da, sizin gibi memleketten bir haber sallayıp duruyordu.!
Yok efendim biz Hristiyanlar Türkiyede paşalar gibi yaşıyornuşuzda, baskı ve tehdit yokmuşta, gibi.
Sonuçta bu arkadaşa yazdığım yazıya hala cevap bekliyorum.
Bak arkadaşım!
Her şeyin fazlası iyi degildir.
Bal’da cok güzel bir besin maddesi fakat oturur bir kovan yersen belkide sonun olur.
Bak peygamber süleyman ne diyor.!” Bal buldun mu yeteri kadar ye,
Fazla doyarsan kusarsın.”
Sül. özd.25:16Açıkcası bırak sen içkiyi, hoş bir besin maddesini bile aşırı miktarda aldınmı hayati tehlike arz ediyor.
Size bir ayet daha vereyim.” Aşırı şarap içenlerle,
Ete düşkün oburlarla arkadaşlık etme.
Çünkü ayyaş ve obur kişi
Yoksullaşır,
Uyuşuklukta insana paçavra giydirir.”
Sül.Özd.23:20-21Gelelim Fransız aileden örneginize, gerçi hoş bir tanıklık olmamış fakat
Siz imansız ailelere misafir olmuşsunuz.” Zina etmeyeceksiniz dendiğini duydunuz, Ama ben size diyorumki,
Bir kadına şehvetle bakan her adam yüreğinde o kadınla zina etmiş
olur.”
Matta. 5:27-28Bu ayet hem kadın hem erkek içindir. Anladın mı size neden onlar
Hristiyan değiller dediğimi.
Gerçek Hristiyan imanlısı insanlar İncil kuralları ile yaşar İncil’in dışına çıkmazlar.Bak şimdi size şöyle bazı örnekler vereyim.
* Samsunda bir yıl önce; Evli kadın bilmem hangi kentten çağırdığı sevgilisini evlerinin üstündeki boş daireye saklayıp, işten gelen kocasınıda kandırıp üst katta sevgilisine öldürttü. (Tesettürlü)
* Medyadan ; genç kız ilişkisine karşı çıkan babasını, gece eve aldığı sevgilisine öldürttü.
* Yetmiş yaşındaki baba onbeş yaşındaki kızını on tane inek karşılığında elli yaşındaki adama verdi.
* Üniversite öğrencileri artık aynı evleri paylaşıyor ve ailelerde biliyor.
*Size kendimden bir örnek vereyim çok yakından tanıdığım bir ailenin oğlunun, aynı semtten kız arkadaşı, gece gelip aile evde iken kaldığına
bizzat tanığım. Bu ahlaki yozluğun adı burada moderen aile yaşamı.Şimdi bu insanlara bakıp, bu uygunsuz yaşam tarzını Müslümanlara mal edebilirmisin. Tabiki hayır. o zaman namussuzluğu getirip nasıl Hristiyanlığa dayatıyorsunuz.? Bu doğrumu.?
Merak ettim içki yazınızdan sonra konuyu getirip ahlaki aile yaşantısına getiriyorsunuz.
Demekki sizin dünyadaki ahlaki çöküşten haberiniz yok.
Gördüğüm kadarı ile siz iyi bir Müslümanda değilsiniz olsaydınız zina
yapmazdınız.
Çünkü sizin kitabınız Kuran’da da zina yasak.
Türkiye’de ki Hristiyan yaşam tarzını merak ettiğinizi yazmışsınız..!İşte cevap :
” lions de je’sus comme le messie.”2. Şubat 2010: 5:42 #34375AnonimPasifSevgili Allah’ın kulu,
İsa’dan önce ibadet şekli genellikle törenseldi. Şöyle yıkanacaksın, yüzünü şu tarafa çevireceksin, şöyle kurban keseceksin, 8. günde sünnet olacaksın, önemli tarihlerde oruç tutacaksın, kutsal günleri anacak ve her yıl bazı festivallere katılacaksın. Yani bu günkü İslâm davranışlarına çok yakın.
Ama İsa’yla bütün bunlar ortadan kalkmıştır. ‘Yeni Antlaşma’ veya ‘Yeni Ahit’ gelmiştir İsa sayesinde. Kirli ve günahkâr olan insanoğlu, Kutsal Tanrı ile görüşemezdi. Tapınağa bile giremezdi eski antlaşmada. Tapınağa, sadece baş kâhin, senede bir defa girebilir ve Tüm İsrail halkının günahları için tövbe ederdi.
Onlar bile, bu törensel hazırlıkları yanlış veya eksik yaparlarsa, Tapınağın ‘En Kutsal’ bölümüne girerlerse, ölürlerdi. Herkesin eli ayağı titreyerek, korku içerisinde ve günahları için binbir kurban keserek ve da başkâhini aracı koyarak Tanrı’ya isteklerini bildirebilirlerdi.
İsa ise, günahları alabilecek tek Tanrı Kuzusu olarak gelip de çarmıhta hepimizin günahları için can verdiğinde, o gün ve ayni anda, çok önemli birşey oldu. Tapınakta, ‘En Kutsal Yer’in perdesi, kendiliğinden boydan boya ikiye ayrıldı. Bunu Tanrı’nın kendisi yaptı. “Günah Sunusunu kabul ettim. Artık huzuruma, bu sunuyu (İsa’yı) kabul eden herkes girebilir” anlamını taşıyordu.
Çünkü daha önce bu perde vardı. Oraya kimse giremezdi. Giren günahkâr anında ölürdü. Her insan günahkârdır. Kuzular ve koçlar kurban edilirdi. Ama bunlar hiçbir zaman günahları ortadan kaldıramazdı. Sadece ‘Tanrı Kuzusu Mesih’ gelene kadar, günahların üstünü örtüyordu. İşte bu yüzdendir ki, Yahya peygamber, İsa’yı görünce, “İşte size bahsettiğim Tanrı Kuzusu, insanların günahlarını alacak olan” demiştir.
Şimdi size bunları niye anlatıyorum? İsa’nın sunduğu kurban (kendi hayatı) artık kabul edilmiştir. Bu, bütün peygamberlerin binlerce sene evvelinden bildirdiği, beklenen kuzuydu İsa Mesih. Kurban, günahların affı için kabul gördükten sonra, artık başka bir kurbana gerek kalmadı. Törensel şeyler sona erdi. Kudüs’e doğru döneceksin, falan özel günlerde ibadet edeceksin, falan tarihte oruç tutacaksın veya imanını göstermek için sünnet olacaksın vs. Bunların hepsi kalktı.
İsa’yı kendi kurbanı olarak kabul eden herkes, Tanrı’nın huzuruna, her yerde, yüzü herhangi bir istikamette, sünnetli veya sünnetsiz, artık hiç kurban kesmeye gerek kalmadan, özel yıkanmalardan, arınmalardan geçmeden, törensel, simgesel boş hareketlerden arınmış bir şekilde girebilir. Çünkü artık herşey geride kalmış, İsa’yla ‘Yeni Antlaşma’ başlamıştır.
Bu derin Ruhsal anlamları kavrayamayanlar ise, “Ben de kendi dinimi yaratacam” düşüncesiyle, Yahudi dinini almış, ‘copy-paste’ yapmış, biraz başka dinlerin tuzunu biberini de ekerek, “Yeni ve en son din” olarak ortaya koymuştur. Tamamen ortadan kalkmış olan şeyleri, yeniden geri getirmiştir. Ve bu çok çok çok önemli olayı (İsa’nın kurban edilişini) inkâr etmiştir. Tanrı’nın binlerce yıldır insanlığa sunmuş olduğu ‘Tek Kurtuluş Planı’nın önünde, milyarlarca insanı cehenneme götürecek şekilde bir engel olmuştur.
Artık ne sünnetin, ne sünnetsizliğin, ne bayramın, ne seyranın, ne törensel günlerin, ne özel saatlerin, ne Kudüs’ün, ne Mekke’nin ve ne de anlamsız kurbanların Tanrı huzurunda bir değeri var. Bunlar boş boş dinsel törenlerdir. İsa’ya inanmayanların dincilik oynayıp, kendi kendilerini avutmalarına yarayabilir.
Rab Işığıyla Aydınlatsın.
3. Şubat 2010: 21:07 #34388AnonimPasifBen anlayamadım sızın rab dedıgınız ısa kuzu mu oluyor, yoksa ben mı yanlıs anladım? Rab yarattıgı sanatını kulunu kurtarmak ıcın rablıkten kuzuluga mı donusuyor anlamadım? Hem rab dıyorsunuz hem de kuzu.. Kendını oldurdu, kurban ettı ne mantık bu boyle anlamadım! Insanları kurtarmak ıcın kendını kurban edıyor, halbukı dın ınsann hem dunyasını hemde ahıretını gusellestırır rab. Kendını kurban etmıs aklı basında olan ınsan boyle bır seye nasıl ınanır? Bana cok sacma gelıyor bunlar
4. Şubat 2010: 5:12 #34389AnonimPasif@bulutt_09 17208 wrote:
Ben anlayamadım sızın rab dedıgınız ısa kuzu mu oluyor, yoksa ben mı yanlıs anladım? Rab yarattıgı sanatını kulunu kurtarmak ıcın rablıkten kuzuluga mı donusuyor anlamadım? Hem rab dıyorsunuz hem de kuzu.. Kendını oldurdu, kurban ettı ne mantık bu boyle anlamadım! Insanları kurtarmak ıcın kendını kurban edıyor, halbukı dın ınsann hem dunyasını hemde ahıretını gusellestırır rab. Kendını kurban etmıs aklı basında olan ınsan boyle bır seye nasıl ınanır? Bana cok sacma gelıyor bunlar
Bunları anlayamazsın sayın bulutt. Çok dünyalısınız da ondan. Tabii bu sözlerimi de anlayamayacaksınız. Yürek ve düşünceleriniz, Tanrı’dan milyonlarca kilometre uzakta. Sırf lâf ve biraz da düşmanlık olsun diye yazdınız. Anlamak için değil.
“Din insanın hem dünyasını, hem de ahiretini güzelleştirir” dediniz. Kusura bakmayınız. Biz size Huri kızları ve şarap ırmakları sunamayız. Bize iğrenç gelir.
Bizde, dünyayı ve ahireti güzelleştirme yerine, insanın korkunç ve sevgisiz benliğinin güzelleşmesine önem verilir. Bu değişmeden, dünyaya yaptığımız gibi, cenneti de cehenneme çeviririz.
İbrahim’in oğlunu kurban olarak sunma öyküsünü hiç mi duymadınız? Oğlu, hem insan ve hem de kuzu mu olmuştu? Saçmalayan sizsiniz sayın bulutt.
Düşünün ki, bizde senin gibiydik. Senin gibi düşünüyorduk. “Gâvur’un Dini” derdik. Birgün, bu beğenmediğin Rab, sevgisi ile yüreğimizi yıkadı. Bizim için neler yaptığını gösterdi. Tutku filmini izlemediyseniz, bir kez olsun izlemenizi tavsiye ederim.
Rab sizin yüreğinize de dokunsun. O, düşmanlarını da sever.
4. Şubat 2010: 10:28 #34392AnonimPasifSayın Bulut’un dedikleri İslami ortamlardaki içine kapalılık sorununu da satha çıkarıyor. Ordaki insanlar kendi ortamlarının dışında nelerin olup bittiğini hiç araştırmıyor… Araştırmaya teşvik de edilmiyor, tam tersine araştırı haram bir eylem olarak adlandırılıyor, İslami öğretinin sağlamlığına karşı bir şüphe eylemi gözüyle bakılıyor. İslami toplumlardaki ilkellik de bu sorunla alakalı zaten. Hristiyan gelenekten gelen toplumlar herşeyde kılı kırk yarıyor. Mevlana’nın, İbn Arabi’nin, Yunus’un, El Eşeri’nin , Hafız’ın, Attar’ın, Hacı Bektaş’ın, Beyazıt Bistami’nin, Müineddin Çışti’nin, İbn Teymiye’nin ve daha nice başkalarının eserleri mercekten geçiriliyor. Hatta… İslam dünyasının kendisi bile Batı’daki bu şahsiyetler ve eserleri hakkındaki araştırmalardan yararlanıyor. Halbuki… İslamiyet dünyasında Hristiyan, Budist veya Hindu dünyasıyla ilgili araştırı yok denecek kadar az. Bir iki kitap yayınlanıyorsa da, genelde hep karşıtlık, iftira ve polemik. Bunu bugünün Türkiye’dindeki kitabiyattan bile anlamak mümkün (kaldı ki Türkiye İslami ortamların, en ılımlı ve açık fikirli olanlarından). Bazı, İran, Saudi Arabistan gibi ülkelerde ise başka dinlerin kaynak eserlerinin evde bulundurulması bile resmen yasak.
Tabi, İslamiyet dünyası, o kadar kendi etrafında döner durumda ki, bu Batı’nın İslam şahsiyetleri ve eserleriyle uğraşmasını Batı’lının herşeyi araştırma hevesine yoracağına sözde bir ”İslamiyet hayranlığı”na yoruyor (Batı’nın Hinduizm ile, mesela, ilgili araştırılarını bir bilse bu fikrinden cayar ama tüm bunlardan haberi bile yok, haberdar olma konusunda öz engelli zira).
Sayın Bulut, siz ‘meyveler’ demişsiniz (ki bu ifade bile bir İncil ifadesidir… Hz. İsa bir ağacın niteliğini meyvelerinden anlarsınız der), bir kaç isim sıralamışsınız… Eğer Türkiye’de yaşıyorsanız biz sırf o şu an yaşadığınız topraklarda yaşamış Bizans’lı Ortodoks Hristiyan ermişlerin, en derin kelam alimi olanlarından en basit, bahçevan olanlarına kadar, isimlerini saymaya kalkışsak ciltler yetmez… Ama siz herhalde varlıklarından bile haberdar değilsinizdir. Sorun bir kere kendinize, samimice, o yaşadığınız topraklarda ermiş Hristiyanlar’ın on tanesinin kadar ismini sayabilirmisiniz… Eğer sayamıyorsanız, o halde ona buna tavsiyelerde bulunacağınıza dönün bir de kendinize bir vicdan serbestisi tavsiyesinde bulunun. Eğer öyle bir şeyi yapmazsanız ortamınızdaki insanlar katında her ne kadar sırtınız sıvazlanırsa da Tanrı katında sorumlu bulunursunuz… bilesiniz.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.