Yumuşak huyluluk…
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.
Dün akşam yıllar evvelsinde satın alınmış kitaplar arasında 17. yüzyılda yaşamış Rostof’lu aziz Dimitri’nin ‘maneviyat alfabesi’ adlı ufak bir kitabının Yunanca bir çevrisine rastladım. Çok basitçe, sadece yazılmış bir kitaptır bu. Orijinal baskısında her Rus alfabesinin bir harfine denk gelmesi üzere bir iki sayfalık bir başlık oluşturmuş aziz, kitabın tanıtım yazısında söylenenlere göre. Kendisi devrin çok okumuş zatlarındanmış. Gözetmenliğe de atanmış (episkoposluk). Kitabın sayfalarına gelişigüzel bir göz atarken yalın ifadesine rağmen çok derin ve esaslı bir deyişini gördüm, paylaşayım dedim forumda…
‘Yumuşak huyluluk, öfkesizlik ve şiddetsizlik en sert kalpleri bile yumuşatır’ demiş aziz ‘halbuki sertlik, öfke ve şiddet’ en yumuşak olanlarını bile sertleştirir… İnsanın etrafındakilerce sevilmesi korkulmasından iyidir. Korku riya ve sahtekarlığa yol açar. Sevgi ise samimiyet ve güvene… samimiyet ise her işin sahte olanın değil de gerçek olanın üzerine inşa edilmesine yol açtığından, hayattaki her girişimin hayır yolunu almasında şarttır’.
Ne kadar güzel betimlemiş aziz… korku baskı doğurur, gerçekleri hasır altı ettirir… ama hasır altı edilen her şey, kaldığı nefessizlikte kangrene dönüşür, her ne kadar bir süreliğine asayişi sağlamış olduğu izlemini verse de… ve günün birinde felakete yol açacak bir şekilde hortlar insanın hayatında. Bu saptayış hem ferdi düzeydeki hem de toplumal düzeydeki durum ve olaylar için geçerli bir saptayıştır.
Bugünün modern psikoloji ilminin ‘bilinçaltı’, ‘bastırılmışlık’ falan gibi kuramlarının dile getirdiklerini kendi içlerine halvete çekilmiş, yüzyıllar evvelsinde yaşamış eski azizler ne kadar esaslı ve basit bir şekilde açıklamışlar. Hem de bugünün ‘psikoloji’sinin beşeri düzeye hapsolunmuşluğunun çok ötesinde… tespitlerini varlığın bütününe, varoluşun nihai hikmetine entegre ederek.