Günah çıkartmak bir çeşit tövbe midir?

  • Bu konu 3 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26698
    Anonim
    Pasif

    sevgili rüzgar merak ettiğim bir soru var yanıtlarsanız sevinirim.

    günah çıkarmakta bir çeşit tövbe sayılıyor mu ??

    #34223
    Anonim
    Pasif
    3ylül;16802 wrote:
    sevgili rüzgar merak ettiğim bir soru var yanıtlarsanız sevinirim. Günah çıkarmakta bir çeşit tövbe sayılıyor mu ??

    Sevgili 3ylül,

    Her insan günahlıdır ve sonsuz cehennem yargısıyla karşı karşıyadır. Günah, insanı ve Tanrı’yı birbirinden ayırmıştır. Ama Tanrı tüm günahlı insanları sonsuz yargıdan kurtarmak için bir yol açtı; biricik Mesih’ini dünyamıza gönderdi. Gökten gelen İsa Mesih, insan bedeni alarak aramızda yaşadı. Neden görkemini ve yüceliğini bir kenara iterek dünyamıza geldi, neden acı çekti, aşağılandı ve haç ölümüne gitti? Dünyanın günahını kendi bedeninde taşıması ve gönüllü kurban olması için. İsa Mesih’in bu dünyaya geliş amacı, tüm insanlığın günahlarının bedelini ödemek için gönüllü kurban olmaktı ve oldu.

    Günahlarınızdan arınmak ve Tanrı ile barışmak için İsa Mesih’in sizin cezanızı haç üzerinde çektiğine iman etmeniz ve günahlarınızdan dönerek TÖVBE etmeniz gerekir. Bunu yaptığınız zaman Tanrı ile barışırsınız ve aranızdaki o duvar yıkılır, cehennem yargısından beraat edersiniz. Bu tövbe, kurtuluş tövbesidir.


    Sizin sözünü ettiğiniz GÜNAH ÇIKARTMAK, katoliklerin yapmış olduğu bir uygulamadır. Onlar, günahlarını bir papaza itiraf ederler. Kutsal Kitap’ta bu konuda böyle bir şey bulunmamaktadır. Günaha düştüğümüz zaman direkt olarak Tanrı’ya gidebilir, günahlarımızı O’na itiraf ederek tövbe edebiliriz. Rab İsa, kendisine gelen günahlıyı bağışlamak için beklemektedir. Günah işleyip bundan pişmanlık duyan imanlı bir kimse, güvenilir bir imanlı kardeşinin önünde Tanrı’ya günahlarını açıklayabilir, tövbe edebilir. Evet, bu da bir çeşit tövbedir.


    Sevgilerimle

    #34228
    Anonim
    Pasif

    @Rüzgar 16803 wrote:

    Sevgili 3ylül,

    Her insan günahlıdır ve sonsuz cehennem yargısıyla karşı karşıyadır. Günah, insanı ve Tanrı’yı birbirinden ayırmıştır. Ama Tanrı tüm günahlı insanları sonsuz yargıdan kurtarmak için bir yol açtı; biricik Mesih’ini dünyamıza gönderdi. Gökten gelen İsa Mesih, insan bedeni alarak aramızda yaşadı. Neden görkemini ve yüceliğini bir kenara iterek dünyamıza geldi, neden acı çekti, aşağılandı ve haç ölümüne gitti? Dünyanın günahını kendi bedeninde taşıması ve gönüllü kurban olması için. İsa Mesih’in bu dünyaya geliş amacı, tüm insanlığın günahlarının bedelini ödemek için gönüllü kurban olmaktı ve oldu.

    Günahlarınızdan arınmak ve Tanrı ile barışmak için İsa Mesih’in sizin cezanızı haç üzerinde çektiğine iman etmeniz ve günahlarınızdan dönerek TÖVBE etmeniz gerekir. Bunu yaptığınız zaman Tanrı ile barışırsınız ve aranızdaki o duvar yıkılır, cehennem yargısından beraat edersiniz. Bu tövbe, kurtuluş tövbesidir.


    Sizin sözünü ettiğiniz GÜNAH ÇIKARTMAK, katoliklerin yapmış olduğu bir uygulamadır. Onlar, günahlarını bir papaza itiraf ederler. Kutsal Kitap’ta bu konuda böyle bir şey bulunmamaktadır. Günaha düştüğümüz zaman direkt olarak Tanrı’ya gidebilir, günahlarımızı O’na itiraf ederek tövbe edebiliriz. Rab İsa, kendisine gelen günahlıyı bağışlamak için beklemektedir. Günah işleyip bundan pişmanlık duyan imanlı bir kimse, güvenilir bir imanlı kardeşinin önünde Tanrı’ya günahlarını açıklayabilir, tövbe edebilir. Evet, bu da bir çeşit tövbedir.


    Sevgilerimle

    teşekkür ederim cevabınız için az önce soruma cevap verilmediğini sandım üzülmüştüm yanılmışım :)

    #34248
    Anonim
    Pasif

    Günah çıkarmak terim olarak ne yazık ki Türkçe’ye çok kabaca, edebi, ilmi bir tetkikten geçmeden, Müslüman ortamın halk izleniminin bir aktarımı olarak yerleşmiş bir terimdir. Geleneksel Hristiyan toplumlarının bu konudaki teriminin çevirisi bile değildir. Türk toplumunda ‘günah çıkarmak’ denince ekseriya yabancı filmlerden görülmüş Katolikler’in bir pratiği gelir akla :-) Bu tür bir izlenime dayalı fikir yürütmek tamamen saptırıcıdır tabi. Günah çıkarma diye bildiğimiz olayın anlam olarak Türkçe’ye olabilecek en isabetli tercümesi ‘itiraf-ı kudsi’ şeklinde bir sonuç çıkarır. İnsanın bir türlü kabul edemediği, hakkında kendisine güzelleştirici mazeret ve yalanlar uydurduğu, kendiyle Tanrı arasındaki ilişkiyi zedeleyen bir suçun yalın olarak itirafıyla ilgisi vardır kastedilen terim ve olayın. İnsanın zorla belki de yıllarca, belki de ta çocukluk yıllarından beri ayakta, diri tutmaya çalıştığı bir yalanın (veya bir çok yalanın) itiraf edilmesidir söz konusu olan. İnsanın hayatını talan eden bir hastalığın sebebinden kurtulurcasına. Bu kendisiyle başa çıkılamayan bir zaafın samimice itiraf edilmesi de olabilir, Tanrı nezdinde. Bu yüzdendir ki bu itiraf teslimiyetle de doğrudan ilgilidir. Teslimiyet durumuna entegre olmak üzere bir ‘kapıyı çalış’tır bir bakıma.

    Günümüzde ‘günah çıkarma’ olarak bilinen uygulamanın kökeninde ilk Hristiyan cemaatlerinde, cemaatin yaşayan bir vücut olarak algılanışı yönünde herkesin herkese karşı tamamen saydam olmasını sağlayabilecek bir ‘kendini açma’ uygulaması vardır. Zamanla, asırlar ilerledikçe ve Hristiyan cemaatleri koca şehir halkı boyutlarına vardıkça bu uygulamanın eski şekliyle devam etmesi pratik olarak zor olmaya başladı. Böylece birey olarak manevi konularda tecrübeli bir cemaat büyüğüne kendini açma şeklinde devam ettirildi bir bakıma. Bir mürid mürşid ilişkisi çerçevesinde.

    İnsanın içine yük olanı gizliden, şahsi olarak Tanrı’ya söylenmeyip de aynı zamanda bir cemaat ‘büyüğüne’ söylenmesinde de bir hikmet vardır elbet (Kilise’de ‘din adamı’ yoktur aslında ‘büyükler’ vardır, manevi konularda tecrübeli olan ‘eskiler’ anlamında… ‘papaz’ kelimesi de zaten ‘baba’ anlamındadır). Sebepsiz değildir bu uygulama yani. Çünkü insan kendi içinde kendine sürüyle sahtekarlıklar düzebilir halbuki söylenmek istenenler bir başkasına açıklandı mı manevi güvenirlilikleri konusunda bir sağlamanın yapılması mümkün olur. Bunun bir de kilise cemaatinin tarih içersindeki Hz. İsa Mesih’in dirilmiş vücudunu oluşturması açısından merkezi bir önemi vardır, dediğimiz gibi. Bu bir olan vücudun uzuvları arasında yabancılaşma olamaz. Herşey herkese açıktır. Hayat’ın içersinde rahatça akabilmesi, kan misali dolaşabilmesi için. Tarihi, müesseseleşmiş ‘el yapısı’ Hristiyan cemaati aslında tüm Kainat’ın, Dünya’daki tüm hayatın kiliseleşmesine, içersinde Semalar Saltanatı’nın yaşanabileceği, ‘el yapısı’ olmayan cemaat-ı İllahi’ye dönüşebilmesine vazifeli mayayı oluşturur zaten. Orijinal rolü budur yani, her ne kadar yolundan çıkmış, sapmışsa da çoğu kez, insani zaaflardan dolayı. Yani, özetle söylencek olsa, ‘itiraf-ı kudsi’ varlıksal yabancılaşmadan bir çıkış, varlığın İlahi orijinal vahdetine örülmektir yine. İnsan eliyle inşa edilmiş kiliseler Tanrı ‘eli’yle inşa edilmiş tek Kainat kilisesine varmaya bir ilk adım ve yardımdır sadece, gaflette yaşayan ‘düşkün’ insan için. Hedef ‘Yeni’ bir ‘Kainat’tır ve… ‘el yapısı’ kiliseler bu hedefte kaldıkları sürece anlamlılardır.

    Bir de… ‘günah çıkarma’ sadece Katolikler’de olan bir uygulama değildir… Ortodoks’larda da vardır (Türkiye’deki Ortodoks’lar tarafından terkedilmiş olmasının nedeni Müslüman ortamdaki ‘zımmilik’ statüsünün kendilerinde asırlarca yaratmış olduğu güvensizliktendir daha ziyade), Kıptiler gibi çok eski gelenekleri muhafaza eden cemaatlerde de vardır. Protestantlık beliriş zamanlardına haklı olarak o zamanların Katolik’liğinin insanla Tanrı arasında aracılık yapmasını kınamak üzere bu uygulamaya da eleştirel bir gözle bakmıştır ama kilisenin cemaat yapısının organik bir vücut teşkil ettiği boyutunu gözden kaçırmıştır epey. Varlıksal tekamülü cemaat boyutundan sıyırıp bireysel bir meseleye indirgemiştir, girişiminin başlarındaki iyi niyete rağmen. Zaten bugünkü Batı’nın nefsi (egosentrik) bireyselciliğinin ve hatta Kapitalizm’in köklerinin Protestant’lıkta bulunduğu öne sürülür bir çok tarihçi ve düşünürce.

    Tevekelli değil, Hristiyanlık’ta manevi yolu ip cambazlığına benzetmişlerdir eski ermişler… Ne sağa, ne sola yatıp dengede bulunmaya… :-) Tanrı’nın hepimize bu salihliği bağışlaması dileğiyle…

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.