Depresyonun Üstesinden Gelmek
- Bu konu 7 izleyen ve 9 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
6. Ağustos 2009: 22:44 #26363AnonimPasif
Depresyonun Üstesinden Gelmek
Mezmur 143:3-10. ayetleri bunalımı yani depresyonu tanımlar ve nasıl üstesinden geleceğimizi anlatır. Düşmanın bu saldırısına karşı koymak üzere atabileceğimiz adımları görmek için bu ayetleri ayrıntılı bir şekilde inceleyelim:
1.) Sorunun yapısını ve nedenini tespit edin.
‘Düşman canıma eza etti, hayatımı yere çaldı; çoktan ölmüş olanlar gibi, beni karanlıklarda oturttu’ (Mezmur 143:3).
‘Çoktan ölmüş olanlar gibi karanlıklarda oturmak’ ifadesi, depresyona girmiş birini tanımlamak üzere yazılmış olabilir. Bu cana işkence edenin – depresyonun nedeninin – Şeytan olduğuna dikkat edin.
2.) Depresyonun yaşamı ve ışığı çaldığını fark edin.
‘Bundan ötürü ruhum içimde bayılıyor (kasvetle sarılmış); içimde yüreğim şaşırıyor’ (Mezmur 143:4).
Depresyon kişinin ruhsal özgürlüğü ve gücü üzerinde baskı kurar.
(Tanrı’nın Ruhu tarafından yetkilendirilen ve cesaretlendirilen) ruhlarımız güçlü ve özgürdür. Bu nedenle Şeytan, zihinlerimizi kasvetle ve karanlıkla kaplayarak ruhumuzun gücü ve özgürlüğü üzerinde baskı kurmaya çalışır. Lütfen, ‘depresyon’ adı verilen o hisse kapıldığınızı hissettiğinizde, zaman geçirmeden direnin. Ne kadar çok zaman kaybederseniz, durum o kadar zorlaşır.
3.) İyi zamanları hatırlayın
‘Eski günleri arıyorum; senin bütün işlerini derin düşünüyorum; ellerinin işi üzerinde düşünceye dalıyorum’ (Mezmur 143:5).
Bu ayette Mezmur yazarının kendi durumu karşısındaki tepkisini görüyoruz. Anmak, derin düşünmek ve düşünceye dalmak; bunların hepsi aklın faaliyetleridir. Açıkçası, düşüncelerinin hislerini etkileyeceğini biliyor, bu nedenle aklına yapılan bu saldırı karşısında, kendisine yardım edecek şeyleri düşünmekle meşgul oluyordu.
4.) Sorunun tam ortasında Rabbe övgüler sunun.
‘Ellerimi sana açıyorum; canım kurak yer gibi sana susamıştır. (Sela; dur ve sessizce bir düşün) (Mezmur 143:6).
Mezmur yazarı Rab’be övgüler sunmasının nedenini biliyor; tapınırken ellerini göğe kaldırıyor. Onun Tanrı’ya ihtiyacı var. Susuzluğunu ancak Rab giderebilir.
İnsanların bunalıma girmelerinin başlıca nedenlerinden biri, ihtiyaç içinde olmalarıdır. Bu ihtiyaçlarını yanlış yerlerde gidermeye çalışırlar. Bu da sorunlarına sorun katar.
Yeremya 2:13’te Rab şöyle diyor: ‘Çünkü halkım iki kötülük yaptı: Beni, diri suların pınarını bıraktı, kendilerine sarnıçlar, su tutmayan çatlak sarnıçlar kazdılar’.
Susayan canların susuzluğunu ancak Tanrı giderebilir. Bunun dışında başka bir şeyin susuzluğunuzu giderebileceğini düşünerek aldanmayın. Yanlış şeyerin peşinden gitmek sizleri her zaman hayal kırıklığına uğratacak, hayal kırıklığı da depresyona kapı açacaktır.
5. Tanrı’dan yardım isteyin.
‘Çabuk yanıtla beni Rab, tükeniyorum. Çevirme benden yüzünü, yoksa ölüm çukuruna inen ölülere dönerim’ (Mezmur 143:7).
Mezmur yazarı yardım istemektedir aslında: ‘Tanrım, acele et, yardımın olmadan fazla dayanamayacağım’ demektedir.
6.) Tanrı’dan yardım isteyin.
‘Sabahları duyur bana sevgini, çünkü sana güveniyorum; bana gideceğim yolu bildir, çünkü duam sanadır’ (Mezmur 143:8).
Mezmur yazarı, Tanrı’yı dinlemeye ihtiyacı olduğunu biliyor. Tanrı’nın sevgisinden ve merhametinden emin olmaya ihtiyacı var. Ayrıca O’nun ilgisine ve yönlendirişine gereksinim duyuyor.
7.) Kurtuluş için dua edin.
‘Düşmanlarımdan kurtar beni ya Rab; sana sığınıyorum’ (Mezmur 143:9).
Mezmur yazarı bir kez daha, kendisine bir tek Tanrı’nın yardım edebileceğini ilan ediyor. Bu konuşması boyunca sorunun üzerine değil, Tanrı’ya odaklandığına lütfen dikkat edin.
8.) Tanrı’nın önderliğini, bilgisini ve bilgeliğini arayın.
Mezmur yazarı belki de Tanrı’nın isteği dışına çıktığını ve bu şekilde canına karşı yapılmış olan bir saldırıya kapı açtığına işaret ediyor. Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istiyor, çünkü artık gidebileceği en güvenli yerin orası olduğunun farkında.
Ardından da kararlı ve sağlam durabilmek için Tanrı’nın kendisine yardım etmesini istiyor. ‘Düz yolda bana öncülük et’ cümlesinin duygusal çalkantısını ifade ettiğine inanıyorum. Düz bir yolda olmak istiyor; duygusal olarak bir ileri bir geri gitmek değil!
(Joyce Meyer)7. Nisan 2010: 0:22 #34825AnonimPasifYaptıgım sey sadece sabır edıp dua etmek ama hıc bı yanıt alamadım henuz…….Depresyonda olan bırı ıcın Tanrı dua cok onemlıdır…Yanıtı hızlı almaya o kadar cok ıhtıyacımız vardır kı ama yanıtlanmadıkca daha da kotu duruma dustukce ımandan uzaklasıyor acı bı yerden sonra hıssızlestırıooo daha kotusunu olmasın dıyerek yasıyorsunuz….Bıktım dua etmekten ve yanıt alamamaktan…
7. Nisan 2010: 19:29 #34829AnonimPasifSevgili 0658, foruma hoşgelmişsin kardeşim,
Dediklerin, kendini ifade ediş tarzın çok samimi. Şahsen çok sevindim mesajını okuduğuma, bunca kısa bir mesaj olmasına rağmen. Evet, çok haklısın, bazen dualarımıza hiç bir yanıtın gelmediği izlenimine kapılırız, daha bir derin ümitsizliğe düşeriz. Bu tür koşullarda çok kıvranmış birinin sözü bu şurdaki, inan. Ama… yanıtsızlık gibi görünen aslında bir yanıttır. Tanrı ‘sustuğunda’ suskunluğu bir yanıttır. Bizleri bir takım şeylere uyandırmaya yöneliktir. Kendimizi çok iyi taramamız gerekir, bizi besleyen serum hortumunun neresine yaslanıp serumun vücudumuza işlemesini önlediğimizi tespit edebilmemiz için…
Ama özellıkle son zamanlarda bu kadar dünyaca ‘meşhur olmuş’ ‘depresyon’ kavramını da öyle hiç irdelemeden kabullenmemiz de tamamıyla yanlış bir şey. ‘Depresyon’ dediğimiz nedir… diye şöyle bir iyicene düşünmemiz gerekir…
Bugün içerlerinde yaşadığımız tüketim toplumları bir sürü saçma sunni ihtiyaçlar yaratmış toplumlar. Hiç de gerekli olmayan şeyleri bile gerekliymişler gibi algılatan ‘kabullenilmişlik’ler yaratmış sosyal ortamlar. İnsanlar bu sunni ihtiyaçları elde edebilsinler diye ha bire daha da ağır bastırılmışlıklar içersinde yaşamaya mahküm ediliyor, sözde üretime katılım sağlansın diye. Bu durum insanları müthiş yıpratan ve çoğu kez çökerten bir durum. Ama bu çöküş dirençsizlikten değil, doğal olmayanın doğal gibi algılatılmasının anormalliğinden oluşmuş bir çöküş.
Bu dediğimiz koşullar toplumlarımızı adeta bir anti-depresan tiryakiliğine itelemiş çoktan. Uyuşturucu ve vitaminlerle ayakta kalan toplumlar olmuşuz. Toplumda marjinelleşmeyelim diye ille de araba satın almaya koşmuşsak kendimizi elbette ki bunun ruhumuzda bir fiatı olacaktır, mesela. Halbuki hiç de gerekli değil araba sahibi olmamız.
Günlük sosyal uzlaşım devamlı yeni ‘masallar’, yeni ‘ihtiyaçlar’ uydurarak bizi kendine köle etmeye çalışıyor. Ama bu ‘masalı’ yutup yutmamak bizim irademizde olan bir şey sonuçta.
‘Depresyon’ dediğimiz şey çoğu kez dünyanın faniliğinin farkındalığını isimlendirecek bir terimi olmayan günümüz ‘seküler’ dünyasının bir terimi aslında. Başka sözle söylenecek olsa ‘tövbe’ denen olayı adlandıracak terimi olmayan bir dünyanın ‘tövbe’ olayına bir isim uydurması.
Merkezi referans noktası Tanrı’ya dönüş olan eski toplumlarda bugün ‘depresyon’ diye adlandırdığımız şey gayetle normal olarak ‘dünyanın faniliğinin farkına varıp dünya işlerinden el etek çekmek, yani tövbe durumuna geçmek’ anlamına gelebilirdi. Halbuki bugünkü, herşeyin üretim kapasitesine göre ölçüldüğü ‘Tanrı’sız’ toplumlarda hastalık sayılıyor. Yani, toplum ölçütleri hastalanmış olduğundan sağlıklı olan hastalıklı sayılıyor. Bir hayat değerleri at-üst edilmişliği ile karşı karşıyayız, özetle…
Niceliği olan ‘normal’ olanın kıstası olarak yutturuluyorsa buna şahsi olarak çok kesin bir şekilde karşı gelmemiz şarttır. Toplum hastaysa ve kendi hastalıklılığını kabul etmeme uğruna bizi ‘hasta’ olarak nitelendirmeye çalışıyorsa bu bizim değil kendi sorunudur. Yüzüne çarpmamız gerekir ukalalığını, gayetle barışçıl ama gayetle de istikrarlı bir tavırla.
Hayır kardeşim… herşeyi öyle hastalıkmış gibi görmeyelim. Bu bize ‘normallik’miş gibi sunulan tüketim toplumu paranoyasının oyununa gelmeyelim.
Evet… gerçekten nevro-fızyolojik hastalık olan, ‘patolojik’ denen durumlar da vardır ama bu bugünlerde ‘depresyon’ denen her durum da hastalık değildir. Sağlık belirtisidir, tam tersine… Kendisine direnmemiz falan da gerekmez. İzini sürmemiz gerekir… Bizi bir şeye uyandırmaya görevli bir çağrıdır belki de, Yüceler’den gelen…
Esenlikler…
8. Nisan 2010: 10:48 #34834AnonimPasifSevgili 0658 konuya baska bir acidan yaklasacagim:Bizler yillarca her karari kendi aklimizla alip hayatimizi insaa ederiz. hicbirseyi Rab be danismadan yapariz. Ortaya koca bir harebe ciktiginda Rab ortagimizmis gibi bir cirpida yillarca insaasi sürmüs bu harebeyi düzeltmesini isteriz. (sözlerim kendime de yönelik ) Rab be karsi ne haksiz bir tavrimiz var bizim. Sanki basindan beri dünyayla degil O nunla ortaklik yaptik. Dogrusu: Dünyayla ortaklik yaptik. Battigimiz zaman Rab aklimiza geldi O nu sucu var mi? Su noktayi da belirtmeliyim ki RAB olmasaydi da yine harebeler icinde aci cekiyor olacaktik BIR FARKLA : ÜMIDIMIZ HIC OLMAYACAKTI lütfen güclü ol sahsen ben de senin durumundan uzak yasamiyorum Rab bimize sükürler olsun aci cekerek yasasam da o nun yüceligini asla asla inkar etmeyecegim Imanimi dünyasal sartlarima göre yasamayacak degerlendirmeyecegim. Rab bimiz yüce ve iyi Eksik olan yanlis yapan hep bizleriz. Yaptiklarimizin sonuclarini tasiyamayip kolayindan kurtulmak icin cirpinan…….(ben böyleyim) Her durumda Rab bimize sükürler olsun
8. Nisan 2010: 17:23 #34836AnonimPasifMustifi kardeşim… mesajın o kadar kısa ama o kadar da anlamlı ki… Hem duygulandım, hem de güldüm sadeliği ve isabetliliği ile… Tanrı seni de hepimizi de bereketlesin, zihin salihliği ve, dolayısıyla da, herşeyi doğru değerlendirme gücünü versin… Sevgiler…
9. Nisan 2010: 12:40 #34842AnonimPasifSevgili 0658 kardesim lütfen sorunlarini acilarini yakinindaki kardeslerle paylas. Mümkünse bizden kime ulasabiliyorsan(ben hazirim) bizimle paylas. Birbirimize destek olalim, yardim edelim. Acilarin acimizdir, sevincin sevincimizdir. Yüregimiz inan böyle, senin yüreginin yaninda carpiyor, carpiyor ve carpacak Acilar hangimize yabanci ki…….. Kötü durumlarin daha iyisi oldugu gibi, daha da kötüsü var tabi. Daha da kötüsüne düsmedigimiz icin sükredelim. Yasamlarimizda hangi iyi seyi gerceklestirdik de Rab bize durun dedi zaten. Mesihin zamaninda ona sirt cevirmelerinin en büyük sebebi halihazirdaki kötü durumlarina cevap alamamalariydi. Sen onlardan olma lütfen. Mucizeleri gördüler ama hala yoksul ve Roma egemenliginde yasiyorlardi. Mesihe sirt cevirmekle durumlari mi degisti :Hayir Sadece göksel kutlusu da kacirdilar Budistlerin tanrilari mi usak gibi söyler söylemez yapiyor yoksa islamin tanrisi mi yoksa ateistlerde mi böyle bir sey var Seytana tapanlarda mi Yok kardesim yok Inan bu kisiler acilari bizden daha güclü sekilde yasiyorlar. Hic de akillarina bile gelmiyor Inandiklari Rab bin yakasina ellerini uzatip cigce ver ver deyip onu sorgulamak. Ne yazik bir tek Hristiyanlikta bu akilsizlik kücük düsünce bencillik ciglik lanetli bir yaklasim görülüyor. Millet kaza geciriyor allaha sükür diyor. Cocuklari sakat doguyor allaha sükür diyor Evine hirsiz giriyor allaha sükür diyor Hiristiyanlarda ne kadar kisiyi sahsen tanidim. Bunlarin birini yasamis da inancini birakmis Insan oldugum halde insan yapisina nasil kiziyorum. Rab Rab liginden bizi seviyor. Yoksa bizlerin sevilecek bitarafi da yok. Findik kabugunu doldurmayan düsünceler, cig bencil görüsler bencillik hepsi bizde. Yüce varlik bu kanalda nasil bizle kontak kursun kanal kirli icme suyu kanali degil pislik kanali Sözlerim sana degil kardesim. Imandan düsmüs inansiz cok Hristiyanla Avrupada konustum. Rab bin önünde bir insan olmaktan utandim dogrusu Cok akilsizliklar yaptim ama sükürler olsun sorunlarimdan dolayi Rab bi hedef alma akilsizligina düsmedim. Kendi kücüklügümüzü hic olmasa Rab le olan iliskimize bulastirmayalim Hic olmazsa bunu basaralim. Ne aci bir kücüklüktür: Benim icin sunu, bunu yap yoksa sen benim anam babam degilsin diyen evladin durumu.
9. Nisan 2010: 21:53 #34844AnonimPasifdepresyonun köküne vurdum.bir sürü ilaç alıyorum.kar etmiyor.
kimse de çare bulamıyor.O görümlerden mucizelerden ben de istiyorum10. Nisan 2010: 6:47 #34850AnonimPasifSevgili Kardeşler,
Deprasyonun Rab’den değil, Şeytandan olduğunu ve içimizdeki bir yanlışlığın göstergesi olduğunu anlamamız gerekiyor önce. Yardım amacıyla yazılanların tümünü de çok faydalı bulduğumu söylemek isterim ve inanıyorum ki, hepsinin de özeti veya özü aynidir. DEPRASYON, TANRI’YA TAMAMEN TESLİM OLMAYIŞIMIZDAN DOĞAR VE BESLENİR.
Çare ise, tamamen teslim olmaktan geçer. “Bu kolaydır” demiyorum. Ama, “Benliğin çarmıha gerilmesine razı olmak gerekli” diyorum. Deprasyonun sebebi genellikle, ‘ya kendimizin, ya da içinde bulunduğumuz durumun’ değişmesini ısrarla istememizden gelir. Halbuki Rab: “Senin veya durumunun böyle olmasını veya böyle kalmasını istiyorsam, buna razı olmayacak mısın?” diyor.
Hakikaten imanda biri, “Rab, her gün ölsem de, öldürülsem de, cefa çeksem de, sevilmesem, takdir edilmesem, açlık, susuzluk içinde yaşasam, her gün başarısız olsam, hakaret edilsem, yüzüme tükürülse, her gün herkes tarafından terk edilsem, reddedilsem, ihanete uğrasam, hergün ölümün yüzüne bakar olsam; yine de Rab, sana isyan etmiyecek, bana hazırladığın kâseden, sonsuza dek içeceğim” der.
Buna razı olduğun an, deprasyonlarının sona erdiği andır. Ama şayet bunu yapmaz, bunun yerine, “Hiç mi gülmeyecek benim de yüzüm? Ne kader be? Bu kadar da olur mu? Herkese öyle, bana da böyle” gibi Şeytan’ın ‘Rab aleyhine’ sıraladığı lâflara kulak asar, onları doğru kabul edersen, bil ki, Şeytan’ın arkasını sıvazlamış ve Rab’be isyan etmiş olursun.
Milyonlarca kardeşlerimiz, asırlarca, Rab için, evlerinden, yuvalarından oldular, Rab için hapislerde yattılar, orda ömür çürütüp, orda öldüler. Güneş yüzü görmediler. Rab için, sevdikleri kızdan veya oğlandan ayrıldılar. Kelle pahasına, sırf birkaç kişiyi kurtarmak ümidi ile, işlerini, mesleklerini, rahatlarını bir tarafa bırakarak yollara düştüler. Gittikleri ülkelerde inanılmaz cefalar çektiler. Kimilerinden bir daha haber alınamadı. Hiçbir takdir görmediler. Onlar için hiçbir ‘Kahramanlık Destanı’ yazılmadı. Onların gözleri ve yürekleri, bu hayatta, bu dünyada değil, ‘Vaad Eden’le geçirecekleri hayattaydı. Onlar “Bu dünyaya ölü, bu dünya da onlara ölü idi”. Onlar, bundan çok daha fazlasına katlanmış olan Tanrı Kuzusu’nu düşündükçe, kendisine yapılanların az bile olduğuna iman etmiş olanlardır. Canlarını seve seve verenlerdir. “Benim değil, senin isteğin olsun Rab” diyenlerdir.
Rab’be teslim olanda büyük sevinç, huzur, coşku, mutluluk ve kutsallık vardır. “Kardeşlerim, size yalvarıyorum” diyor Pavlus. “Bedenlerinizi, Yaşayan Kurbanlar olarak Rab’be teslim edin”. O bedenlerde artık siz yaşamayın kardeşler; Rab yaşasın. Bu yüzden sizi, kendi kanıyla satın aldı. O, sizin bedeninizde yaşamak, sizin önünüze konan ve sizin reddettiğiniz kâseden, seve seve içmek istiyor. Buna razı olun. Tövbe edip, Rab’be teslim olun kardeşlerim.
Rab, tüm dualarınızı duyar. Bu yüzden bıkmanız, usanmanız, bir nevi ‘O’nu suçlamaktır’. Cevap gelmiştir bence, ama istediğiniz doğrultuda olmamıştır. Rab çevrenizi veya durumunuzu değil, sizleri değiştirmek istiyordur. O, her zaman sizi sevdi ve sevecektir. O, her zaman, sizin için en iyi olanı yapmaktadır.
Rab sizleri bereketlesin ve aydınlatsın.
Sevgi ve Dualarımla.25. Nisan 2010: 17:39 #34946AnonimPasifDepresyon konusunda bende birkaç şey yazmak istiyorum;
Öncelikle depresyon sadece psikolojik değil, aynı zamanda biyolojik kökeni olan bir durumdur. Üzerine basa basa söylüyorum; depresyon moral bozukluğu değildir.
Genelde bu konu hakkında uzman olmayan normal kişiler ( ben de öyleyim sadece rahatsızlığımdan dolayı bilgilendim) depresyonu hayatlarında bir şeyi yanlış yaptıklarından dolayı yaşadıklarını sanırlar. Evet bu geçtiğimiz yüzyılın sonlarına doğru böyle biliniyordu.
Psikanlizciler çıktı ( Başını Freud çekiyordu) ve insanlardaki sorunların daha önce yaşadıkları ya da bilinçaltlarında bulunan sorunlardan kaynaklandığını söylediler. Ve doğru terapi ile bunun aşılabileceğini sandılar. Fakat teori pratikte işlemedi. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre depresyonun kökeni beyindeki fizyolojik bozukluklardır. Doktorumun depresyon kitapçığından bir cümle;
“Kötü bir çocukluk, maddi zorluklar, aldatılma, sosyal dışlanma vs.. bunlar kesinlikle depresyonun nedeni olamazlar. Sadece depresyonun şiddetini arttırabilirler.”
Ben 3 senedir tedavi görüyorum. 10-15’e yakın ilaç kullandım. Doğru ilaçları buluna kadar çok çektim. Teşhisim bipolar tip 2 yani; beyin insanın elinde olmadan ruhsal dalgalanmalar üretiyor. Sabah hangi intihar yöntemini seçeceğinizi düşünürken, akşam hayatın ne güzel olduğunu düşünebiliyorsunuz. Bu sadece kötü hissetme değil. Kendini çok iyi hissetme de fazla olduğunda tehlikeli bir durum. Bu konuda en azından biraz bilgi isterseniz Mr. Jones filmini izleyebilirsiniz. Richard Gere başrolde.
4 adet ilaç kullanıyorum ve bunlar beni sarhoş ediyor mu? Kesinlikle Hayır, hayatımı değiştiriyorlar mı? Hayır. Sadece beynimdeki hormonal düzensizlikleri gideriyorlar.
Buraya kadar yazdıklarım işin tamamen bilimsel yönü idi. Ruhsal konuda daha çok yeniyim. Yaşadığımız maddi dünyada da bazı kurallar var. Elmayı yere atarsanız düşer. “Rabbim bu elmayı atıyorum ve düşmesin” diye dua edersek ne olur? Kabul edilme şansı nedir? Mesela tansiyon hastaları tansiyonlarının düşmesi için daha az tuz, hamurlu gıdalar, kırmızı et yemeleri gerekir ve bazı ilaçlar kullanmaları. Hiçbir diyete uymayıp “Rabbim beni iyi et” demek ne kadar doğrudur tartışılır. En azından ben bilmiyorum biri aydınlatırsa sevinirim :)
Nasıl şizofreni bir hastalıksa ve tıbbi müdahale gerekiyorsa, depresyon da öyledir. Hem tedaviye gitmek hem de Tanrıya dua etmek gerekir diye düşünüyorum ben. Sonuçta bu dünyadaki maddi kurallar da Tanrı’nın tasarısı değil mi?
Not:maddi yönünde de ruhsal yönünde de söz sahibi, otorite veya uzman olmadığım için kendimce yazdım.
10. Aralık 2010: 18:07 #35801AnonimPasifElimden geldiğince dua ediyorum.Eğer gerçekten tedaviye yanıt alabileceğim bir yol varsa ya da bir çözüm varsa Rabbe yakarıyorum bana tedavim için gereken herşey için yol açsın.Karşıma çıkarıcaktır.Tanrıya imanım zayıfladı kimi zaman ama kaybolmuş koyun olduysam da ardımdan gelip inancımı yükseltti.Zorluklar elbette bir günahtan dolayı hastalık günahımın bir göstergesi kimbilir. Ama ben dua edıyorum her zaman elimden geldiğince. Yalnız sizden tek ricam var lütfen dualarınızda benim için bır cümle ayırın. Çünkü hem depresyonla uğraştım hem Rab’be iman etmeye onu tanımaya çalıştım. Ama ona şükürler olsun ki imanla bana verdiğı kutsal ruhuyla onun rab olduğunu biliyorum Şüpheye düştüğümde dua ediyorum bana Rab isa mesihin ta kendisidir dıyor…..Kuşkularımdan ve sıkıntılarımdan dolayı ona sığınıyorum. Eyübün depresyonularını onun rabbi yanıtlamasını okuyorum, İncili elimden düşürmüyorum kendime onun sözleri ile yanıt bulmaya çalışıyorum.
Teşekkürler desteklerınız ıcın
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.