Kin Yerine Bağışlama
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
14. Temmuz 2009: 21:07 #26312AnonimPasif
Kin Yerine Bağışlama
(Neil T. Anderson)
Şeytan’ın Hristiyanlar’ın yaşamında kendisine yer bulmasının nedenlerinden biri de bağışlamamaktır. Şeytan’ın oyununa gelmememiz için bize insanları bağışlamamız gerekmektedir.‘Kimi bağışlarsanız, ben de onu bağışlarım. Eğer bir şeyi bağışladımsa, bunu sizin için Mesih’in önünde bağışladım. Öyle ki Şeytan’ın oyununa gelmeyelim. Çünkü onun düzenlerini bilmez değiliz’ (2.Korintliler 2:10-11).
Tanrı insanları yürekten bağışlamamızı ister, yoksa bizi işkencecilerin eline teslim edecektir.
‘Bu öfkeyle efendisi, bütün borcunu ödeyinceye dek onu işkencecilere teslim etti.
Eğer her biriniz kardeşinizi gönülden bağışlamazsa, göksel Babam da öyle davranacaktır’ (Matta 18:34-35).
Bağışlamanın özgürlüğümüz için bu denli önemli olmasının nedeni, çarmıhtır. Tanrı bize hak ettiğimiz şeyi değil, merhametinden dolayı ihtiyacımız olan şeyi verdi. Göksel Babamız gibi, bizim de merhametli olmamız gerekir.‘Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun!’ (Luka 6:36). Bağışlandığımız gibi bizim de başkalarını bağışlamamız gerekmektedir.‘Her kötü niyetle birlikte her türlü kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve iftira sizden uzak olsun. Tanrı sizi Mesih’te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın’ (Efesliler 4:31-32).
Bağışlanmak unutmak anlamına gelmez. Unutmaya çalışan insanlar, unutamadıklarını fark ederler. Tanrı, ‘Günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım’ der (İbraniler 10:17) ama Tanrı herşeyi bildiği için unutamaz. ‘Artık anmayacağım’ sözleri, geçmişi asla bize karşı kullanmayacağı anlamına gelir. ‘Doğu Batı’dan ne kadar uzaksa, o kadar bizden uzaklaştırdı isyanlarımızı’ (Mezmurlar 103:12).
Unutmak, bağışlamamış olmanın sonucu olabilir, ama asla bağışlamanın yolu değildir. Geçmişi başkalarına karşı kullandığımızda, bu onları bağışlamadığımızı gösterir. Bağışlamak bir seçimdir ve irade için dönüm noktasıdır. Madem Tanrı bağışlamamızı istiyor, bunu yapabiliriz. Tanrı bizden asla yapamayacağımız bir şey istemez. Bazen bağışlamak bizim için zordur, adalet anlayışımıza ters düşer. Çekilen acıların öcünün alınmasını isteriz. Ancak bize asla kendi öcümüzü almamamız söylenmiştir:
‘Sevgili kardeşler, kimseden öc almayın; bunu Tanrı’nın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Rab diyor ki, öc benimdir, ben karşılık vereceğim’.
Ama, ‘Düşmanın acıkmışsa, onu doyur, susamışsa, su ver!
Bunu yapmakla onu utanca boğarsın.
Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen!’ (Romalılar 12:19-21).‘Neden onlar hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etsinler? Neden onları cezalandırmayacakmışım?’ diye itiraz ederiz. Siz onları cezalandırmayın, onların cezalarını Tanrı verecektir. Tanrı bu kişilere adil davranır. Bu ise bizim yapabileceğimiz bir şeydir. Size acı çektirenleri bağışlamazsanız, onları ve yaşadıklarınızı bir takıntı haline getirirsiniz. Bunun anlamı da yalnızca sizin daha çok acı çekmeniz demektir. Acıya son verin; onları bağışlayın. Birisini bağışladığınızda, bunu aynı zamanda kendiniz için yapmış olursunuz. Bağışlamanızın gerekliliği, size kötülük yapan kişiyle ilişkinizden değil, Tanrı’yla ilişkinizden kaynaklanmaktadır. Bağışlamak, başka bir insanın günahının sonuçlarıyla yaşamayı kabul etmek demektir. Bağışlamanın bedeli ağırdır; bağışladığımız kötülüğün bedelini öderiz. İster istemez bu kötülüğün sonuçlarıyla yaşayacağız, tek seçeneğiniz, bunu bağışlamamanın acılığında mı yoksa bağışlamanın özgürlüğünde mi yapacağınızdır.
İsa sizi böyle bağışlamıştır – günahınızın sonuçlarını Kendi üzerine almıştır. Bütün gerçek bağışlamalar vekalet niteliğindedir, çünkü kimse diğer insanın günahının cezasını kendi üzerine almadan gerçekten bağışlayamaz.
Öyleyse neden bağışlıyoruz? Çünkü Mesih bizi bağışladı. Baba Tanrı, ‘günahı bilmeyen Mesih’i bizim için günah sunusu yaptı. Öyle ki, Mesih sayesinde Tanrı’nın doğruluğu olalım’ (2.Korintliler 5.21).
Adalet nerededir? Çarmıh bağışlamayı yasal ve ahlaksal olarak doğru kılar: ‘O’nun ölümü günaha karşılık ilk ve son ölüm olmuştur’ (Romalılar 6:10).
Yürekten bağışlamak için ilk olarak acınızı ve nefretinizi kabul etmelisiniz. Bağışlamanız, duygusal geçmişinizin özüne inmezse, eksik kalır. Bu, müjdecilerin başvurduğu en yaygın maskedir. Hristiyanlar, kişiler arasındaki incinmelerin acısını hissederler, ancak biz bunu kabul etmeyiz. Tanrı’nın onu ele alabilmesi için acıyı yüzeye çıkarmasına izin verin. Tedavinin gerçekleştiği yer burasıdır. Aşağıdaki duayı yüksek sesle okurken, Tanrı’dan bağışlamanız gereken kişileri aklınıza getirmesini isteyin ve şu şekilde dua edin:
‘Sevgili göksel Baba, iyiliğinin beni tövbeye yönelttiğini bilerek şefkatinin ve sabrının zenginliğinden ötürü sana teşekkür ediyorum.
‘Tanrı’nın sınırsız iyiliğini, hoşgörüsünü, sabrını hor mu görüyorsun? O’nun iyiliğinin seni tövbeye yönelttiğini bilmiyor musun?’ (Romalılar 2:4).
Beni üzenlere karşı aynı sabır ve şefkati göstermediğimi, bunun yerine içimde küskünlük ve kızgınlık hislerini barındırdığımı itiraf ediyorum. Rab, bağışlamamış olduğum kişileri aklıma getir ki, onları bağışlayabileyim.
‘Eğer her biriniz kardeşini gönülden bağışlamazsa, göksel Babam da size öyle davranacaktır’ (Matta 18:35).
Aynı zamanda başkalarının gücenmesine sebep olmuşsam, beni bağışlamalarını istemem gereken insanları aklıma getirmeni ve onlardan ne derecede bağışlanmayı istemem gerektiğini bana göstermen için dua ediyorum.
‘Bu yüzden sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı şikayeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun’ (Matta 5:23-24). İsa’nın değerli adıyla diliyorum, amin.
Dua ettikçe, aklınızdan tamamen çıkmış olan isimleri hatırlamaya hazırlıklı olun. Bu süreçte, kendileriyle çalıştığım insanlardan yüzde 95’inin akıllarına gelen ilk isimler anne babalarına aitti. Listelerde sık sık gözden kaçan diğer isimse, kişinin kendisine aittir. Kendinizi bağışlamanız da gerekli?
Sizi kıran bütün insanların listesini yapın. Çarmıhla yüzleşin; çarmıh bütün bağışlamaları yasal ve ahlaksal olarak doğru kılar. Tanrı onları bağışladığına göre, siz de bağışlayabilirsiniz. Yaptıkları kötülüğü gelecekte onlara karşı kullanmayarak yaptıklarının yükünü taşımaya karar verin. Bu, günahlarını hoş gördüğünüz anlamına gelmez. Günahı hoş görmek, bağışlamayla alay etmektir. Günaha karşı tavrınız her zaman kesin olmalıdır. -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.