Tanrı Mı? Allah Mı?
- Bu konu 6 izleyen ve 18 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
16. Haziran 2009: 14:07 #26218AnonimPasif
İslâm Dünyasında, diğer dinlerle ilgili, en ılımlı yaklaşım, genelde şöyle bir cümle ile özetlenebiliyor. ” ‘Üç Hak Dini’ vardır. Müsevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık. Üçü de tek Tanrı’ya tapıyor. Ayni kişiye ibadet ediyoruz. Bu yüzden de bütün dinlere saygımız vardır”.
Ama bu ne kadar doğru? Hakikaten dedikleri gibi, bütün dinlere saygıları var mıdır? Kuran’da 109 adet savaş, şiddet ve nefret ayeti vardır ve bunların neredeyse tümü Hristiyanlar ve Yahudiler aleyhinedir.
Kaldı ki, Kutsal Kitap’lara (Tevrat, Zebur ve İncil) da hiçbir saygı yoktur İslâm dünyasında. Çünkü Kutsal Kitap’da yazılanlar, ne zaman Kuran’a ters düşse, ‘Kuran doğru, diğerleri yanlıştır veya değiştirilmiştir” deniliyor. Yani, o zaman, bir tek Kuran’ın otoritesi kabul ediliyor ve diğerleri geçersiz sayılıyor. Aslında, Kuran’dan başka hiçbir şeye inanmıyorlar. Kuran’la hemfikir isen ne alâ; değilsen defol git.
Gelelim ‘Tanrı mı? Allah mı?’ konusuna. Hristiyanların Tanrı bilgisi, İsa Mesih’in hayatı, İncil’de yazılanlar ve Kutsal Ruhun öğretilerine dayanır. “Tanrı kimdir? Karakteri nasıldır?” gibi soruları: “İsa Mesih’in karakterine, huyuna, öğretisine ve yaşamına bakınız. İşte Tanrı tam öyledir” diye yanıtlayabiliriz.
Peki, ya “Allah” nasıl biri? Düşüncesi, karakteri nasıl? Bunu da Muhammed’in hayatından ve Allah’ının ona bildirdiğinden, yani Kuran’dan öğreniriz.
Ama, bir dakika. Ortada bir “YARATAN” varsa, bu yaratanın kim olduğu, kişiliği, karakteri, iki ayrı imanda, tamamen değişik iki ayrı ‘Şahıs’ olarak ortaya çıkmaktadır. Bu YARATAN, İncil’in yazdığı gibimidir, yoksa Kuran’ın yazdığı gibi mi? Çünkü aralarında dağlar kadar fark vardır. Gece ve gündüz ne kadar farklı ise, sevgi ve nefret ne kadar farklı ise, bu iki karakter de o kadar farklı. Nasıl ayni Tanrı’ya tapıyoruz diyorsunuz?
İncil, baştan sona, Tanrı’nın sonsuz sevgisini gösteriyor ve “Tanrı Sevgidir” diyor. Allah’ın ise, 99 tane adı olmasına rağmen, bir tanesi bile “Sevgi” değildir. Kuran’da yalnızca birkaç tane “Sevgi” kelimesi geçer ama bunların hepsi de, insanların Allah’ı sevmeleri gerektiği, yoksa cehennemde yanacakları ile ilgili buyruklardır. Allah’ın insanları sevdiğine dair hiçbirşey yoktur.
İncil’in Tanrı’sına tapanlar, Tanrı’ları gibi ve İslam’ın Allah’ına tapanlar da Allah’ları gibi olurlar. Biz Hristiyanlar, her geçen gün, Yüce Tanrı’nın görkemi olan İsa Mesih’e benzemekteyiz. Haleluyah. Allah’a veya Resulüne benzemek isteyen, kendileri bilir.
Tevrat’ta Yesu’nun dediği gibi ben de soruyorum: “Bugün karar ver. Tek Tanrı olan Tevrat, Zebur ve İncil’in Tanrı’sına mı; yoksa diğer adlarla anılan ilâhlara mı hizmet edeceksin?” Çünkü, her ikisini bir sayamaz, her ikisine birden hizmet edemezsin. Birine tapmak, diğerine düşmanlıktır. Karar ver. Ebedî Hayat mı, Ebedî Ölüm mü?Hakikî ışık yollarını aydınlatsın.
Sevgi ve Dualarımla.17. Haziran 2009: 8:14 #32972AnonimPasif@Kemal Başaran 13952 wrote:
İslâm Dünyasında, diğer dinlerle ilgili, en ılımlı yaklaşım, genelde şöyle bir cümle ile özetlenebiliyor. ” ‘Üç Hak Dini’ vardır. Müsevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık. Üçü de tek Tanrı’ya tapıyor. Ayni kişiye ibadet ediyoruz. Bu yüzden de bütün dinlere saygımız vardır”.
Ama bu ne kadar doğru? Hakikaten dedikleri gibi, bütün dinlere saygıları var mıdır? Kuran’da 109 adet savaş, şiddet ve nefret ayeti vardır ve bunların neredeyse tümü Hristiyanlar ve Yahudiler aleyhinedir.
Kaldı ki, Kutsal Kitap’lara (Tevrat, Zebur ve İncil) da hiçbir saygı yoktur İslâm dünyasında. Çünkü Kutsal Kitap’da yazılanlar, ne zaman Kuran’a ters düşse, ‘Kuran doğru, diğerleri yanlıştır veya değiştirilmiştir” deniliyor. Yani, o zaman, bir tek Kuran’ın otoritesi kabul ediliyor ve diğerleri geçersiz sayılıyor. Aslında, Kuran’dan başka hiçbir şeye inanmıyorlar. Kuran’la hemfikir isen ne alâ; değilsen defol git.
Gelelim ‘Tanrı mı? Allah mı?’ konusuna. Hristiyanların Tanrı bilgisi, İsa Mesih’in hayatı, İncil’de yazılanlar ve Kutsal Ruhun öğretilerine dayanır. “Tanrı kimdir? Karakteri nasıldır?” gibi soruları: “İsa Mesih’in karakterine, huyuna, öğretisine ve yaşamına bakınız. İşte Tanrı tam öyledir” diye yanıtlayabiliriz.
Peki, ya “Allah” nasıl biri? Düşüncesi, karakteri nasıl? Bunu da Muhammed’in hayatından ve Allah’ının ona bildirdiğinden, yani Kuran’dan öğreniriz.
Ama, bir dakika. Ortada bir “YARATAN” varsa, bu yaratanın kim olduğu, kişiliği, karakteri, iki ayrı imanda, tamamen değişik iki ayrı ‘Şahıs’ olarak ortaya çıkmaktadır. Bu YARATAN, İncil’in yazdığı gibimidir, yoksa Kuran’ın yazdığı gibi mi? Çünkü aralarında dağlar kadar fark vardır. Gece ve gündüz ne kadar farklı ise, sevgi ve nefret ne kadar farklı ise, bu iki karakter de o kadar farklı. Nasıl ayni Tanrı’ya tapıyoruz diyorsunuz?
İncil, baştan sona, Tanrı’nın sonsuz sevgisini gösteriyor ve “Tanrı Sevgidir” diyor. Allah’ın ise, 99 tane adı olmasına rağmen, bir tanesi bile “Sevgi” değildir. Kuran’da yalnızca birkaç tane “Sevgi” kelimesi geçer ama bunların hepsi de, insanların Allah’ı sevmeleri gerektiği, yoksa cehennemde yanacakları ile ilgili buyruklardır. Allah’ın insanları sevdiğine dair hiçbirşey yoktur.
İncil’in Tanrı’sına tapanlar, Tanrı’ları gibi ve İslam’ın Allah’ına tapanlar da Allah’ları gibi olurlar. Biz Hristiyanlar, her geçen gün, Yüce Tanrı’nın görkemi olan İsa Mesih’e benzemekteyiz. Haleluyah. Allah’a veya Resulüne benzemek isteyen, kendileri bilir.
Tevrat’ta Yesu’nun dediği gibi ben de soruyorum: “Bugün karar ver. Tek Tanrı olan Tevrat, Zebur ve İncil’in Tanrı’sına mı; yoksa diğer adlarla anılan ilâhlara mı hizmet edeceksin?” Çünkü, her ikisini bir sayamaz, her ikisine birden hizmet edemezsin. Birine tapmak, diğerine düşmanlıktır. Karar ver. Ebedî Hayat mı, Ebedî Ölüm mü?Hakikî ışık yollarını aydınlatsın.
Sevgi ve Dualarımla.
sayın başaran kitaplar bana göre tarih yazmasından başka bişey değildir. yani geçmişteki insanların ihtiyaçlarına göre insanların tanrıya ulaşmak için kendinlerine kurallar koydukları sayfalar dolusu birer kitaplar sadece
size bir soru sormak istiyorum acaba bu saydığınz insanlarca kutsal kabul edilen kitapların hangisinde insanların tanrıya ulaşması için illaki bir dine gerek olduğunu yazıyor cevaplarsanız sevinirim
saygılar17. Haziran 2009: 13:29 #32970AnonimPasif3 eylül , görüşünüze katılmıyorum. Tevrat, Zebur, İncil yalnızca birer tarih kitabı değildir. Okudunuz mu bilmiyorum. Ama bir çok gerçekleşmiş peygamberlikler vardır. Bir kısmı ise henüz gerçekleşmemiştir. Bunları nereye koyacağız peki?
Tanrı yalnızca bizi yarattı ve öylece kendinden habersiz bıraktı mı? Böyle bir fikri mantıken de reddederim. İmanımdan dolayı zaten kabul edemem. Eğer bu düşüncenizi kabul edersek bir boşluk ortaya çıkar. Anlamsızlaşan bir resim olur. Neden yaratıldık, neden dünyada ölümlü bir hayat sürüyoruz. Neden kötülük var. Kötülüğün sebebi ne? Zaten Kutsal Kitapta bir dinden bahsedilmiyor. Yahudilere Tanrı hiçbir yerde museviliği diğer uluslara yayın, dine dönmeyenleri öldürün vs. dememiştir. Rab’bin hiç bir sözünde din kelimesini göremezsiniz. Kutsal Kitabı okumadığınızı düşünüyorum. Rab her zaman kendisine dönmemizi, O’nu sevmemizi ve O’na itaat etmemizi istemiştir. Bu şekilde düşünerek “Gerçek’ten ” uzak olmayı seçiyorsunuz. “Rab’bin sözleri insan sözünden başka bir şey değil” diyorsunuz. Ama bu doğru değil.17. Haziran 2009: 16:40 #32973AnonimPasif@3ylül 13968 wrote:
sayın başaran kitaplar bana göre tarih yazmasından başka bişey değildir. yani geçmişteki insanların ihtiyaçlarına göre insanların tanrıya ulaşmak için kendinlerine kurallar koydukları sayfalar dolusu birer kitaplar sadece
size bir soru sormak istiyorum acaba bu saydığınz insanlarca kutsal kabul edilen kitapların hangisinde insanların tanrıya ulaşması için illaki bir dine gerek olduğunu yazıyor cevaplarsanız sevinirim
saygılarDeğerli Kardeşim; Yazıtında diyorsunki; insanların o zamanki devirlere uygun olması amacı ile koydukları kuralların bileşenidir diyorsun… ve aslında kelime hatasını saymazzask sordugun sorunun cevabı yıne senın sorunda saklı.. Çünkü Tanrı’nın koyuduğu kurallar dinleri oluşturur.. evet doğrusun.. su dine inanın diye açıkca bir ayet yoktur.. fakat kurallar tanrınınduır.. örneğin.. budistlerin de kitapları var.. o kurallarada uyabilirsin. ama sonuç olarak tapacağın ” TAŞ” olacaktır.. ayrıca gene incelediğin zaman tevrattan zebura ve incile gelene kadar İSA’ ya dair bir çok işaret göreceksin… sence bozulan bir kitap neden bunuda yok etmesin mesela kendı ısmınıde koyabılırdı beklenılmesı gereken mesıh kısmına.. “BU KİTAPTAN KİMSE BİR KELİMEYİ ÇIKARAMAYACAĞI GİBİ EKLEYEMEZ” de .. Esenlikle kal.
17. Haziran 2009: 16:43 #32974AnonimPasifKemal Başaran;13952 wrote:İslâm Dünyasında, diğer dinlerle ilgili, en ılımlı yaklaşım, genelde şöyle bir cümle ile özetlenebiliyor. ” ‘Üç Hak Dini’ vardır. Müsevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık. Üçü de tek Tanrı’ya tapıyor. Ayni kişiye ibadet ediyoruz. Bu yüzden de bütün dinlere saygımız vardır”.Ama bu ne kadar doğru? Hakikaten dedikleri gibi, bütün dinlere saygıları var mıdır? Kuran’da 109 adet savaş, şiddet ve nefret ayeti vardır ve bunların neredeyse tümü Hristiyanlar ve Yahudiler aleyhinedir.
Kaldı ki, Kutsal Kitap’lara (Tevrat, Zebur ve İncil) da hiçbir saygı yoktur İslâm dünyasında. Çünkü Kutsal Kitap’da yazılanlar, ne zaman Kuran’a ters düşse, ‘Kuran doğru, diğerleri yanlıştır veya değiştirilmiştir” deniliyor. Yani, o zaman, bir tek Kuran’ın otoritesi kabul ediliyor ve diğerleri geçersiz sayılıyor. Aslında, Kuran’dan başka hiçbir şeye inanmıyorlar. Kuran’la hemfikir isen ne alâ; değilsen defol git.
Gelelim ‘Tanrı mı? Allah mı?’ konusuna. Hristiyanların Tanrı bilgisi, İsa Mesih’in hayatı, İncil’de yazılanlar ve Kutsal Ruhun öğretilerine dayanır. “Tanrı kimdir? Karakteri nasıldır?” gibi soruları: “İsa Mesih’in karakterine, huyuna, öğretisine ve yaşamına bakınız. İşte Tanrı tam öyledir” diye yanıtlayabiliriz.
Peki, ya “Allah” nasıl biri? Düşüncesi, karakteri nasıl? Bunu da Muhammed’in hayatından ve Allah’ının ona bildirdiğinden, yani Kuran’dan öğreniriz.
Ama, bir dakika. Ortada bir “YARATAN” varsa, bu yaratanın kim olduğu, kişiliği, karakteri, iki ayrı imanda, tamamen değişik iki ayrı ‘Şahıs’ olarak ortaya çıkmaktadır. Bu YARATAN, İncil’in yazdığı gibimidir, yoksa Kuran’ın yazdığı gibi mi? Çünkü aralarında dağlar kadar fark vardır. Gece ve gündüz ne kadar farklı ise, sevgi ve nefret ne kadar farklı ise, bu iki karakter de o kadar farklı. Nasıl ayni Tanrı’ya tapıyoruz diyorsunuz?
İncil, baştan sona, Tanrı’nın sonsuz sevgisini gösteriyor ve “Tanrı Sevgidir” diyor. Allah’ın ise, 99 tane adı olmasına rağmen, bir tanesi bile “Sevgi” değildir. Kuran’da yalnızca birkaç tane “Sevgi” kelimesi geçer ama bunların hepsi de, insanların Allah’ı sevmeleri gerektiği, yoksa cehennemde yanacakları ile ilgili buyruklardır. Allah’ın insanları sevdiğine dair hiçbirşey yoktur.
İncil’in Tanrı’sına tapanlar, Tanrı’ları gibi ve İslam’ın Allah’ına tapanlar da Allah’ları gibi olurlar. Biz Hristiyanlar, her geçen gün, Yüce Tanrı’nın görkemi olan İsa Mesih’e benzemekteyiz. Haleluyah. Allah’a veya Resulüne benzemek isteyen, kendileri bilir.
Tevrat’ta Yesu’nun dediği gibi ben de soruyorum: “Bugün karar ver. Tek Tanrı olan Tevrat, Zebur ve İncil’in Tanrı’sına mı; yoksa diğer adlarla anılan ilâhlara mı hizmet edeceksin?” Çünkü, her ikisini bir sayamaz, her ikisine birden hizmet edemezsin. Birine tapmak, diğerine düşmanlıktır. Karar ver. Ebedî Hayat mı, Ebedî Ölüm mü?Hakikî ışık yollarını aydınlatsın.
Sevgi ve Dualarımla.
Değerli Kardeşim Kemal;
yazın gerçekten mukemmel… Tanrı sevgidir. tanrı iştişamdır.. ve bunları İSA’da görebiliyoruz.. diğer dinlerin tanrısını burada sorgulamak istemiyorum. ama sadece şunu söylemek uygun olur diye düşünüyorum her dilde tanrı isimlendirilmiştir kendi lehçelerince.. god,got allah elohim gibi…bunların hepsı kendı dılınde “TANRI” demektir. Allah’ta arapçadan türeme türkcede tanrı anlamına gelen bır kelımedır. işte ne yazık ki bunu anlatamıyoruz. çunku allah baslı basına kuranda belırtıldıgı gıbı ısım olsaydı 99 değil 100 ismi olurdu…
RAB HERKESİN GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇSIN..
ESENLİKLE…17. Haziran 2009: 17:48 #32976AnonimPasifTanrıya ulaşmak için din değil, iman gereklidir. Fakat bu imanın en sağlıklı yolunu incil yazar. Biraz araştırırsanız göreceksiniz sayın Eylül…
17. Haziran 2009: 19:42 #32975AnonimPasifSevgili 3ylül,
İnsanoğlu tarafından yazılan herhangi bir kitap, en fazla o insanoğlunun erişebileceği en yüksek nokta ve anlayışı ifade edebilir. Beş yaşında bir çocuğa: “Cennet nasıl bir yer olmalı sence?” dersen, şöyle cevap verebilir: “Cennette sevimli yavru köpekler olsun, orda Mc Donalds veya Burger City mutlaka olsun ve bir de, her köşede çikolatalı dondurma satan yerler olsun”. Yani, kendisinin erişebileceği, anlayabileceği en yüksek kavramla cevaplayabilir ancak. Onun ötesine gidemez. Aklı onun ötesine erişemez.Cinselliğine çok düşkün bir adama, ayni soruyu sorsanız; içindekileri ortaya dökerek: “Sonsuza dek seks yapabileceğim, ne insan eli ve ne cin eli değmiş, çok güzel ve çok istekli, yüzlerce ve hatta binlerce, bakire kızların olduğu bir yer” diyecek ve bu kızların gözlerinin ve bedenlerinin güzelliğinden, ballandıra ballandıra söz edecektir. Cenneti ancak kendi kapasitesine göre algılayabilecektir.
İnsanoğlu, “Tanrı Kelâmı” diye bir kitap yazıp, yutturmaya çalışırsa; bu kitap, en fazla kendi kapasitesine göre olur. Onu aşamaz. İçinde hatalar olur. Olmasa bile, içeriği insan bilgisini aşamaz.
Elimizdeki “Kutsal Kitap” ise böyle değildir. Kutsal Kitap (Tevrat, Zebur ve İncil)asırlardır bütün saldırılara göğüs germiş ve en zeki, en bilinçli kişilerin saldırılarını bertaraf etmiş, dimdik ayakta kalmış ve insanoğluna Tanrı’nın vermiş olduğu tek kitaptır.
1900 yıllarının başında, Kutsal Kitap’ta herhangi bir konuda, herhangi bir yanlış bilgi olduğunu, mahkeme huzurunda ispatlayana, tam 1,000,000 $ ödül teklif edilmişdi bir Hristiyan tarafından. Herhangi bir konu: Bilimsel, tarihsel vs. Bu teklif yıllarca sürdü. Hiç kimse, hiçbirşey bulamadı, ispatlayamadı ve bugüne dek, bu ödül toplanmış değildir.
Hristiyanlar, asırlardır, açık açık, Kitap’larının incelenmesini ve sorgulanmasını istemiş, bunun için davetiyeler bile çıkarmışlardır. Birileri inanmadı veya sorguladı diye: “Dine hakaret” çığlıkları veya “Fetva. Fetva” naraları atılmamıştır.
Kutsal Kitab’ın neredeyse %60’ı Vahiydir. Yani, peygamberlik sözleri. Yani; olacakları, olmadan söylüyor. Ve hepsi de tıkır tıkır oluyor. Noktası ve virgülüne kadar. Birçokları gerçekleşmiş ve geride kalmıştır. Ama daha birçokları, şu an bile, adım adım gerçekleşmektetir. Hiçbir güç bunu durduramaz.
Kutsal Kitap konusunda, bu Forumda çok güzel yazılar var. Okumanı tavsiye ederim. Bir de Tuba, Nurdem ve Doğuhan gibi kardeş ve kızkardeşlerimizin yazdıkları var. Biz de hepimiz, senin gibi idik 3ylül. Ama biz de inceledikçe şaştık. Nasıl bu kadar kör olabildik diye anlayamadık. Tanrı senin de gözlerini açsın. Sana ışık versin. Yüreğini değiştirsin. İsa seni çok seviyor ve sana değer veriyor. Seni kurtarmak istiyor. Senin için canını verdi. Ama Müjde!!! YAKINDA GELİYOR…
Sevgi ve Dualarımla.17. Haziran 2009: 21:37 #32977AnonimPasifsevgili arkdaşlar verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim fakat sizin yaptığınız açıklamaların aslında bana göre tek bir cevabı var oda sümer tarihinde gizli eğer sümerleri okuduysanız bugün tevrat incil kuran zebur gibi önde giden kutsal kitap adı altındaki kitapların birer sümer özeti olduğunu anlarsınız yani yine benim dediğim gibi bu kitaplar sümerlerden alınmış tarih özterleridir
ben sizin gibi belki incili detaylı bilmeye bilirim yada diğer kutsal kitap adı altındaki kitapları ama bildiğim kadarıyla ve anladığım kadarıyla bu kitaplar sümerlerden alınmış özetler olduğudur
saygılar18. Haziran 2009: 7:46 #32978AnonimPasif@3ylül 13981 wrote:
sevgili arkdaşlar verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim fakat sizin yaptığınız açıklamaların aslında bana göre tek bir cevabı var oda sümer tarihinde gizli eğer sümerleri okuduysanız bugün tevrat incil kuran zebur gibi önde giden kutsal kitap adı altındaki kitapların birer sümer özeti olduğunu anlarsınız yani yine benim dediğim gibi bu kitaplar sümerlerden alınmış tarih özterleridir
ben sizin gibi belki incili detaylı bilmeye bilirim yada diğer kutsal kitap adı altındaki kitapları ama bildiğim kadarıyla ve anladığım kadarıyla bu kitaplar sümerlerden alınmış özetler olduğudur
saygılarKendinizi bilgili sanıp, bilgisiz olmaktan kendinizi hayatınız boyunca koruyun. Siz zannediyor musunuz ki biz bunları bilmiyoruz. Tarih sümerlerle mi başladı?
Tanrı’nın ol sözüyle mi?
Sümerle ilgili okuduğunuz her şeyi ben de okudum. Ama Tanrı sümerlerden önce de vardı.
Adem ve onun çocukları, torunları sümerlerden çok önce vardı. Ve bu kuşaktakilerden hiçbiri Tanrı’yı bilmedi mi. Yalnızca Tanrı bilgisi Adem’de mi vardı. O’nun çocukları, torunları bu bilgiyi almadı mı? Yaratılış hikayesini bu kuşaktan kimse bilmedi mi. Tufan’dan sonra ise yine adem gibi tek bir aile kaldı. Nuh ve ailesi. Yine tüm insanlık bu guptan doğdu. Tanrı bilgisi, insanlık hikayesini bilen kişilerde. Bu ailenin bu bilgiyi çocuklarına, torunlarına geçirmediğini, bildirmediğini düşünmek saçma değil mi?O zaman şunu sormak gerek (mantıklı olan da bu). Tüm sümer hikayelerinin kaynağı nedir?
18. Haziran 2009: 14:44 #32980AnonimPasifSevgili 3ylül,
Tuba kızkardeşimiz haklı. Soru soruyorsun da, cevabını duymak, bilmek istemiyorsun gibi geliyor. “Kutsal Kitap, Sümerler’den alıntı bir tarih kitabıdır” diyorsun. Ama tarih kitapları, isminden de anlaşılacağı gibi, tarihten; yani olmuş-bitmişten bahseder. “Kutsal Kitap ise %60 vahiydir. Yani gaipten bilgidir” dedik. Bu, Kutsal Kitap yazarlarının, insanlık üstü, doğa ötesi bir güçle yönlendirildiklerini gösteriyor. Hatta bazı peygamberler, kendilerinin anlayamadıkları, ama bugün bizim anlayabildiğimiz şeyler yazdılar Kutsal Ruhun esinlemesiyle.Tuba kızkardeşin de dediği gibi, Sümerliler gökten zembil ile inmediler ki. Onların atası da, Nuh’un gemisinde idi. Nüfus çoğalıp, kavimler ayrılınca, herkes de bu olayın öyküsünü, nesilleri ile paylaşarak, kimisi yazıya dökerek, öyle veya böyle, biraz daha önce veya biraz daha sonra, bugüne kadar getirmişlerdir.
Aslında bu; Kutsal Kitab’ın doğruluğuna şahadettir. Çünkü, Kutsal Kitap’daki Nuh Tufanı olayına, sözde bilim adamları ve tarihçiler, asırlardır “Masal” deyip gülüp geçmişlerdir. Sadece bir asır kadar evvel ortaya çıkan bu Sümer yazılarından sonra mahcup olup, söyleyecek birşey bulamayan bu Tanrı düşmanı uzmanlar, bu sefer de, “ama kopya çektiniz” dediler.
Rab, yüreğe bakar. “Bu adam Bana karşı, düşmanlık yapmak için mi soruyor yoksa hakikaten bilmek için mi?”. İyi haber şu ki, “Ara beni, bulacaksın. Beni bütün yüreğinle aradığın zaman bulacaksın” diyor. Bu, Yaşayan Tanrı’nın sana bugünkü vaadıdır 3ylül kardeş.
Rab seni bereketlesin.
Sevgiler.18. Haziran 2009: 20:40 #32984AnonimPasifKemal Başaran;13986 wrote:Sevgili 3ylül,
Tuba kızkardeşimiz haklı. Soru soruyorsun da, cevabını duymak, bilmek istemiyorsun gibi geliyor. “Kutsal Kitap, Sümerler’den alıntı bir tarih kitabıdır” diyorsun. Ama tarih kitapları, isminden de anlaşılacağı gibi, tarihten; yani olmuş-bitmişten bahseder. “Kutsal Kitap ise %60 vahiydir. Yani gaipten bilgidir” dedik. Bu, Kutsal Kitap yazarlarının, insanlık üstü, doğa ötesi bir güçle yönlendirildiklerini gösteriyor. Hatta bazı peygamberler, kendilerinin anlayamadıkları, ama bugün bizim anlayabildiğimiz şeyler yazdılar Kutsal Ruhun esinlemesiyle.Tuba kızkardeşin de dediği gibi, Sümerliler gökten zembil ile inmediler ki. Onların atası da, Nuh’un gemisinde idi. Nüfus çoğalıp, kavimler ayrılınca, herkes de bu olayın öyküsünü, nesilleri ile paylaşarak, kimisi yazıya dökerek, öyle veya böyle, biraz daha önce veya biraz daha sonra, bugüne kadar getirmişlerdir.
Aslında bu; Kutsal Kitab’ın doğruluğuna şahadettir. Çünkü, Kutsal Kitap’daki Nuh Tufanı olayına, sözde bilim adamları ve tarihçiler, asırlardır “Masal” deyip gülüp geçmişlerdir. Sadece bir asır kadar evvel ortaya çıkan bu Sümer yazılarından sonra mahcup olup, söyleyecek birşey bulamayan bu Tanrı düşmanı uzmanlar, bu sefer de, “ama kopya çektiniz” dediler.
Rab, yüreğe bakar. “Bu adam Bana karşı, düşmanlık yapmak için mi soruyor yoksa hakikaten bilmek için mi?”. İyi haber şu ki, “Ara beni, bulacaksın. Beni bütün yüreğinle aradığın zaman bulacaksın” diyor. Bu, Yaşayan Tanrı’nın sana bugünkü vaadıdır 3ylül kardeş.
Rab seni bereketlesin.
Sevgiler.sayın Başaran yanlış düşünüyorsunuz .Ben sorduğum soru kadar cevabını da bir o kadar ciddiye alır ve okurum. Daha önceki açıklamamda Incil’i sizin kadar iyi bilmediğimi de belirtmiştim. Bakın Nuh Tufan’ını örnek veriyorsunuz ama Sümerler’de de bu tufana değinilmiştir. Buyrun size örneği
sümerlerde nuh tufanı
Diğer Tanrılar Marduk’u, okyanus tanrısı Tiamat’la savaşmağa çağırır. Marduk bu savaşı kabul eder ve yengiyle ayrılır. Ardından tüm denizlere sınır çeker, tüm tanrılara tapınan bir varlık bulunsun diye de balçıktan insanı yaratır. Sonraki zamanlarda -kendi yarattıkları insanın us ve eyleminden rahatsız olmuşlar ki- insanı yok etmeyi kararlaştırılar. Tanrı Ea bu durumdan pek hoşlanmaz ve çok sevdiği bir insan olan Ut-Napiştim’i kuratarmak ister. Onun düşüne girer, bir gemi yapmasını ister. Ut- Napişim bir gemi yapacak, bu gemiye karısını çocuklarını, hayvanların ve tohumlarını alacak, Tufandan böylece kurtulacaktır.
Gördüğünüz gibi isimler haricinde konu aynı
Siz Kutsal Kitap’ların tarihten olmadığının ispatı olarak gelecekten haber verdiğini belirttiniz.
Bu konuda bir örnek verebilir misiniz?? Değerli bilgileriniz için şimdiden teşekkürler.
saygılar
18. Haziran 2009: 21:52 #32986AnonimPasifeğer yazdığım cevap foruma konulmaya layık görülürse sanırım tek yaptığınız çaıklamalar tek taraflı kalmayacaktır
19. Haziran 2009: 6:12 #32989AnonimPasifSevgili 3ylül,
Benim Nuh tufanı ile ilgili yazdığımı ve sizin bir sonraki bağlantısız cevabınızı bir daha okumanızı rica ederim.
Bakın Nuh Tufan’ını örnek veriyorsunuz ama Sümerler’de de bu tufana değinilmiştir. Buyrun size örneğisümerlerde nuh tufanı
Ben size Nuh tufanının Sümerler’de de yer aldığını söylemişim zaten. Bunu biliyorum. Ama bunun bilakis Kutsal Kitabı onayladığını söyledim. Ama sankida yazdıklarımı hiç okumamışsınız gibi, siz bana yukarıdaki cümlenizi yazmışsınız.
Şöyle hissetmeye başladım. İçinizdeki bir şey, doğruları duymaya ve bunları hazmetmeye engel oluyor. Adeta, “Bakıyor ama göremiyorsun, duyuyor ama anlamıyorsun” gibi. Sevgili dostum, inan sana bunları sevgisizlikten, eleştirme arzusundan veya kötüleme isteğinden söylemiyorum. Yüreğim sana karşı sevgi ve dua ile dolu. Ama bu sözlerimi de anlamana bile izin vermeyecek o içindeki.
Yazılarının sonundaki o tekrarladığın cümlede birçok anlam gizli. Ama anlam karanlık. Ruh karanlık. Tanrı’dan değil. Nedir o içindeki “Yok Edilemiyecek Şey”? Çünkü ta baştan “dinlemek ve öğrenmek” değil de, birşeyler tebliğ etmek için bu Forum’a katıldığını algılıyorum.
Sevgiler ve Dualarımla.19. Haziran 2009: 6:35 #32990AnonimPasifSayin 3ylül,
Kutsal Kitap evrenin tarihini , ama en önemlisi Tanri bilgisini içerisinde barindirir. Benim sümer hikayeleri konusunda yazdigimi tekrarliyorum. Sümer efsaneleri hepsi degil ama bu verdiginiz örnekler, yaratilis,nuh tufani hikayelerinin kaynagi Adem çocuklaridir. Yaratilis kitabinda tevratta Adem’den sonra ki on kusagin hepsi Tanri’ya itaat etmedi ama birkaçi itaatkar yasam sürdü, Bazilari ise sürmedi. Ama Rab’bi bilip O’na itaat edenler Adem’in hikayesini de biliyorlardi. Asagida Adem’den sonra ki on kusagin bir kismini göreceksiniz. Tanri yolunda yürüyenler vardi aralarinda. Bilgi bu sekilde aktarildi. Nuh’a kadardir.22 Metuşelah`ın doğumundan sonra Hanok 300 yıl Tanrı yolunda yürüdü. Başka oğulları, kızları oldu.
23 Hanok toplam 365 yıl yaşadı.
24 Tanrı yolunda yürüdü, sonra ortadan kayboldu; çünkü Tanrı onu yanına almıştı.
25 Metuşelah 187 yaşındayken oğlu Lemek doğdu.
26 Lemek`in doğumundan sonra Metuşelah 782 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
27 Metuşelah toplam 969 yıl yaşadıktan sonra öldü.
28 Lemek 182 yaşındayken bir oğlu oldu.
29 RAB`bin lanetlediği bu toprak yüzünden çektiğimiz eziyeti, harcadığımız emeği bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak diyerek çocuğa Nuh*fh* adını verdi.
30 Nuh`un doğumundan sonra Lemek 595 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
Nuh tufanindan sonra bilgi kaybolmadi, çünkü Nuh Tanri’ya hep inanmisti ve Adem’den aktarilan yaratilis hikayesini de biliyor ve inaniyordu. Tufandan sonra yalnizca Nuh ve ailesi kaldi. Dünya nüfusu bu aileden türedi. Sonra ki kusaklar içinde Tanri’ya inanmayan, itaat etmeyen insanlar tabi ki oldu, ama Tanri biligisini bilenler ve çocuklarina aktaranlar da hiç kuskusuz oldu. Ve insan nüfusu çogaldi. Halklar, medeniyetler ortaya çikti. En eskisi de sümerlerdir. Ve bu hikayelerin sümerlerde yer almasi dogaldir. Ama bu hikayeler (gerçek insanlik ve dünya tarihi) Tanri kullarinin sahip oldugu bilgiden türemistir. Kisacasi Kutsal Kitapda ki hikayeler sümerlerden alinti deildir. Sümerlerin bilgisi Tanri kullarinin aktardigi bilginin yansimalaridir.
19. Haziran 2009: 7:35 #32992AnonimPasif@Kemal Başaran 13997 wrote:
Sevgili 3ylül,
Benim Nuh tufanı ile ilgili yazdığımı ve sizin bir sonraki bağlantısız cevabınızı bir daha okumanızı rica ederim.
Bakın Nuh Tufan’ını örnek veriyorsunuz ama Sümerler’de de bu tufana değinilmiştir. Buyrun size örneğisümerlerde nuh tufanı
Ben size Nuh tufanının Sümerler’de de yer aldığını söylemişim zaten. Bunu biliyorum. Ama bunun bilakis Kutsal Kitabı onayladığını söyledim. Ama sankida yazdıklarımı hiç okumamışsınız gibi, siz bana yukarıdaki cümlenizi yazmışsınız.
Şöyle hissetmeye başladım. İçinizdeki bir şey, doğruları duymaya ve bunları hazmetmeye engel oluyor. Adeta, “Bakıyor ama göremiyorsun, duyuyor ama anlamıyorsun” gibi. Sevgili dostum, inan sana bunları sevgisizlikten, eleştirme arzusundan veya kötüleme isteğinden söylemiyorum. Yüreğim sana karşı sevgi ve dua ile dolu. Ama bu sözlerimi de anlamana bile izin vermeyecek o içindeki.
Yazılarının sonundaki o tekrarladığın cümlede birçok anlam gizli. Ama anlam karanlık. Ruh karanlık. Tanrı’dan değil. Nedir o içindeki “Yok Edilemiyecek Şey”? Çünkü ta baştan “dinlemek ve öğrenmek” değil de, birşeyler tebliğ etmek için bu Forum’a katıldığını algılıyorum.
Sevgiler ve Dualarımla.benimde demek istediğim kutsal kitapların nuhun tufanını yada ibrahimi onaylaması demek bu sümerlerden altın olduklarının açık delili değilmidir
ayrıca beni tebliğ etmekle itham ediyosunuz neyi tebliğ ettiğimide söylermisiniz inanmadığım insanların ruhsal doyuma ulaşması için kendilerinin yarattığı dinleri tebliğmi edecğim
ben sadece biraz daha bilimsel düşünmekten yanayım eğer bir tanrının var olduğuna inanıyorsak tanrıya ulaşmak için elimizde bir pusalanın olmasına gerek olmadığını anlatmaya çalışıyorumsaygılar
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.