söyle

  • Bu konu 6 izleyen ve 11 yanıt içeriyor.
12 yazı görüntüleniyor - 1 ile 12 arası (toplam 12)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26179
    Anonim
    Pasif

    var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
    yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
    bana kötü deyip kötülük edeceksen,
    yüce tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.

    ömer hayyam

    #32893
    Anonim
    Pasif

    @3ylül 13737 wrote:

    var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
    yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
    bana kötü deyip kötülük edeceksen,
    yüce tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.

    ömer hayyam

    Evet, dünyada günah işlemeyen bir kişi var: İSA MESİH :)
    İsa Mesih’in kanı aracılığı ile kurtulan kişiler O’nun buyruklarına göre yaşarlarsa, günahtan uzak kalırlar.
    Kötü’ye Kötü demek ne zaman kötülük olmuş? Kötüyüz çünkü günahlıyız. Ama Tanrı bizi tüm kötülüklerimize rağmen seviyor ve kurtarmak istiyor.
    Tanrı’yı tanımamış birinin mısraları ile vakit kaybetmeyin sevgili arkadaşım. Bunun yerine Tanrı’yı tanımaya çalışın.
    O kötülük değil iyilik Tanrı’sıdır. O’nu tanımak için vakit harcarsanız sonsuz yaşama kavuşabilirsiniz.
    Sevgilerimle…

    #32896
    Anonim
    Pasif

    @getsemani 13740 wrote:

    Evet, dünyada günah işlemeyen bir kişi var: İSA MESİH :)
    İsa Mesih’in kanı aracılığı ile kurtulan kişiler O’nun buyruklarına göre yaşarlarsa, günahtan uzak kalırlar.
    Kötü’ye Kötü demek ne zaman kötülük olmuş? Kötüyüz çünkü günahlıyız. Ama Tanrı bizi tüm kötülüklerimize rağmen seviyor ve kurtarmak istiyor.
    Tanrı’yı tanımamış birinin mısraları ile vakit kaybetmeyin sevgili arkadaşım. Bunun yerine Tanrı’yı tanımaya çalışın.
    O kötülük değil iyilik Tanrı’sıdır. O’nu tanımak için vakit harcarsanız sonsuz yaşama kavuşabilirsiniz.
    Sevgilerimle…

    bu adam bir şair duygu adamı bu satırları duyguyla yazmış ve belki cevabını tanrıdan almş yada almamış ama bu bir gerçekki çok insan bu satırlardaki gibi düşünüyor :)

    #32900
    Anonim
    Pasif
    3ylül;13745 wrote:
    bu adam bir şair duygu adamı bu satırları duyguyla yazmış ve belki cevabını tanrıdan almş yada almamış ama bu bir gerçekki çok insan bu satırlardaki gibi düşünüyor :)

    SEvgili 3ylül,

    Eger bu adam Tanriyi tanimis olsaydi bu misralari yazmazdi. Ayrica cogu insanin bu sair gibi düsünmesi gercegi degistirmiyor. Nuh zamaninda da insanlarin cogu Tanri’dan uzak ve Tanri’ya düsman bir yasam sürdürüyordu. Ve bu insanlarin hemen hemen hepsi (8 kisi haric) ayni seyleri düsünüyordu. Bu düsünce onlarin yikimini hazirladi. Tanri o zamanki dünyayi tufanla yok etti.

    Isa Mesih yasama götüren yolun dar ve cetin olacagini söyledi. Bu yoldan gidenlerin az olacagini söyledi. Oysa yikima götüren yol genis ve enlidir. Bu yoldan gidenler coktur. Siz Tanri’nin düsüncesiyle hareket edin. Asla pisman olmazsiniz. Bakiniz Kutsal Kitap’ta neler yaziyor:

    1 Akilsiz icinden,”Tanri yok!”der.
    Insanlar bozuldu, igrenclik aldi
    yürüdü, Iyilik eden yok.


    2 RAB göklerden bakar oldu
    insanlara,
    Akilli,Tanri’yi arayan biri
    var mi diye.

    3 Hepsi sapti
    Tümü yozlasti,
    Iyilik eden yok,
    Bir kisi bile! Mezmur 14


    SEvgili 3eylül, insanin basina gelen kötülükler kendi yaptigi kötülüklerin sonucudur. Tanri kimseye haksizlik yapmaz. Onun icin bircoklarinin yaptigi gibi Tanri’yi suclamak yerine günahlarimiza bakmamiz gerekmektedir.

    Tanri’nin sizin de gözlerinizi acmasi ve sizi de sonsuz yasam vaadine ortak etmesi icin dua ediyorum.

    Esenlikler.

    #32898
    Anonim
    Pasif

    @3ylül 13745 wrote:

    bu adam bir şair duygu adamı bu satırları duyguyla yazmış ve belki cevabını tanrıdan almş yada almamış ama bu bir gerçekki çok insan bu satırlardaki gibi düşünüyor :)

    Sayın arkadaşım,
    Aslında Kores kardeşim yazılması gerekeni yazmış, üzerine çok söz söylemeye gerek yok. Ben sadece ısrar etmek istiyorum izninizle :)
    Tanrı’yı tanımaya çalışın… Şöyle düşünün, illa ki hayatınızın bir döneminde yaşamışsınızdır, çok sevdiğiniz bir akrabanız ya da arkadaşınız hakkında O’nu hiç de iyi tanımayan birinin haketmediği laflar ettiğini düşünün. İnanın sizin duyguyla yazılmış dediğiniz satırlar bizim için bundan ibaret. Biz Tanrı’yı tanıdık hamdolsun. O’nu biliyoruz O’da bizi biliyor. Yaşayan diri Tanrı’yla çok güzel birebir bir ilişkimiz var. Ve O’nu hiç de iyi tanımayan bir şair O’nun hakkında atıp tutuyor. Kimin haklı olduğuna ancak Tanrı’yı tanırsanız karar verebilirsiniz. Burada olmanız bir tesadüf değil, Tanrı size kendini tanıtmaya çalışıyor. Kendinize bir şans verin O’nu tanımak için. Tek bir adım yeterli, o zaman çok iyi anlayacaksınız O’nun aslında nasıl bir Tanrı olduğunu ve sevgisini ta içinizde hissedeceksiniz. Rab iyidir, merhametlidir, bağışlayandır, kurtarandır… Tanrı sevgidir… Nefret değil… O babadır, dünyasal babalarımızdan çok çok daha gerçek ve engin bir sevgisi vardır. O’na bir adım atana asla yüzünü çevirmez. Tanrı sabırlıdır, elini uzatır asi çocuklarının kapısının önünde durup kapıyı açana kadar çalar. Kapınız çalınıyor 3ylül, çalan da sizi yaratan ve en çok seven. Kulaklarınızı tıkamayın.
    Sevgilerimle…

    #32901
    Anonim
    Pasif

    @getsemani 13756 wrote:

    Sayın arkadaşım,
    Aslında Kores kardeşim yazılması gerekeni yazmış, üzerine çok söz söylemeye gerek yok. Ben sadece ısrar etmek istiyorum izninizle :)
    Tanrı’yı tanımaya çalışın… Şöyle düşünün, illa ki hayatınızın bir döneminde yaşamışsınızdır, çok sevdiğiniz bir akrabanız ya da arkadaşınız hakkında O’nu hiç de iyi tanımayan birinin haketmediği laflar ettiğini düşünün. İnanın sizin duyguyla yazılmış dediğiniz satırlar bizim için bundan ibaret. Biz Tanrı’yı tanıdık hamdolsun. O’nu biliyoruz O’da bizi biliyor. Yaşayan diri Tanrı’yla çok güzel birebir bir ilişkimiz var. Ve O’nu hiç de iyi tanımayan bir şair O’nun hakkında atıp tutuyor. Kimin haklı olduğuna ancak Tanrı’yı tanırsanız karar verebilirsiniz. Burada olmanız bir tesadüf değil, Tanrı size kendini tanıtmaya çalışıyor. Kendinize bir şans verin O’nu tanımak için. Tek bir adım yeterli, o zaman çok iyi anlayacaksınız O’nun aslında nasıl bir Tanrı olduğunu ve sevgisini ta içinizde hissedeceksiniz. Rab iyidir, merhametlidir, bağışlayandır, kurtarandır… Tanrı sevgidir… Nefret değil… O babadır, dünyasal babalarımızdan çok çok daha gerçek ve engin bir sevgisi vardır. O’na bir adım atana asla yüzünü çevirmez. Tanrı sabırlıdır, elini uzatır asi çocuklarının kapısının önünde durup kapıyı açana kadar çalar. Kapınız çalınıyor 3ylül, çalan da sizi yaratan ve en çok seven. Kulaklarınızı tıkamayın.
    Sevgilerimle…

    bu dizeler sizi kırdıysa özür dilerim

    fakat şu var ömer hayyam hiç bir dine bağlı olmasada tanrıya sitemkar olsada onun varlğını kabul etmiş biri ve öyleki bu sözlerini iletişimini dinle değil direk tanrıya yönelik sözlerle ifade etmiştir

    bana göre bu durum kişinin tanrıya iyi yada kötü olsada birebir ulaşmasıdır
    ömer hayyam hiçbir dine gerek duymadan tanrıyla konuşmuş içindekileri söylemiştir yani çok kişinin kızdığında öfkelendiğinde insanlardan çekinp içinde sayıkladığını tanrıya açıkça yazmıştır ömer hayya her ne kadar sert ve saygısız kabul edilsede birebir tanrıyla konuşma cesareti göstermiştir

    Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
    Ne yapacağımı da yazmışsın önceden.
    Demek günah işleten de sensin bana:
    Öyleyse nedir o cennet, o cehennem?

    Bilir misin, yüceler yücesi Tanrı,
    Şarap ne zaman çoşturur içenleri?
    Pazar, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe,
    Bir de cuma, cumartesi günleri.

    Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
    Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
    Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
    Beni böyle yaratan sen değil misin?

    Kim görmüş o cenneti, o cehennemi?
    Kim gitmiş de getirmiş haberini?
    Kimselerin bilmediği bir dünya
    Özlenmeye, korkulmaya değer mi?

    Sensiz camide, namazda işim ne?
    Seninle buluşma yerim meyhane.
    Benim sevmem de böyle, yüce Tanrı:
    İstersen kaldır at cehennemine.

    Gökleri yarıp darmadağın ettiğin gün,
    Pırıl pırıl yıldızları kararttığın gün,
    Sen sorguya çekmeden ben soracağım sana:
    “Ey Tanrı, hangi günahım için beni öldürdün?”

    Ah, Tanrı dünyayı yeniden yarataydı,
    Yaratırken de beni yanında tutaydı;
    Derdim: “Ya benim adımı sil defterinden,
    Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.”

    tanrıyla dilediği gibi konuşup onunla detleşen biri belkide tanrı cevabını vermiştir nerden bilebilirizki :)

    #32903
    Anonim
    Pasif

    Sevgili 3eylül,
    Yazdıklarınıza ben kendi adıma kırılmadım, iyi niyetli bir arayış içinde olduğunuzu görüyorum. O nedenle bildiğim kadarıyla sorularınıza yanıt vermeye çalışacağım.
    Ömer Hayyam Tanrı’yla konuşup da yanıtını almışmıdır onu bilemem. Ya da yanıt almıştır da anlamışmıdır onu da bilemem. Muhtemelen anlamamıştır ki hep sitem yazmış Tanrı’ya.

    Ben iman etmeden önce Ömer Hayyam’ı ilk okuduğumda helal olsun be demiştim. Oh ağzına eline sağlık ne güzel yazmışsın. Oh be ne güzel hem yaz benim kaderime adam öldürmeyi, hırsızlık yapmayı, fahişe olmayı vs.. sonra da kalk bana hesap sor neden yaptın diye. Oyuncağınmıyım ben senin yahu, yaz kötü kaderi at cehenneme. Kim değiştirmiş kaderini, ben nasıl değiştirecem??? Ben Tanrı’yı tanımadan önce GICIK oluyordum O’na :)) Sırf şu kader saçmalığı yüzünden. Ama İncil okuduktan sonra ve gerçek Tanrı’yı tanıdıktan sonra bunun tamamen saçmalık olduğunu ve kader diye birşeyin olmadığını öğrendim.

    Evet bu dünyada kötülük çok fazla ama bu Tanrı’dan değil. Tanrı bize neler yapıp neler yapmamamız gerektiğini söylüyor. Doğru olanı yapmak bize kalmış. Düşünün kaderime katil olmayı yazan Tanrı neden adam öldürmeyeceksin demiş, kaderime fahişe olmayı yazan Tanrı neden zina günahtır demiş. Siz çocuğunuza iyi olanı öğütleyip kötülük yaptırırmısınız? Hayır yaptırmazsınız.

    Size söyleyebileceğim tek birşey var. İncil okuyup okumadığınızı bilmiyorum, eğer okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim. Tanrı’nın gerçekte kişiliğinin nasıl olduğunu kavramaya çalışın. İnanın eğer Ömer Hayyam bunu okuyup anlasaydı o satırları yazmazdı. Ve konuşun Tanrı’yla, O’na deyin ki ‘doğru olan yolu bana göster, seni tanımak istiyorum’. Bunu O’ndan isterseniz size mutlaka yanıt verecektir. Ve mutlaka okudukça soracak birçok sorunuz olacak. O zaman da bizler elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışırız.

    Sevgilerimle…

    #32904
    Anonim
    Pasif

    Eski antlaşmada Tanrınız RAB benden başka tanrın olmayacak;beni seven,benim buyruklarıma uyan binlerce kuşağa sevgi gösteririm;Onu sevin,bütün yüreğinizle,bütün canınızla O’na kulluk edin;üzerinize iyilik gelsin diye size bildirdiğim buyruklarına,kurallarına uyun;RAB’bi kutsal sayın,korkunuz,yılgınız O’ndan olsun der.

    #32905
    Anonim
    Pasif

    Bölüm 139:MEZMUR

    Müzik şefi için – Davut’un mezmuru

    1 Ya RAB, sınayıp tanıdın beni.

    2 Oturup kalkışımı bilirsin,

    Niyetimi uzaktan anlarsın.

    3 Gittiğim yolu, yattığım yeri inceden inceye elersin,

    Bütün yaptıklarımdan haberin var.

    4 Daha sözü ağzıma almadan,

    Söyleyeceğim her şeyi bilirsin, ya RAB.

    5 Beni çepeçevre kuşattın,

    Elini üzerime koydun.

    6 Kaldıramam böylesi bir bilgiyi,

    Başa çıkamam, erişemem.

    7 Nereye gidebilirim senin Ruhun’dan,

    Nereye kaçabilirim huzurundan?

    8 Göklere çıksam, oradasın,

    Ölüler diyarına yatak sersem, yine oradasın.

    9 Seherin kanatlarını alıp uçsam,

    Denizin ötesine konsam,

    10 Orada bile elin yol gösterir bana,

    Sağ elin tutar beni.

    11 Desem ki: “Karanlık beni kaplasın,

    Çevremdeki aydınlık geceye dönsün.”

    12 Karanlık bile karanlık sayılmaz senin için,

    Gece, gündüz gibi ışıldar,

    Karanlıkla aydınlık birdir senin için.

    13 İç varlığımı sen yarattın,

    Anamın rahminde beni sen ördün.

    14 Sana övgüler sunarım,

    Çünkü müthiş ve harika yaratılmışım.

    Ne harika işlerin var!

    Bunu çok iyi bilirim.

    15 Gizli yerde yaratıldığımda,

    Yeryüzünün derinliklerinde örüldüğümde,

    Bedenim senden gizli değildi.

    16 Henüz döl yatağındayken gözlerin gördü beni;

    Bana ayrılan günlerin hiçbiri gelmeden,

    Hepsi senin kitabına yazılmıştı.

    17 Hakkımdaki düşüncelerin ne değerli, ey Tanrı,

    Sayıları ne çok!

    18 Kum tanelerinden fazladır saymaya kalksam.

    Uyanıyorum, hâlâ seninleyim.

    19 Ey Tanrı, keşke kötüleri öldürsen!

    Ey eli kanlı insanlar, uzaklaşın benden!

    20 Çünkü senin için kötü konuşuyorlar,

    Adını kötüye kullanıyor düşmanların.

    21 Ya RAB, nasıl tiksinmem senden tiksinenlerden?

    Nasıl iğrenmem sana başkaldıranlardan?

    22 Onlardan tümüyle nefret ediyor,

    Onları düşman sayıyorum.

    23 Ey Tanrı, yokla beni, tanı yüreğimi,

    Sına beni, öğren kaygılarımı.

    24 Bak, seni gücendiren bir yönüm var mı,

    Öncülük et bana sonsuz yaşam yolunda!
    Göksel Babamız Rabbimiz İsa Mesih iyiliğin merhametin ve sevginin diri kaynağıdır.o esvgidir ve sevginin kaynağıdır..
    IŞIKTA YÜRÜYELİM
    Mesih’ten işitmiş olduğumuz ve şimdi size ilettiğimiz bildiri şudur: Tanrı ışıktır ve O’nda hiç karanlık yoktur.

    6 Eğer O’nunla paydaşlığımız var der ve karanlıkta yürürsek, yalan söylemiş ve gerçeğe uymamış oluruz.

    7 Ama kendisi ışıkta olduğu gibi, biz de ışıkta yürürsek, birbirimizle paydaşlığımız olur ve O’nun Oğlu İsa’nın kanı bizi her günahtan arındırır.

    8 Günahımız yok dersek, kendimizi aldatırız ve içimizde gerçek olmaz.

    9 Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı, günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır.

    10 Günah işlemedik dersek, O’nu yalancı durumuna düşürmüş oluruz ve O’nun sözü içimizde olamaz.(1.YUHANNA:1:5-10)

    #32906
    Anonim
    Pasif

    TANRI KONUŞUYOR
    (Bölüm 38:1-41)

    Tanrı Konuşuyor

    1 RAB kasırganın içinden Eyüp’e şöyle yanıt verdi:

    2 “Bilgisizce sözlerle

    Tasarımı karartan bu adam kim?

    3 Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,

    Ben sorayım, sen anlat.

    4 “Ben dünyanın temelini atarken sen neredeydin?

    Anlıyorsan söyle.

    5 Kim saptadı onun ölçülerini? Kuşkusuz biliyorsun!

    Kim çekti ipi üzerine?

    6 Neyin üstüne yapıldı temelleri?

    Kim koydu köşe taşını,

    7 Sabah yıldızları birlikte şarkı söylerken,

    İlahi varlıklar sevinçle çığrışırken?

    8 “Denizin ardından kapıları kim kapadı,

    Ana rahminden fışkırdığı zaman;

    9 Ona bulutları giysi,

    Koyu karanlığı kundak yaptığım,

    10 Sınırını koyduğum,

    Kapılarıyla sürgülerini yerleştirdiğim,

    11 ‘Buraya kadar gelip öteye geçmeyeceksin,

    Gururlu dalgaların şurada duracak’ dediğim zaman?

    12 “Sen ömründe sabaha buyruk verdin mi,

    Şafağa yerini gösterdin mi;

    13 Yeryüzünün uçlarını tutsun,

    Oradaki kötüler silkilip atılsın diye?

    14 Mühür basılan balçık gibi biçim değiştirir yeryüzü,

    Giysi kıvrımları gibi göze çarpar.

    15 Kötülerin ışıkları alınır,

    Kalkan kolları kırılır.

    16 “Denizin kaynaklarına vardın mı,

    Gezdin mi enginin diplerinde?

    17 Ölüm kapıları sana gösterildi mi?

    Gördün mü ölüm gölgesinin kapılarını?

    18 Dünyanın genişliğini kavradın mı?

    Anlat bana, bütün bunları biliyorsan.

    19 “Işığın bulunduğu yerin yolu nerede?

    Ya karanlık, onun yeri neresi?

    20 Onları yerlerine götürebilir misin?

    Evlerinin yolunu biliyor musun?

    21 Bilmediğin şey yok zaten,

    Çünkü onlarla aynı zamanda doğmuştun!

    O kadar yaşlısın!

    22 “Karın ambarlarına girdin mi,

    Dolunun ambarlarını gördün mü?

    23 Ben onları sıkıntılı günler için,

    Kavga ve savaş günleri için saklıyorum.

    24 Nerede ışığın dağıtıldığı,

    Doğu rüzgarının yeryüzüne saçıldığı yere giden yol?

    25 Kim sellere kanal,

    Yıldırımlara yol açtı;

    26 Kimsenin yaşamadığı toprakları,

    İnsanın bulunmadığı çölü sulasın diye;

    27 Kurak ve ıssız yeri doyursun,

    Ot bitirsin diye?

    28 Yağmurun babası var mı?

    Çiy damlalarını kim yarattı?

    29 Buz kimin rahminden çıktı?

    Göklerden düşen kırağıyı kim doğurdu,

    30 Sular taş gibi katılaşıp

    Enginin yüzü donunca?

    31 “Ülker yıldızlarını bağlayabilir misin?

    Oryon’un bağlarını çözebilir misin?

    32 Mevsimlerinde çıkartabilir misin takımyıldızları?

    Büyük ve Küçük Ayı’ya yol gösterebilir misin?

    33 Biliyor musun göklerin yasalarını?

    Tanrı’nın yönetimini yeryüzünde kurabilir misin?

    34 “Başına bol yağmur yağsın diye

    Bulutlara sesini duyurabilir misin?

    35 Varıp da, ‘Buradayız’ desinler diye,

    Şimşekleri gönderebilir misin?

    36 Kim mısırturnasına bilgelik,

    Horoza anlayış verdi?

    37 Kimin bulutları sayacak bilgisi var?

    Kim göklerin tulumlarını boşaltabilir,

    38 Toprak sertleşip

    Parçaları birbirine yapışınca?

    39 “Dişi aslanlar için sen avlanabilir misin,

    Genç aslanların karnını doyurabilir misin,

    40 İnlerine sindikleri,

    Çalılıkta pusuya yattıkları zaman?

    41 Kuzguna yiyeceğini kim sağlıyor,

    Yavruları Tanrı’ya feryat edip

    Açlıktan kıvrandığı

    #32907
    Anonim
    Pasif

    EYÜP: 39:1-30

    1. “Dağ keçilerinin ne zaman doğurduğunu biliyor musun?

    Geyiklerin yavruladığı zamanı sen mi gözlüyorsun?

    2. Sen mi sayıyorsun doğuruncaya dek geçirdikleri ayları?

    Doğurdukları zamanı biliyor musun?

    3. Çöküp yavrularını doğurur,

    Kurtulurlar sancılarından.

    4. Güçlenir, kırda büyür yavrular,

    Gider, bir daha dönmezler.

    5. “Kim yaban eşeğini başı boş gönderdi,

    Kim bağlarını çözdü?

    6. Yurt olarak ona bozkırı,

    Barınak olarak tuzlayı verdim.

    7. Kentteki kargaşaya güler o,

    Sürücünün bağırdığını duymaz.

    8. Otlamak için tepeleri dolaşır,

    Yeşillik arar.

    9. “Yaban öküzü sana kulluk etmek ister mi?

    Geceyi senin yemliğinin yanında geçirir mi?

    10. Sabanla yarık açsın diye ona bağ vurabilir misin?

    Arkanda, ovalarda tırmık çeker mi?

    11. Çok güçlü diye ona bel bağlayabilir misin?

    Ağır işini ona bırakabilir misin?

    12. Ekinini getireceğine,

    Buğdayını harman yerinde toplayacağına güvenir misin?

    13. “Devekuşunun kanatları sevinçle dalgalanır,

    Ama leyleğin kanatları ve tüyleriyle kıyaslanamaz.

    14. Devekuşu yumurtalarını yere bırakır,

    Onları kumda ısıtır,

    15. Ayak altında ezilebileceklerini,

    Yabanıl hayvanlarca çiğnenebileceklerini düşünmez.

    16. Yavrularına sert davranır, kendinin değilmiş gibi,

    Çektiği zahmetin boşa gideceğine üzülmez.

    17. Çünkü Tanrı ona bilgelik bağışlamamış,

    Anlayıştan pay vermemiştir.

    18. Yine de koşmak için kabarınca

    Ata ve binicisine güler.

    19. “Sen mi ata güç verdin,

    Dalgalanan yeleyi boynuna giydirdin?

    20. Sen misin onu çekirge gibi sıçratan,

    Gururlu kişnemesiyle korku saçtıran?

    21. Ayakları toprağı şiddetle eşer,

    Gücünden ötürü sevinçle coşar,

    Savaşçının üstüne yürür.

    22. Korkuya güler, hiçbir şeyden yılmaz,

    Kılıç önünde geri adım atmaz.

    23. Ok kılıfı, parıldayan mızrak ve pala

    Üzerinde takırdar atın.

    24. Coşku ve heyecanla uzaklıkları yutar,

    Boru çalınca duramaz yerinde.

    25 Boru çaldıkça, ‘Hi!’ diye kişner,

    Savaş kokusunu, komutanların gürleyen sesini,

    Savaş çığlıklarını uzaklardan duyar.

    26 “Atmaca senin bilgeliğinle mi süzülüyor,

    Kanatlarını güneye doğru açıyor?

    27 Kartal senin buyruğunla mı yükseliyor,

    Yuvasını yükseklere kuruyor?

    28 Uçurum kıyılarında konaklıyor,

    Sivri kayalar onun kalesi.

    29 Oradan gözetliyor yiyeceğini,

    Gözleri avını uzaktan seçiyor.

    30 Onun yavruları kanla beslenir,

    Leşler neredeyse, o da oradadır.”

    Bölüm (40:1-24)

    1 RAB Eyüp’e şöyle dedi:

    2 “Her Şeye Gücü Yeten’le çatışan O’nu yola getirebilr mi?

    Tanrı’yı suçlayan yanıt versin.

    3 O zaman Eyüp RAB’bi şöyle yanıtladı:

    4 “Bak, ben değersiz biriyim,

    Sana nasıl yanıt verebilirim?

    Ağzımı elimle kapıyorum.

    5 Bir kez konuştum, yanıt almadım,

    İkinci kez konuşamam artık.”

    6 RAB kasırganın içinden Eyüp’ü şöyle yanıtladı:

    7 “Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,

    Ben sorayım, sen anlat.

    8 “Adaletimi boşa mı çıkaracaksın?

    Kendini haklı çıkarmak için beni mi suçlayacaksın?

    9 Sende Tanrı’nın bileği gibi bilek var mı?

    Sesin O’nunki gibi gürleyebilir mi?

    10 Öyleyse şan ve şerefe bürün,

    Görkem ve yücelik kuşan.

    11 Gazabının ateşini saç,

    Gururluya bakıp onu alçalt.

    12 Gururluya bakıp onu çökert,

    Kötüleri bulundukları yerde ez.

    13 Hepsini birlikte toprağa göm,

    Mezarda yüzlerini kefenle sar.

    14 O zaman sağ kolunun seni kurtarabileceğini

    Ben de kabul ederim.

    15 “Seninle birlikte yarattığım Behemot’a bak,

    Sığır gibi ot yiyor.

    16 Bak, ne güç var belinde,

    Karnının kasları ne güçlü!

    17 Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor,

    Sımsıkıdır uyluk lifleri.

    18 Kemikleri tunç borular,

    Kaburgaları demir çubuklar gibidir.

    19 Tanrı’nın yapıtları arasında ilk sırayı alır,

    Yalnız yaratıcısı ona kılıçla yaklaşır.

    20. Tepeler ürünlerini ona getirir,

    Bütün yabanıl hayvanlar yanında oynaşır.

    21. Hünnap çalıları altında,

    Kamışlarla örtülü bir bataklıkta yatar.

    22. Hünnaplar onu gölgelerinde saklar,

    Vadideki söğütler kuşatır.

    23. Irmak coşsa bile o ürkmez,

    Güvenlik içindedir,

    Şeria Irmağı boğazına dayansa bile.

    24. Gözleri açıkken kim onu tutabilir,

    Kim kancayla burnunu delebilir?

    Bölüm 41:1-34

    1. Livyatan’ı çengelle çekebilir misin,

    Dilini halatla bağlayabilir misin?

    2. Burnuna sazdan ip takabilir misin,

    Kancayla çenesini delebilir misin?

    3. Yalvarıp yakarır mı sana,

    Tatlı tatlı konuşur mu?

    4. Seninle antlaşma yapar mı,

    Onu ömür boyu köle edesin diye?

    5. Kuşla oynar gibi onunla oynayabilir misin,

    Hizmetçilerin eğlensin diye ona tasma takabilir misin?

    6. Balıkçılar onun üzerine pazarlık eder mi?

    Tüccarlar aralarında onu böler mi?

    7. Derisini zıpkınlarla,

    Başını mızraklarla doldurabilir misin?

    8. Elini üzerine koy da, çıkacak çıngarı gör,

    Bir daha yapmayacaksın bunu.

    9. Onu yakalamak için umutlanma,

    Görünüşü bile insanın ödünü patlatır.

    10. Onu uyandıracak kadar yürekli adam yoktur.

    Öyleyse benim karşımda kim durabilir?

    11. Kim benden hesap vermemi isteyebilir?

    Göklerin altında ne varsa bana aittir.

    12. “Onun kolları, bacakları,

    Zorlu gücü, güzel yapısı hakkında

    Konuşmadan edemeyeceğim.

    13. Onun giysisinin önünü kim açabilir?

    Kim onun iki katlı zırhını delebilir?

    14. Ağzının kapılarını açmaya kim yeltenebilir,

    Dehşet verici dişleri karşısında?

    15. Sımsıkı kenetlenmiştir

    Sırtındaki sıra sıra pullar,

    16. Öyle yakındır ki birbirine

    Aralarından hava bile geçmez.

    17. Birbirlerine geçmişler,

    Yapışmış, ayrılmazlar.

    18. Aksırması ışık saçar,

    Gözleri şafak gibi parıldar.

    19. Ağzından alevler fışkırır,

    Kıvılcımlar saçılır.

    20. Kaynayan kazandan,

    Yanan sazdan çıkan duman gibi

    Burnundan duman tüter.

    21. Soluğu kömürleri tutuşturur,

    Alev çıkar ağzından.

    22. Boynu güçlüdür,

    Dehşet önü sıra gider.

    23. Etinin katmerleri birbirine yapışmış,

    Sertleşmiş üzerinde, kımıldamazlar.

    24. Göğsü taş gibi serttir,

    Değirmenin alt taşı gibi sert.

    25. Ayağa kalktı mı güçlüler dehşete düşer,

    Çıkardığı gürültüden ödleri patlar.

    26. Üzerine gidildi mi ne kılıç işler,

    Ne mızrak, ne cirit, ne de kargı.

    27. Demir saman gibi gelir ona,

    Tunç çürük odun gibi.

    28. Oklar onu kaçırmaz,

    Anız gibi gelir ona sapan taşları.

    29. Anız sayılır onun için topuzlar,

    Vınlayan palaya güler.

    30. Keskin çömlek parçaları gibidir karnının altı,

    Döven gibi uzanır çamura.

    31. Derin suları kaynayan kazan gibi fokurdatır,

    Denizi merhem çömleği gibi karıştırır.

    32. Ardında parlak bir iz bırakır,

    İnsan enginin saçları ağarmış sanır.

    33. Yeryüzünde bir eşi daha yoktur,

    Korkusuz bir yaratıktır.

    34. Kendini büyük gören her varlığı aşağılar,

    Gururlu her varlığın kralı odur.”

    Bölüm( 42:1-6)

    Eyüp’ün Yeni Bir Yaşama Dönüşü

    1. O zaman Eyüp RAB’bi şöyle yanıtladı:

    2. “Senin her şeyi yapabileceğini biliyorum,

    Hiçbir amacına engel olunmaz.

    3. ‘Tasarımı bilgisizce karartan bu adam kim?’ diye sordun.

    Kuşkusuz, anlamadığım şeyleri konuştum,

    Beni aşan, bilmediğim şaşılası işleri.

    4. “‘Dinle de, konuşayım’ dedin,

    ‘Ben sorayım, sen anlat.’

    5. Kulaktan duymaydı bildiklerim senin hakkında,

    Şimdiyse gözlerimle gördüm seni.

    6. Bu yüzden kendimi hor görüyor,

    Toz ve kül içinde tövbe ediyorum.”

    #33079
    Anonim
    Pasif

    @3ylül 13763 wrote:

    bu dizeler sizi kırdıysa özür dilerim

    fakat şu var ömer hayyam hiç bir dine bağlı olmasada tanrıya sitemkar olsada onun varlğını kabul etmiş biri ve öyleki bu sözlerini iletişimini dinle değil direk tanrıya yönelik sözlerle ifade etmiştir

    bana göre bu durum kişinin tanrıya iyi yada kötü olsada birebir ulaşmasıdır
    ömer hayyam hiçbir dine gerek duymadan tanrıyla konuşmuş içindekileri söylemiştir yani çok kişinin kızdığında öfkelendiğinde insanlardan çekinp içinde sayıkladığını tanrıya açıkça yazmıştır ömer hayya her ne kadar sert ve saygısız kabul edilsede birebir tanrıyla konuşma cesareti göstermiştir

    Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
    Ne yapacağımı da yazmışsın önceden.
    Demek günah işleten de sensin bana:
    Öyleyse nedir o cennet, o cehennem?

    Bilir misin, yüceler yücesi Tanrı,
    Şarap ne zaman çoşturur içenleri?
    Pazar, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe,
    Bir de cuma, cumartesi günleri.

    Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
    Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
    Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
    Beni böyle yaratan sen değil misin?

    Kim görmüş o cenneti, o cehennemi?
    Kim gitmiş de getirmiş haberini?
    Kimselerin bilmediği bir dünya
    Özlenmeye, korkulmaya değer mi?

    Sensiz camide, namazda işim ne?
    Seninle buluşma yerim meyhane.
    Benim sevmem de böyle, yüce Tanrı:
    İstersen kaldır at cehennemine.

    Gökleri yarıp darmadağın ettiğin gün,
    Pırıl pırıl yıldızları kararttığın gün,
    Sen sorguya çekmeden ben soracağım sana:
    “Ey Tanrı, hangi günahım için beni öldürdün?”

    Ah, Tanrı dünyayı yeniden yarataydı,
    Yaratırken de beni yanında tutaydı;
    Derdim: “Ya benim adımı sil defterinden,
    Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.”

    tanrıyla dilediği gibi konuşup onunla detleşen biri belkide tanrı cevabını vermiştir nerden bilebilirizki :)

    Tanrı’nın cevabını herkes bilebilir. Siz de , en kötü kişi bile. Ama en akıllı matematikçi bile kendi nefsinin yenilmiş görmeyi istememiştir. Bu şiirde ki gibi Tanrı’yı suçlamıştır. Beni sen yarattın Tanrı, böyle kötülük içinde, günahkar karakterde. Böyleyim, elimden bir şey gelmez, neden benden iyi olmamı istiyorsun diyor Hayyam. Kaçıyor. Gerçeği bal gibi biliyor ama yapmak istemiyor. Çoğu insan bu düşünceye sarılıp kendini güya haklı çıkarıyor. Bir çok arkadaşım da Ömer Hayyam’ın bu şiirinde bahsettiği sözleri işittim. Ama şunu bilin ki Ömer Hayyam da, siz de, bu cevabı verenlerde kendilerini kandırıyorlar. Tanrı bilgisi kurtulmaya yetmez, size de yetmeyecek. Kutsal olmadıkça, bunu istemedikçe Rab’be ulaşmayı aklınızdan çıkarın, çünkü böyledir. Bir kimse günahlarıyla Rab’bin huzuruna çıkamaz, Rab’be ulaşamaz. Bu nedenledir ki Mesih ;”Bensiz Baba’ya kimse gidemez” dedi. Çünkü o tüm günahlarımızı temizleyen, bedeli ödeyerek bizi lekesizliğe kavuşturandı. Kendimiz bunu yapamadık. Tertemiz olanlar, kendilerini paklayanlar (Mesih’i kabul ederek paklanırız) Rab’bin huzuruna çıkabilir. Tanrı’nın çocukları oluruz ve artık Tanrı’yla canlı bir ilişkiye geçebiliriz. YOL bellidir. Siz günahlarınız içinde oldukça Rab sizi cevaplamayacak. O’^na ulaşamayacaksınız.
    Neden yüreğiniz bu kadar katı. Neden Mesih’i kabul edemiyorsunuz. Kendinize sorun. Ya mesih’in dedikleri doğruysa, ya tüm Tanrı sözleri gerçekse. O zaman hayatınızı ölümle sonuçlanacak son için harcamayın. Bakın burada Rab’bi görmediğinizi söylüyorsunuzi bşr derece doğru. Bu dünyada Tanrı’yı olduğu gibi görmüyoruz. Göksel güçleri de. Pavlusun dediği gibi puslu aynada görünen görüntüler gibidir şimdi gördüklerimiz. Ama o gün geldiğinde herşeyi olduğu gibi göreceğiz. Ve o zaman siz gerçeği gördüğünüz için ne yazık ki geç olacak ama kabul edeceksiniz. Hiç bir mazeretiniz kalmayacak. Ve yaşarken Rab’bi kabul etmediniz. O’na boyun eğip affolunmayı istemediniz, kurtuluşu, Rab’bin kurtarışını saçma diye reddettiniz. Yazık ettiniz. Ve ebedi ölüme mahkum edildiniz. Bu çok beter bir şeydir. Rab’bi gördünüz, Göksel ihtişamını gördünüz ve az da olsa gördüğünüz , Tanrı’nın güzelliğinden, esenliğinden, huzurundan ebediyen mahrum olmaya mahkum edildiniz. İşte cehennem budur. Ebedi ölüm budur. Çünkü canlarımızın(ruhumuzun) hayat suyu Tanrı’dır. O yoksa hayat suyumuz yoktur ve biz ölüyüz demektir. Ebediyen bu şekilde yaşamak ne korkunçtur.

    O gün pişman olmamak için iman edin. Kurtulmayı isteyin. Geç olmadan. Ne zaman bu yaşamınızın son bulacağı belli değildir. Belki 50 sene sonra belki yarın öleceksiniz. Ama öldüğünüzde ve Rab’bin huzuruna çıktığınızda vereceğiniz, kendinizi savunacağınız sözleri bulamayacaksınız. Rab müjdeyi duyduğunuzu ama buna rağmen kabul etmediğinizi biliyor. Kendini akıllı sanan zeki bilim adamları, insanlar, aslında en akılsız olanlardır. Tanrı’nın mükemmel bir şekilde yarattığı, oluşturduğu düzeni gördükleri bildikleri halde reddediyorlar. Bile Bile reddediyorlar. Siz onlara güvenip, en bilgili, en akıllı insanlar da
    Rab’bi bilmiyor deyip onlara güvenirseniz yazık edersiniz. Bu büyük kalabalığın bir parçasıdır. Onlar dar yolu reddedip (zorluğundan dolayı) geniş yolu tercih edenlerdir. Onlar yıkıma gidiyorlar ve gittiler. Rab’bi bilmeden (bildikleri halde bilmek istemediler) öldüler. Yaşarken zamanınız var. Bu zamanı gerçek ölüm için harcamak yerine, sonsuz yaşam için kullanın. Bu zamanınızın ne kadar büyük bir fırsat olduğunu umarım öldükten sonra anlamazsınız.

12 yazı görüntüleniyor - 1 ile 12 arası (toplam 12)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.