Fikret Böcek isimli kardeşe mesaj
- Bu konu 7 izleyen ve 14 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
27. Aralık 2008: 20:32 #25861AnonimPasif
Merhaba sevgili kardeş, incilturk.com sitesindeki katoliklerle ilgili olan(http://www.incilturk.com/MAKALELER/katolikler_ve_protestanlar.htm) yazınızı kısaca okudum. Size bir mesaj yazmak istedim ve site beni buraya kadar yönlendirdi :).
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; katolik inancını hıristiyanlığın içinde görmeme hakkını nereden bulduğunuzu merak ediyorum (başkalarını yargılamayın ki yargılanmayasınız). Bazı doktrin örnekleri vermişsiniz, bence protestanlar içindeki doktrin farklılıklarını da belirtmenizi isterdim. Ne de olsa biz protestanların 480.000 ayrı gruptan oluştuğumuz bilinen bir gerçek. esas düşmanımıza karşı savaşta galip olmak istiyorsak kendi içimizde birliğe ihtiyacımız vardır. katolik, ortodoks ve protestanların içinde Tanrı’nın egemenliğine ait olanlar var. bir katoliğin hıristiyan olmadığını söylemek, o kişinin cehenneme gideceğini söylemekle aynıdır. eğer katolikler hıristiyan değilse, demekki isa dirilişinden sonra 1500 sene boyunca martin luther in doğmasını bekledi. bu zaman zarfında yaşayan tüm kilise babaları da sırf katolik inancının temellerini oluşturdukları için cehennemlikti. isa şunu öğretmişti; kardeşine ahmak diyen cehennemi hak eder. kardeşlerimize düşman gözüyle bakamayız. bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir. ben kaba taslak bir yazı yazdım. amacım seni rencide etmek yada kırmak değil. isa’nın bizi sevdiği gibi biz de birbirimizi sevmeliyiz. sevgiyle ve esenlikle kal.
27. Aralık 2008: 22:40 #28218ArmaganAnahtar yönetici
Sevgili Mathidas,
Fikret Böcek kardeşimizi sizin bu yazınızdan haberdar edeceğiz. Kendisi forumumuzun bir üyesi değildir. Ama yazınızı alırsa size burada ya da özel ileti yoluyla mutlaka bir yanıt verecektir..
Esen kalın28. Aralık 2008: 0:25 #28219AnonimPasifEsenlikler,
Fikret Böcek’in yazısında ne hata var anlamadım. Katoliklik dini kavramını çıkaran katoliklerdir. Ayrıca geleneklere dayanan, Kutsal Kitap’a dayanmayan birçok inancı bulundurmaktadır. Fikret bey bunu anlatmaya çalışmıştır. Hristiyanlık din değildir;hristiyanlık kurtuluştur.Yazının herhangi bir yerinde “katolikler kurtulamaz” ya da “katolikler Tanrı’nın çocuğu değildir” gibi bir ibare bulunmamaktadır. Birlik konusunda en çok düşünmesi gereken kilisenin katolik kilisesi olduğu oldukça açıktır. Bu cevabı herhangi bir tartışmaya girmek için,katolik kardeşleri öfkelendirmek için yazmıyorum.
Esenlik sizlerle olsun
28. Aralık 2008: 9:25 #28121klausAnahtar yöneticiSevgili Mathidas, ben bir protestanım ama ailemde katolik olanlar var.
Sizi anlıyorum. Ama demişsiniz ki ; ” biz protestanların 480.000 ayrı gruptan oluştuğumuz bilinen bir gerçek ” şimdi teolojik olarak farklılıklar olabilir. Düşüncede veya yüreklerimizde de farklılıklar olabilir. Ama eylemsel olarak bu farklılıkları her protestan kilisede görüyormuyuz ? Örneğin, azizlere ve meryem anaya mumu dikip dua etmek gibi. Rabbimiz İsa Mesih bize bu şekilde yani bu tarz eylemler ile ibadet edin dedi mi acaba ? Yani eyleme dökmek ayrı teoloji olarak farklılık göstermek ayrı. Bir de bu pencereden bakmanızı dilerim.
Esenlikle kalın. Rabde ve sevgide kalın.28. Aralık 2008: 15:44 #28221AnonimPasifDegerli Mathidas, zaman ayirip yazdigin icin tesekkur ederim, Kayram`da cok guzel cevap vermis ve bende birsey eklemek istiyorum,
480.000 ayri gruptan olustugumuzu soylemissiniz, Bu bir abarti mi? Lutfen bu yazinizi tekrar gözden geciriniz,
Evet bu forumda katolik, ortodoks, Protestanlik anlatmak yerine Mesih isayi anlatmak daha onemli, cunku bizi kurtaran SADECE VE SADECE MESIH ISA`NIN KANIDIR bunun icin katoliklik soyle, ortodoksluk boyle, protestanlik boyle demek pek hos olmuyor, ve birlik olmamiz gerektigi dusuncesindeyim, ancak Bazen Katolik kardeslerimiz bu birlikteligi FAZLALASTIRIP, kutsal Kitap disina cikip, Mesih Isa`ya inanmayanlarinda KURTULACAGINI ima ediyorlar (Rab bu iddiayi yapanlari affetsin), ve size kanitinida sunuyorum,..!!
(Asagidaki Kirmizi renkli yaziyi birkez okuyun, ve BUNUN INCILIN NERESEINDE GORE yazdigini bana gosterin lutfen,
Mesih Isa`ya iman etmeden nasil kurtulus olabilir,(Ancan yinede belirtiyorumki, sizinde beyan ettiginiz gibi, KATOLIK VE ORTODOKSLARDADA KELAMA UYGUN IMAN EDENLER VARDIR MUTLAKA, anacak asagidaki gorusu kabullenen insanlara ne olacak? ve 480.000 farkli teoloji ile ilgili bize yazmanizi rica edecegim)
======================================
İKİNCİ VATİKAN KONSİLİ
İKİNCİ VATİKAN KONSİLİ
(1962 – 1965)Episkoposların katılışı yönünden en geniş olan bu konsil, 11 Ekim 1962 tarihinde açıldı. 1. kararname devresi 8 Aralık 1962’de tamamlandı. Sonraki devreler, 29 Eylül’den 4 Aralık 1963’e kadar ve 14 Eylül – 8 Aralık arası sürdü. Konsil, çok sayıda belgelerle doktrin ve ahlak konularını da tartıştı. Kilise’nin bugünkü dünyadaki görevlerinden söz etti. Konsil 4 belge, 9 kararname ve 3 açıklama ilan etti.
(İkinci Vatikan Konsili, Kilise Hakkında Dogmatik Yasa, 2.16)
Olağan 2. ÇarşambaHalkımın Kurtarıcısı olacağım.
Ebedi Peder, hikmetinin ve iyiliğinin eseri olan tamamen özgür, gizemli tasarısıyla tüm dünyayı yarattı ve insanları ilahi yaşamına katılma mertebesine yükseltmeye karar verdi. Adem’in şahsında düşmelerinden sonra onları terk etmedi; “gözle görülemeyen Allah’ın sureti, bütün yaratılmışlardan önce ilk doğmuş olan” (Kolersiler 1:15) kurtarıcı Mesih’in gelmesine kadar onlara selametleri için gerekli yardımları sağlamaktan geri kalmadı. Bütün seçtiklerini, Peder, bütün asırlar öncesinden, “onları önceden tanıdı, onların Oğlunun sureti olmaları için ayırdı, bu Oğul’u bir kardeşler kalabalığının abisi yapmak için” (Romalilar 8:29). Ve Mesih’e bütün inananları Kutsal Kiliseyi oluşturmak için bunları bir araya gelmeye çağırma kararını verdi. Dünyanın başlangıcından beri önbelirtilerle haberi verilmiş olan Kilise, İsrail halkının tarihinde ve Eski Ahit’te mucizevi bir şekilde hazırlanmıştı ve son zamanlarda Kutsal Ruh’un bolca indirilişi ile kuruldu ve asırların sonunda, görkem içinde tamamlanacaktır. O vakit, Ataların öğretmiş oldukları gibi Adem’den beri bütün doğru kimseler, “doğrucu Habil’ den sonuncu seçilmişe kadar” evrensel Kilise’de Peder’in yanına toplanacaklardır. Henüz İncil’i kabul etmemiş olan insanlar çeşidi ilişkilerle Allah’ın halkına bağlanmış bulunmaktadırlar. İlk olarak, kendisine ahitler ve vaatler verilmiş olan ve Mesih’in bedence kendisinden doğmuş bulunduğu halk gelmektedir (Romalilar 4:4-5); bu halk, seçilmiş olmasının da gösterdiği gibi, ataları nedeniyle çok sevilmiştir, çünkü Allah’ın bağışları ve çağrısı geri alınamaz (Romalilar 11:28-29). Fakat kurtuluş tasarısı Yaratanı tanıyan insanları da içine almaktadır; ilk olarak, İbrahim’in yasasını kabul edip bizimle birlikte tek, bağışlayıcı, sonuncu günde beşeriyeti yargılayacak olan Allah’a ibadet eden Müslümanları. Bilinmeyen Allah’ı gölgeler ve resimler içinde arayan öteki kimselere gelince, Allah onlardan da uzakta değildir; çünkü herkese hayat, soluk ve bütün her şeyi veren O’dur (Elc Isl. 17:25-28), çünkü Kurtarıcı olarak bütün insanların kurtulmasını istemektedir (1. tim 2:4). Gerçekten hiç bir kusurları olmaksızın Mesih’in İncil’ini ve onun Kilise’sini tanımamış olan, fakat samimi bir kalple Allah’ı arayan ve inayetin etkisi altında O’nun, vicdanlarının emirleriyle tanıdıkları, iradesini yerine getirecek şekilde hareket etmeye çalışan kimseler de ebedi kurtuluşa kavuşabilirler. Tanrı, kendi kusurları olmaksızın, henüz açık bir Allah bilgisine erişememiş olup, doğru bir hayat sürmeye çalışanlardan; kurtuluş için gerekli yardımları esirgemez. Gerçekten, bu kimselerin içinde iyi ve doğru ne varsa, Kilise bunları İncil’e bir hazırlık olarak ve her insanı sonunda yaşama kavuşsun diye aydınlatan tarafından bağışlanmış bir armağan olarak saymaktadır.29. Aralık 2008: 10:23 #31856AnonimPasifMerhaba sevgili kardeşler,
duyarlı davranıp cevap yazmanıza sevindim :) Nedendir bilinmez kimse dikkat çekmek istediğim noktadan bakmamış. Sanki katolik inancını göklere çıkarıp, protestanlığı yerden yere vuruyormuşum gibi bir tablo gördüm karşımda. Katolik inancının kusursuz olduğunu yazımın neresinde belirttim ki? Protestanlığın içindeki 480.000 ayrı grup olayını uydurmadım; protestan bir önderin kitabında okudum. Bu araştırmayı da kendileri yapmış. Merak ettiğim birşey var: Kardeşler 480.000 ayrı teolojiden bahsettiğimi belirtmiş. 480.000 ayrı grupla 480.000 ayrı teoloji birbirinden çok uzak kavramlar.
Herhangi bir ön çalışma yapmadan yazdığım bir yazıda katolik uygulamalarının yanlışlığına dem vurulmuş. KARDEŞLER ZATEN BU UYGULAMALARI VE TEOLOJİYİ BENİMSEMİŞ OLSAYDIM ZATEN ŞU AN PROTESTAN DEĞİL KATOLİK OLURDUM. Bana birşeyler öğretmeden ve birşeyleri kanıtlamaya çalışmadan önce yazımı anlamış olsaydınız daha çok sevinecektim. İnancımızın bir tarihi var. Bu tarih Martin Luther kardeşle başlamadı. Yanlışlarıyla ve doğrularıyla inancımıza sahip çıkmalıyız. Birlik konusunda da yanlış anlaşılmışım. ben birlik derken protestan grupların birleşmesini vurgulamadım, tersine sapkın olmayan tüm kiliselerin birliğine ihtiyaç olduğunu söyledim. Eğer katoliklere hıristiyan değil dersek, yüzyıllardan beri onların bize baktıkları gibi onlara bakmış oluruz. Bu İsa’nın kilise ve kardeşlik modeli değil. En azından bu ilişkiyi RAB’bin istediği biçimde biz sürdürmeliyiz. “Yazının herhangi bir yerinde “katolikler kurtulamaz” ya da “katolikler Tanrı’nın çocuğu değildir” gibi bir ibare bulunmamaktadır” diye bir cevap yazılmış. Ben böyle yazdığını söylemedim. Lütfen yazımı tekrardan dikkatle okuyun. Bir kişi hıristiyan değilse gideceği yer neresidir sence titus kardeş? Peki vurgulananla benim yorumum arasında ne çarpıklık var?
Esas amacım kardeşlik duygularımızı bozmadan hareket etmemizdi. Kiliseler yada kardeşler arasında dile getirilen bu gibi düşünceler en azından aleni bir biçimde anlatılmasın. Tartışmalarımız teolojik düzeyde olabilir ama katolikler hıristiyan değildir diye de belden aşağı vuruşlar yapmayalım.
(NOT: 480.000 ayrı grup tanımı yapan kitabın adını hatırlamıyorum ama kesinlikle kontrol edeceğim. Bu kitabı yazan kardeşin değerlendirmesi belki yanlış da olabilir. Bunu da anlayışla karşılamak lazım, sonuçta önder yada pastör yapılan herkes ruhsal olgunluk ve bilgi kapasitesine göre önder olamıyor.)
Lütfen kimse yazımdan dolayı kendine bir pay çıkarmasın. Amacım kardeşlerimi üzmek değil, sadece doğru bildiğim şeyi tartışmaya açmak. Sevgiyle ve esenlikle kalın.29. Aralık 2008: 10:57 #31857klausAnahtar yöneticiSevgili Mathidas, tüm yazıları dikkatle tekrar okudum. Acaba sizi yanlış mı anladım diye. Siz demişsiniz ki;
”Kardeşler 480.000 ayrı teolojiden bahsettiğimi belirtmiş. 480.000 ayrı grupla 480.000 ayrı teoloji birbirinden çok uzak kavramlar ”Ben de kendi fikrimi söylerken şöyle demişim;
”….şimdi teolojik farklılıklar olabilir…” Ben cümlemde bu sayıda farklı teolojik fikirler vardır demek istemedim ki ! Cümleme hemen devam ettim ve aramızda farklı düşüncelerde olanlar elbette vardır dedim. İnanın bu rakamı ben hiç duymadım.İkincisi, bence kimse burada katolikler hristiyan değildir demek istememiş. Örneğin Titus kardeş demiş ki ;
”…. Ayrıca geleneklere dayanan, Kutsal Kitap’a dayanmayan birçok inancı bulundurmaktadır ” diye yorum yapmış.
Orhan pastörümde ” Kutsal Kitabın dışına” çıkıldığını örneklerle anlatmak istemiş.Ama son cümleniz şuydu sanırım;
” …ama kesinlikle kontrol edeceğim. Bu kitabı yazan kardeşin değerlendirmesi belki yanlış da olabilir. Bunu da anlayışla karşılamak lazım, sonuçta önder yada pastör yapılan herkes ruhsal olgunluk ve bilgi kapasitesine göre önder olamıyor.) ”
İyi ama sevgili mathidas, araştırma yapmadan bu bilgiyi buraya verirken, o pastörün bilge ve ruhsal olgunlukta olduğunu kabul ediyordunuz değil mi ?
Esenlikle kalın. Yeni yılınız kutlu olsun.29. Aralık 2008: 11:13 #31858AnonimPasifhttp://kolnkilisesi.com/showthread.php?t=4414&highlight=luther+calvin
Bu sitenin içinde dolaşırken linkteki yazıyı buldum. Bana tercüman olmuş gibi :)) lütfen bu linkteki yazıya da göz gezdirin. Esenlikler
29. Aralık 2008: 14:41 #31860AnonimPasifMerhaba Kayram kardeş,
3 saat kadar önce yazına cevap yazdım ama web’de bir problem oluştu. Yazım siteye eklenmemiş. Aynı doğrultuda cevabımı yineliyorum. Senin ifadelerinde 480.000 ayrı protestan teoloji ibaresi zaten yoktu. Ben başka bir kardeşe ithafen o kısmı ilettim. Diğer kısımlara da bakarsan göreceksin.
İkinci olarak “bence kimse burada katolikler hristiyan değildir demek istememiş” demişsin. Bu tartışmayı başlatan linkteki yazıyı okursan oradaki açık ifadeyi göreceksin.
Ve son paragrafta alıntı yaptığım önderin ruhsal durumuna dem vurmuşsunuz. Ben okuduğum kitabın yazarı olan kardeşin ruhsal durumu konusunda bir şüphe duymamaktayım. Son noktada o pastörü hedef alır tarzda o cümleleri kurmadım. Kimse sakın üstüne de alınmasın. Sonuçta hepimiz insanız ve İsa’dan başka kusursuz olan kimse yok.
Sana da iyi yıllar ve esenlikler23. Ekim 2009: 18:03 #33702AnonimPasif@mathidas 11622 wrote:
Merhaba sevgili kardeş, incilturk.com sitesindeki katoliklerle ilgili olan(http://www.incilturk.com/MAKALELER/katolikler_ve_protestanlar.htm) yazınızı kısaca okudum. Size bir mesaj yazmak istedim ve site beni buraya kadar yönlendirdi :).
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; katolik inancını hıristiyanlığın içinde görmeme hakkını nereden bulduğunuzu merak ediyorum (başkalarını yargılamayın ki yargılanmayasınız). Bazı doktrin örnekleri vermişsiniz, bence protestanlar içindeki doktrin farklılıklarını da belirtmenizi isterdim. Ne de olsa biz protestanların 480.000 ayrı gruptan oluştuğumuz bilinen bir gerçek. esas düşmanımıza karşı savaşta galip olmak istiyorsak kendi içimizde birliğe ihtiyacımız vardır. katolik, ortodoks ve protestanların içinde Tanrı’nın egemenliğine ait olanlar var. bir katoliğin hıristiyan olmadığını söylemek, o kişinin cehenneme gideceğini söylemekle aynıdır. eğer katolikler hıristiyan değilse, demekki isa dirilişinden sonra 1500 sene boyunca martin luther in doğmasını bekledi. bu zaman zarfında yaşayan tüm kilise babaları da sırf katolik inancının temellerini oluşturdukları için cehennemlikti. isa şunu öğretmişti; kardeşine ahmak diyen cehennemi hak eder. kardeşlerimize düşman gözüyle bakamayız. bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir. ben kaba taslak bir yazı yazdım. amacım seni rencide etmek yada kırmak değil. isa’nın bizi sevdiği gibi biz de birbirimizi sevmeliyiz. sevgiyle ve esenlikle kal.
Sevgili kardeşim,İlk başta şunu söylemeliyim ki samimiyetinize tüm içtenliğimle inanıyorum.
Çünkü zamanında bende sizin gibi, sıkı bir Katolik Kilise savunucusuydum. Her ne kadar Katolik kilisenin yanlışlarını biliyor olsamda, onların da İsa Mesih’i Rab olarak tanımladıklarından dolayı Katolik Kilise öğretilerinin dışlanmaması, itilmemesi, eleştirilmemesi ve benimsenmese bile onları anlamaya çalışmasının gerekliliğini savunuyordum.
Ama gerçek bu değildi kardeşim, hem de hiç değildi…
Orhan Pastörün dolaylı olsa da bu konu hakkında çok güzel bir vaazı vardır. Vaaz 2.Samuel 6:6,7 ile alakalıydı. Henüz o vaazı bulamadım ama bulduğum zaman bu konuya kopyalayıp yapıştıracam.
Orhan Pastörün 2.Samuel 6:6-7 ile alakalı vaazı beni gerçekten etkilemiş ve bereketlemişti. Aslında herşey bu vaazla başlamıştı. Belki bu vaazı okuduktan çoook sonra Katolik Kilisenin yanlışlarını hoş görmemeye başlamıştım; ama dediğim gibi kafamdaki ilk soru işaretim bu vaaz ile başlamıştı.
Neyse, cümlelerimi fazla uzatmadan konuya gireyim.
Sevgili kardeşim, ilk başta sana şunu çok açıklılıkla söyleyebilirim ki hiç bir şey 1500 lü yıllarda başlamamıştı. Dolayısıyla Luther de bir şeylerin mucidi değildi. Ve yine dolayısıyla Tanrı da birşeyler için Luther’i beklememişti.
Başta Katolik Kilise olmak üzere gelenekçi kiliselerin dünya kamuoyuna başarıyla kabul ettirdiği bir masal vardır.
Onlara göre herşey 1500 lü yıllarda başlamıştı. Luther, 1500 lü yıllara gelindiğinde birşeyleri protesto etmişti ve kilise içinde bölünmeler oluşmuştu.
Eğer Luther haklıysa…
Bunca 1500 yıldır Rab ne yapmıştı?
Rab, 1500 yıl Luther’in gelip insanlara doğrular mı açıklamasını beklemişti?
İşte bu büyük bir yalandı.
Çünkü olayın ta en başından (İsa Mesih zamanından) beri devlet-kilise bileşimine karşı olan (ve dolayısıyla bu devlet-kilise bileşiminin doğurmuş olduğu Hristiyanlık dışı gelenekleri red eden ve yine dolayısıyla kendilerini ne Katolik ne de Ortodoks olarak tanımlayan) İsa inanlılarına ait topluluklar vardı.
Tabi bu toplulukların düşmanları da vardı. Sonuçta gerçek inanlıların temiz yaşamı, düşmanlarının kirli yaşamlarının ortaya çıkmasını kolaylaştırıyordu.
Bu topluluklar düşman kazandıkça, düşmanları da onlara en büyük kötülüğü yaptılar; bu topluluklar sanki birbirlerinden apayrı mezheplermiş gibi onları farklı isimlerle andılar (Montanist, Kathar, Donatçı, Priskilyancıi Novatyancı, Pavlikan…) Elbette ki bu topluluklar arasında ufak görüş farklılıkları vardı ama bir çok temel noktada birleşiyorlardı.
Bu toplulukların doğruları vardı-yanlışları vardı. Ama devlet-kilise bileşimine karşı çıkıp kendilerini ne katolik nede ortodoks olarak tanımlamamaları bizlere birşeylerin 1500 lü yıllardan çok önceleri başladığını( İsa Mesih zamanında başladığını) göstermektedir.
Zaten bu toplulukların varlıkları ve gelenekçi kiliseye karşı takınmış oldukları tavırlar reformcular için ilham kaynağı olmuşlardır.
Luther Hristiyanlık için çok önemli bir insandı. Onun önemini hiç bir şekilde yadsıyamam; ama dediğim gibi Luther birşeylerin mucidi değildi ve dolayısıyla birşeyler de 1500 lü yıllarda Luther ile birlikte başlamamıştı.
Luther sesini dünyaya çok iyi doyurmuştu
Ama Lutherden önce de İncil ilkelerine sadık kalan topluluklar vardı ve bu topluluklar ne Katolikti ne de Ortodokstu. Mezhepsizdiler!
(Devam edecek…)
24. Ekim 2009: 7:42 #33706AnonimPasif@mathidas 11622 wrote:
demekki isa dirilişinden sonra 1500 sene boyunca martin luther in doğmasını bekledi.[/SIZE][/FONT]
İlk mesajımda da belirtmiş olduğum gibi, İsa Mesih 1500 yıl boyunca Lutheri beklememişti.
Çünkü temeller İsa Mesih zamanında atılmıştı ve İsa Mesih’in öğretilerine sadık kalıp yaşayan topluluklarda vardı (Bir önceki mesajımda detaylı bir şekilde açıkladım.)
Ama merak ettiğim nokta şu. Katolik Kilise bizimle dalga geçmek için “yoksa 1500 yıl Tanrı uyudu mu?” sorusunu sorarlarken neden empati yapmıyorlar?
Örnek maksadıyla karşı çıkmış olduğumuz öğretilerin bir kısmını inceleyelim.
1. RABBİN SOFRASI (KOMÜNYON): Katolik Kilise Komünyonun bir çeşit kurban olduğunu savunmaktadır; çünkü onlara göre İsa Mesih ekmek ve şarapta bizzat kendisi bulunmaktadır. Bu akıl dışı iddiayı ilk ortaya atan 831 yılında Radbertus’tur. Ve daha da garibi bu akıl dışı iddiayı ilk ken resmi olarak Katolik Kilise 1215 yılında Lateran Konseyinde onaylamıştır. Empati için sorulması gereken sorumuz şudur: “Rab, Komünyon gizemini açıklamak için 1215 yıl beklemiş miydi?”
2. ARAF: Araf öğretisini ilk ortaya salan kişi Hippo’lu Ogüstin’di (354-430). Katolik Kilise ise bu düşünceyi resmi olarak ilk kez 1439 da toplanan Floransa Konseyin’de benimsemişti. Empati için sorulması gereken sorumuz şudur: “Rab, Araf gerçeğini açıklamak için 1439 yıl mı beklemişti?”
3. ÖLÜLERE VE AZİZLERE EDİLEN DUALAR: Araf’a olan inanç arttıkça ölülerde değer kazanmıştı ve dolayısıyla onlara dua okumakta… Ölülere ve azizlere dua okunması ilk kez Katolik Kilise tarafından 787 yılında İznik Konseyinde onaylanmıştır. Empati için sormamız gereken sorumuz şudur: “Madem Araf var ve oradaki insanların bizim dualarımıza ihtiyaçları var… 787 yıl Rab, oradaki insanların acı çekmesine göz mü yummuştu?”
4. RAB’BİN ANNESİ: Meryem’e “Rab’bin Annesi” olma sıfatı 431 yılındaki Efes Konseyinde verilmişti. 431 yılına kadar “Rab’bin Annesi” yoktu. Peki sevgili kardeşim 431 yılına kadar Rab bu gerçekliği bizlerden saklamışmıydı?
5. GÜNAHSIZ MERYEM: İncil’de sadece İsa Mesih’in günahsız olduğu yazılıdır. Ama Katolik kilise başka bir gerçekliği (!) dile getirmiş, Meryem’ide İsa Mesih’le aynı statüye koyarak günahsız ilan etmişti. Ve kilise bu kararını 1854 yılında almıştı. Madem İncil yalan söylüyordu (çünkü İncil sadece İsa Mesih’in günahsız olduğunu söyler) o zaman Katolik Kilise bu gerçekliği tam 1854 yıl neden bizlerden saklamıştı?
6. MERYEM’İN GÖĞE ALINMASI: Evet… Katolik Kilise yeni bir şey daha ileri sürmüştü… 1950 yılında, Meryem’in göğe alındığını resmi olarak benimsemişti… Empati için sormamız gerekn soru şudur: “1950 yıldır Tanrı neredeydi?”
Evet kardeşim, bunlar sadece aklıma ilk gelen maddelerdi.
Katolikler Lutherle dalga geçmek için “Rab 1500 yıl neredeydi?” sorusunu soracaklarına ilk başta kendi almış oldukları İncil dışı kararların tarihlerine bakmaları gerekmektedir.
Ben Lutherci değilim. Lutheri gerçekten çok sevdiğim gibi, sıkı bir eleştirmeniyimde. Ama eğer Luther eleştirilecekse, ilk önce kendi yaptıklarımıza bakarak, mantıklı bir şekilde ve İncil’e sadık kalınarak eleştirilmelidir.
(Devam edecek…)
25. Ekim 2009: 14:41 #33721AnonimPasifDegerli Mutluluk kardesim
Yazdiklarinin tamamina katiliyorum.Aramiza katilmakla gercekten beni mutlu ettin.Ben de 7 sene öncesine kadar katolik mezhebine bagliydim.Hamdolsun Rab gözlerimi gercegine acti.Herseyi Kutsal Kitap isigina tutunca gercekler tüm ciplakligiyla ortaya cikiyor.
Eski bir katolik rahip olup Isa Mesih’e iman etmis olan James G.McCarthy’in tecrübelerinden faydalanabiliriz.Almancasi Roma’ya göre IncilIngilizcesi The Gospel Acorrding to Rome ISBN 3-89397-366-4 olan bu kitabi herkese tavsiye ediyorum.Özellikle katolik kardeslerime..
SEvgili mutluluk yazilarinin devamini dört gözle bekliyoruz.
Sevgiler&Saygilar.26. Ekim 2009: 9:16 #33737AnonimPasif@Kores 15747 wrote:
Degerli Mutluluk kardesim
Yazdiklarinin tamamina katiliyorum.Aramiza katilmakla gercekten beni mutlu ettin.Ben de 7 sene öncesine kadar katolik mezhebine bagliydim.Hamdolsun Rab gözlerimi gercegine acti.Herseyi Kutsal Kitap isigina tutunca gercekler tüm ciplakligiyla ortaya cikiyor.
Eski bir katolik rahip olup Isa Mesih’e iman etmis olan James G.McCarthy’in tecrübelerinden faydalanabiliriz.Almancasi Roma’ya göre IncilIngilizcesi The Gospel Acorrding to Rome ISBN 3-89397-366-4 olan bu kitabi herkese tavsiye ediyorum.Özellikle katolik kardeslerime..
SEvgili mutluluk yazilarinin devamini dört gözle bekliyoruz.
Sevgiler&Saygilar.Kores kardeşim mesajınız için gerçekten çok teşekkür ederim. Beni teşfik ettiniz. Çok sağolun.
27. Ekim 2009: 9:40 #33743AnonimPasif@mathidas 11622 wrote:
esas düşmanımıza karşı savaşta galip olmak istiyorsak kendi içimizde birliğe ihtiyacımız vardır. katolik, ortodoks ve protestanların içinde Tanrı’nın egemenliğine ait olanlar var.
Eğer bir kişi Katolik kilisenin yanlışlarını biliyorsa ve buna rağmen “Önemli olan birliktir, onlarıda o şekilde kabul edelim, nasıl olsa İsa Mesih’i Rab olarak görüyorlar” tarzında bir düşünce güdüyorsa, bu kişiye verilecek en güzel yanıt, Orhan Pastöre ait olan 2.Samuel 6:6,7 ayetlerinin yorumudur.
2. Samuel 6:6,7: “Nakon’un harman yerine vardıklarında öküzler tökezledi. Bu nedenle Uzza elini uzatıp Tanrı’nın Sandığı’nı tuttu. RAB Tanrı saygısızca davranan Uzza’ya öfkelenerek onu orada yere çaldı. Uzza Tanrı’nın Sandığı’nın yanında öldü.“
Bu Ayetlerin Yorumu: Burada acaba Uzza Kutsal Tanrı’nın konutunu simgeleyen sandığın yere düşmesini engellemek isterken acaba kötü bir niyetle mi yaptı? Tabi ki hayır, hatta Tanrı’yı çok sevdiği ve saygı gösterdiği için bunu yapmıştır; bazı inançlarda bu günah değil aksine “Sevap” olarak bile kabuledilebilir ancak Tanrı uygunsuz bir şekilde kendisine yaklaşılamayacağını söylemiştir, öğretmiştir.
29. Ekim 2009: 9:47 #33765AnonimPasif@mathidas 11622 wrote:
Merhaba sevgili kardeş, incilturk.com sitesindeki katoliklerle ilgili olan(http://www.incilturk.com/MAKALELER/katolikler_ve_protestanlar.htm) yazınızı kısaca okudum. Size bir mesaj yazmak istedim ve site beni buraya kadar yönlendirdi :).
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; katolik inancını hıristiyanlığın içinde görmeme hakkını nereden bulduğunuzu merak ediyorum (başkalarını yargılamayın ki yargılanmayasınız). Bazı doktrin örnekleri vermişsiniz, bence protestanlar içindeki doktrin farklılıklarını da belirtmenizi isterdim. Ne de olsa biz protestanların 480.000 ayrı gruptan oluştuğumuz bilinen bir gerçek. esas düşmanımıza karşı savaşta galip olmak istiyorsak kendi içimizde birliğe ihtiyacımız vardır. katolik, ortodoks ve protestanların içinde Tanrı’nın egemenliğine ait olanlar var. bir katoliğin hıristiyan olmadığını söylemek, o kişinin cehenneme gideceğini söylemekle aynıdır. eğer katolikler hıristiyan değilse, demekki isa dirilişinden sonra 1500 sene boyunca martin luther in doğmasını bekledi. bu zaman zarfında yaşayan tüm kilise babaları da sırf katolik inancının temellerini oluşturdukları için cehennemlikti. isa şunu öğretmişti; kardeşine ahmak diyen cehennemi hak eder. kardeşlerimize düşman gözüyle bakamayız. bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir. ben kaba taslak bir yazı yazdım. amacım seni rencide etmek yada kırmak değil. isa’nın bizi sevdiği gibi biz de birbirimizi sevmeliyiz. sevgiyle ve esenlikle kal.
480000 farklı grup olayına değinecek olursak;
“480000 farklı grup” kelimelerinize verilen tepkilerle hemfikirim. Gerçekten de çok abartılı bir rakam olmuş.
Şu var, bu kadar farklı grubun olmasını da isterdim açıkçası, keşke gerçek olsaydı. (neden böyle dedim, açıklayacam).
Bu tarz suçlamalar ilk olarak farklı gruplarla başlıyor, daha sonradan ise farklı öğretilere gidiyor.
Siz 480000 farklı öğretiden değil, sadece 480000 farklı gruptan bahsettiğinizi yazmışsınız ki buda güzel bir şey.
Bu eleştirilerin bize gelmesinin sadece tek bir sebebi vardır ki o da dünyevi anlamda bir liderin altında birleşmememiz, yani episkoposluk gibi sistemleri red etmemiz.
Biz bir çatı altında birleşiyoruz aslında. Rab’bin çatısı altında, Rab’bin diri sözü olan Kutsal Kitap çatısı altında birleşiyoruz ama dünyevi anlamda sıradan bir insana sahip olmadığı kutsallıkları yükleyip ona itaat etmiyoruz (papa gibi, patrik gibi kişilerin fazladan bizden daha kutsal olduklarına inanıp onlara boyun eğmiyoruz).
Zaten günümüzde papanın iddia ettiği “Hristiyan dünyasının lideri olma” gibi kavramlar ilk yüzyıllarda yoktu. Örneğin ilk yüzyıllardaki Klementin mektuplarını incelediğinizde (M.S. 96-97 gibi tarihlere rastlar) Klementin Roma’daki topluluğun önderi olmasına rağmen, “papa” ünvanını almadığını, başka şehirlerdeki topluluklara egemen olmaya çalışmadığını görürsünüz. Buda gösteriyorki günümüz papalık sistemi (tüm Hristiyanlığın lideri olma) ilk yüzyıllarda yoktu. Aslında Klement, Pavlus ve Luka gibi, gözetmen (nazır) ve topluluk önderi (ihtiyar) terimlerini aynı manada kullanıyordu.
Zaten şu “papa” dediğimiz sıfat 451 yılında Kadıköy Konsilinde kabul görmüştür. Yani 451 yılına kadar insanlar “papa” sıfatından bihaberlerdi!
İncil’e baktığımız zamanlarda ise İsa Mesih haricinde hiç kimsenin Hristiyan dünyasının lideri olabilme gibi bir çabanın içine girdiğini görmeyiz. Böyle bir çabanın olmadığı gibi de İncil’de “topluluk” kavramlarıyla karşılaşırız. Bakın burası çok çok önemlidir! İncil’in bir çok bölümü topluluklara giden mektuplardan oluşur!
İncil evrensel mesajlar içermektedir. Ama aynı zamanda topluluklar, topluluk olarak ele alınmışlardır, toplulukların sorunu dinlenmiş ve topluluklara hitaben mektuplar yazılmıştır.
Evet, bu mektuplar evrensel mesaj içermektedir; ama bu mektupların dünya vatandaşlarına değilde, topluluklara yazılması, sizin aklınıza “topluluk” kavramanın önemini getirmelidir.
Biz bunları söylediğimiz zamanlar, meşhur “kaya” tartışması başlıyor. Kaya hiç bir zaman Petrus değildi!
Kaya, Petrus’un “İsa, Tanrı’nın oğlu Mesihtir” açıklamasıdır. İncil’in başka yerlerinde (Matta 7:24, Luka 6:48, 1.Korintililer 10:4) kayanın İsa Mesih olduğunu okuyoruz.
Gelelim farklı düşüncelere…
Bu farklı düşünceler hiç bir zaman dünyevi anlamda bir lidere sahip olmadığımızdan, episkoposluk, patriklik gibi sistemleri tanımadığımızdan dolayı kaynaklanmıyor.
Bu farklı düşüncelere şeytandan kaynaklanıyor. Bu farklı düşünceler insanların İncil’i yanlış okumalarından kaynaklanıyor.
Geçenlerde Kores kardeş, başka bir arkadaşa cevap verirken Yahuda örneğini vermişti.
Bırakın Kutsal Kitap’ı, bırakın yazılanları yorumlamayı… Direk olarak İsa Mesih’i görmüş, onun mucizelerine tanık olmuş ama tüm bunları yanlış anlayıp yanlış yerlere çekmiş ve Rab’bin yakalanmasıyla çarmıh olaylarında 1 numaralı görevler üstlenmiş Yahuda örneğiyle karşılaşıyoruz.
Yani bu gün Yehova şahitleri varsa… Bu gün mormonozim varsa… bunlar episkoposluk sistemine bağlı olunmadığından dolayı değil, Yahuda zihniyetine sahip olduklarından dolayı kaynaklanır.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.