100 günah
- Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
2. Kasım 2008: 11:23 #25747AnonimPasif
100 GÜNAH
İşte o an, Tanrının varlık alemini var ettiği an. Her şeyin, Tanrının varlığında varken, varlık sahasına çıkıp, sırası geldikçe belirginleşeceği an. İşte o an, kararsızlığın olmadığı, zamanın ve mekanın varlık sahasına çıkmadığı sırada Tanrının karar verdiği an “Yaratmak”.
Tanrı, tüm bunları yaparken acaba neyi hedeflemişti? Sonsuzluğa bir sonu hapsederken, acaba neyi hedeflemişti? Kendini tanıyıp algılayacak bir varlığı tasarlarken, acaba neyi hedeflemişti? İnsan hiç hata yapmayacakmıydı? Yoksa yapmamalımıydı?
Etrafımıza bakıp ta, varlık boyutunda arz-ı endam eden bunca cismi görmeseydik, Tanrının yaratıcı olduğunu bilebilir miydik? Hiç sanmıyorum, bilemiyecek tik. Tıpkı zamanın var oluşuyla birlikte yaşlandığımızı ve bir sonumuzun olduğunu bildiğimiz gibi, varlık aleminin varlığıyla, Tanrının yaratıcılığını bildik. Yaşam sahasının olduğu alanlarda, Tanrının yaşam kaynağı olduğunu bildik, ölümle gelen yaşam hakkının bittiği haberini bildiğimiz gibi, yaşam kaynağı olarak Tanrıyı bildik.
Günah işledik, bunlara pişman olduğumuzda, yine Tanrının “bağışlayıcı” olduğunu bildik. Peki, acaba, insan hata yapan bir varlık olmasaydı, Tanrının bağışlayıcılık özelliği nasıl bilinecekti? Tanrı sözüyle bilinir ama, örneklemesi olmadığı ve tekrarlanmadığı için anlaşılamayacaktı. Tanrının vasıf ve özelliklerinin meydana geldiği bu varlık aleminde, birileri günah işlemiş olmasaydı, hata yapmış ve yapıyor olmasaydı, Tanrının bağışlayıcılığı asla anlaşılmayacaktı. Yanlıca anlaşılmayacak olan bağışlamamı? Elbette ki hayır, Tanrının cezalandırıcı olduğunu da bilemiyecektik, cehennem hiç olmayacaktı, yargı günü hiç olmayacaktı, öyle ya kim neyi neden yargılayacaktı.
Bu durumda, insan hatadan ve günahtan sorumlu değimli? Hayır sorumlu, çünkü Tanrı ona hata yapmamasını söyler ve bu konuda, kendisine rehberlik ve kılavuzluk yapması için ona aklı vermiştir. Aklıyla iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edebilecektir. Yargı gününden önce kendisini kendi yargılasın diye de, vicdanı vermiştir, vicdan belki de Tanrısal bir ses. İnsan bu özelliklerini kullanmadığı sürece kendi egosunun vahyine kulak verecek, kainattaki yırtıcı hayvanların yaşam sürmesinden daha farklı bir yaşam sürmeyecektir, belki tek fark, kılık kıyafeti olacaktır.
Eğer tanrı bize vicdanımızı ilk yargı merkezi olarak vermeseydi, yaptığımız kötü şeylere nasıl pişman olacaktık? Eğer pişmanlık duygusunu bilmeseydik hata yaptığımızı ve bizi bağışlayacak bir Tanrının varlığını arayacak mıydık? Tanrı bağışlar, Tanrı affeder, yeter ki hatalı olan kendisinin bağışlayacak bir tanrı olduğunu bilsin. Hatasıyla Tanrıdan uzaklaşmasını, bağışlanma isteyerek Tanrıya dönüşe çevirebilsin. Hayatında bu dönüşümü yapamayanlar, hiçbir zaman Tanrıyı da bulmuş sayılamaz.
Aslında Tanrı bizlerin günah işlemesini istemez, bu şuna benzer; Değer verdiğiniz birisi sizi yemeğe davet etse, yemek esnasında üzerinize yemek dökseniz, bu daveti yapanın sizin üzerinize yemek dökmenizi istediği anlamına gelebilir mi? Hayır ve asla, oysaki o sizin güzel bir vakit geçirmenizi istemişti. Bu durumda, Tanrı size yaşam vermekle, güzel bir yemeğe davet etmiş gibidir, sizin yemek esnasında, yemeği üzerinize dökmeniz, yaşamda yapılan hata gibidir, üzerinize dökülen yemeğin lekesini temizlemek istemeniz, pişmanlığınız gibidir, bunun için daveti yapandan yardım istemeniz, Tanrının sizi bağışlayacağını bilmeniz gibidir. Tüm çabalarınıza rağmen üzerinizdeki elbiseyi temizleyememeniz neticesinde, daveti yapanın size yeni bir kıyafet vermesi, Tanrının sizi bağışlaması gibidir. Yeter ki bunu görebilelim. Egomuz bunu görmeye engel olmasın, ben bu yazıyı okuyan arkadaşlarımdan, bir şey yapmalarını isteyeceğim, gelin, bu günden itibaren her akşam hayatınızla ilgili 100 tane hata tespit edin.
1-Tanrım yolunu unuttum.
96-Tanrım, sana olan sözümde duramadım.
97-Tanrım, sana yakışır bir şekilde ibadet edemedim.
98-Tanrım, seni unutarak günahların en büyüğünü işledim.
99-Tanrım, günahlarım seni olduğun gibi tanımama engel oldu.
100-Tanrım, ben sana gerektiği gibi tövbe edemedim, bu tövbem içinde beni bağışla.Bu yazı her hangi bir dini kaynak içermeyip, tamamen Aşk Name’den iktibas edilmiştir.
6. Kasım 2008: 0:30 #31528AnonimPasifbaslangic;10806 wrote:…Aslında Tanrı bizlerin günah işlemesini istemez, bu şuna benzer; Değer verdiğiniz birisi sizi yemeğe davet etse, yemek esnasında üzerinize yemek dökseniz, bu daveti yapanın sizin üzerinize yemek dökmenizi istediği anlamına gelebilir mi? Hayır ve asla, oysaki o sizin güzel bir vakit geçirmenizi istemişti. Bu durumda, Tanrı size yaşam vermekle, güzel bir yemeğe davet etmiş gibidir, sizin yemek esnasında, yemeği üzerinize dökmeniz, yaşamda yapılan hata gibidir, üzerinize dökülen yemeğin lekesini temizlemek istemeniz, pişmanlığınız gibidir, bunun için daveti yapandan yardım istemeniz, Tanrının sizi bağışlayacağını bilmeniz gibidir. Tüm çabalarınıza rağmen üzerinizdeki elbiseyi temizleyememeniz neticesinde, daveti yapanın size yeni bir kıyafet vermesi, Tanrının sizi bağışlaması gibidir. Yeter ki bunu görebilelim. Egomuz bunu görmeye engel olmasın, ben bu yazıyı okuyan arkadaşlarımdan, bir şey yapmalarını isteyeceğim, gelin, bu günden itibaren her akşam hayatınızla ilgili 100 tane hata tespit edin.
1-Tanrım yolunu unuttum.
96-Tanrım, sana olan sözümde duramadım.
97-Tanrım, sana yakışır bir şekilde ibadet edemedim.
98-Tanrım, seni unutarak günahların en büyüğünü işledim.
99-Tanrım, günahlarım seni olduğun gibi tanımama engel oldu.
100-Tanrım, ben sana gerektiği gibi tövbe edemedim, bu tövbem içinde beni bağışla.Bu yazı her hangi bir dini kaynak içermeyip, tamamen Aşk Name’den iktibas edilmiştir.
Çok güzel bir benzetme yapılmış. Bizleri bu güzel yazıdan haberdar ettiğiniz için teşekkürler.
Yarın bir sayayım bakalım kaç yüz tane hatam çıkacak.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.