Tadını Yitiren Kilise

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25735
    Anonim
    Pasif

    Tadını Yitiren Kilise

    Laodikya, Asya İli’ndeki yedi kilisenin içinde bulunduğu şehirler arasında bankacılığı, kumaş ticareti, göz merhemi üretimi ve tıp fakültesiyle ün salmış zengin bir şehirdi. Bu şehir, su yetersizliğinden dolayı termallerden suyu şehre getiren kanallar yaparak, sıcak olan suların ılıklaşmalarına neden olmuştur. Laodikya kilisesi de şehre getirilen bu ılık su gibi tadını yitirmişti.

    Ana Fikir Vahiy 3:14-22

    14-15 “Laodikya’daki topluluğun meleğine yaz. A min, sadık ve gerçek tanık, Tanrı yaradılışının öz kaynağı şöyle diyor: ‘Senin yaptıklarını biliyorum. Ne soğuksun, ne sıcak. Keşke ya soğuk, ya da sıcak olsaydın!
    16 Oysa ne sıcak ne de soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım.
    17 Zenginim, zenginleştim, hiçbir şeye ihtiyacım yok diyorsun ama, zavallı ve acınacak halde, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun.
    18 Bunun için zengin olasın diye benden ateşle arıtılmış altın, giyinip çıplaklığının ayıbını örtesin diye beyaz giysiler, göresin diye de gözlerine sürmek üzere merhem satın almanı salık veriyorum.
    19 Ben sevdiklerimin hepsini azarlayıp terbiye ederim. Onun için gayrete gel ve tövbe et.
    20 İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Eğer biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim, ben onunla ve o da benimle, birlikte yemek yiyeceğiz.
    21 Ben nasıl galip gelerek Babamla birlikte Babamın tahtına oturdumsa, galip gelene de benimle birlikte tahtıma oturma hakkını vereceğim.
    22 Kulağı olan, Ruh’un topluluklara ne dediğini işitsin.'”

    İsa’nın ayetlerdeki kimliği:

    15, 16. ayetler: Rab ılık olandan nefret etmektedir. Laodikya kilisesi de tıpkı ılık su gibi kusma duygusu veriyordu. Rab, kendisini bütün yüreğiyle değil, yüzeysel olarak izleyenlerden nefret etmektedir. Rab’be ve O’nun kilisesine adanışım bu sular gibi ılık mı?

    18-21. ayetler: İsa, sabırla yüreğimizin kapısında durup bizimle bize sağlayabileceklerini paylaşmak için bekliyor. O, Laodikya kilisesindeki imanlıların yüreklerinin kapılarını çaldı, ama onlar dünyasal işlere o kadar dalmışlardı ki, O’nu yaşamlarının dışında bıraktılar. Yaşamımı değiştirmeye gelen İsa’dan kaçmaya çalışmıyor muyum? Rab’bin sesini işittiğimizde, O’nunla ilişkimizi yenileyip Tanrı’nın tahtına birlikte oturma yüceliğine erişmek istiyor muyuz? Yüreğimizin kapısını O’na sürekli açık tutalım.

    Bana hangi öğütler verilmektedir?

    17.ayet: Laodikya kilisesi kendi sözlüğünde “yetersiz” kelimesinin bulunmadığını düşünmüş olabilir. Ama gerçekte ruhsal açıdan çok yoksul ve zavallı durumdaydı. Bazı kişiler zenginliği Tanrı’nın verdiği bereketin bir işareti olarak düşünürler. Ama ne kadar büyük bir zenginliğe sahip olunursa olunsun, İsa’yla diri bir ilişki yoksa hiçbir şeye sahip olunmamıştır. Laodikya kilisesi kendi durumunu açıkça göremiyordu. Ruhsal durumlarının ne kadar kötü olduğunun farkında bile olmadan, “Bu kadar yeter” demeleri, kilisenin kritik bir dönemde olduğunu göstermektedir. Ben ve katıldığım kilise, ruhsal durumumuzu biliyor muyuz?

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.