Cesaret Abideleri
- Bu konu 2 izleyen ve 6 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
13. Ağustos 2008: 12:03 #25443AnonimPasif
Tanrı Uğruna Dünyayla Boy Ölçüşen Kadınlar
Hayati İstatistikler : Çocuk Doğurma
* Gelişmekte olan ülkelerdeki kadınların yalnızca % 65’i gebelikleri sırasında doğum öncesi sağlık hizmetlerinden yararlanabilmektedir.
* Doğum sırasında annenin ölümüyle sonuçlanan doğumların oranının en yüksek olduğu Latin Amerika ülkesi, Bolivya’dır. Bu ülkedeki kadınların sadece %4’ü doğum sırasında sağlık hizmeti alabilmektedir. Hindistan’da yılda 30.000 kadın, doğum sırasında ya da sonrasında ölmektedir. Britanya’da ise, çocuk doğurma sonucunda ölen kadınların sayısı yılda 140’tır.
* Dünya sağlık Örgütü ( WHO ) istatistiklerine göre, yoksul ülkelerde ve bölgelerde kadınların yalnızca %5’i doğum sonrası sağlık hizmeti alabilmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise, bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Doğum yapan kadınların % 90’ı doğum sonrası sağlık hizmeti almaktadır.
* Günde 1600 kadın, doğumla ilgili nedenlerden ötürü yaşamını yitirmektedir. Bunların bir kısmı, 13-19 yaşları arasındadır. Bu ölümlerin % 99’u gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir. Kanada’da doğumda ölen anne oranı 7.300’de bir iken, Afrika’da bu oran 12’de birdir.Gebelik ve doğum sırasında meydana gelen ölümlerin en yaygın nedenleri
Ölüm nedeni
Ölüm sayısıKanama
125.000
Kendi kendine çocuk düşürme girişimi
55.000
Enfeksiyon
75.000
Doğumda rahim kaslarının kasılması
60.000
Doğal yollardan gerçekleşmeyen ve cerrahi
müdahale gerektiren doğumlar
40.000Kaynak : Dünya Sağlık Örgütü İstatistikleri,no. 276, Şubat 2004
( ” Cesaret Abideleri ” – Ocak 2008 )Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !
Dünyayı kazansan yararı nedir ? :elsalla: :elsalla: :elsalla:
15. Ağustos 2008: 11:33 #30160klausAnahtar yönetici”Sen nereye gidersen oraya gideceğim. Senin Tanrın benim Tanrım olacak”
Rut’ un öyküsü bir bayan olarak beni çok etkiler. Gerçekden güçlü, sadık ve imanlı bir kadın olarak geçer tevratta.
Rut bir İsrailli değildi. Erden nehrinin diğer tarafında olan MOAV’ dan geliyordu.
Moavlılar Tanrı halkından sayılmıyordu. Rut, kıtlık sonucu Moav’ a yerleşen bir
İsrailli ile evlenir.Kocası ölünce Rut, görülmemiş bir sadakatle İsrailli kaynanası NAOMİ’ ye, derin bir adanma duygusuyla da İsrail’in Tanrısına bağlanır.
Kayınvalide ve gelin Rut, İsraile (yahudiye’ye) geri dönecekdi.Rut, kayınvalidesine ” Bende seninle gelmek istiyorum ” dedi.
Kayınvalidesi ise ona ” Buna hiç gerek yok. Benim için gelecek yok.Hem biliyorsun, benimle gelecek olsan bir yabancı konumunda olacaksın.Hiç kimse seninle evlenmek istemeyecek. Sen kendi halkınla kal.İyi bir koca bulacaksın.”Rut ” Sen nereye gidersen ben de oraya gideceğim. Sen nerede kalırsan, ben de orada kalacağım. Senin halkın benim halkım, senin Tanrın benim Tanrım olacak” ne güzel değil mi?
”Sen nerede ölürsen ben de orada öleceğim ve orada gömüleceğim” ne güçlü bir ifade değil mi? Ölümde bile birlikte olmak !
Rut kimliğini seçti o an. Kimliğinin Tanrı ile ve onun halkıyla olmasını seçti.
Kimlik ile birlikte sadakati de seçti.
KİMLİK, SADAKAT, İMAN. Tanrı bu özellikleri de bizde arar.
Tanrının bu kadını çok özel bir şekilde onurlandırdığını görüyoruz.
Yahuda oymağından değildi. İsrail’ in hiç bir oymağından değildi.
İsrail’ in dışındandı.Ama Tanrı onu içeri aldı. Ona çok iyi bir koca verdi. (BOAZ) Boaz, Rut’ u anladı.Boaz İsrail’ li olmayan Rahav’ın oğluydu. Rut ve Boaz’ ın bir oğlu oldu.
Ve bu soydan Kral Davut geldi.
Ve Süleyman ve yahudiye’ nin kralları…
Ve İSA’ ya kadar ulaştı.Esen kalın.
15. Ağustos 2008: 18:47 #30171AnonimPasifSayın kayram iki gündür yazılarınızı görmekten dolayı Rab’de çok mutluyum. Dün yazı yazacaktım ki; okunması için beklemeyi tercih ettim. Bugün Rut üzerine yazdığınız yazıyı üç defa okudum. Benim Kutsal Kitap’ta en önem verdiğim bölümlerden biridir.Bir de, Rut bölümü gibi Ester bölümü de benzer bir bölümdür. Zira her iki anlatımın da arkasında Tanrı’nın eli vardır.Ben de yaşamakta olan, işitme özürlü Kathryn ‘nin öyküsünden bir alıntı yapmak istiyorum.
Körlük insanı nesnelerden, sağırlık ise insanlardan ayırır. ( Helen KELLER )
…… Kathryn’in öncelikli görevi, işitme yetisine sahip İsrailli inanlıları işaret diline çeviri yapmak üzere işe almak ve gerekn şekilde eğitmekti. O, İsrail’deki ilk yıllarında, İbranice işaret dilinde çeviri hizmeti veren tek bir inanlı topluluğu bile bulamamıştı. İnanlı toplulukları, işitme engellilere ulaşıp onlara hizmet vermeyi nasıl umabilirdi ki ? Kathryn’ne göre, işitme engelli imanlılar kesilmiş ağaçlar gibiydi. Yardım olmaksızın büyüyemezlerdi. Onun görevleri arasında, çevirmen olarak çalışmak isteyen işitme yetisine sahip imanlılara, İbranice işaret dilinde özel ders vermek de vardı.
…….Kathryn bir gün Anya’yı, İsa Mesih hakkında işaret dilinde hazırlanmış bir video filmini izlemek üzere evine davet etti. Filmi izledikçe yaşlı kadının daha fazla etkilendiği belli oluyordu. Anya işitme engellilerin Tanrı’yla nasıl konuştuklarını öğrenmek istiyordu. Kathryn ona, Tanrı’nın yüreğimizdeki her düşünceyi zaten bildiğini, ayrıca işaret dilini anlaması için engel bulunmadığını açıkladı. Filmin sonunda Anya, bir Rusça tercüman eşliğinde, işaret diliyle kurtuluş duasını etti. 84 yaşındaki kadın böylece İsa Mesih’te yepyeni bir yaşamın sevincine kavuştu.
Kathryn Bridges, birlikte çalıştığı bazı Yahudi işitme engellilerin geçirdikleri travmaları yaşamamış olmasına rağmen, o da ayakta kalmayı başaranlardan biriydi. Rab’bin lütfu sayesinde geçmişin acıları ve yalnış anlaşılmaları, ona diğerlerinin duygularını anlayabileceği ve onlarla özdeşleşebileceği, yaşından büyük bir olgunluk kazandırmıştı.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !
Dünyayı kazansan ne yararı olur ? isasiyahbeyaz rabbe hamdolsun
18. Ağustos 2008: 7:50 #30209klausAnahtar yöneticiOlup bitenleri uzaktan izleyen bazı kadınlar da vardı. Aralarında Mecdelli Meryem, küçük Yakup ile Yose’nin annesi Meryem ve Şalome bulunuyordu.
İsa daha Galile ‘deyken bu kadınlar O’ nun peşinden gitmiş ve O ‘na hizmet etmişlerdi. O’ nunla birlikte Kudüs’e gelmiş olan daha birçok kadın da olup bitenleri izliyordu.Toplumun değişik katmanlarından çok sayıda kadın ta başlangıçtan beri İsa’ya eşlik etmişti ( Luka 8:2 ve 3 ) Eşsiz kişiliği, kadın erkek tüm öğrencilerini kutsallık ve saygıda birleştirmişti.
Sanırız öğrenciler kimi kez, İsa ‘dan tanrısal bir gücün kaynaklandığına inanan bazı zengin kadınların bağışlarıyla geçimlerini sağladılar. İsa şifa mucizelerine, karşılık istemedi. Yoksul ama kanaatkar bir hayat sürdü. Sözü edilen kadınlar Galile’ de, işkence zamanında öğrencilere eşlik edip bu seçkin topluluğa hizmette bulundular.
Adları dışında, onlar hakkında ayrıntılı bilgiye sahip değiliz. Luka incili (8:2 ve 3) onların bir kısmının İsa’ nın güç dolu sözüyle kurtulmuş, vaktiyle kirli ruhların tutsağı insanlar olduğunu bildiriyor. Henüz kutsal ruhu almamışlardı. O’ nun korumasına muhtaç olduklarının bilincinde kendisinden ayrılmıyorlardı.
Cesur insanlar olmasalar canlarını tehlikeye atıp çarmıhın dibinde beklemezlerdi. Rabbin nasıl ruhunu teslim ettiğine gözleriyle tanık oldular. Bu gerçek müjdecilere şükran borcumuz vardır.
Belki de İsa ‘yı çarmıhtan indiremeyeceklerini bildiğinden oracıkta oturmalarına bir roma subayı izin verdi. Onlar orada asılı öğretmenlerinin ayaklarının dibinde ağlaya dursunlar, başkahinler ve yaşlılar bu korku mahallini terk ettiler.
Bu kadınların sevgili öğretmenlerine duydukları bağlılık, onlardan her birini şeytanın pençesinden kurtarmış olan Rabbe sevgileriydi, ölüm anında bile
O ‘ nun yanıbaşında beklemelerine neden olan.
Ağlıyor, dua ediyorlardı. Dudaklarını kurutan sıcağa, korkutucu karanlığa rağmen sonuna dek O’ nun yanından ayrılmadılar.İsa onlar tarafından anlaşılamayan utku çığlığıyla ruhunu verdiğinde, içlerindeki son umut kıvılcımı söndü. Allahın oğlu öldü ! Akılları durdu, yürekleri kanadı, gözleri yaşlarla doldu. En üstün insan can verdi, sevgi canını yitirdi. Allahın gücü zayıf düştü. Cevabı imkansız bir soru, çözülmesi mümkün olamayan bir muamma vardı karşılarında. Henüz Kutsal Ruh yüreklerine yerleşmediğinden dolayı Mesihin çarmıhını anlayamadılar.
DUA
Şükürler olsun Baba, tarihi yalnızca erkekler yönlendirmiyor, Egemenliğinde kadınlar da can alıcı anlarda büyük görevler üstleniyorlar. Oğlunun yüceliği bu kadınları kendisine çekti, sen onlara İsanın ölümüne gözleriyle şahit olmaları ayrıcalığını verdin. İsanın son sözlerini onlar sayesinde biliyor, O’ nun ölümünü inkar edenlere gene onların tanıklığıyla cevap verebiliyoruz. İsanın sevgisini ve tanrısal yüceliğini kavrayıp imanla kurtulabilmeleri için bu gün de kadınlarımıza, kızkardeşlerimize yardım et. Amin.
kaynak : İsa Kimdir ? adlı kitap. yazarı Abdul Mesih.
25. Ağustos 2008: 12:40 #30345AnonimPasifHayati İstatisitkler : İşitme Engelliler
Dünyada yaklaşık 250 milyon insan, ağır derecede işitme engellidir. Bu sayının üçte ikisinden fazlası Üçüncü Dünya Ülkeleri’nde yaşamaktadır. 70 milyon kişi tümüyle sağırdır ya da çok az işitme duyusuna sahiptir. Bu insanların % 80’inden fazlasının eğitim görme olanakları yoktur.
* İşitme engelliler, dünyada İsa mesih’in Müjde’sini duyma olanağı bulamayan 4. büyük insan grubudur.
* İşitme engellilerin % 90’ının anne babası işitme duyusuna sahiptir. Bu anne babaların sadece onda biri, çocuklarıyla işaret dilinde iletişim kurabilmektedir.
İşitme engelli kadınların istismar edilmesi, çok büyük boyutlara ulaşan küresel bir olgudur.
İSTİSMAR EDİLEN KADINLARIN ÖZEL SORUNLARI
* İşaret dilini çok az insanın anlayabilmesi nedeniyle, bu kadınlar, polis, mahkeme, sıoğınma evleri ve diğer destekleyici hizmetlere erişmekte zorluk çekmektedir.
* İşitme engelli kadınların işsizlik oranı diğerlerine göre daha yüksektir; aldıkları ücretler ise daha düşüktür.
* Ekonomik olarak başkalarına bağımlı olmaları, onları istismara açık hale getirmektedir.
* İşitme engelli kadınlar suçluluk duygusu, utanç ve öz saygı eksikliği nedeniyle, içinde bulundukları duruma karşı çıkmadan acıya katlanmaktadır.
Disabled Women’s Network of Canada ( Kanada Engelli kadınlar Örgütü ) tarafından yapılan ve 245 kadını kapsayan bir araştırmanın sonuçlarına göre, bu kadınların % 40’ı istismar edilmiş, % 12’sine ise tecavüz edilmiştir. İstismarın sorumlularının dağılımı ise şöyledir : Kadınların eşleri ya da eski eşleri ( % 37 ), yabancı kişiler ( % 28 ), anne baba ( % 15 ), görevliler ( % 10 ) ve erkek arkadaşlar ( % 7 ). Korku ve bağımlı olma nedeniyle, bu gibi olayların yarısından azı resmi yetkililere bildirilmektedir.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Dünyayı kazansan neye yarar ? hisusa :elsalla: :elsalla: :elsalla:
2. Eylül 2008: 12:39 #30525AnonimPasif1990 yılından bu yana, aşağıda belirtilen nedenlerin bir ya da birkaçı yüzünden 3 milyon kadın yaşamını yitirmiştir.
Komplikasyonlar
* Dünyada her yıl 50 milyon kadın, doğumdan sonra kalıcı ruhsal ve fiziksel etkiler bırakan komplikasyonlar geçirmektedir.
* Cerrahi müdahale gerektiren ( doğru yoldan gerçekleşemeyen ) doğumların en büyük nedeni, erken yaşta yapılan evliliklerdir. Gebe kalan kızların yaşının 10 ya da daha altında olması nedeniyle, leğen kemikleri gelişmemiştir. Erken yaşta yapılan doğumlar bacak ve ayaklardaki sinirlerin hasar görmesine ve kas bozulmalarına yol açmaktadır. En fazla zarar görenlerse, kötürüm kalanlardır.
* Arap nüfusunun yoğun olduğu Batı Afrika’nın bazı bölgelerinde, ebeler vajinanın çok dar olması durumunda, ince uzun bir bıçak kullanmaktadır. Bu işlem mesanaya ve rektuma büyük zarar vermektedir. Bu bıçak bazen idrar yoluna sokulmakta ve bu bölgeyi tümüyle enfeksiyona açık hale getirmekte ve hemen ölebilmektedir.
* Cerrahi müdahale gerektiren doğumlar sonrasında, yılda yaklaşık 80.000 kadında obstetrik fistül oluşmaktadır. Bu nesane ve rektum yırtılmaları, kalıcı olarak idrar ve dışkı tutamamaya yol açmaktadır. Kadınların çoğu maddi olanaksızlık yüzünden bu hasarı cerrahi yollardan tedavi ettirememektedir. Bu durumun verdiği utanca ek olarak, bazı toplumlarda obstetrik fistülün evlilikte sadakatsizlik ya da cinsel hastalıklar nedeniyle meydana geldiği inancı yaygındır. Fistülü olan genç kızlar ve kadınlar toplum dışına itilmekte ve aileleri tarafından terk edilmektedir. Birçoğu dilenci olmaya zorlanmaktadır.
* Bazı Afrika kültürlerinde yaygın olan bir arındırma töreni de fistüllere neden olabilmektedir. Doğumdan sonra kırk gün boyunca bir yakını tarafından yeni annenin vajinasından içeri potasyum hidratlı bir dolüsyon ( eriyik ) dökülmektedir. Bu solüsyon hatalı bir şekilde hazırlandığı takdirde, oluşan alkali, vajinanın duvarlarında kimyasal hasara neden olmaktadır. Bunun sonucunda ise fistül oluşmaktadır. ( “Cesaret Abideleri ” – Ocak 2008 )Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !
Dünyayı kazansan neye yarar ? :elsalla: :elsalla: :elsalla:
13. Eylül 2008: 15:21 #30763AnonimPasifGökkuşağının Ötesinde
Sevmek için yaşa. Yaşamak için sev. ( Amy Carmichael )
Aşağıdaki öykü, Tammy Koh adlı bir iş kadınına aittir:
Tammy yıkılmış bir halde Singapur’a döndü. Dostlarına gönderdiği bir mektupta şunları yazdı: ” Tanrı’ya bana verdiği esenlik ve koruması için şükrediyorum. O’na daha fazla bağımlı olmam ve İsa Mesih’in, öğrencileri tarafından ihanet edilip terk edildiğinde çektiği acıyı anlamam gerektiğini öğrendim.”
Aklı hala geride bıraktığı kadınlarda – kahkaha ve gözyaşlarını, zorlukları ve başarıları paylaştığı işçilerdeydi. Ekip, önderleri olmadan işi yürütmeye çalışıyordu, ama bu zor oluyordu. Tammy ise davasını sürdürmek için elinden geleni yapıyordu. Bir başka Asya ülkesine yaptığı seyahat sırasında, yetim çocuklara yardım etmek üzere benzeri bir işletmeyi orada da başlatma fırsatı doğdu.
Özel ilişkilerinde, annesiyle arası o denli iyileşmişti ki, kadın Tammy’nin Nepal’a geri dönme isteğini destekliyordu. Ardından hiç beklemediği büyük bir mutluluk yaşadı. Tammy, babasının Rab’be yönelmesine yardımcı oldu.
Dört ay sonra Nepal mahkemeleri, daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde Tammy’nin oturma izninin iade edilmesine karar verdi. Artık özgürce geri dönüp işinin başına geçebilirdi.
Tammy, Tanrı’nın onun yaşamındaki acı deneyimlerin izlerini silmesini hala hayranlıkla ve şaşkınlıkla karşılamaktadır. Tammy bir gün, O’nun sevgisinin ve lütfunun akıtılacağı bir kap vazifesi göreceğini asla düşünmemişti. Tanrı, Tammy’nin çocukluğundaki kötü deneyimleri, Nepal Krallığı’ndaki kadınlara karşı duyduğu derin bir merhamete dönüştürmüş ve onlara yardım edebileceği araçları sağlamıştı. Geçici olarak ülke dışına gönderilmesinin bile yararlı sonuçları olmuştu. Nepal’e giriş izni çıktığında, Tammy göksel Babası’nın vaadini anımsadı: “İşte senin önüne, kimsenin kapayamayacağı bir kapı koydum. Gücünün az olduğunu biliyorum, yine de sözüme uydun ve adımı inkar etmedin. ” ( Vahiy 3:8 )
Tammy bir gün bütün işletmelerin yönetimini Nepalliler’e devretmeyi umut etmekte ve bu konuda Tanrı’ya güvenmektedir. Yüreği hala Himalayalar’da olsa bile. Rab, onu başka yerlere, belki de komşu ülkelerde aynı işi başlatmak üzere gönderirse buna itaat etmeye hazırdır.
Tammy’nin ufku artık çok genişledi. Tehlikeleri göze almanın, Tanrı’ya hizmet etmenin bir parçası olduğunu öğrenmiş bulunuyor – her fırtınanın ardında harika bir gökkuşağının olduğunu da…hac5 tanri sevgidir
İnsan, canına karşılık ne verebilir ?
Dünyayı kazansan neye yarar ?
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.