Sart’da 154 yıldır kazı yapılıyor
- Bu konu 3 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
16. Temmuz 2008: 10:09 #25295AnonimPasif
Beş bin yıllık kentte 154 yıldır kazı yapılıyor
14 Temmuz, 2008 Antik çağda Lidya Krallığı’nın başkenti olan, tarihte ilk altın paranın basıldığı yer olarak bilinen, 5 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Manisa’nın Salihli ilçesi yakınındaki Sart Antik Kenti’nde 1854 yılında başlatılan kazılar, 1958 yılında bilimsel nitelik kazandı.
“Asya’nın Kraliçesi” olarak tanımlanan, Pers ve Roma yönetimleri döneminde de refah içinde yaşayan, İran’dan Anadolu’yu geçen Kral Yolu’nun sona erdiği yer olan Sart Antik Kenti’nde Spiegelthal tarafından ilk kazmanın vurulduğu 1854 yılından sonra Birinci Dünya Savaşı yıllarında da sürdürülen sistemli çalışmalar, 1958 yılından beri araştırma projesi kapsamında yürütülüyor.
1910-1914 yıllarında Harold Butler başkanlığında Amerikan Princeton Üniversitesince başlatılan sistemli çalışmalarda, Artemis Tapınağı’nda bin 230’dan fazla mezar bulundu ancak Lidya ve Roma şehirleri kazılamadı. Butler’in 1921 yılında ölümünün ardından Harvard ve Cornell üniversitelerinin 1958’den bu yana ortaklaşa başlattığı bilimsel çalışmalara önce Prof. Dr. George Hanfman, daha sonra Prof. Dr. Crawford H. Greenewalt başkanlık etti.
Antik kentte son 50 yıldır yapılan düzenli kazılarla eserler gün yüzüne çıkmaya başladı. Kazılarda Hristiyanlığın batıya açıldığı dönemde Anadolu’daki 7 kutsal kiliseden biri sayılan Artemis Tapınağı ile dünyada bilinenler içinde en büyüğü olan antik sinagog ayrıca gymnasium ve altın arıtma evi gibi önemli buluntulara ulaşıldı.
Sart Antik Kenti’nin son kazı başkanı Prof. Dr. Nicholas Dunlop, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugüne kadar yürütülen çalışmalar kapsamında birçok Lidya ve Roma kalıntısına ulaşıldığını, Roma hamamı ve gymnasiumun açılıp restore edildiğini belirtti.
O dönem için Türkiye’deki ilk büyük restorasyon çalışmasının bu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dunlop, Greenewalt döneminde (1976) ortaya çıkarılan Lidya döneminden kalma surların en büyük işlerden biri olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Dunlop, kalınlığı 20 metreyi, uzunluğu henüz 3-3.5 kilometreyi bulan ve bugüne kadar 11-12 metre yüksekliğe kadar ulaşılan tek parçalık bu yapının batı Anadolu’da şimdiye kadar Lidya dönemine ait en büyük arkeolojik mimari eser olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Dunlop, “Evet, o kadar büyük bir sur duvar ortaya çıktı. Biz bu kadar büyüğünü beklemiyorduk. Şimdi bu duvarın altında kazılar devam ediyor. Zamanı hakkında daha fazla bilgiye ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.
Tiyatronun altından ev çıktı
Surların üzerinde bin yıl sonra yapılmış Roma evlerine rastladıklarını, buradan boyalı birçok malzeme, sikke, çanak çömlek türü kalıntıları çıkarıldığını ifade eden Dunlop, Roma tiyatrosunun altında Lidya dönemine ait ev bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Dunlop, şöyle devam etti:
“Beklemediğimiz türden ev kalıntıları bulduk. Demek ki Roma ve Helenistik dönemden önce tiyatro yoktu ama yamaç evleri gibi çok güzel ev bulduk. Bir tepedeymiş ve topraktan teras duvar yapmışlar. Bahçesinde sütun ve yerde taş döşemeleri bulduk. Burada yaptığımız kazıda büyük ve geniş bir kapı çıktı ve tabanda çok bol çanak çömlek çıktı. Bunlar Manisa Müzesi’ne teslim edildi.”
”Lidya evleri beni çok heyecanlandırdı. Çünkü yaşamları hakkında ipuçları veriyor. Bu evler Persler tarafından yakılarak yıkılmış. Sart’ın son zamanlarını bu evlerden anlıyoruz. Lidyalılar açık ve çok zengin bir toplummuş ama zenginlikleri Persler
tarafından alınmış.”Sart’ın paranın ticari anlamda da ilk kullanıldığı yer olduğunu belirten Prof. Dr. Dunlop, geçmiş kazı çalışmalarında Prof. Dr. Hanfman’ın bulduğu bir atölyede altın ve gümüşün ayrılmasından oluşan saf madenden para basıldığının anlaşıldığını kaydetti.
Bunu çok önemli bir sonuç olarak nitelendiren Dunlop, az bulunan Lidya sikkelerinin çok değerli olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Dunlop, “Anladığımız kadarıyla en küçüğü olan yarım gram altın parayla bugünün değerine göre üç kuzu alınabiliyormuş. Kazı sırasında bir sikke, asker iskeletinin kafasının yanında bulundu. Eskiden cep olmadığı için küçük sikkeler ağızda taşınıyormuş. Bu bölgede altın, çaydan çıkarılıyormuş” dedi.
Çalışmalar şehirlerarası yolu değiştirdi
Prof. Dr. Dunlop, kazı çalışmaları dolayısıyla çevre yolunun güzergahının değiştirildiğini belirterek, “Burası dünyada kullanılan en eski yollardan biridir. İpek yolu gibi. Yolun tam altında sütunlu Roma caddesi, onun altında Lidya caddesi var. Lidya sur duvarının bir kapısı, onun altında daha eski bir yol var. Buradan İzmir-Ankara kara yolu geçiyordu. Görüşmeler sonucu çevre yolu kuzeye kaydırıldı. Eski yolda çalışmalarımız sürüyor” diye konuştu.
Kazı çalışmalarını yavaş ve tarihi dokuya zarar vermeden yürüttüklerini, bu yıl Roma tiyatrosu ve akropolün olduğu bölgede ve sur duvarın altında yoğunlaştıklarını kaydeden Dunlop, Sart’ın ortaya çıkarılması için geçen 50 yılda ciddi mesafe katedildiğini ama en azından bir 50 yıl daha kazı yapılması gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Nicholas Dunlop, “Kazıya yeni başlamış gibiyiz. Daha el değmemiş, dokunulmamış çok yer var. Anlayamadığımız şeyler var. Şu ana kadar yapılan kazılarda, eserlerin ancak yüzde 0,6’sı gün yüzüne çıkarılmış. Daha işimiz çok” diye konuştu.
1979’dan kalma ABD arazi aracından da halen yararlanılan Sart Antik Kenti’nde 1910 tarihinde ABD’den getirilen vincin artık antika süs olarak kullanıldığı gözlemlendi. Kazı çalışmalarında yararlanılan lokomotifin ise savaş yıllarında kullanılmak üzere bölgeden alındığı öğrenildi.
Para basımı canlandırılacak
Manisa Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse ise Sart’ın tarihte ilk paranın basıldığı yer olması ve Artemis Tapınağı’nı bünyesinde bulundurması dolayısıyla Manisa’nın en önemli tarihsel zenginliklerinden olduğunu kaydetti.
Bu açıdan Sart’taki kazıların tamamlanmasının Manisa’nın marka kent duruşuna en büyük katkıyı sağlayacağını ifade eden Karaköse, henüz büyük kısmı gün ışığına çıkarılmayan antik kentteki çalışmalar bitirildiğinde bölgenin, dünyanın çok ilgisini çekeceğini vurguladı.
Karaköse, “Arkeolojik kent haline gelecek Sart’ta önümüzdeki günlerde değişik projeksiyonları hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Bunlardan en önemlisi Sart’ta ilk paranın basılışının canlandırılması olacak. Bu, Sart’a gelen turistlerin sayısının artmasını sağlayacak.
http://www.cnnturk.com/YASAM/haber_detay.asp?PID=223&HID=1&haberID=480670
Not : Sart Kilise’si Kutsal Kitap’ın Vahiy Kitap’ında belirtilen yedi Kilise’den biridir.
16. Temmuz 2008: 10:41 #29732AnonimPasifSevgili Rab’deki kardeşim sonsuzdiren ; bu ilettiğin güzel yazı bana, 1983’teki bir anımı anımsattı ( Şu anda İzmir 42 derece; nemide hesaba katarsan !… ): 1983 yılında ; Sart’ı gezdim. Konya’dan İzmir’e gelirken. Özellikle; tuvalet sistemi ve kanalisazyon sistemi dikkatimi çekmişti. İkincisi – o zaman çıkartılan kısımlar ve yanındaki bahçelik ve de yolun yanının alt kısmında kazılan yerler – daha eski dönemlere ait kullanım yerleri ve de eşyalar gözüküyordu.
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !
” Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız.Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. ” ( Luka 6:37 ) isasiyahbeyaz rabbe hamdolsun
16. Temmuz 2008: 11:17 #29735klausAnahtar yöneticiSevgili Sonsuzdiren,
Bu bilgileri bize aktardığın için çok memnun oldum. Gerçekden de ülkemizdeki kazılar teknolojiyi de kullanarak ilerlemekte.
Bende Ekrem Akurgal’ın kazılarında çalışmıştım. Bana ait olan bölgede bir ev çıkarttım. Gerçekden de harika bir duygu. Evin temelinden çömlekler fışkırmıştı. Orasının mutfak olduğunu anlamam uzun sürmedi. Zaten açmayı kazdıkça ‘açma=çalışılan alan’ elime gelen çeşitli dönem parçalar çok heyecan vericiydi. Katman katman olduğu için, çeşitli dönemlerden kalma parçalar hemen kendi özelliğini yansıtıyordu.
Ama yıllardır bir sorun vardır ki şöyle; ülkemizdeki bazı önemli kazı alanları yabancıların tekelinde. Bu durumdan da mezun olan genç arkeolog arkadaşlar pek memnun olmaz. Arkadaşlar kazılara başvuru yaptıkları zaman geri çevrilirdi.
Şu an durum ne aşamada fikrim yok. Pamukkale kazılarına başvurulur alınmazlar çünkü orada italyanlar çalışmakta. Efes kazılarına başvurulur olmaz çünkü orada Avusturyalılar çalışmakta. Afrodisias’a başvurulur olmaz çünkü orada Amerikalılar çalışmakta. Bergama’ya başvurulur olmaz çünkü orada Almanlar çalışmakta….Bu liste uzar gider.
Arkadaşlar eğer benim gibi üniversite boyunca yüksek puanlarla sınıfları geçtikçe, o yaz kendi hocalarının kazılarına katılabilirdi. Yani mezun oldukdan sonra elinizi kolunuzu sallayıp bir kazı yerine başvuru yapamazsınız. Almıyorlar çünkü kazıya yüklü miktarda hem maddi olarak yardım ediyorlar hemde kendi ülkelerinden uzman hocalar ve öğrenciler getiriyorlar. Yazıda da belirtilmiş bakın; Amerikalılar’dan kalma arazi aracı ve vinc vs vs.
Yani her türlü teknolojiyi onlar sağladıkları için bizim onların karşısında bir şey isteyecek durumumuz kalmıyor!! Kendi topraklarımızda genç arkeolog arkadaşlarım yetişemiyor!!
Ben üniversiteyi bitireli çok uzun yıllar oldu. Belki benden sonra bir değişiklik olmuştur. Belki sistem değişmiştir, bilemem. Ama öyle olursa çok mutlu olurum arkadaşlarım adına. Bunu paylaşmak istedim sizinle.
Rab sizinle olsun. Esen kalın.16. Temmuz 2008: 12:49 #29741AnonimPasifSayın Kayram ( Haddim değil , ben bir arkeolog değilim . ) , sistemin değiştiğini sanmıyorum( değiştiyse de bir şey ifade etmem yalnış olur. ). Sart’ta gitmemin nedenlerinden biri de; arkeolog arkadaşa fransızcadan çeviriler yapacaktım. Önce gözümle görmek istedim. Ezbere davranmak yalnış olur diye ! O zaman bazı izlenimlerim olmuştu. Sonra İzmir akeoloji, müzesindeki bir kitabı çevirdim,arkadaşımın istemi üzerine.Sizinle bunu paylaşmak istedim sadece !
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.
Lütuf; İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !
” Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. ” ( Luka 6: 37 ) hisusa tanri sevgidir
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.