Tanrı’nın Varlığını İspatlayabilir misiniz?

  • Bu konu 5 izleyen ve 4 yanıt içeriyor.
5 yazı görüntüleniyor - 1 ile 5 arası (toplam 5)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25204
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’nın Varlığını İspatlayabilir misiniz?

    Filozoflar ve ateistler bu soruyu niçin çok severler?

    ispatlar.jpg

    Immanuel Kant, Critique of Pure Reason (Salt Aklın Tenkiti) isimli eserini yazdığından bugüne dek, düşünürler arasında Tanrı’nın varlığını kanıtlamanın imkansız olduğu ısrarlı bir şekilde dile getirilir. Açıkçası bu iddia, tüm dünyadaki aydın ya da entelektüel çevreler tarafından bir tür dogmaya yükseltildi ve kabul edildi. Benim bunu dogma olarak nitelendirme sebebim ise, bu kişilere her ne zaman bu konuyu açsam aldığım şiddetli tepki, küçümseyici bakışlar ve alaycı ifadeler olmuştur. Birisi “Tanrı’nın varlığını kanıtlayamazsın” dese içimden şunu sormak geçer: “Nerden biliyorsun ki? Benimle daha yeni tanıştın! Sen benim neyi yapabileceğimi ya da yapamayacağımı nasıl bilebilirsin?”

    İnsanlar “Tanrı’nın varlığını kanıtlayamazsın” derken ne kast ederler? Çoğu insanlar, benim insanları Tanrı’nın olduğuna, varlığına ikna edici bir felsefi tartışmaya giremeyeceğimi kast ederler. Ancak gözden kaçan bir unsur vardır: eğer ben en katı ve en ateşli ateisti ikna etmeyecek olursam, gerçekten de Tanrı yok mu demektir? Eğer bu kadar katı bir ateisti ikna edemezsem, onların iddiası geçerli ancak benimki geçersiz mi olur?

    Bir kere tüm dünyadaki düşünürleri ikna edecek bir iddiaya sahip olamayacağımı biliyorum. Ancak bu durum bana Tanrı hakkında ne anlatır? Hiçbir şey. Bu durum bana Tanrı hakkında değil, ispatın doğası hakkında bir bilgi verir. Ben herkesi ikna edecek bir argüman ortaya atamasam da Tanrı, şüphesiz bir şekilde vardır. Argümanlar veya iddialar, gerçekleri değiştirmez.

    Herkesi, her konuda ikna edemeyiz. Tüm insanları, aslında dünyanın 5 dakika önce oluşmadığına ve tüm anılarımızın bir illüzyon olmadığına, etrafımızdaki herkesin akıllı robotlar olmadığına ve çok azımızın gerçek insanlar olduğuna, şu anda uzaylı bilim adamları tarafından incelenen bir labarotuarda olmadığımıza ikna edemezsiniz.

    Şüphe içermeyen bir tane bile felsefi iddia yoktur. Tanrı’nın varlığına dair felsefi argümanlar, matematiksel kesinlik içeremez, ancak argümanların bu doğası Tanrı’nın varlığını zayıflatmaz. Argümanların doğası, Tanrı’nın varlığı sorusunu, sonsuzluk var mıdır sorusu ile aynı kategoriye koyar.

    Bu durum, Tanrı’nın varlığı için ortaya atılan argümanları faydasız yapar mı? Kesinlikle hayır. Tüm insanları Tanrı’nın varlığına ikna edememem demek Tanrı’ya inanmak için sebeplerim olamayacağı anlamına gelmez. Belki de benim inanç sebeplerimin bazıları senin için ikna edici olabilir. Eğer Tanrı’nın var olduğuna inanmak için ikna edilemezsen bile, benim düşüncelerim faydasız olmayabilir. Dünyanın beş dakika önce oluşmadığına, diğer insanların robot olmadığına inanmak sağduyumuzun bir eylemidir. Bazı şeylere, kanıtlanmadan da inanmak doğaldır ve mümkündür. Belki de Tanrı’nın varlığına dair bazı argümanlar, sizin için Tanrı’ya duyulan inancı mantıklı kılacaktır.

    Peki biz Tanrı’nın var olduğunu nasıl bilebiliriz? Şüphe edilemez kanıtları aramak yerine alternatif düşünceleri ve delilleri tartarız. Hangi alternatifin, kanıtlara en çok uyum sağladığına bakarız.

    Yazan: Gregory E. Ganssle, Ph.D.

    http://www.kampusweb.com/makaleler/ispatlar.html

    #29968
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’nın varlığını kimse ıspatlıyamaz, kimsenin oraya gitmişliği ve ya oradan gelen birisi yoktur.

    Bence tanrıya inanmak afyon gibidir içine cektikce seni daha fazla içine ceker ve var olmayan duygularla seni besler aynı şekilde inanmamakta öyledir neden dünyaya geldiğini ne amaca hükmedeceğinin bilemessin, ama ben kendime bir amaç buldum ve o amaç İnsanlara yardım etmek. İnsanları eşit kılmak için elimden geleni yapacağım. Bir tanrı varsa beni o amaç için suçluyacaksa o tanrı zaten benım için yoktur.

    Herkes inancını kendi seçecektir ve bu inanacı secerker hic bir baskı altında kalmaması gerektiğine inanıyorum.Karar verirkende verdiğiniz karara sonuna kadar inanmalı ve inanıyorsanız ibadetinizi tam yapmalısınız.

    #29986
    Anonim
    Pasif

    @Nikolay 8056 wrote:

    Tanrı’nın varlığını kimse ıspatlıyamaz, kimsenin oraya gitmişliği ve ya oradan gelen birisi yoktur.

    Bence tanrıya inanmak afyon gibidir içine cektikce seni daha fazla içine ceker ve var olmayan duygularla seni besler aynı şekilde inanmamakta öyledir neden dünyaya geldiğini ne amaca hükmedeceğinin bilemessin, ama ben kendime bir amaç buldum ve o amaç İnsanlara yardım etmek. İnsanları eşit kılmak için elimden geleni yapacağım. Bir tanrı varsa beni o amaç için suçluyacaksa o tanrı zaten benım için yoktur.

    Herkes inancını kendi seçecektir ve bu inanacı secerker hic bir baskı altında kalmaması gerektiğine inanıyorum.Karar verirkende verdiğiniz karara sonuna kadar inanmalı ve inanıyorsanız ibadetinizi tam yapmalısınız.

    Sana esenlik olsun sevgili Nikolay;
    Din afyondur söylemi ilk Sosyalist kuramcı Karl Marx ile dillerin. Açılımı: depresyonda olanlar, yüreği kırıklar ve zayıflar için bir uyuşturucudur. Yaşamın, boyu aşan zorlukları karşısında insanlar böyle bir ihtiyaç içine girerler.
    O dönemin feodal ve oluşmakta olan kapitalist yapısına bakarsan, insanlar hak talebi yerine acizliklerini avutacak bir sığıntı ararlar. Evet sevgili dostum, bu sığınma noktası bir dindir ve insanların kendi beyinlerinde yarattıkları ve adına Tanrı dedikleri bir güçtür. Psikoanaliz uzmanı Freud bunu destekler bir yaklaşımla şöyle der ” din, deprem ve fırtına gibi kişisel olmayan güçlere karşı insanın kişisel ve karakteristik davranışı ile başlar”. Fakat Tanrı sözüyle yaşayan bir Hristiyan dünyanın gerçekliğinden kendisini yalıtamaz. İmanlı o gerçekliğin tam göbeğinde RAB’bin tanıklığında bulunmaktadır.Eziyet varsa çekmeli çünkü biz Efendimizden üstün değiliz. Mesih’i solurken uyuşmak için değil aksine Ruh’la dolarak yaratılışın dörtbucağına ulaşabilmek için güç buluyoruz.
    evet bir noktada haklısın. Hristiyan düşünürler artık eskisi gibi dünya felsefesine ve bilimine hakim değiller. Bilimin ilk çıkışı malum Kutsal Kitap kökenlidir. Kutsal Yazılar’da Tanrı “her şeye egemen olun” der. ve bir şey üzerinde egemenlik sürmek için o şeyi tanımak zorundasınızdır ve bilimin başlangıcı bu tanıma sürecidir. ve malesef ki doğa üzerindeki hakimiyet ve doğasal koşullara bağlı yaşamsal rahatlama insanın Tanrı’ya dahada yabancılaşmasını doğurmuştur. Tıpkı babil kulesi gibi orjinal günah haricindeki dünyevi günah katlanarak büyümektedir. Fakat Tanrı bunu zamanın başlangıcında bilir ve der ki ” iyi kimse yok”. insan ancak dünyasal iyilik aldatmacası içinde yaşar ve ne doğaldır ki o iyiliği deşmeye başladığınızda içinden bencillik, kıskançlık, bölünmeler, çekememezlik, çılgın eğlenceler ve sonu gelmez bir özgürlük tutkusu çıkar. özgürlük gerçekten kendi içinde özgür müdür acaba. Özgürlükden sınır aşımı yolculuk yapılabilir mi? yok, özgürlük zorunluluğun bilince çıkmış halidir.
    Oysa Kutsal Yazılar’da diyor ki ” RAB’bin Ruh’u neredeyse orada özgürlük vardır”.ve bu özgürlük içine serpiştirilmiş unsurlar, sevgi, sabır, şevkat, yumuşal huyluluk ve özdenetimdir.
    birincisi ve senin bahsettiğin iyilikle Tanrı’nın varettiği iyilik arasında eminim ki çok fark var. Marx ve birçok teorisyenin söylediklerinin ötesinde ben sana birşey söylemek istiyorum. Kutsal Kitap’ı şayet okursan görürsün ki o felsefenin, sosyolojinin, psikolojinin ve herşeyden önemlisi yaşamın ta kendisinin açıklamasıdır.
    Ha Tanrı’ya inanman konusunda benim yapabileceğim birşey yok elbette çünkü onu sadece Tanrı’nın kendisi yapar.

    #30348
    Anonim
    Pasif

    ayrıca tanrının varlığını ispat etmek konusu bilimin işi değildir.

    Bilim sevgiyi de özlemi de mutsuzluğu da ispat edemez.Ne de olsa görünmüyorlar değil mi?:)

    Ayrıca tanrıya inanmayanlar olduğu gibi,tanrıya inanan bilimadamları da bulunmaktadır.
    Bizde Hristiyanlar olarak her an tanrının kutsal ruhu ile yaşadığımız için görmesekte inanabiliyoruz göksel babamıza hamdolsun3

    #31106
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’nın varlığını ispatlamak somut olarak gerçekleşmesi zor birşeydir. Çünkü insanların inkar ettiği Tanrı inkar edenler için yoktur. Mesela Dinazorları hiç görmedik.Ama onların önceden var olduklarını biliyoruz.Bilimsel olarak kalıntıları insanoğlunun elindedir ve bu Dinazorların daha önceden var oldugunun kanıtıdır. Tanrı’nın kalıntıları ise yollamış oldugu sözlerdir.Yaratmış olduğu kusursuz evrendir. benim hep bir sözüm vardır: ‘Insanlar daha Evrenin sırrını bile çözememişken Evreni Yetkileri sınırsız bir Tanrı’nın yaratmadığını söylüyor..’Tanrı’yı anlamanın Tanrı’yı tanımanın Tanrı ile konuşmanın en iyi yolu ona dua etmektir. Tanrım bana yardım et,Bana doğru yolu göster dediğinizde o size doğru yolu er ya da geç gösterecektir. sevgilerhac5

5 yazı görüntüleniyor - 1 ile 5 arası (toplam 5)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.