Tanrı Gerçekten Var mıdır? gv
(John Blanchard)
Temel soru şudur: Eğer Tanrı yoksa, O’nu anlamak anlamsız bir şeydir. Tanrı’ya gelen herkes O’nun var olduğuna inanmalıdır. Tanrı’nın varlığını matematiksel bir şekilde ‘kanıtlamak’ imkansız olduğu halde kanıtlar çok inandırıdır.

Evrenin var oluşunu ele alalım: Evrenin var oluşunun bir rastlantı sonucu gerçekleştiğini söylemek kafalarda bir sürü sorunun oluşmasına neden olur ve bunlardan hiçbirini yanıtlamaz. Aynı şey, ‘dünyamızın güneşin patlaması sonucu oluştuğu’ kuram için de geçerlidir. Örneğin ham maddeler nereden geldiler? Büyük bir patlama ise hiçbir şeyden bir şey yaratmaz! Evrim düşüncesi yaygın olduğu kadar da zayıf bir kuramdır; yeryüzünde var olan inanılmaz derecede hayret verici karmaşıklığa sahip canlıları bir yana bırakalım, nasıl olur da ‘hiçbir şey’ evrim geçirip ‘bir şey’ olabilir?

Bütün diğer kuramlar da aynı derecede zayıftır. Tek doyurucu yanıt şudur: Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı. Dünyamız ‘kendisinde zaten her zaman var olmuş olan’ maddeleri içeren ve büyük bir rastlantının anlamsız bir sonucu olan bir yer değildir.

Bunun yerine, evren Tanrı’nın emri üzerine oluşmuştur. Şöyle ki, görünen şeyler görünmeyenlerden oluşmuştur. Doğanın başlangıcı vardı ve doğayı yaratan Tanrı’ydı. ‘Çünkü O söyleyince, herşey oldu; O buyurunca her şey göründü’.

Bu gerçek, uzayın büyüklüğünden mikrosikobik organizmalara kadar her şeyi bir arada tutan evrensel yasalar ve her yerde görünen hayret verici düzen ve plan tarafından sağlamlaştırılır. Ancak plan olması için planı yapan biri ve yasaların olması için de yasaları yapan biri gereklidir – ve bunların her ikisi de Tanrı’dir! Dünyayı ve içindekilerin tümümü yaratan, gögün ve yerin Rabbi olan Tanrı’dır.

Ancak Tanrı’nın ‘dünyayı yarattığının en güçlü kanıtı’ insanın kendisidir. İnsan diğer farklı olarak adına ‘kişilik’ dediğimiz bir şeye sahiptir; akıllıca kararlar alır, bir vicdanı vardır ve doğruyla yanlış arasında bir ayırım yapabilir. Sevebilir ve merhamet duyabilir. Hepsinden öte içinde tapınma güdüsü vardır. Bütün bu nitelikleri nereden almıştır? Bu nitelikleri, ne evirm ne de bir rastlantılar zinciri orataya çıkarabilirdi. Konuya verilecek en açık yanıt şudur: Rab Tanrı, insanı topraktan yarattı ve burnuna yaşam nefesini üfledi. Böylece insan yaşayan can oldu.’

İnsan bir rastlantı sonucu oluşmamıştır, evrenin Yaratıcısı tarafından şaşılacak ve huşu duyulacak bir biçimde yaratılmıştır.