herkes günah işledi
- Bu konu 5 izleyen ve 9 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
16. Ağustos 2009: 17:16 #24822AnonimPasif
mesih inanlılarının kurtuluş konusundeki görüşünü anlayabilmek için bir kimsenin günah konusundaki inançlarını tekrar bir gözden geçirmesi gerekir .bu gayet nazik bir konudur ve sayfada tam anlamıyla derinlemesine acıklanması biraz güçtür .günah kavramı özetle ilk adam adem ve ilk kadın havva adem bahçesinde yasaklanmış meyvayı yemeleri ile başlmıştır .şaytanın oyununa gelmiş ve mayvayı yemişlerdir .bu tanrı ın iradesine karşı gelme olayıdırsonuta allah onları bahçeden ve huzurundan kovmuştur o zamandan bu yana insanoglu tanrı a karşı geleye devam etmiştir havari pavlus …romalılar .3—23…de şunu söylemiştir çünkü herkas günah işledi ve tanrı nın yüceliğiden yoksun kaldı ……1 yuhanna 1 —8…günahımız yoktur dersek kendi kendimizi aldatırız ve içimizde olmaz .demiştir dürüst olan herkes biz insanların tanrı a ve onun kutsal sözüne karşı geldiğini kabul edecektir .bu günahtır ve mesih inanlıları isa yı sadece bir peygamber ya da mesih olarak degil bir kurtarıcı olarak görmektedirler .ve günahları n itraf edilmesi affedilmenin vaz geçilmez bir gereğidir ….kardeşler rabde yeni oldugum bir kusurum olursa afınıza sıgınıyoru eyer öyle bir hata işliyorsam rab beni af etsin rabin esenligi üstunüzde olsun
17. Ağustos 2009: 8:31 #33420AnonimPasifanadan doğan çocuk tertemiz ve günahsız olarak doğar.
Akıl ve irade verilmeyen insanlara günah yoktur.
Tövbe Haşa, çocuk anne karnında mı Günah işledi ?
o zaman ana karnında ölenlerin cehenneme gitmesi lazımdır :D
Bu durumda da en büyük Rahmet ve merhamet sahibi yüce Allah (c.c.) adaletsiz olmuyor mu ?
Halbuki hüküm verenin de adaletin de merhametin de en büyük sahibi Akllah (c.c.) dır.
Öyle ki ananın oğluna duyduğu merhamet onunkinin yanında okyanusta damladır
17. Ağustos 2009: 15:09 #28629AnonimPasifKelebek;14927 wrote:anadan doğan çocuk tertemiz ve günahsız olarak doğar.Akıl ve irade verilmeyen insanlara günah yoktur.
Tövbe Haşa, çocuk anne karnında mı Günah işledi ?
o zaman ana karnında ölenlerin cehenneme gitmesi lazımdır :D
Bu durumda da en büyük Rahmet ve merhamet sahibi yüce Allah (c.c.) adaletsiz olmuyor mu ?
Halbuki hüküm verenin de adaletin de merhametin de en büyük sahibi Akllah (c.c.) dır.
Öyle ki ananın oğluna duyduğu merhamet onunkinin yanında okyanusta damladır
Evet insanlar doğar doğmaz günah işlemezler. Günah için de belli bir akıl olgunluğuna erişmesi gerekir. Ama hiç şüphesiz o yeni doğmuş bebek ileride günah işleyecek. Müslümanlar nedense biz hristiyanlar herkes günahkardır dediğimizde hemen bebekleri söylüyorlar. Bir bebek nasıl günahkar olur. Ama bebekken zaten günah nedir bilmez. Aklı başında değildir. Ne zaman kendi benliğinin farkına varır, kararlarını bilerek vermeye başlar o zaman günah işlemeye de başlar. Bu tüm insanlar için geçerlidir. Herkes günah işliyor. Kök günah deriz biz buna. Günahlı, hastalıklı bir ruhla doğarız. Bu ruha, bu karaktere o bebek de sahip, ve bu nedenle günah işleyecek. İnsan kusurludur. Adem ve Havva’nın günahından sonra İnsan iyiyle kötüyü bildiğinden beri, günah işliyor. Ama atalarımızın bu ilk günahından önce günahsızdılar.Tanrı’nın ilk yaratışında ki günahsızlıkla yaşıyorlardı. Ne zaman isyan ettiler, ne zaman yasak meyveyi yiyip gözleri açıldı, günah da o zaman insanlığa kalıcı bir hastalık gibi geçti. Kimse günahsız olduğunu veya hiçbir zaman günah işlemediğini söyleyemez. Neden? Bir kişi bile (Rab İsa Mesih hariç) günahsız olduğunu, Tanrı’nın yüzüne bakıp da cesaretle söyleyemez. Durum böyleyken neden insan günahkar olarak doğar ve günahkardır dediğimizde bunun böyle olmadığı söyleniyor. Günah da kalıtsal hastalık gibi İlk Atalarımız olan Adem ve Havva dan biz geçti. Bu nedenle onlar Aden bahçesinden kovulduklarında, biz de kovulduk. Kimse Aden bahçesini görmedi değil mi? Göreniniz var mı? Ne de Yaşam Ağacından yemeye devam eden Adem ve Havva çocukları, var mı? Demek ki insanoğlu atalarının yaptıklarından etkileniyor. Nasıl ki annem ve babam, her ikisi de kalıtsal hastalığa sahipken ben de aynı hastalığa çaresizce sahip oluyorsam, tüm insanlar da bu ilk insanların yaptığı her iyi ve kötü şeye ortaktır. Dolayısıyla iyiyi ve kötüyü bildikleri için biz çocukları da iyiyi ve kötüyü biliyoruz. Bu nedenle, bu sebepten dolayı Tanrı nasıl onları cezalandırıp, Aden de kalmalarına izin vermediyse, artık O’nun (Tanrı’nın) sesini, yüzünü göremediyse, ruhsal bağları nasıl koptuysa,artık yaşam ağacının meyvesini yiyemeyip ölümsüz ellerinen alınmışsa, her doğan bebek de aynı durumdadır. Tıpkı ataları gibi.
Biz insanların ruhu, benliği günah işlemeye meyillidir demek az kaçıyor, aslında mutlaka günah işler. Bebekken değil ama 14 yaşında işler. Öyle ya da böyle işler. Biz bu kök günaha sahibiz. Günahkar bir öze sahibiz. Hiç günah işlemeyen insanın olmayışı bunun en açık göstergesidir.Bu nedenle insanlar günahkar halleriyle kesinlikle Rab’bi göremezler. Bilemezler. Ama Rab bunu istemiyor. Bizi kendi huzuruna çıkarabilecek kudrette ve güçte olduğunu Mesih’i bizim uğrumuza feda ederek gösterdi. Bu insanoğluyla Tanrı arasında, Tanrı’nın gerçekleştirdiği bir BARIŞ ANTLAŞMASI için bir ön ve değiştirelemez maddesidir. Rab insanoğlunun günahlarını bağışlıyor ve insanlara kutsal ve içinde günah kesinlikle barındırmayan, pak, tertemiz, esenlik kaynağı olan Kendi Ruhunu içimize yerleştirmeyi vaad ediyor ve nitekim Barış Antlaşmasının değiştirilemez ve ön koşul olna maddesini kabul edenlere ve imzalayanlara vereceğini söylüyor. Bu antlaşmayı imzalayanlar bu vaadin gerçekliğine şahitlik eder. Biz buna şahitlik ederiz. Ön ve değiştirilmaz koşul Rab’bin kendisi olan ve bizi kurtarmak için kendini feda eden bedende görünümü olan İsa Mesihi günahlarımızı bağışlatan kurban olduğunu ve bizim yerimize günahlarımızın bedelini ödediğini kabul ettiğimizi ve dolayısıyla tek kurtarıcımız ve Kralımız olduğunu kabul ettiğimizi açıklamaktır. Ve diğer madde ise günahkar olduğumuzu, kendi gücümüzle değil ama Rab’bin istemiyle kusursuz olabileceğimizi kabul edip, tüm işlediğimiz günahlardan tövbe etmektir.Böylece tekrar Aden bahçesinde olduğu gibi Rab’bin sesini duyabilecek, O’nun sözlerini işitebileceğiz. Ama günahkar olmadığını kabul etmeyen hiçbir yürek, ya da kendi gücüne ve kutsallığına güvenen yürekler Rabbin lütfuna erişemeyecektir. Kurtuluş alçakgönüllüleredir. Gerçekten günahkar olduğunu kabul edenleredir.17. Ağustos 2009: 16:50 #33423AnonimPasifgünahları yanlız Allah bağışlar. insanı o yaratır. dünyaya o gönderir. canını da azrail aracılığı ile o alır. ondan başka ilah da yoktur. ondan başka rab de..Bütün dinlerin temelinde tek tanrı inancı vardır. Hristiyanlık ve museviliğin gerçek kaynağı tek tanrı inancıdır. Hiçbir insan kimsenin günahını yüklenmeyeceği gibi günahlı olarak da dünyaya gelmez. Af mağfiret ve dua da bir tek ona edilir.
17. Ağustos 2009: 18:06 #33422AnonimPasifSayın Kelebek,
Değişik yazılara yaptığınız yorumlarınızı okudum. Siz apaçık bu sitede İslâm tebliği yapıyorsunuz. Öyle değil, böyledir diyorsunuz.
Şunu bilmenizi isterim ki, bu sitedeki neredeyse herkes; sizin okuduklarınızı okuduktan, bildiklerinizi öğrendikten sonra, İslâm’dan vaz geçti ve Hristiyan oldu. Hristiyan olanlar, İslâm’ı bilmiyenler değil. Okuyup ne olduğunu öğrenenlerdir.
Bu yüzden, karanlığınızla bizi aydınlatmamanızı rica eder; tebliğinizi yapacak daha cahil insanlar bulmanızı tavsiye ederim.
Hristiyanlığı öğrenmek istiyorsanız ve bu konuda sorularınız varsa, bu Forum’da kalabilirsiniz. Biz İslâm’ı öğrenmek isteseydik, o zaman biz size gelirdik. Sizin sitelerinizi ziyaret ederdik.
Saygılar.
17. Ağustos 2009: 19:05 #33425AnonimPasif@Kelebek 14933 wrote:
günahları yanlız Allah bağışlar. insanı o yaratır. dünyaya o gönderir. canını da azrail aracılığı ile o alır. ondan başka ilah da yoktur. ondan başka rab de..Bütün dinlerin temelinde tek tanrı inancı vardır. Hristiyanlık ve museviliğin gerçek kaynağı tek tanrı inancıdır. Hiçbir insan kimsenin günahını yüklenmeyeceği gibi günahlı olarak da dünyaya gelmez. Af mağfiret ve dua da bir tek ona edilir.
bazı dinler iyi işleri ve kötu işleri sevap yaptıklar kiyamet gönünde tarezi kendi yararlarına çevireceklerine ve allah ın yaptıkları kötü işler onları affedeceklerini düşünme hatası işlemektedirler bu konuda işaya peygamber işaya,64 –5…6..biz kurtulurmuyuz çünkü hepimiz murdar olduk ve bütün salah işlerimiz kirli asvap gibidir. isa ya olan iman aracılığı ile günahların affedilsiyle olası kılnabilir ibraniler .10—16…22.. onların günahları ve suçlarını artık aramıyacağım
18. Ağustos 2009: 6:57 #33429AnonimPasifKelebek;14933 wrote:günahları yanlız Allah bağışlar. insanı o yaratır. dünyaya o gönderir. canını da azrail aracılığı ile o alır. ondan başka ilah da yoktur. ondan başka rab de..Bütün dinlerin temelinde tek tanrı inancı vardır. Hristiyanlık ve museviliğin gerçek kaynağı tek tanrı inancıdır. Hiçbir insan kimsenin günahını yüklenmeyeceği gibi günahlı olarak da dünyaya gelmez. Af mağfiret ve dua da bir tek ona edilir.Biz birden çok Tanrı’ya inanmıyoruz. Bu sizin anlayışsızlığınızdan kaynaklanan bir yorumdur. Bir Tanrı inancı Tevratta ve İncilde her zaman vurgulanır. Siz Tanrı’yı kısıtlıyorsunuz, Tanrı sonsuzdur diyorsunuz ama sonsuzluğunun sonucu olan bir şeyi kavramayı reddediyorsunuz. Yani Tanrının Hem Mesih’in bedeninde yeryüzüne geldiğini ama aynı anda da Göklerde ki Tahtında Tüm alemleri yönetmeye devam edebileceğini, hakim olmaya devam edebileceğini kabul etmiyorsunuz. Bu imansızlıktır. Sizin buna itirazınız imansızlığınızdan ileri geliyor. Bize bu nedenle suçlayamazsınız, şirk koşanlarla bir tutamazsınız, putperest inanca sahip olduğumuzu söyleyemezsiniz. Çünkü açıklıyoruz, öyle değildir.
Ve size yazmış olduğum bir önce ki cevabı anlayarak okumadığınızı da cevabınızdan anlıyorum. Rab sizi bu düşüncenize, inancınıza göre yargılayacak. Ve bu yargınıza göre ne yazık ki günahlarınız olduğu gibi duracak, günahkar ruhunuz da değişmeyecek ve bir tek günahı olan bile cehenneme gidecekse sizin de oraya gideceğiniz ve sonsuzca orada kalacağınız da gerçek olacaktır. Bunun böyle olmaması için, Rab’bin LÜTUF YILI henüz bitmemişken, Rab’bin MESİHİYLE gelen lütfunu ve merhemetini kabul edin. Reddetmeyin.
18. Ağustos 2009: 10:56 #33430AnonimPasifBu siteye gelen müslüman kardeşlerimiz maalesef benliğin tesirinde ve ‘Hamle bre kâfir’ modunda, ‘Kefere’ye (Yani bizlere) ‘Doğru'(!) olanı tebliğ için geliyorlar. Sadece İslâmi kaynaklara dayalı olarak Hrsitiyanlık hakkında öğrendikleri bilgi ve yorumları burada temcit pilâvı gibi yineliyorlar.
Gerçi ne öğrenmişlerse, neye iman etmişlerse, ona göre davranmaları gayet doğaldır. Bunun için onları suçlamıyor/yargılamıyorum. Çünki kısa bir süre önce ben de benzer davranışlar sergiliyordum.
Benim İncil’i okuyup incelmeme, üzerinde tefekkür etmeme ve en nihayet İsa MESİH efendimi tanımama vesile olan bir âyeti nakledeceğim.
‘Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!’ Yuhanna 8/7
Devamlı ‘Mesih imanlısı’ olduğumuzu vurgulayıp, yeri geldikçe bu âyeti tekrar ederiz. Ama elimize geçen ilk fırsatta, taşın en büyüklerini seçmeyi de ihmâl etmeyiz.
Halbuki İsa MESİH ne diyor…!
“Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız. Başkasını nasıl yargılarsanız, siz de aynı yoldan yargılanacaksınız. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak.” Matta 7/1-2
Gerçi forum da her soru sahibine aynı sabır ve hilm ile cevap vermek zordur. Bunu kabul ediyor ve hâddimi aşarak kimseyi suçlamıyorum. Ancak, insanların hatâlarını açığa vurmak gerekiyorsa, bunu lisân-ı münâsip ile yapmalıyız. Söylediklerimiz Tanrısal doğrular da olsa, insanın yüzüne çarpar gibi ifâde edecek olursak, kimseleri kazanamayız. Ego ruhsal öğretiyi perdeleyerek hedef saptırmak için pusu da bekler. İnsanların egolarını kaşıyıp tahrik ederek öne çıkarısak, “Tanrı’ya hizmet” ettiğimizi zannederken İblis’i güldürürüz.
Kimseyi inancından dolayı suçlamamak gerekir. İman RAB Tanrı’ya olduğu için bu hususu yargılayacak da ancak O dur.
“Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez. Bana geleni de son günde dirilteceğim.” Yuhanna 6/44
Şu halde bizler kendimizi ‘İnâyet sahibi’ gibi görmemeliyiz. Ancak vesile olabiliriz.
Foruma tebliğ/tartşma amaçlı gelene bir şeyler anlatmak beyhûdedir. Çünki o, kendi yanında bulunanların doğruluğundan son derece emindir. Kalpleri yönlendiren ise ancak RAB Tanrıdır. Bizler ise sedece akla hitâp edebiliriz. Kısmen duyguları de etkileyebilmemiz mümkündür. Fakat bu etki, kaya üzerindeki az toprakta bitmiş güzel bir ‘Çiçek’ gibidir. Ne kadar ‘Etkleyici’ görünse de, ilk rüzgâr da savrulup gider. Söz konusu iman olunca, tüm insanların akıl kapsı kısmen açık; gönül ise kapsı tamaman kapalıdır. Tüm tartışma akıl kapsında geçince, Şeytan ‘Baş hakem’ rolünü alıverir.
Buradan olumsuz duygularla ayrılan insanların İsa MESİH’i geç tanımalarında bile sorumluluğumuz olacaktır. Mahkeme yargıcı gibi ‘Suçlu ayağa kalk’ mantalitesinde yaklaşımların kimseye faydası olmaz. Ben İncil’i okuduğumda İsa MESH’in iki grup insana karşı sert davrandığını gördüm.
1- Yalancı ve ikiyüzlülere..
2- Bilgi ve ibâdetleri ile böbürlenen din adamlarına.Mesih İmanlısı olmak, tevazû sahibi olmayı gerektirir. İman, ‘Doğru-yanlış’ testi inceler gibi değerlendirilmez.
Son olarak da bu mesajı okuma nezâketi gösteren ve Mesih imanlısı olan/olmayan herkes için bir uyarı niteliğinde İncil den şu âyeti nakledeceğim. Yorumlamaya ehil değilim. Ama hepimiz üzerinde tefekkür edelim.
“Büyük bir kalabalığın toplandığı, insanların her kentten kendisine akın akın geldiği bir sırada İsa şu benzetmeyi anlattı: ‘Ekincinin biri tohum ekmeye çıkmış. Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düşmüş, ayak altında çiğnenip gökteki kuşlara yem olmuş. Kimi kayalık yere düşmüş, filizlenince susuzluktan kuruyup gitmiş.Kimi, dikenler arasına düşmüş. Filizlerle birlikte büyüyen dikenler filizleri boğmuş. Kimi ise iyi toprağa düşmüş, büyüyünce yüz kat ürün vermiş.» Bunları söyledikten sonra, «İşitecek kulağı olan işitsin!» diye seslendi.
İsa, bu benzetmenin anlamını kendisinden soran öğrencilerine, ‘Tanrı Egemenliğinin sırlarını anlama yeteneği size verildi’ dedi. ‘Ama başkalarına benzetmelerle sesleniyorum. Öyle ki,
`Gördükleri halde görmesinler,
duydukları halde anlamasınlar.’ Luka 8/4-10RAB Tanrı’nın lütfunun istisnasız herkes için aktığı bir ortam da, ‘Başkaları’ olmaktan, İsa MESİH efendimin sonsuz lütûf ve affına sığınırım.
Saygılar.
18. Ağustos 2009: 14:53 #33434AnonimPasifSayın Araf,
Yazdığım cevabın neresi çok sert bir üslupla yazılmış? Ne de kendimi çok beğenmiş biriyim. Son günlerde bazı yaşanan şeyler evet biraz sabır sınırlarımı aşmış bulunmaktadır ama burası hristiyan inancını savunan bir forumdur. Burada bizim inancımıza sadıranlar, küçük düşürenler, adeta alaya alarak, cevapları hiç yorumlamaya bile ihtiyaç duymadan gözü kapalı cevap yetiştirenler için cevaplarım ,size göre bazı kişilere göre sert olabilir. Ama yazdığım şeyler benim düşüncemden kaynaklanan şeyler değildir. Gerçeklerdir! Gerçekler de acı olabilir. Bir günahkara, işlediği günahtan tövbe etmediği sürece kurtulmayacağını söylediğim de, bu benim düşüncemden kaynaklanmaz. Ne de kıskançlığımdan ya da kendimi beğenmişlikten, Rab’bin sözlerinden kaynaklanır. Söyler misiniz gerçekler ne zaman söylenebilir? Herkese cici görünmek için, bizimle ilgili, mesih inancıyla ilgili yanlış ve taraflı tanıtan, nakleden, çarpıtıp yanlış yönlendiren (bu forumda) kişilerin yorumları karşısında sessizce durup gerçekleri söylemeyeyim mi?
Her türlü karşı cevap için zannederim ki benzer şeyi yazacaktınız. Neden siz benden daha yumuşak üslubunuzla hiç bilgilendirmiyorsunuz. Ve artık bence siz de biraz olsun büyümelisiniz. Sürekli birinci sınıf öğrencisi gibi kalıyorsanız bir terslik vardır. Ve her türlü sorunda, ben daha yeniyim deyip kendinizi ayırmanız da doğru değil. Ve bu haldeyken de biz cevap yazanları, hele ki bu cevaplar bizim sözlerimizden değil ama Rab’bin kendi sözlerinden kaynaklandığı halde eleştirmeniz de doğru gözükmüyor. Burada ki kimsenin sırf kendinin ne kadar kutsal olduğunu göstermek amacıyla yazı yazmadığını bilmelisiniz. Çünkü Mesih imanlısı içinde bu tür duygular barındıramaz. Yazılan sözler Rab’den ise bu tür bir yorumda kesinlikle bulunamayız. Çünkü dediklerinde hile yoktur. Hepsi Rab’bin kelamındandır, diğer yandan yazarlar ile ilgili, “yazanı da uyguluyor mu ki başkalarını eleştiriyor” deyip bir kenara atıp,” kendini beğenmiş bir egoisttin düşünceleri” diye de eleştirmeye hakkınız olmadığını düşünmüyorum. Uygulasa veya uygulamasa nereden bilebilirsiniz ki. Ayrıca sizi neden etkilesin. Sözlere bakın. Bu sözler Rab’bin sözlerimi, değil mi? Rab kötülerin ağzından da peygamberlik sözleri döktürdü. Kişilere bakıp neden siz yargı yapıyorsunuz. İçerisinde ki sözlere, uyarılara, ve bunların doğru olup olmadığını düşünmeniz gerekmez mi? Ayrıca bir kardeş diğer kardeşin sözleri için, hele ki hiç görmediği, yakinen bilmediği bir inanlı ile ilgili ikiyüzlü ya da egoist tanımında bulunup yaftalayamaz. Kişileri bırakın. Sözlere bakın. Ve bu sözlerin Rab’bin de uyarıları olup olmadığına bakın. Mesih de bir imanlı olarak ben sizin imanınızdan şüphe duyamam. Kardeşim olduğunuz için de içimde kötü hisler barındırmam. Tek isteğim imanda yeni olan kardeşimin her geçen gün büyümesi ve Rab’bin Ruhunu tecrübe etmesidir.18. Ağustos 2009: 18:34 #33438AnonimPasif@tuba 14949 wrote:
Ayrıca bir kardeş diğer kardeşin sözleri için, hele ki hiç görmediği, yakinen bilmediği bir inanlı ile ilgili ikiyüzlü ya da egoist tanımında bulunup yaftalayamaz.
Efendim;
Benim için mesajınızda buyurduğunuz tesbitlerin tümü doğrudur. Hatta kötülük olarak ziyadesi vardır. Hiç birisine itiraz etmiyor, ifâde buyurduğunuz tüm eleştiri/uyarı ve hatta aşağılamaları alıp başımın üzerine koyuyorum.
Lâkin yukarıda alıntıladığım cümleniz anlamakta zorlandım. Ben kimseyi ‘İkiyüzlü’ olarak nitelemedim. Sözlerim sadece ilkesel yaklaşımlara vurgu maksadı taşıyordu.İsa MESİH’in sert davrandığı insan gruplarından örnekler vererek, farklı inanışa sahip olanlara karşı daha ölçülü olmamız gerektiği hususunda fikir beyan etmiştim.
İsa MESİH’in savunulmaya ihtiyacı yoktur. Tam tersi lütfu ile O bizi imana kavuşturdu ve koruyor. Sizin ‘Savunuyorum’ dediğiniz kendi inancınızdır.
‘Egoist’ kelimesinin sözlük anlamı bildiğim kadarıyla kendisinde başka kimseyi sevmeyen/düşünmeyen kişi demektir. Halbuki ben tartışma anında kabaran benliklerimize dikkat etmemiz gerektiğine işaret etmiştim. Şahsınıza yönelik bir ‘Egoist’ ifâdem olmamıştır.
Benim imanımdan şüphe etmeyerek lütfetmişsiniz. Ama istediğiniz kadar şüphe de edebilirsiniz. Çünki imânımın onay makamı, sadece İsa MESİH efendimdir.
Saygılar.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.