Yiterken Geri Gelen Yaşam

  • Bu konu 2 izleyen ve 12 yanıt içeriyor.
13 yazı görüntüleniyor - 1 ile 13 arası (toplam 13)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24726
    Anonim
    Pasif

    Yazacağımı söylediğim; ama yazamadığım bir konuyu, ‘derin düşünme’sözcükleri; bana anınsattı. İnanlı olmak; benim için, hiç de kolay olmadı. Yaşı yarım yüzyıl ya da üzerinde olanlar; bizim gençliğin yitip giden bir gençlik olduğunu iyi bilirler. Babamı bir sözünü hala anımsarım: ‘Yavrum;herkesi kendin gibi iyi görüyor ve de sürekli kaybediyorsun’. ‘Olur mu baba!..’ itirazları. İnsanların kötü yönlerini görmek istemiyor; onların eğitimle düzeleceğini (inanmasam da) inanıyordum. Ama; insanların ortaya koydukları , benim bu söylemimi haklı çıkarmıyordu. Annem; ‘oğlum bir hidayete eremedin’ derken,güya onunla eğleniyordum. ‘Ya anne erkeklere huriler var da; kadınlara ne var ?’ Bir sesini çıkarmıyor, iki sesini çıkarmıyor; sonunda patlıyordu. ‘Hadi git deli oğlan; onlara da zebaniler var!’

    O zamanki; düşüncemle bir yaratana inanıyordum. Ama; sonuç olarak çıkan: Doğa tanrısı oluyordu. Yalnız şunu ifade edeyim: Bizim gençliğimiz yitendi ;ama,(yalnış ya da doğru) çok okuyan, araştıran ve sorgulayan bir yanı da vardı. Savunduğumuz düşünceler içinde: tek evlilik vardı, zina yoktu, kardeşlik vardı vb. Ama yeterli gelmiyordu bana. Bir ateist, ‘inansam İncil’e inanırım’ diyince; bir İncil aldım. Evde açık açık okuyordum. Annem bir şey demiyordu. Ağzıyla; ‘Bizim ki, Allah kitabı okuyor’ diye ifade ediyordu. Hatta ben evde yokken; kapıya gelenlerden (İçeriğini bilmeden) yehovalılara ait bir de kitap almış, okumam için.

    İncil’in okuduktan sonra, hep gittiğim yere yanımda götürdüm, ama kapağını açmadım. Yıllar içinde gördüğüm görümler; belki bana bir şey anlatmak istiyordu.Ama; bilmediğim bir yaratanın işi olduğunu düşünüyordum. Varoluş ve yokoluşu bir türlü çözemedim. Yıllar içinde;günlük koşuşturmacalara dalarken;oydu buydu derken içkiye alıştım.İnsani olarak düşünüldüğünde, sadece kötü yanım oydu. Fakat yaşam bir tat vermemeye başladı. Arabama atladığım gibi, yanımda bir kitap ve (en kötüsü) bir şişe ıssız yerlere, ormanlara gidiyor; düşünüyor ve düşünüyordum ki, çözüm bulayım. Yoktu!.. Maddiyatın iyise; sende iyiydin!..(Anlatımları fazla uzatmak istemiyorum; onun için konular bağlantısız gibi görünebilir) Neyse!..Sözün kısası; evde iki ay yalnız kaldım. Bu arada; neredeyse sayfaları birbirine karışmış İncil’i açıp okumaya ve satırında yazılanları; tarih kitaplara,edebiyat kitaplari, çeşitli araştırma kitaplarıyla karşılaştırmaya başladım. Yani; yaşamı yeniden keşfetmeye başlamıştı. Kutsal Kitap’ta Tanrı’yı tanımaya başlayınca, gereçeğe ve gerçek Tanrı’ya vardığımı gördüm.

    İman ettim. Daha sonraki zaman içinde de vaftiz oldum. Benim yeni gelen yaşamım bu şekilde cereyan etti. Yazımın uzunluğuyla sizleri sıktıysam; özür dilerim.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Fırat Çölgeçen kardeşden alıntıdır

    #28608
    Anonim
    Pasif

    Yiterken Geri Gelen Yaşam

    Yazacağımı söylediğim; ama yazamadığım bir konuyu, ‘derin düşünme’ sözcükleri; bana anınsattı. İnanlı olmak; benim için, hiç de kolay olmadı. Yaşı yarım yüzyıl ya da üzerinde olanlar; bizim gençliğin yitip giden bir gençlik olduğunu iyi bilirler. Babamı bir sözünü hala anımsarım:’Yavrum; herkesi kendin gibi iyi görüyor ve de sürekli kaybediyorsun’. ‘Olur mu baba!..’ itirazları. İnsanların kötü yönlerini görmek istemiyor; onların eğitimle düzeleceğini (inanmasam da) inanıyordum. Ama; insanların ortaya koydukları , benim bu söylemimi haklı çıkarmıyordu. Annem; ‘oğlum bir hidayete eremedin’ derken, güya onunla eğleniyordum. ‘Ya anne erkeklere huriler var da; kadınlara ne var ?’ Bir sesini çıkarmıyor, iki sesini çıkarmıyor; sonunda patlıyordu. ‘Hadi git deli oğlan; onlara da zebaniler var!’

    O zamanki; düşüncemle bir yaratana inanıyordum. Ama; sonuç olarak çıkan: Doğa tanrısı oluyordu. Yalnız şunu ifade edeyim: Bizim gençliğimiz yitendi; ama,(yalnış ya da doğru) çok okuyan,araştıran ve sorgulayan bir yanı da vardı. Savunduğumuz düşünceler içinde: tek evlilik vardı, zina yoktu, kardeşlik vardı vb. Ama yeterli gelmiyordu bana. Bir ateist, ‘inansam İncil’e inanırım’ diyince; bir İncil aldım. Evde açık açık okuyordum. Annem bir şey demiyordu. Ağzıyla; ‘Bizim ki, Allah kitabı okuyor’ diye ifade ediyordu. Hatta ben evde yokken; kapıya gelenlerden (İçeriğini bilmeden) yehovalılara ait bir de kitap almış, okumam için.

    İncil’in okuduktan sonra, hep gittiğim yere yanımda götürdüm, ama kapağını açmadım. Yıllar içinde gördüğüm görümler; belki bana bir şey anlatmak istiyordu. Ama; bilmediğim bir yaratanın işi olduğunu düşünüyordum. Varoluş ve yokoluşu bir türlü çözemedim. Yıllar içinde; günlük koşuşturmacalara dalarken; oydu buydu derken içkiye alıştım. İnsani olarak düşünüldüğünde, sadece kötü yanım oydu. Fakat yaşam bir tat vermemeye başladı. Arabama atladığım gibi, yanımda bir kitap ve (en kötüsü) bir şişe ıssız yerlere, ormanlara gidiyor; düşünüyor ve düşünüyordum ki, çözüm bulayım. Yoktu!.. Maddiyatın iyise; sende iyiydin !..(Anlatımları fazla uzatmak istemiyorum; onun için konular bağlantısız gibi görünebilir).

    Neyse!..Sözün kısası; evde iki ay yalnız kaldım. Bu arada; neredeyse sayfaları birbirine karışmış İncil’i açıp okumaya ve satırında yazılanları; tarih kitaplara,edebiyat kitaplari,çeşitli araştırma kitaplarıyla karşılaştırmaya başladım.Yani; yaşamı yeniden keşfetmeye başlamıştı. Kutsal Kitap’ta Tanrı’yı tanımaya başlayınca,gereçeğe ve gerçek Tanrı’ya vardığımı gördüm.

    İman ettim. Daha sonraki zaman içinde de vaftiz oldum. Benim yeni gelen yaşamım bu şekilde cereyan etti. Yazımın uzunluğuyla sizleri sıktıysam; özür dilerim.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun
    Fırat Çölgeçen kardeşden alıntıdır

    Bu tanıklığımı; alıntıladığı için sayın Sonsuzdiren’e teşekkür ederim. Gerçekten Rab’be gelmem kolay olmadı. Çok uzun zaman aldığı için fazla ayrıntıya gerek kalmadan, O’na ulaşmama değinmiştim. ‘Derin düşünme’ sözcükleri; bundan bir kaç ay önce, Rab’de kardeşim sayın Sonsuzdiren ile bir söyleşide geçince; bu tanıklığı bir başka yerde paylaşma gereksinimi duymuştum. Şu bir gerçek ki; inanlıların bulunduğu her yerde, ‘Tanrı’nın Egemenliği ‘ var!…

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #29040
    Anonim
    Pasif

    Sayın sonsuzdiren; alıntıladığınız bu tanıklığım için size bir kez daha teşekkür ederim.Kısa da olsa ( ayrıntıya girmesem de ) ; kendi ifadelerimi birkaç kez okudum. Yalnış var mı diye; değil !… Çok ayrıntısı var. Ama; ağlamamak için kendimi tuttum desem yeridir. Zira; İnsansal olarak düşündüğüm de; yaşamımda gerçekten çok güzellikler yapmış ya da davranmışım.Hatta canımı ortaya koymuşum zamanında( bir kaç kez ). Hep başkaları için; gençliğin verdiği ateşle…

    Birinci paragrafta da dediğim gibi; benim Rab’be gelmem kolay olmadı.Niye ağlayacak duruma geldim diye düşünülürse ki; nedeni Rab’bi genç iken tanımamış olmam ! Şimdi biliyorum ki; zaman insanlara özgü. Ama Rab ile birlikteliği önceden tanımış olsam; O’nun esenliği ve lütfu altında yaşardım. Şimdi O’nda olduğumdan hiçbir dünyasal korkum yok. Ama; Rab’den bütün istemim insanların en kısa zamanda Rab ile birlikteliğidir. Bu yazımı okuyan inanlı olmayanlar; beni çok yaşlı sanıpta ölüm korkusu yaşadığım için; bu satırları karaladığımı sanmasınlar.Neyse sözcüklerimi; yine çok uzattım!… Sadece duygularımı sizlerle paylaşmak istemiştim…

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.tanri sevgidir

    #29321
    Anonim
    Pasif

    “Yiterken geri gelen yaşam”ım ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bu ay içinde anladım. Neden derseniz ?

    Rab’de imanı olmayan bir insanın bir şeyler kazanamayacağını ( Bu dünyadayken bile ) daha iyi anlamamı gerektiren olaylar oldu.

    Fazla açılım yapmayacağım. Sadece bir kardeşimiz; ” Fakirlikten nasıl kurtulabilirim? ” diye soru sormuştu. Ben de ( ona yazdığım iletide ); sadece kendin için değil, başkalarının Rab’de olması için dua etmesini ifade etmiştim. Hatta; Rabbin doğruluğunu ve güvenini , dualarında istemiştim. Kısacası… Bu söylemlerimi uyguladığım ve de hep başkasının iyiliğini istediğim için ki; daima Rab’be güvendim Şu anda maddi sıkıntıdan da kurtuldum. Ailem ve bende huzur içindeyiz. Tabi ki; sevgili kardeşlerim de bunda söz konusudur. Onlar da ; bana maddi ve manevi yardım ettiler: Dualarıyla ve de ellerinde ki olanaklarıyla. Herkese Rab’de teşekkür ederim. Bunları sizlerle paylaşmak istedim.

    Yeter ki; Rab’be güvenelim ve O’ndan kutsal melekleriyle bizi korumasını dileyelim ve de inancımızı kaybetmeyelim. Her daim O’nun sevgi kaynağı olduğunu unutmayalım. Rab, sevgidir.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.:papatya:hisusa

    #29426
    Anonim
    Pasif

    Sayın burç’un bir iletisini okurken; usuma Antoine de Saint-Exupéry’in 1980 yılların başında okuduğum ” Küçük Prens ve Tüccar” ından bir tümce geldi ki; yaşamımı değiştiren basamaklardan biridir ( Antoine; esasında bir yazar değil,bir pilottur. ” Küçük Prens ” adlı bir kitap yazmış ve yazında yerini almıştır. ) O tümce ; yanılmıyorsam, şöyle idi :

    ” Dilediğimi yapacağım bir elli üç dakikam varsa, bir su kaynağına doğru gönlümce yürümeyi seçerim. ”

    Evet !… Ben de;gönlümce bir su kaynağına doğru yürüdüm ve O, beni sonsuz yaşama doğru götürecek ki; ben, O’nu unutmadığım sürece…

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.jesus…

    #29506
    Anonim
    Pasif

    Yaşamımda en etkili bir dörtlükten de söz etmek isterim. Gerçekten de; farklı bir inanç ve düşünce yapısına da sahip olsa bile ,benim Rab’de olmamı sağlayan bir kıtadır:

    Dert içinde sevinci bul da yaşa;
    Haksız düzende haklı ol da yaşa;
    Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
    Varından yoğundan kurtul da yaşa. ( Ömer HAYYAM )

    Ben ışığı yaymak için mum olamadım; ama, ayna olamaya çalışıyorum.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !sudarabbe hamdolsun

    #29639
    Anonim
    Pasif

    Bu yazımı sayın aylin’in yazısına yanıt olarak yazacaktım ki, vazgeçtim. Zira; insanlar yaşadıkları sürece gerçek ve diri Tanrı’yı tanımak istemek bir yana , ölmüyecekmiş sanıyor kendilerini. Neden burada yazıyorum ? Çok basit ! Sayın aylin’in yazısındaki ” deprem ” sözcüğünden dolayı. araba konulacak bir yer olmayan Düzce’de ( 2 hafta önce Rab’deki bir kardeşimle de konuşmamızda geçtiği gibi ) – deprem akşam üstü , saat 18:55 ‘ te olmuştu – bir anda her taraf düzleşti. Düzleşirken insanların davranışları yanında kullandıkları sözcükleri hala unutamam !… Her taraf yıkılırken; o insanların düşünerek hareket etmekten çok – ölüm korkusuyla – ” Allah ” diye bağırışları yani bir yaradanı aramaları; beni düşündürmüştü. Geleneksel bir toplumsal yaşamdan alışılagelmiş sözcükleri kullanma ! Ama; ne olduğunu o ana kadar bilmedikleri bir yaradandan beklenti ! Çoğu olduğu gibi öldü ve her taraf araba park edilecek kadar düzleşti. Depremde; demir kapılar açılmaz ve gökyüzü kızıl olur ( Çıkan enerjiden ) ve de sakinlikle, sabır gerekir; gerekenin yapılması için. O anda insanlara saliseler, saatler gibi gelir. Deprem başladığında; Rab’de olmama bir kere daha şükrettim ve de sadece ” Rab, bana yardım et ! ” dedim. Zira ailem 3. kattaydı, ben alt katta. İnsanların çığlıkları ve depremin ortaya çıkardığı korkunç gürültü ! Arabaların farlarını yakmak için arkadaşlarla birlikte bağırdık ve onu gerçekleştirdik. Saliseler çok önemliydi. Ailemi binadan dışarı çıkardım. Beş dk. sonra( Esas sarsıntıdan sonra ) tekrar karanlıkta binaya girdim; ama sakince eşyaları aldım, elektrik ve sobaları kontrol ettim, hızlı biçimde binayı terk ettim ( Artçı sarsıntılar başlamıştı ki;her tarafta patlama ve gümbürtü vardı. ). Ailemi bıraktığım yere geldim. herkeste bir korku ve ne yapacağını bilememezlik vardı ! Daha sonra ateşin çemberinde otururken; sakin olmama şaşırdıklarını ifade ettiler. Sadece; Rab’deki güveni ifade ettim. Dikkatim kullandıkları sözcüklere de yöneldi. Zira; o ana kadar ağızlarına bile almadıkları, ama yaşamları boyunca duydukları, ne ifade ettiklerini dahi bilmedikleri sözcüklerle güya dua ediyorlar ve kurtulmak istiyorlardı ve de bana kızdılar. Depremden bir ay sonra; her şey unutulmuş gibi eski yaşamlarına döndüler, kurtulanlar ve Rab’bi anımsıyanlar azınlıktaydı. Hele bir yıl sonra tamamen unutmuş ve insan usuna ve kendi güclerine güvenir olmuşlardı !…. Yani; sözcükler ve anlamlarını bilmek önemli. Hangi Yaradana inandığın ve nasıl dua ettiğin önemli ! Dünyasal yaşam için ne olacağın ; neye inandığın ve yaşamınla bağıntılı. Özellikle Luka 22:40’da, ;İsa’nın dediği gibi: ” Dua edin ki ayartılmayasınız.” Başımıza bir şey gelmesine gerek yok. Zaten; ölümü yaşayacağız. Ama; sonsuz yaşam için; dünyada nasıl yaşamamız gerektiğini bilmemiz ve ona göre davranmamız gerekiyor.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle!

    ” En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun ! ” ( Luka 2:14 ) rabbe hamdolsun jesus… isamesihyasiyor

    #29713
    Anonim
    Pasif

    Babam; burada, hep söylemleri kısa kısa geçmiş ! ( Ben, Özlet ÇÖLGEÇEN ) Esasında olgular va olaylar; çok uzun diyebilirim. Ama; babamın sakin davranış ve hareketlerine ; hala şaşırıyorum. Bir yığın insanların davranışlarını hala anımsıyorum. Ama; babam olduğu için değil, Rab’be inanan bir kişi olarak onun “deprem gecesi ” davranışları gözümden gitmiyor. Öyle sakin ve teskin edici davranışlar ki; inanılır gibi değil ! Neredeyse depremle birlikte üç gün ( En az ) uyumadı ! Buna rağmen ( Ki, deprem gecesi saat 03.00’tan sonra kar yağdı; terleten sıcaklık birden donduran bir havaya dönmüştü ); bizi arabayla taşıdı; deprem dolayısıyla gelen eşyaların dağıtımında rol aldı ve de kendisine ait eşyaların çalınmasına bile ses çıkarmadı !… Şunu bir kere daha ifade edeyim ki: “Rab’de olmak bir başka.” Rab, yüreğinizde olaun.

    Rabbimizin sevgisi sizinle olsun.

    ” İnsaoğlu’na bağlılığınız yüzünden insanlar sizden nefret ettikleri, sizi toplum dışı edip aşağıladıkları ve adınızı kötüleyip sizi reddettikleri zaman ne mutlu size ! ” ( Luka 6:22 ) isasiyahbeyaz tanri sevgidir

    #29778
    Anonim
    Pasif

    Notlarıma bakarken;geri gelen yaşamın basamaklarını oluşturan bir yazıyı( Yıllardır duruyordu. ) görüp okudum. Sizinle bu yazıyı paylaşmaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz….

    DOST DEDİĞİN NEDİR ?

    Dost dediğin radikal olmalı;
    Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile seni sevmeli…
    Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile sana sarılmalı…
    Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı…
    Dost dediğin fanatik olmalı;
    Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli,
    Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli
    Ve ağladığında seninle ağlamalı…
    Ama hepsinden daha çok matematiksel olmalı;
    Sevinci çarpmalı…
    Üzüntüyü bölmeli…
    Geçmişi çıkarmalı…
    Yarını toplamalı…
    Yüreğinin derinliklerinde gereksinimi hesaplamalı…
    Ve her daim bütün parçalardan daha büyük olmalı ! ( Yazarını bilmiyorum. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !

    Yahve sidkenu – RAB doğruluğumuzdur.:kucak: isamesihyasiyor

    #29873
    Anonim
    Pasif

    Usuma ( aklıma) iki gündür takılan bir konu var ! Acaba her şeyi insani olarak mı yoksa Rab’de mi değerlendirerek hareket ediyorum ? Ya da Rab yolunda değerlendirme yaparken; yaşadığım ekinin ( kültürün ) etkisi, hala beni etkiliyor mu? Zira; yıllar önce ben yeniden doğmamışmıydım ? Bu sorular neden usuma takıldı ? derseniz. Şöyle yanıtlayabilirim: Rab’de güzel bir kardeşimin yazılımı vardı. Diyordu ki, ” düşe kalka gidiyoruz “. Evet Rab’bi bir an unutmak; şeytan ve onun karanlık güçlerine teslim olmak, demekti. Yani dünyayla; diğer bir ifadeyle şeytanla dans etmek demekti. Şunu demek istiyorum: “Yeniden doğdum, tamam . ” demek yetmiyor. Bu bir ruhsal savaş ! Uyanık olmak ve her daim Rab’de uyanık olmak gerekiyor.

    Yiterken geri gelen yaşamın kaybedilmemesi için; Rab’be her daim güvenelim ! Rab’bi unutmayalım ve de dualarımız içten, bilinçli yapalım.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle!

    Yahve nissi – RAB, sancağımdır.

    Yahve şalom – RAB, esenliktir. hisusa :papatya: :papatya: :papatya:

    #30091
    Anonim
    Pasif

    İki gün içinde yaşadığım bazı olay ve olgular, bana bir şey bir daha hatırlattı: Her daim uyanık olmak. Bir anlık uyuma, geri gelen yaşamı kaybetmeme neden olabilecekti. Gerçekten de her an Tanrı ile beraberliğimizi sürdürmeliyiz. Şeytan, her yerde, her an bulunamıyor; ama yakaladığı şeyleri de kullanıyor. Dua ederek dünyasallığa,benliğe yenilmemek gerektiğini bir kez daha deneyimlerle yaşadım.

    Bazı yazdığım yazıların bile ne kadar gereksiz ve saçma olduğunu gördüm ki; sildim. Olmaması gerekiyordu, oldu. Tövbe ederek, hareket etmenin dışında; hiçbir başka bahanelere sığınmamak gerektiğini bir daha gördüm. Evet! Bugün dünyasal yaş olarak bir yaş daha yaşlandım.

    Sayın nasıralı; geçen gün kameradan görüşmek istemiştiniz. Bugün beyaz sakalları kesilmiş olarak görebilirsiniz. Yine ne tür espri yapacağınıza hazırlıklıyım…

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !

    Çünkü görünen her şey ışıktır. Bunun için şöyle deniyor: ” Uyan, ey uyuyan ! Ölümden diril ! Mesih sana ışık saçacak. ” ( Ef. 5:14 ) hac5 rabbe hamdolsun

    #30572
    Anonim
    Pasif

    Bir kişinin iman edip, yeniden doğmasıyla tamamen kurtulmuş olunmadığını son bir haftada yaşadığım, kişilerden gördüğüm sert tepkilerle bir daha anladım. Rab ile sürekli konuşmamın yanı sıra; Rab’deki kardeşlerime danıştım,onların fikirlerini aldım. Rab’bin yardımıyla ve de kardeşlerimin teşvik edici sözleriyle şeytana ve onun karanlık güclerine boyun eğmedim. Bana sabrı, dayanma gücünü , anlayışı ve teselliği sağlayan Rab’bime yücelik olsun. Bir kardeşimin dediği gibi,büyük bir denenme yaşadım. Zira hiç düşünemeyeceğim ve bekleyemediğim olay ve olgularla , bir anda karşı karşıya kaldım. Tek dayanağım , koruyucum olan Rab’be sıkıntılarım için teşekkür etmekten ve onu yüceltmekten, başkalarının yüreğine dokunması için yaptığım yakarışlara Tanrı’nın yanıt verdiğini bir kez daha yaşayarak tanık oldum.Her daim övgüler, Rab’be olsun.

    Gerçek olan, her zaman duada kalmak ve uyanık olmak. Şeytanın ele geçirdiği fırsatları kullanmasına izin vermemek. Bedensel arzu ve isteklere boyun eğilmemesi ve dünyasal yaşamın benliği zehirleyeceği şeylerden uzak durarak; dar kapıdan geçmek için ne gerekiyorsa onu yapmak. İşte bu, bir inanlıya, huzuru, mutluluğu ve sonsuz yaşamın sevgisini içinde sürekli hissetmesine neden olduğunu bana, bir daha, gösterdi. Düzenli olarak kelamı okumaktan, Tanrı ile konuşmaktan, kilise ile birlikte olmaktan asla vazgeçmeyelim. Tanrı bizimle olduğu için asla şeytan bizi yenemeyecektir.Asla ve asla sıkıntıya düştüğümüzde, O’na yüz çevirmeyelim. Mabedi olan vücudumuza zarar veren dünyasal şeylere karşı kapalı olalım ve de Tanrı ile birlikteliğimizi südürelim.

    Söz, Mesih’ti; O, Hak’tı.
    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !
    Dünyayı kazansan neye yarar ? jesus… rabbe hamdolsun

    #31379
    Anonim
    Pasif

    ” Aptal ” değil Rabbimde ” Abdal ” olabildiğim için çok teşekkür ederim ” O ” na !

    isasiyahbeyaz Dünyayı kazansanız neye yarar ?

13 yazı görüntüleniyor - 1 ile 13 arası (toplam 13)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.