Ölümden Korkuyor Musun?
- Bu konu 1 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
23. Mart 2008: 19:36 #24684AnonimPasif
Ölümden Korkuyor musun?Ölüm korkusu deyince akla ne gelir? Bizim aklımıza başta İncil gelir; Çünkü tarihte bu konuda en fazla öğreten, öğretişleri en yaygın bilinen ve yayılan, İsa olabilir. En doğru öğretenin de İsa olduğuna inanırız. Ayrıca İsa tek bir tür ölüm olayı değil, hem fiziksel hem de daha çok ruhsal ölümü vurgulamıştır. Birincisini geçici bir olay olarak, ikincisini ise korkunç ve sonsuz bir olay olarak değerlendirmiştir. Tabii ki, fiziksel ölmemiz bir gün bir an içinde olup geçecektir; bu olayda korkulacak pek bir şey yoktur. O anda acı çeksek bile geçicidir. Oysa insanın ölüm olayı karşısında asıl korktuğu şey – hem dünyadan ayrılan hem hayatta kalan aile ve dostları için – bilinmeyen ölüm sonrasıdır. İnsan, bilmediğinden en fazla korkar.
Ölüm korkusu İncil’in öğretişinde sebepsiz ve yersiz bir duygu değildir. Tam tersine, bu duygunun arkasında çok mühim bir gerçek vardır. İncil şöyle açıklıyor: Ölüm günahın ücretidir. Eğer günahlarımız bağışlanmamışsa ve Tanrı ile barışmış değilsek, ölümden haklı yerde korkuyoruz. İnsanın, günah içinde yaşarken Tanrı’nın adil yargısından korkmaya gerek görmemesi akılsızlık değilse nedir?
Ama Tanrı, insanın günah işlemesiyle bütün insanlara yayılan ölümü sonsuz bir ceza olarak çarptırmak istememiştir. Bu yüzden, günah etkisiyle zayıf kılınan bizler için İsa yukarıdan gönderilmiştir.
Duyduğumuz ölüm korkusunun yararı elbette vardır; çünkü Tanrı’nın gönderdiği Kurtarıcı İsa’ya ihtiyaç duymamızı sağlayabilir. Ama Tanrı’nın isteği ölüm ve korkusunu yok edip insana sonsuz yaşam bağışlamaktır. İsa bunu, günahı ortadan kaldıran kendi ölümüyle gerçekleştirmiştir. İncil şöyle açıklıyor: ”Evet, biz daha çaresizken İsa Mesih, belirlenen zamanda tanrısızlar için öldü. Bir kimse doğru insan için güç ölür, ama iyi insan için belki biri ölmeyi de göze alır. Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahkârken, İsa Mesih bizim için öldü.”
Sorabilirsiniz ki, İsa ölümü kendi ölümüyle nasıl yok etti? İsa, insan Tanrı’ya değil Tanrı’nın insan için sunduğu kurban olarak günahlarımızı nasıl bağışlamıştır? İsa’nın mükemmel fedakârlığı benim başarısızlığımı nasıl halledebilir? … Kabul ediyoruz ki, İncil’in böyle gibi sorulara cevaplarını anlamak hiç kolay gelmeyebilir. Çünkü sonsuz yaşama kavuşturan gerçek ve inanç Tanrı’nın işi ve hikmetidir. Tanrı’nın kurtuluşunun büyük sırrını bize açıklamazsa zaten anlamamız imkânsızdır! Ama İsa diyor ki, ‘Tanrı’dan dinleyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır’.
Sizinle şahsen tanışmadığımız halde bize göndermiş olduğunuz kupon neticesinde mektup arkadaşı olacağımızı umarım. Amacımız – eğer bu konu ile ilgilenecek olursanız – sürekli bir şekilde mektuplaşarak sizinle derin, kalıcı ve samimi bir diyalog kurmaktır. Bizler, hayatlarımızda İsa Mesih’in kurtuluşunu birer birer tatmış, tecrübe etmiş kişileriz. O yüce zat, bizleri günahtan, anlamsızlıktan, ruhsal bir boşluktan ve ölüm korkusundan kurtardığı gibi, sizi de aynı şekilde kurtarmaya, hayatınızı en derin şekilde etkilemeye kadirdir. Uğraşımız size bir din, mezhep yahut yeni bir ”yol” ulaştırmak değildir. Daha ziyade, çarmıhta sizin için ölmüş ve üç gün sonra mezardan dirilmiş olan İsa Mesih’i yaşayan, diri ve hayat verici bir şahıs olarak tanıtmak istiyoruz.
Ölüm konusunda en önemli noktaları özetlesek:
1) Ölüm insanın günah işlemesi sonucudur. Ölüm olayı da sadece fiziksel bir olay değildir. Ölüm, tarih içinde ruhsal bir olay olarak başlamış, ondan sonra insan ilişkilerinde belirmiş, en sonunda da fiziksel olarak tamamlanmıştır. İncil şöyle açıklıyor:
‘İçinde yaşadığınız suç ve günahlarınızdan ötürü ölüydünüz… Ötekiler gibi doğal olarak gazap çocuklarıydık… ama merhametli bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih ile birlikte yaşama kavuşturdu’.
Burada ”ölü” denilen insanlar fiziksel yaşamakta oldukları halde ruhsal ”ölü” olanlardır. İncil’de ölüm çok kapsamlı bir olaydır. Hayat da çok zengin ve kapsamlı bir gerçektir. Tanrı’nın bizim için isteği ruhen ve bedenen sonsuz yaşamamızdır. Ama eğer Tanrı’nın lütfuna sığınmazsak, her düşündüğümüzden daha da korkunç bir olay vardır: sonsuz ölümdür. Bunlardan başka fiziksel hayat ve ölüm ikinci sıraya gelir.
2) Tanrı’nın isteği ölümü yok edip insanı sonsuz yaşama kavuşturmaktır. Bu bir masal veya kurgubilim fikri değildir. Bu Tanrı’nın insana değişmez sözüdür. Tanrı, her düşündüğümüzden çok daha güzelini yapabilecek güçtedir; zaten İsa ile sonsuzluklar için yapmış bulunuyor,bu müjdeyi insana sunmaktadır. İncil’de şöyle açıklıyor:
‘İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis’i, ölüm aracılığıyla etkisiz halde getirmek üzere onlarla aynı insan yapısını aldı. Bunu, yaşamları boyunca ölüm korkusu yüzünden köle olmuş olanların hepsini özgür kılmak için yaptı’.
İsa diyor ki, ‘Tanrı dünyaya o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, ama hepsi sonsuz yaşama kavuşsun’.
3) Bir insan İsa’da olan lütfüyle bağışlanmaya sahip değilse ölümden çok haklı olarak korkar; çünkü Tanrı’nın yargısı adil ve sonsuzdur. İsa şöyle öğretti:
‘Örtülü olup da açığa çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur… Bedeni öldüren, ama canı öldürmeye gücü yetmeyenlerden korkmayın. Hem canı hem de bedeni cehennemde mahvedecek güçte olan Tanrı’dan korkun’.
Yerli basılan bir dergide şöyle bir ilanı okudum: ‘Ölümü, hayat yolculuğunda size eşlik eden bir dost gibi görmeye başlayabilirsiniz’. Ama günahların bağışlanmasını içermeyen bu gibi fikirlere kanmayın; çünkü Tanrı sizi ölümden kurtarıp yeni ve sonsuz yaşama kavuşturmak istiyor. Tanrı bu kurtuluşu şansa bırakmadı. Bu kurtuluş her insana kesin bir sunuştur. Gerçek yaşama sahip olup olmadığınızı İsa’yla net olarak bilebilirsiniz. Günahlarınızın bağışlanmış olduğunu bilmiş olabilirsiniz. Eğer bilmiyorsanız, buna kavuşmuş değilseniz işte. Çünkü bu bilinçli bir karar ve inançtır. Arkadaşımız, ölmeden önce (Allah korusun) Tanrı ile barışmış olduğunuzu İsa’yla bilmiş olun. Tanrı’nın sevgisini, her an her insan için sonsuz hayatın başlangıcı olan İsa’yla tatmış olun. Tanrı’nın İsa’yı ölümden dirilttiğine yürekten iman eden, kurtuluş için Tanrı’ya yakaran herkes kurtulacakır.
(Kutsal Kitap.org’dan alıntı)31. Mart 2008: 21:48 #28500AnonimPasifDünyaya Ölüm Neden ve Nasıl Girdi?
Tanrı insanı ölüp mezarı boylasın diye yaratmadı. Tam tersine, ölüm tehlikesi hakkında onu uyardı. Günahın getirdiği olumsuz sonuçların etkisini kesin bir şekilde hatırlattı. Emirlerine karşı çıkmanın ölümle sonuçlanacağını belirtti.
‘Ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu, Ama i yiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün’ (Yaratılış 2:16-17).
İlk atamız olan Adem ile Havva, Tanrı’yı dinleyecek yerde, Şeytan’ı dinlediler. Tanrı’ya saygısızlık ve itaatsizlik göstererek yasakladığı üründen yediler. O andan itibaren Tanrı ve insan ilişkisine darbe indirdiler ve ruhsal açıdan ölü sayıldılar. İşte bu, insan yaşamının kötüye dönüm noktasıdır. Bu durum Tanrı’ya çok acı verdi. Tanrı yas tuttu, melekler gözyaşı döktü. Tanrı’nın düzeni bir anda altüst oldu. Tanrı bu durumda şu yargıyı getirdi:
‘RAB Tanrı Adem`e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi, “Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.
Toprak sana diken ve çalı verecek, Yaban otu yiyeceksin.
Toprağa dönünceye dek Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın Ve yine toprağa döneceksin’ (Yaratılış 3:17-19).
İncil’de bu gerçek şu yolla yansıtılır:
‘Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı`nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa`da sonsuz yaşamdır’ (Romalılar 6:23).
‘İnsanlara bir kez ölmek ve ondan sonra yargılanmak saptanmıştır’ (İbranilere Mekt. 9:27).
Hz. Eyub Tanrı’ya şu şekilde tapınıyor:
‘Günlerim dokumacının mekiğinden hızlı, Umutsuz tükenmekte’ (Eyub 7:6)
‘Biliyorum, beni ölüme, Bütün canlıların toplanacağı yere götüreceksin’ (Eyub 30:23).
Hz. Davut ise şöyle der:
‘RAB`bin sesi sedir ağaçlarını kırar, Lübnan sedirlerini parçalar.
Lübnan`ı buzağı gibi, Siryon Dağı`nı yabanıl öküz yavrusu gibi sıçratır’ (Mezmurlar 29:5-6).
‘Kuşkusuz herkes biliyor bilgelerin öldüğünü, Aptallarla budalaların yok olduğunu. Mallarını başkalarına bırakıyorlar’ (Mezmurlar 49:10).
‘Rüzgarı tutup ona egemen olmaya kimsenin gücü yetmediği gibi, Ölüm gününe egemen olmaya da kimsenin gücü yetmez. Savaştan kaçış olmadığı gibi, kötülük de sahibini kurtaramaz’ (Vaiz 8:8).
İncil insana şöyle bir hatırlatmayla gelir:
‘Dinleyin şimdi, “Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacak, para kazanacağız” diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa süre görünen, sonra yitip giden buğu gibisiniz’ (Yakub’un mektubu 4:13-14).
Her kuşakta, her kavramda en son ve kesin bir şekilde kazanan ölümdür. Kutsal Kitap ölüm sorununu gerçekçi açıdan, bilimsel kapsamda eleştirir, çözüm yolunu sunar.
‘Hepimizin öleceği kesin, toprağa dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz. Ama Tanrı can almaz; sürgüne gönderilen kişi kendisinden uzak kalmasın diye çözüm yolları düşünür’ (2.Samuel 14:14).
‘Tanrı İnsan Sorunları’ adlı kitapçıktan alıntı.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.