Diğer taraftarı, İsa eğer sahtekar idiyse, eğer tanrı değildiyse, kötü bir kişi olarak nitelendirilmektedir. Bunu iyi düşünün. İsa sadece ” Ben Tanrı'yım ” deyip bırakmadı. “Düşmüş olan insanlığı kurtarmaya gelen Tanrı'yım; kurtuluş yolu benim; hayatınız ve geleceğiniz için bana güvenin ” dedi. İsa, Tanrı'nın kutsal olduğunu ve bizlerin kutsal olmadığımız için O'nun varlığına çıkmamızın yasaklandığını öğretti. Günahımızın, Tanrı ile bizim aramızda bir engel olduğunu söyledi. Bunun da ötesinde, bu sorumuz için bir şey yapmaya geldiğini söyledi. Günahımız için ölecek; cezamızı çekecekti. Kendisine inanan herkes kurtulacaktı. Bu iyi haberdir – ama sadece gerçekse ! Eğer gerçek değilse, onu izleyenler tüm insanların en zavallısıdır ve İsa Mesih'ten cehennemden gelen bir düşman olarak nefret edilmelidir. Eğer bu gerçek değilse, İsa kendisini izleyen nesilleri ümitsiz bir sonsuzluğa gönderdi.

Fakat İsa sahtekar mıdır ? Zayıf ve alçakgönüllü olarak tanıdığımız: fakire yardım etmek için fakir olan ve diğerlerinin aşağıladıkları kişilere gerçeği öğretmeye gelen, ” ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar ! Bana gelin , ben size rahat veririrm.” ( Mat. 11:28 ) diyen İsa için yapılabilecek tek açıklama bu mudur ? Nedense gerçekler, atılan iftiralarla uyuşmamaktadır. O'nun yaşamına ve öğretilerine ilişkin gerçeklerle yüzleşip, O'nun sahtekar olduğunu söyleyemeyiz. Peki sonra ? Eğer sahtekar değilse, geriye tek bir olasılık kalır. İsa, iddia ettiği kişidir. Tanrı'dır ve O'nu izlememiz şarttır. ( J. M. BOICE )