Kilise Ve Öğreti
- Bu konu 2 izleyen ve 5 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
1. Mart 2008: 23:41 #24562AnonimPasif
Kilise ve Öğreti (Turgay Uçay . Malkom)
“İmanlılar olarak bazen birbirimizin etkinlikleri konusunda aynı fikirde olmayabiliriz. Ama ilahiyat açısından hemfikir olmamız ve bu konuda birliği bozmamamız çok önemlidir.İmanlılar Tanrı bilgisi ve bu bilginin uygulanması konusunda ayrılıklara düşmemeye önem göstermelidirler. İnanlılar Yalnış öğretilerin ilahiyata karışmasına da şiddetle karşı çıkmalıdırlar. Bu, Tanrı’nın kurtuluşunda esenlik ve birlik içinde kalmamızın temel kuralı olacaktır. Bazen ilahiyatı kapsamayan bir ayrılığı çok büyütmemek gerekir.
Rab’bin hizmeti esnasında ayrı görüşlere sahip olmamız doğaldır. Çünkü her birimiz hizmete farklı boyutlardan ve farklı biçimlerde bakabiliriz. Aynı zamanda bu bakış açıları aramızda bir takım anlaşmazlıklara da neden olabilir. Anlaşmazlıkları büyük boyutlara ulaştırmamak, olgun bir biçimde ele almak ve uzatmamak gerekir. Eğer bir imanlı Tanrı’nın hizmetinde süreklilik istiyorsa, bağışlama ve barışın, hizmetin can damarı olduğunu unutmaması gerekmektedir.”
“Kısacası doğru öğreti, birleştirici ve bütünleştiricidir. Bu nedenle sağlıklı bir öğretidir ve sağlıklı olduğu için Tanrı halkının da sağlıklı bir biçimde Rab’bin sözünde serpilmesini sağlar.Elçi Pavlus’un öğretisine göre doğru öğreti sağlıklı öğretidir ve elçi Pavlus’un bütün mektuplarında bunu görmek mümkündür.Oysa yalnış öğretilerin temelinin sonucu daima tartışmalardır. Bu tarz öğretide daima bir hastalık vardır. Üstüne üstlük yalnış öğretiler salgın hastalık gibi bir anda yayılır. Pastoral Mektuplar’da bu nedenle özellikle ” öğretim ” üzerinde durulmaktadır.
Doğru öğretiler yalnış öğretilerin karşısında yer almalıdır.Çünkü öğretilenler Tanrı’nın öğretileridir. Hristiyan doktirini ciddi bir kavramdır. İnsanlık aleminin bütün hayatını ilgilendirmektedir ve ciddi bir biçimde insana ait olmayan Tanrı öğretisinin verildiğinin şuuru içinde öğretilmelidir. Zaten eğer bir kilise sağlıklı ve yetkiyle öğretişe yer vermez ve birçok görüşlere açık kapı bırakırsa , sonucunu çok acı bir biçimde görecektir. Yalnış öğretiler,farklı görüşler ve bölünmeler kiliseye yavaş yavaş hakim olmaya başlayacak, kavgalara, bölünmelere, büyük huzursuzluklara yol açacaktır. Rab her imanlıyı böyle yalnış öğretilerden ve sonuçlarından korusun. ”
ÖNDERLIK
Yapılması gereken , önderlik konusunda yeterli olacak sadık insanlara geniş zaman ayırarak metnin dikkatlice, hassas bir biçimde öğretilmesidir. Günümüzde bazı sloganlar.Tanrı’nın öğretisini, ilahiyatı adeta gereksizmiş gibi göstermeye meyillidir. Öte yandan Tanrı’nın öğretisini gereğinden fazla abartıp esas öğrenme ve öğretme gerçeğini imanlı bir hayat üzerinde bina etmeyi ihmal etme de söz konusudur.Ama önemli olan, hem bir hristiyan yaşamına örnek olmak, hem de inandığımız Kutsal Yazılar’ın esas anlatmak istediği kurtuluş ilahiyatının ne olduğunu ve insanlığa neden gerekli olduğunu bilmektir. Bu ilahi bir buyruktur. O zaman Tanrı’nın sözünü ne küçümseyerek, ne gereksiz liberal öğretilerle karıştırarak, ne de abartarak değil, gerçek yaşam veren ve başkalarına da yaşam sağlayan şekilde ve devamlı öğrenerek öğretmek esas olanıdır……….Güvenilir kişi üzerinde durulması ilginçtir. Mesih İsa kilise içinde yalnız buğdaylar değil, deliceler de olduğu konusunda bize uyarılarda bulunmuştu. Bu noktadan hareketle Tanrı’nın sözünü güvenilir olan kişilere emanet etmek, gelecek nesillerin Mesih’in öğretileri ve kurtarışı üzerine bina olunmuş kiliseleri oluşturmalarını sağlayacaktır. Bu kişiler Pavlus’un Timoteos’a yazdığı ilk mektupta belirttiği Tanrı’nın sözünde ilerlemiş olgun, kilise ihtiyarlarıdır.
Pastoral Mektuplar boyunca sürekli olarak yalnış öğretiler veren öğretmenlere karşı uyarılar yapılmaktadır. Öğreten her kişinin ya da Mesih İsa’dan, Y. A. dan, kurtuluştan bahseden her kişinin Tanrı’nın sözünü , gerçek tarihi hristiyan öğretilerini ve ilahi kurtuluşu tam olarak vaaz ettiğini söylemek kolay değildir.Bunun için Kutsal Kitap’ı bir bütün olarak ele alan, tanrısal ilahiyatın öğretileri üzerinde Kutsal Ruh ile devam eden,iyi öğretiler almış ve öğreten, öğrettiklerini de bizzat imanla yaşayan, müjdede aktarılışında güvenilir öğretmenlere ihtiyaç vardır. Her öğretmenin işinin ehli olduğunu söyleyemeyiz. Ama kurtuluşa ermiş ve kendisini müjdeyi yaşamaya adamış her imanlının sapkın öğreti verenle doğru öğreti vereni ayırabilecek bir yeteneği vardır. Pavlus, diğer elçiler, İncil yazarları ve öğrenciler, bu öğretilerinin temelini bizlere zaten öğretmekte ve doğru öğretilerin neler olduğunu bize göstermektedirler.
Tanrı’ya göre nesillere doğru öğretinin aktarılmasında iki nokta büyük önem taşımaktadır.Bunlardan birincisi mesajın aktarımı, ikincisi ise ilahiyat eğitimidir. Pavlus yaşlı bir kişi olarak hapisteydi ve kendisi için son artık yakındı. Bununla birlikte kilisenin ilahi öğretilerde dimdik ayakta kalması için yapılması gereken, güçlü öğretmenlerin ilahi öğretileri verdikleri gibi bunları aktarıp canlı da tutabilmeleriydi. Pavlus bu nedenle Timoteos’u Efes’e gönderdi. Kaliteli ve yetkin önderler, neye inandığını ve ne öğrettiğini bilen önderler, kilise doğrularının yalnışlara karışmalar ve gelinen saldırıları geri teptirmeler gibi konularda neler yapılması gerektiğini bilebilirlerdi ……………… yalnızca belli önderlerin belli kişilerin üzerine el koyup dua ederek atamasıyla devam edeceğine inanılan bir ruhsal saadet zinciridir. Kilise, ancak bu kişlerin önderliğinde kilisedir ve Hristiyanlık ancak bu kişilerin önderliğinde Hristiyanlıktır.Ama burada söz konusu edilen, yetkin öğreti verebilecek kişilerin öğretiyi başkalarına aktarma yeteneğine sahip kişilere aktarmaları, Tanrı’nın elçiler aracılığıyla yaydığı öğretiyi öğretmeye devam etmeleridir……..burada istenen, imanlarında ve Kutsal Kitap ilahiyatında güvenilir, aklı başında, başkalarına da Tanrı’nın sözünü, hem yaşayarak hem de öğreti şeklinde sunabilen kişilerin bulunup dualarla hizmete yönlendirilmeleridir. Ayrıca burada sözün ve öğretilerin nesilden nesile aktarımı söz konusudur.
Çekişme : Aşırı biçimde tartışmaya hazır bir kişiliğe de sahip olur. Kıskançlıkla geçimsizlik adeta ikiz kardeş gibidir ve daima birlikte ilerlerler.
İftira, kötü kuşkular: Ardından başkalarını alçaltan kelimeler gelir. Başkalarını eleştirmek bu tarz sapkın öğretilerin temelini oluşturmaktadır. Böyle konuşulmasındaki amaç, başkalarının saygınlığını alaşağı etmektir. Doğal olarak hep başkalarını kötülüyen kişiler aynı zamanda kendilerini de kuşku dolu bir yaşama itmişlerdir. Herkes hakkında ileri geri konuştukları için herkesin de kendileri hakkında ileri geri konuştuklarını zannederler.
Düşünceleri yozlaşmış ve gerçeği yitirmiş kişilerin durmadan sürtüşmesine yol açar: Bütün bunlar ardı ardına sıralandığında ortaya doğal olarak sağlıklı düşünemeyen bir insan çıkacaktır. Böylelikle yalnış öğretiler sonucunda aklı karışan bir insan doğal olarak kendi yaşamını da allak bullak etmiş bir insan olacaktır. Özellikle hristiyan inancını kullanan bir çok sapkın mezhepler böyle öğretilerle akılları karışıp durmaktadırlar. Sonuç olarak ortaya bu mezhepleri izleyen ve yukarıdaki gibi bir yaşam sergileyen insanlar çıkmaktadır. Bu insanlar doğruyu çarpıtma ve bükme yoluyla kendi doğrularını oluşturmuş kişilerdir. Kendi doğrularını gerçeğin karşısında yer alacak şekilde satmakla uğraşırlar.
Onlar Tanrı yolunu kazanç yolu sanıyorlar: Onlar bu tarz sapkın öğretileri kazanç kapısı olarak da düşünmektedirler. Bu tarz sapkın öğreticiler arasında özellikle önder konumunda bulunanlar, para konusunda da oldukça zayıftırlar.Bu yüzden kilisenin ihtiyar heyetine giremezler. Bu tarz öğreticilerin Efes’teki gümüşcü Dimitrios+tan hiçbir farkları yoktur. Bu kişi hem inanıyor hem de kendi inancından para kazanıyordu. Sahte öğretmenlerin kendilerine özgü nitelikleri öylesine ciddidir ki, bu durum, Pavlus’un…. servet ve para konusuna değinmesine neden olur.
Pavlus… yalnış öğretiler veren öğretmenlerin neler üzerinde vaaz ettiklerine değinmektedir. Mesih İsa’nın ölümü ve dirilişiyle temel atılmış Tanrı’nın kurtarışı üzerine kurulmuş Tanrı’nın güçlü öğretisi yerine, bu kişiler masallara ve soyağaçlarına dayandırılan farklı öğretiler ileri sürmektedirler. Şimdi bu masallarla kastedilmek istenenin ne olduğuna bakalım:
Masallar : Bu sözcük Yeni Antlaşma’da her kullanıldığında aslında olumsuz bir anlam içermektedir. Yahudi dünyası sürekli Yunan dünyası ve medeniyeti etkisi altında kaldığı için Yunan mitolojisinden ve öykülerinden etkileniyordu.Birçok Yahudi aydınları Eski Antlaşma’yı mitolojik olarak yorumluyorlardı. Mitolojik anlamlandırma ile yapılan anlatımlarda ruhsal gerçekler kendiliğinden öğretilmiş oluyordu. Ama bu karışık ve kişilerin mitolojik anlayış ve anlatımlarına bağlı bir öğretiydi, doğal olarak Kutsal Yazılar’ın anlatmak istediklerinden ziyade , kişilerin anlatmak istedikleri anlatılıyordu. Bir masalsı öğreti hakimdi ve bu öğretiyle birlikte hristiyan gerçekleri de verilmeye çalışılıyor ve doğal olarak da ortaya karmakarışık bir sonuç çıkıyordu. Pavlus’un hoşuna gitmeyen gerçekle abartının, gerçekle öykülerin karıştırılması ve sonuçta hristiyan gerçeğinin sulandırılmış bir biçimde öğretilmesiydi.
Yeni Antlaşma’nın öğreti amacı sevgidir. Bu sevgi, hristiyan hayatında üç ana temel üzerinde açıklanmaktadır. Bu üç temel iyi bir yürek, iyi bir vicdan ve samimi bir imandır.Pak yürekten : Burada ” yürek ” sözcüğü kişinin en derin yerini, adeta kişinin merkezini tarif için kullanılmaktadır. Yüreğin temiz ve pak olarak değerlendirilmesi, yüreğin günahın kirleticiliğinden sürekli olarak arındırılması anlamındadır. Yüreğin bu konumda kalması ancak sürekli olarak günahları itiraf edip tek kutsal olan Rab’le ilişki içinde olmakla mümkün olacaktır. Genelde Ferisiler’in örneğinde gördüğümüz gibi bazı insanlar kendilerini dıştan dindar göstermekte ve temiz kişilermiş gibi görülmektedirler. Ama iç alemlerinde bu ayette ifade edilen( 1. Ti. 1:5 ) temiz yüeği bulmak mümkün değildir. Bu nedenle Mesih İsa böyle kişileri dışı badanalı mezarlara benzetmektedir. Böyle kişiler Rab’bi hoşnut edememektedirler. Elbette kişinin içten olduğu gibi dıştan da temiz ahlaklı, iyi ve imanlı bir kişi olarak görünmesi önemlidir. Dünyaya ışık olması açısından bu çok önemlidir. Ama unutulmaması gereken nokta, kişinin bu dış yansımasının içteki ışıktan kaynaklanan bir yansıması olmasıdır. Yalnış öğretiler yaynların çoğu, kendi iç huzurlarını yakalayamamış, yüreklerini aklayamamış kişilerdir. Zaten bu kişilerin sapkın öğretiler vermesinin nedeni , gerçeğin yüreklerini aydınlatmamış olmasıdır. Gerçek, yürekleri aydınlatmayınca da ilahi huzuru tam olarak bulmak mümkün olmayacaktır ya da sahte bir huzurun getirdiği yaşam içinde yaşarken bu yaşam, etraftaki insanlara zarar getiren bir yaşam olacaktır. Bu tarz kişiler gerçeği yalanla değişen ve yalanları üzerinde ısrar eden kişilerdir.
Şimdi eğer Tanrı sevgisinin bizden yansımasını istiyorsak, bizim hayatımızın gerçek bir sevgi üzerine oturmasını istiyorsak o zaman yapılacak en önemli şey Mesih İsa’nın hayatımızın merkezi olan yüreğimizde tam olarak oturmasına müsaade etmemizdir. Böylelikle bizler Tanrı’nın akladığı bir yüreğin sahipleri olarak, günahla sürekli mücadele eden ve günahın yüreğinde yer etmesine fırsat vermeyen kişiler olacağız ve samimiyetle sevmeye başlayacağız. Bu sevgi de yine Tanrı’dan Mesih İsa aracılığıyla gelerek gerçek bir imanlının yüreğine yerleşen bir sevgi olacaktır.
19. Nisan 2008: 13:10 #28799AnonimPasifSonu Gelmeyen Soyağaçları : Aynı konu Titus’a da yazılmıştır. Bu bitmek tükenmek bilmez soyağacı çekişmeleri Girit’te de oldukça yaygındı. Aslında günümüz Anadolusu’nda da hala buna benzer soyağaçları geleneği bulunmaktadır. Bazı dini önderler kendilerinin peygamberler soyundan olduğunu iddia ederler ve bunu kanıtlamak için de deliller gösterirler. Bu bazı aşiretler içinde geçerlidir. Bu gelenek aslında eskilerden gelen bir gelenektir. Ortadoğu toplumlarında yaygındır.
Efes kilisesinde bu yalnış öğretiler vermeye çalışan öğretmenler yine aynı şekilde kendi öğretilerine destek ararken Kutsal Yazılar’daki soyağaçlarına kendilerine bağlamak gibi bir gayretin de içine girerler. Aynı zamanda bu insanlar belki yaratılışla, atalarla ilgili öğretiler verirken de bir takım soyağaçları sıralamalarını oluşturuyorlardı. Çünkü o dönemin Yunan kültürü içindeki İbrani yazarlar sık sık bu uygulamaları yapıyorlardı.
Bu tarz öğretiler sonu gelmez tartışmalara sebep verecek öğretilerdir. Bugün de esas Kutsal Kitap öğretisini bırakıp gereksiz tartışmalar oluşturmak yaygın usullerden biridir. Acaba dua ederken diz mi çökmeli yoksa ayakta mı durmalı, hızlı tapınma ilahileri mi söylemeli, yoksa ağır ilahiler mi söylemeli. Bunlar kişiden kişiye kiliseden kiliseye değişebilir. Ama Mesih İsa’nın kurtarışı üzerindeki temel öğretiler bize lazım olan kurtuluşun asıl anahtarlarıdır. Bunlar dururken acaba ” İsa Mesih’in soyunda kimler vardı ? Bunların adları ve meslekler neydi; acaba içimizden kimler bu soydan geliyorlar ? ” gibi belli başlı gurur ve boş konuşma kaynağı olacak konuları hemen bırakmamız gerekmektedir. Özellikle kilise önderleri bu konuda çok hassas olmalıdırlar. Bizim çevremizde de özellikle bazı ev dualarında kişiler kendi rüya yorumlarını birbirlerine anlatmakta ve bu rüya yorumlarıyla bazı kelam gerçeklerini birleştirmeye hatta kendilerini adeta vahiy almış gibi görmeye ve göstermeye çalışmaktadırlar. Bunlar farkında olmadan zamanla öğreti halini almaya ve bizleri Tanrı’nın sözünden uzaklaştırmaya başlarlar. ( ” Önderlik ” )
Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle olsun.:elsalla:
25. Nisan 2008: 23:15 #28858AnonimPasifYeni Antlaşma’nın öğreti amacı sevgidir. Bu sevgi, hristiyan hayatında üç ana temel üzerinde açıklanmaktadır. Bu üç temel iyi bir yürek, iyi bir vicdan ve samimi bir imandır.
Pak yürekten : Burada ” yürek ” sözcüğü kişinin en derin yerini, adeta kişinin merkezini tarif için kullanılmaktadır. Yüreğin temiz ve pak olarak değerlendirilmesi, yüreğin günahın kirleticiliğinden sürekli olarak arındırılması anlamındadır. Yüreğin bu konumda kalması ancak sürekli olarak günahları itiraf edip tek kutsal olan Rab’le ilişki içinde olmakla mümkün olacaktır. Genelde Ferisiler’in örneğinde gördüğümüz gibi bazı insanlar kendilerini dıştan dindar göstermekte ve temiz kişilermiş gibi görülmektedirler. Ama iç alemlerinde bu ayette ifade edilen( 1. Ti. 1:5 ) temiz yüeği bulmak mümkün değildir. Bu nedenle Mesih İsa böyle kişileri dışı badanalı mezarlara benzetmektedir. Böyle kişiler Rab’bi hoşnut edememektedirler. Elbette kişinin içten olduğu gibi dıştan da temiz ahlaklı, iyi ve imanlı bir kişi olarak görünmesi önemlidir. Dünyaya ışık olması açısından bu çok önemlidir. Ama unutulmaması gereken nokta, kişinin bu dış yansımasının içteki ışıktan kaynaklanan bir yansıması olmasıdır. Yalnış öğretiler yaynların çoğu, kendi iç huzurlarını yakalayamamış, yüreklerini aklayamamış kişilerdir. Zaten bu kişilerin sapkın öğretiler vermesinin nedeni , gerçeğin yüreklerini aydınlatmamış olmasıdır. Gerçek, yürekleri aydınlatmayınca da ilahi huzuru tam olarak bulmak mümkün olmayacaktır ya da sahte bir huzurun getirdiği yaşam içinde yaşarken bu yaşam, etraftaki insanlara zarar getiren bir yaşam olacaktır. Bu tarz kişiler gerçeği yalanla değişen ve yalanları üzerinde ısrar eden kişilerdir.
Şimdi eğer Tanrı sevgisinin bizden yansımasını istiyorsak, bizim hayatımızın gerçek bir sevgi üzerine oturmasını istiyorsak o zaman yapılacak en önemli şey Mesih İsa’nın hayatımızın merkezi olan yüreğimizde tam olarak oturmasına müsaade etmemizdir. Böylelikle bizler Tanrı’nın akladığı bir yüreğin sahipleri olarak, günahla sürekli mücadele eden ve günahın yüreğinde yer etmesine fırsat vermeyen kişiler olacağız ve samimiyetle sevmeye başlayacağız. Bu sevgi de yine Tanrı’dan Mesih İsa aracılığıyla gelerek gerçek bir imanlının yüreğine yerleşen bir sevgi olacaktır. ( Rev. T. ÜÇAL )
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.tanri sevgidir
2. Mayıs 2008: 18:35 #28903AnonimPasifTemiz vicdandan : Vicdan bütün insanlara sunulmuş bir lütuftur. İnsanı insan yapan özelliklerden biridir. Tanrı tarafından konulmuş olan bu donanım sayesinde , Tanrı’nın öğretisi olmayan her ortamda bile insan bir içsel uyarı sistemine sahiptir. Bu içsel uyarı sistemi otomatik bir ahlaki hatırlatıcı, adeta insan için konulmuş bir ahlak bekçisidir. Elbetteki bu mekanizma ancak ilahi gıda ile beslendiği ve Mesih İsa’nın kurtarışı ile güçlendiği zaman hristiyan hayatı için çok daha etkin bir rol oynamaya başlamaktadır. Özellikle hristiyan yaşamının sevgi üretmesi için bu vicdanın iyi vicdan olması gerekmektedir. Temiz vicdan da Tanrı’ya, O’nun Sözü’ne ve buyruklarına itaatle oluşur. Eğer bir vicdan hristiyanı rahatsız ediyorsa, burada bu imanlının Tanrı’nın sözüne itaatsizlikte bulunduğu gerçeği söz konusudur. Pavlus bu nedenle kendi vicdanının Tanrı önünde sürekli temiz kalması için özel çaba göstermiştir. Bu konuda aynı şekilde Timoteos’u da uyarmaktadır. Kendisi çaba gösterdiği gibi, Timoteos’un da bir kilise önderi olarak hem Tanrı önünde hem cemaat önünde temiz bir vicdanla hizmet etmesini istemektedir. Çünkü bu, Rab’be inanan bir önderin en önemli özelliklerinden biridir. Bizim kendi vicdanlarımız Tanrı sözü olmaksızın bizi yanıltabilir, bizim çıkarlarımızı ön planda tutabilir, benliğimizi okşayabilir. Kısacası kelamsız, Rab’bin kurtarışını gönenmeyen bir vicdan kendi başına günah nedeniyle kolaylıkla ibre değiştirebilir ve yalnış kararlar verebilir. Bu nedenle bir hristiyan, Rab’bin sözünün ve Kutsal Ruh’un verdiği yön doğrultusunda en sağlıklı biçimde işlev görecektir. Bu ayrıca Tanrı’nın isteminin ne olduğu konusunda da kişiye açık bir yön kazandıracaktır. Doğal olarak Tanrı’nın sözünün ve Kutsal Ruh’unun doğrultusunda hareket eden ve vicdanının sesini dinleyen bir insan aynı zamanda Rab’bi hoşnut eden bir insan olacaktır. Oysa hem Efes’te hem de Girit’te yalnış öğretiler yayan öğretmenlerin vicdanları böyle bir vicdan değildi. Bu kişiler vicdanlarını Tanrı’nın sözüne göre değil, insana göre kullanıyorlar ve Rab’bin görüşlerine göre değil, kendi bozulmuş görüşlerine göre hareket ediyorlardı. ( T. ÜÇAL – D. MALCOLM )
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.:elsalla:
11. Mayıs 2008: 14:56 #29008AnonimPasifİçten imandan doğan sevgi: Hristiyan inancının sevgi işareti imanlının sadık ve içten imanına bağlıdır. Ama yalnış öğretiler veren kişilerin sadık ve içten iman konusunda emin olmadıkları ya da kendilerini aldattıkları kesindir. Her iman gerçekten samimi iman olmayabilir. Çünkü insanların içsel alemlerine inemediğimiz için gerçek niyetlerinin ne olduğunu da anlayamayız. Belki de içsel alemlerinde tam inanmadıkları halde kendi çıkarları için inanmış gibi görünmeye meyilleri vardır. Belki bir takım ekonomik yararlar edinmek için kendilerini imanlı gibi gösterirler. Ama bu tarz insanları meyvelerinden tanımak genelde kolaydır. Uzun vadede bu insanların foyaları ortaya çıkar.İnsanlara yargılayarak değil, Tanrı sözü aracılığıyla bakarak değer verilmesi uygundur. Öncelikle kendimiz, Tanrı sözünün izleyicisi, Tanrı sözünü yaşayanlar olmalıyız. O zaman Tanrı sözü yaşamını tattığımız için bu yaşamın başkalarınca da yaşanıp yaşanmadığını algılamamız kolay olacaktır. Sapkın öğretileri yayanların Tanrı sözü yaşamları, Tanrı sözünü yalnış değerlendirdikleri için Tanrı sözünün dışına çıkmış bir yaşam olacaktır. Doğal olarak bu insanlar dıştan izlendiğinde Rab’den uzak örnekler sergileyeceklerdir. Çünkü Rab’bin doğru temelleri üzerindeki iman kökleri , bu kişilerin yüreklerinde olmayacaktır. Eğer gerçekten hristiyansak, Mesih İsa bizde yaşamaktadır. O zaman yapacağımız tek şey, yaşamımızın her noktasını O’na teslim etmektir. O zaman hristiyan sevgisi gerçek anlamda ortaya çıkacaktır. Eğer bu tarz bir iman yerine yalnız düşünceye dayalı bir inancın ardından gidiyor ve kendimizi tatmin yolları arıyorsak, bizler ikiyüzlü insanlar olmaktan öteye gidemeyecek, hiçbir zaman da Rab’bin bereketlerine sahip olamayacağız. Eğer bizler bu üç temele dayalı bir şekilde Hristiyan inancını algılıyor ve yaşıyorsak, Hristiyan sevgisi dediğimiz o gerçeği yansıtıyoruz demektir.
Gerçek Tanrı sözü öğretisinin sonuçları kiliseye birlik ve beraberlik getirir. Huzur getirir, çünkü doğru öğreti, yalnızca her şeyin hakimi olan Tanrı’yı yüceltir. ( ” Önderlik ” )
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.rabbe hamdolsun
17. Mayıs 2008: 12:36 #29070AnonimPasif” Bazı kişiler bunlardan saparak boş konuşmalara daldılar. ” ( 1. Ti. 1:6 )
Yalnışları öğreten öğretmenlerin yanlıişlara sahip olmaları boş konuşmalara neden olmaktadır. Bu boş konuşmalar, tartışmalar hem Rab’bin esenliğini uzaklaştırmakta hem de ruhsal anlamda çevreye zarar vermektedir. Çünkü bu boş konuşmalar, tartışmalar, gerçeği çarpıtmalar doğal olarak temiz yüreği ve temiz vicdanı da ortadan kaldırmaktadır. Yalnış öğretileri öğretenler bir anlamda ruhsal kirlilik oluşturdukları ve bu kirlilik akılları çok çabuk karıştırıp başkalarına sirayet ettiği için ciddi bir sorun oluşturmaktadırlar. Zaten bu nedenle Pavlus, sorunun üzerine hemen gitme taraftarıdır. ( ” Önderlik ” )
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.rabbe hamdolsun
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.