Üçlü Birlik Nedir? Bu Tanrı'ya Ortak Koşmak Değil Midir?
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
29. Ağustos 2007: 19:40 #24368AnonimPasif
Üçlü Birlik nedir? Buna inanarak Tanrı’ya Ortak Koşmuyor musunuz?
İnancımızın temeli Tanrı’nın tekliğidir. Her şeyin hakimi olan evrenin yaratıcısı Tanrı inancımıza göre Tektir. Tek bir Tanrı’ya inandığımızı söylemek esasında genel bir ifade olarak ele alınırsa yeterli değildir. Çünkü Agnostikler de (evreni bir Tanrı yaratmıştır ama bu Tanrı’nın herhangi bir kitabının olup olmaması ya da bir yol oluşturması önemli değildir diyenler) bu şekilde bir ifadeyi kullanmaktadırlar. Bazen tektanrıcılığın tapınılması gereken Tanrı’nın kimliğiyle ilgili hiçbir şey açıklamadığım görmekteyiz. Yani Tanrı o kadar soyutlaştırılmaktadır ki, bu inanılan tek Tanrı’nın kim olduğunu adeta ortadan kaldırmaktadır. Diğer bir deyişle, eğer yanlış bir Tanrı fikrine sahipseniz, tek bir Tanrı vardır demek tek başına yeterli değildir.
Birisi Ra, İsis ya da Osiris’in gerçek Tanrı olduğunu söyleyebilir ama bu Mısır Tanrısal inancının bizim Tanrısal inancımızla aynı şey olduğunu söylemek demek değildir. Mısır tanrılarından İsis’e inanan bir kişi tanrı tektir dediğinde zihninde beliren tanrı kavramı tamamen bu inancın oluşturduğu tanrı kavramıdır. Oysa biz Tanrı tektir dediğimizde Alemlerin Rabbi olan ve bütün evrenin yaratıcısı, gözle göremediğimiz, doğmamış ve doğrulmamış Bir Olan Yüce Tanrı’dan bahsediyoruz. Bu şekilde genel kavramlarla anladığımız bu Tek Tanrı’yı ayrıca bir de Kutsal Kitap’taki esini (vahyi) aracılığıyla bize kendisini açıkladığı şekilde tanıyoruz.
Tanrı, Kutsal Kitap’ta kendisini evrenin hakimi tek olan diye tanıtırken aynı zamanda bu Tekliği Kutsal Üçlük ifadesinde de daha derin bir biçimde açıklamıştır. Bu tek Tanrı’nın kendisini bize çok daha derin anlamda açıklamasıdır. Böyle bir açıklama bir kişinin aynı zamanda üç ayrı etkin kişiliği olması gibidir. Ahmet beyin aynı çocuğu için baba, karısı için koca ve memurları için müdür olması gibidir. Üç ayrı kişilik ama Tek bir kişi. Bu bize göre Kutsal Kitap’ın başından sonuna dek Tanrı’nın kendisini aktarımı sonucu bize verilmiş bir gizdir. Bunun Tanrı’yı ne üçe bölmek, ne de üç ayrı Tanrı kabul etmek gibi bir giz olmadığını Mesih İsa’ya iman etmiş her kişi çok net bir biçimde bilmektedir. Tanrı birdir. Bir olan Tanrı kendi kişiliğini bizlere mecaz anlamda Baba (Görünmez Öz), Oğul (Görünen söz) ve Kutsal Ruh (Tanrı’nın bizdeki işlevi) şeklinde açıklamıştır.
Bizim Tevhid (Birlik) anlayışımız Tek olan Tanrı’nın kendisini üç ayrı şahısta tanıtımıdır. Bu nedenle belki bu Tanrı’nın kendisini açıklayışına Tevhitte (birlik) Teslis (üçlük) diyebiliriz. Herhalde Tanrı’nın kendisini dilediği şekilde açıklamasında hiç kimsenin bir itirazı söz konusu değildir. O her şeyin hakimi ve yaratıcısıdır. Kendisini elbette dilediği şekilde açıklayacaktır. O zaman “bir Mesih İsa izleyicisi Tek olan, kendisini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’ta açıklayan, her şeyin sahibi, her şeye gücü yeten, yüceler yücesi Tanrı’ya inanmaktadır” diyerek bu bölümü noktalayabiliriz. Yaşamımızın tamamını kapsamaktadır.Hikaye kısmına alınacak Bir çoğumuz kendimize sormuşuzdur; Ben kimim? Nerden geldim nereye gidiyorum? Yaşamımın bir amacı var mı.Bir çoğumuz kendimize sormuşuzdur; Ben kimim? Nerden geldim nereye gidiyorum? Yaşamımın bir amacı var mı ve ben bu amacı anlayabiliyor muyum? Tanrı’yı arama serüvenim bu soruları kendime sormam ile birlikte başlamış oldu.Çevremdekilerin bu konulara girmenin ruhsal sağlıkta meydana getirebileceği hasarlar ile ilgili uyarılarına rağmen ben bu soruların cevabını bulmaya kararlıydım, imanımı sınamaya ve neye iman ettiğimi öğrenmek açlığındaydım.Hayatı algılayış biçimlerini farklı perspektiflerden inceleyen felsefe akımlarını, dinleri ve öğretişleri inceledim. Elbette hepsinin doğru ve güzel yanları vardı ama hala tatmin edilmeyi bekleyen bir kaç soru cevabını bekliyordu. Bu plandaki benim yerim ne? Tanrı’nın beni yaratıştaki amacı ne idi? Bu felsefe, din ve öğretişlerden hangisi Tanrı’nın bana seslenişi yani Kelamullahtı? Acaba bana sunulanı hiç sorgulamadan kabul edersem Tanrı’ya karşı sorumluluklardan kurtulabilir miydim? Daha açık bir ifade ile puta tapan bir toplumda olsaydım ve toplumun inanç ve geleneklerine ters düşmemek için hiç sorgulamadan puta tapınmaya devam etseydim Tek ve Gerçek olan Rab bunu kabul eder miydi?
Tanrı Musa’ya verdiği yasada şöyle sesleniyor.
“Ne yerin altından ne göklerden, Benden başka tanrılara tapmayacak önünde secde etmeyeceksin. Ben kıskanç bir Tanrı’yım” (Mısırdan Çıkış.20; 1- 6).
Böylece Tanrı’nın çizdiği yolu takip etmeye başladım. Yol beni Mesih İsa’ya getirdi. Yaşamımın en önemli amacını artık bulmuştum; Tanrı’yı yüceltmek ve sonsuza dek O’ndan zevk almak (1.Korintliler10:31, Romalılar.11:36, Mezmurlar 73:25-28). Herkes terk etse de beni yalnız bırakmayacak olan, beni sevgisinden yaratan, her defasında merhameti ile beni bağışlayan Tanrı tek ve gerçek Tanrı olduğunu anladım ve iman ettim.
Kendine soru sormaktan kaçınanlar peş peşe soru yağmuruna tuttular;
Ne yani şimdi sen Ermeni mi oldun? Rum mu oldun? En çok sorulan bu soru olmasına rağmen aklı selim olan herkes bu sorunun cevabını da aslında bilmektedir. Allah her şeyin Yaratıcısıdır ve tüm insanoğluna milliyet ayıkmaksızın seslenmiştir (Markos 16:15-16, Matta 28:16-20, Luka 20:19-23, Elçilerin İşleri 1:6-11). Yani Tanrı’nın buyruğu ile milli duygu ve değerler birbiri ile çelişmez. Milliyet Irki ve sosyolojik bir kavramdır. Bu Anavatanı korumak, ona saldıranlara karşı göğsünü siper etmek Hıristiyan, Müslüman veya ateist her Türk’ün düşünmeden yerine getirmesi gereken ilk görevdir.
İkinci en çok sorulan soru ise siz Baba, Oğul ve Kutsal Ruh diye üç tanrıya taparak Tanrı’ya eş koşmuş olmuyor musunuz? Kesinlikle hayır, anlaşılması en güç olan bu konu ama yanıt HAYIR. Tanrı, insanı kendisini arama yoluna sevk ettiği ve ona varlığını hissettirdiği, O Tanrı’nın içimizdeki sesi yani Kutsal Ruh. Tanrı’nın insana kendini açıklayışı Vahiy, Kelam veya Sözün kendisi olduğunu vurgulayan (aidiyet anlamında) Oğul. Kudret, Görkem ve Yüceliğinden hiçbir kuşkumuz olmadığı görünmez öz Baba. Hepsi Tek olan Bir Allah’ın insanlara kendini tanıttığı, seslendiği farklı biçimleridir. Sonuç olarak Hıristiyanlığın inancı; Allah Tektir, doğmamış ve doğrulmamıştır. ezelden ebede kainatın tek sahibi ve yaratıcısıdır.
Kutsal Kitap (Tevrat-Zebur-İncil) değiştirilmemiş midir? Bu sorunun cevabı da aynı ilk sorudaki gibi aslında Allah’ın Kadir-i Mutlak olduğuna iman eden herkes tarafından rahatlıkla verilebilir. Kainatı tek bir istemi ile Yaratan, yarattığı kainatta hiç hatasız olarak ahengi sağlayan, Kendinden hiç bir şeyin gizli olmadığı Allah, nasıl olurda günahta olan ve her an günaha eğilimini ispat eden insanın kendi vahyini bozmasını engelleyemez ve Kelamullahını koruyamaz. Her şeye Kadir Allah buna nasıl müsaade eder yada böyle bir tehlikenin olabileceğini tahmin edemez. HAYIR KUTSAL KİTAP DEĞİŞMEMİŞTİR.
Aslında en önemli nokta sorulmayandı.
Hıristiyanlık bir din midir? Hıristiyan kelimesi başlangıçta Mesih takipçisi olmayanlar tarafından Mesih yolunda olanları aşağılamak için kullanılmış daha sonra işlevi değişmiş Mesih yolunda olanları tarif etmek için kullanıla gelmiştir. Hıristiyanlık bir din değildir. Mesih, Yaşam, Yol ve Gerçektir.
(Fatih Protestan Kilisesi) -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.