Misyonerlik Suç mudur?

  • Bu konu 5 izleyen ve 5 yanıt içeriyor.
6 yazı görüntüleniyor - 1 ile 6 arası (toplam 6)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24348
    klaus
    Anahtar yönetici

    Misyonerlik suç mudur?

    UTKU ÇAKIRÖZER Ankara / GÖKÇER TAHİNCİOĞLU,

    1- Misyonerlik nedir?

    Farklı ülkelerde, farklı dinlere mensup kişilere ya da dinsizlere kendi dinini anlatan kişilere “misyoner” deniliyor.

    2- Misyonerlerin Türkiye’de faaliyetleri var mı?

    Evet. 2001’de yapılan MGK’da, MİT’in misyonerlik faaliyetleri konusunda hazırladığı rapor okundu. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde de (MGSB) misyonerlik yıllarca tehdit olarak nitelendirildi.

    3- Misyonerler Türkiye’de nasıl çalışıyor?

    Misyonerler kent merkezleri ve ilçelerde ücretsiz olarak dini kitaplar ve İncil dağıtarak kendilerini tanıtıyor. Kişisel ilişki kuran misyonerler, öncelikle küçük ibadet grupları oluşturabilmek için çalışıyor. İsteyene ücretsiz İncil ve kitap gönderilebileceğine yönelik ilanlar verilerek ilana ilgi gösteren kişilerle temasa geçiliyor.

    4- Misyonerlik yasal mı?

    Misyonerlik, TCK’da bir suç türü olarak tanımlanmıyor. Aksine, TCK’nın 115. maddesinde, “Bir kimsenin dini, siyasi, sosyal, felsefi düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlamak ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan men etmek; toplu dini ibadet ve ayinleri engellemek 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” hükmü bulunuyor. Bu nedenle misyonerliği yapan değil, misyonerleri engelleyenlerin cezalandırılması gerekiyor. Misyonerlere, ancak toplum barışını bozacak şekilde aleni biçimde farklı dini değerleri aşağılamaları halinde ceza verilebiliyor.

    5- Devlet misyonerliğe nasıl bakıyor?

    Suç olarak tanımlanmamasına karşın, devlet misyonerliği tehdit olarak algıladı. MGSB ve iç güvenlik strateji belgelerinde misyonerler için, “vatandaşların sorunlarını istismar ederek taban kazanmaya yönelik çalışmalar yürüttükleri” belirtildi. Yine aynı belgelerde misyonerlerin, “Etnik ve sosyal yapıdaki unsurları da kullanmak suretiyle planlı ve bilinçli yürüttükleri bölücü ve yıkıcı faaliyetlere karşı gerekli tedbirler alınması gerektiği” vurgulandı. 2005’te yapılan güncelleştirmede misyonerlik MGSB’den çıkarıldı. Ancak, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Niyazi Güney, geçen hafta TBMM’de yaptığı konuşmada misyonerliğin terör örgütlerinden bile tehlikeli olduğunu belirtti. Güney’in Genelkurmay’ın bu konuda istihbarat raporları olduğunu belirtmesi, devletin bakışında değişiklik olmadığını ortaya koydu.

    6- Misyonerlik halka nasıl anlatıldı?

    Son yıllarda misyonerliğin tehlikelerine işaret eden çok sayıda açıklama yapıldı. Bu konuda özellikle iki açıklama dikkat çekti: Rahşan Ecevit, “Takkenin üzerine haç geliyor” dedi. Bakan Mehmet Aydın da, “Misyonerlik faaliyetlerinin tarihi, dini, milli ve kültürel bütünlüğü bozup parçalamayı amaçladığını düşünüyor, misyonerliği siyasi amaçları olan son derece planlı bir hareket olarak görüyoruz” ifadesini kullandı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da misyonerlik konusunda halkı uyarmanın görevleri olduğu açıklamasını yapmıştı. Devlet kurumlarına ait olduğu öne sürülen raporlarda, 2 yılda 50 bin kişinin Hıristiyanlaştırılacağı, 2020’ye kadar nüfusün yüzde 10’unun Hıristiyan yapılacağı iddiaları yer aldı.

    7- AB ve ABD, Türkiye’nin tavrını nasıl yorumluyor?

    ABD, 2005 ve 2006’da yayımladığı “İnsan Hakları” ve “Din Özgürlüğü” raporlarında, “Türkiye’de misyonerlik karşıtı kamusal bir kampanya yürütüldüğü, yetkililerin, misyonerliği devlet için tehdit gibi gösterdiği” eleştirilerinde bulundu.
    Hem ABD hem de AB’nin eleştirilerinin odağına Diyanet’i aldı, kurumun 2005’te misyonerlik karşıtı hutbe yayımlamasına vurgu yapıldı. AB’nin son İlerleme Raporu’nda da, Diyanet ile yerel dini makamların zaman zaman misyonerlik faaliyetlerine karşı hasmane tutum sergilediklerinin altı çizildi.

    8- Eleştiriler neden Diyanet’e yöneltiliyor?

    Açıklamaları, devletin görüşü olarak kabul edildiği ve Türkiye’nin en ücra köyüne kadar mesajlar ulaştırılabildiği için ağırlıklı olarak Diyanet üzerinde duruluyor. Diyanet, 2005’te tüm camilerde okuttuğu hutbede, “Misyonerlerin, gençlerle çocukların inançlarını çalmak için uygulanan bir senaryonun parçası olduğu” mesajını verdi. Ücretsiz olarak dağıtılan ve Kültür Bakanlığı’nca tanıtılan “Misyonerlik” kitabında da misyonerliğin haçlı seferleriyle bağlantılı olduğu savunuldu. Diyanet’in misyonerliğe karşı imamlardan oluşan bir “irşat timi” kurduğu haberleri de medyaya yansıdı.

    9- Güvenlik güçleri ve yargı, misyonerlere karşı nasıl bir tutum izliyor?

    Türkiye Kurtuluş Kiliseleri Derneği, suç olmamasına rağmen, misyonerlik faaliyetleri için suç işlenmiş gibi işlem yapılmasından yakınıyor. ABD’nin hazırladığı raporlarda da yargı ve Emniyet’in dinsel içerikli yayınların dağıtılmasını engellediği, misyonerlerle görüşen öğrencileri velilerine ve üniversite yönetimine bildirdiği, yıllardır Türkiye’de bulunan Hıristiyanların oturma ve çalışma izinlerini yenilemediği, saldırıların soruşturulmadığı iddia ediliyor.

    10- Devletin ve toplumun misyonerliğe olumsuz bakışının sonucu nedir?

    ABD raporlarında, Türkiye’de Hıristiyan din adamlarına ve kiliselere yönelik 2005’te 10, 2006’da da 7 tehdit ya da saldırı gerçekleştirildiği ileri sürülüyor. Son 6 ay içinde 3 saldırının daha rapor edildiği öğrenildi.

    #32220
    Anonim
    Pasif

    Farklı ülkelerde, farklı inançlara mensup kişilere ya da Tanrı tanımazlara kendi inancını anlatan kişilere “misyoner” denir. Misyoner ‘gönderilen’ anlamına gelir. Misyon’ kelimesi latincede ‚göndermek’ anlamına gelir. İsa Mesih kiliseyi, ‚dünyanın her yerine gidip Müjde’yi tüm yaratılışa duyurmakla görevlendirdi ve şöyle dedi:

    ‘Dünyanın her yanına gidin, Müjde`yi bütün yaratılışa duyurun.
    İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek’ (Markos 16.15).

    Bu görev İsa Mesih tarafından kiliseye verilmiştir. Kilisenin ve Beden’in Başı olan Mesih, Kurtuluş müjdesini tüm hilkate, tüm insanlığa duyurmalarını emrederek kilisenin misyonunu belirlemiştir. Eğer bir kilise İsa Mesih’in sözlerine itaat etmeyip Müjde’yi duyurmayarak bu misyonu yerine getirmiyorsa, ya da başarısızsa bu kilisenin bir eksikliği var demektir. Kilise, Rab’be ait olanlar anlamına gelmektedir. Eğer O’na aitsek, aynı zamanda O’nun yetkisi altındayız ve Rabbimiz’in yapmamızı istediği işleri yaparak itaat etme durumundayız, çünkü bu görev için İsa Mesih tarafından görevlendirdik.

    Müjdeyi duyurarak insanların İsa Mesih’e iman ederek kurtulmaları sağlanır. Eğer bizler duyurmazsak insanlar nereden kurtuluş haberini duyacaklar ve nasıl kurtulacaklar? Bir kimse eğer yeniden doğmuş ise, İsa Mehis’i müjdelemeden duramaz. Kutsal Ruh’u almış, Tanrı’nın sevgisini tadan bir imanlı, İsa Mesih’in kurtuluş müjdesini duyurmadan edemez. İncil’de Elçilerin İşleri 1:7-8’de şunları okuyoruz:

    ‚Kutsal Ruh üzerinize gelince güç alacaksınız. Yeruşalim’de, bütün Yahudiye ve Samiriye’de ve dünyanın dört bucağında benim tanıklarım olacaksınız’.

    Bu emir İsa Mesih’in dünyadan ayrılmadan önceki son emridir. İsa Mesih’in yapmamızı istediği bu emri yerine getirmek misyonerliktir.

    Tabii Şeytan hiçbir insanın Kurtuluş Müjdesini duymasını ve kurtulmasını istemez ve bu nedenle de misyonerlere çeşitli iftiralar atarak, insanları onlara karşı kışkırtarak engellemek ister. Ne yazık ki ülkemizde misyonerler vatan hainliğiyle, bölücülükle, birer potansiyel tehlike olarak görülmüş, suçlanarak birer terörist durumuna düşürülmüş, dışlanmış hatta öldürülmüşlerdir. Rabbimizin gelişi yakındır… İncil’deki Kurtuluş Müjdesi tüm dünyaya duyurulmaktadır.

    Tanrı’nın, Kurtuluş Müjde’si olan İncil’i cesaretle duyurarak misyonerlik yapan tüm kardeşlerimizi bereketlemesini ve korumasını diliyorum.

    Sevgilerimle

    #32359
    Anonim
    Pasif

    Misyonerlik(İsa Mesih’in Müjdesini insanlara duyurmak) her Mesih inanlısının bir görevidir.

    #33635
    Anonim
    Pasif

    Bence de her gerçek İsa Mesih inanlısı birer misyonerdir, müjdecidir. İsa Mesih bu emri iman edenlere verdi ve şöyle dedi:

    ‘Dünyanın her yanına gidin, Müjde`yi bütün yaratılışa duyurun. İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek’ (Markos 16.15).

    Eğer bizler iman etmişsek ve ruhsal olarak yeniden doğuşumuz varsa, İncil’deki kurtuluş MÜJDESİ’ni duyurmalıyız. Duyurmalıyız ki tüm insanlar kurtulsunlar ve sonsuz yaşama kavuşsunlar.

    #33646
    Anonim
    Pasif

    ‘Dünyanın her yanına gidin, Müjde`yi bütün yaratılışa duyurun. İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek’ (Markos 16.15).

    burada <> ifade edilen mana ne oluyor ?? diye sorsam anlatma imkanınız varmı ?? hüküm derken ceza-cehennem-yargılanma manasımı anlaşılmalı yoksa başka bir manamı ifade ediyor .

    öncelikle dürüst bir şekilde müslüman olduğum için soru sormam rahatsız edici oluyorsa özür diler yayınlanmamasından rahatsız olmayacağımı bilmenizi isterken cevap verme nezaketinde bulunursanız peşinen teşekkür ettiğimide belirtmekten memnun olurum.

    #33652
    Anonim
    Pasif

    Aslında sorarken, yanıtı bulmuşsun.
    Kişinin bilerek ve isteyerek Müjde’yi (yani Mesih İsa’nın kurtarışını) reddetmesi, cehennemi seçmesi anlamına gelir.

    Elçilerin işleri 4:12’de yazıldığı gibi:
    Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur.
    Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.

    Yalnızca İsa seni kurtarabilir…

6 yazı görüntüleniyor - 1 ile 6 arası (toplam 6)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.