Dünyanın Sonunda Nerede Olacaksın?
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
9. Nisan 2007: 19:08 #24240AnonimPasif
Dünyanın Sonunda Nerede Olacaksın?
Deprem haberlerini ne kadar sık dinler olduk televizyonda. Tsunami felaketi daha dün gibiydi. Caddelerde yüzen insan cesetlerinin resimleri hala gözlerimizin önünde. Yakın bir zamanda Pakistanda 40 binden fazla kişi büyük bir depremde öldü. Tıpkı Marmara’da ölen binlerce kişi gibi. Bütün bu felaket haberleri burada bitiyor mu peki? Hayır. Gün geçmiyor ki yeni bir kara haber kulağımıza gelmesin. Marmara’da büyük bir deprem daha bekleniyormuş. Kuş gıribi dene bir hastalık bir salgında 350 milyon kişinin ölebileceği bildiriliyor. Dünyadaki yaşamı sonlandırabilecek kadr büyük bir göktaşı dünyamıza doğru gelmekte. Çarpıp çarpmayacağı tartışma konusu. Ama büyük bir sorun teşkil ettiği muhakkak. Bütün bunların yanı sıra savaşlar hala dünyamızda devam etmekte. Irakta hala her gün en azında onlarca kişi hayatını kaybetmekte. 20 sene sonra ülkemizi de içine alacak olan büyük bir kıtlık dünyayı tehdit etmekte.
Bütün bu haberleri sizler rahat koltuğunuza uzanmış bir halde dinliyor musunuz? Bana bir şey olmaz mı diyorsunuz yoksa içinizi bir ürperti kaplıyor mu? Peki ya bütün bunlardan biri benim ya da ailemin başına gelir mi diye düşünüyor musunuz?
Belki şu Marmara depremi benim oturduğum binayı yerle bir eder ve altında kalırım. Belki Marmara da bir tsunami olur ve sularda kaybolurum. Belki şu grip salgınında ben de etkilenirim ve bir gece içinde dünyaya gözlerimi kaparım. Bunlardan hiç biri olmasa da belki şu göktaşı bize çarpar ve insanlığın sonuna ben de katılırım. Aslında bütün bu listeyi uzatmak mümkün değil mi?
Ölüm korkusu her insanın içinde muhakkak vardır. Ama neden korkuyorsunuz? Yaşam kadar ölümde normal değil mi? Neden bu dünyadan ayrılma fikri sizi korkutup kaçırıyor. Lev Tolstoy inançsız zamanlarında ölümden o kadar çok korkarmış ki sanki ölümden kaçabilirmiş gibi gecenin bir yarısı atına atlayıp hızla evden uzaklaşırmış. Belki de düşüncelerinden kaçmak istiyordu. Ancak nereye giderse gitsin insanın düşüncelerinden kaçması mümkün değil. Mezarlığın önünden geçerken insan o tarafa bakmadan ıslık çala çala yürümesi sanırım bu ölüm korkusu duygusunun bir sonucu.
Dünyanın sonu elbette bu ya da şu şekilde gelecek. Bu son belki şimdi olacak. Bunun zamanını bilemiyoruz. Ancak Kutsal Kitap bize bu konuda bazı ipuçları vermekte.
İsa Mesih İncil’in Matta bölümünde hepimizin merak ettiği bu konuya değinmekte. Şöyle diyor;
İsa, Zeytin Dağı’nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler.
‘Söyle bize” dediler, “Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?” İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sakın kimse sizi saptırmasın! Birçokları, ‘Mesih* benim’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar. Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır’ ( Matta 24:3-8 ).
İlginç değil mi aslında bütün bu felaketler belki de bir son değil sadece sonun başlangıcıdır. İsa Mesih bütün bu olacak olanları önceden bize bildirmiştir. Ancak O’nun söylediği şey bütün bunlardan dünyanın sonunun gelmeyeceğidir. Bütün bu olanlar ve olack olanlar sadece gelecek olan sonun habercileridir. O zaman son ne zaman gelecek?
İsa Mesih şöyle devam ediyor:
‘O zaman sizi (İsa Mesih’e inanları) sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler. Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak. Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir. “Peygamber Daniel’in sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyin* kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman -okuyan anlasın- Yahudiye’de bulunanlar dağlara kaçsın. Damda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Şabat Günü’ne* rastlamasın. Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır. O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı’.
Bu ayetler hakkında pek çok yorum olsa da sonun ne zaman geleceği konusunda bir ipucu bulabilirsiniz. Aynı zamanda o günlerin ne kadar korkunç olabileceğini aşağıdaki ayetlerde okuyabilirsiniz.
“Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek. “O günlerin sıkıntısından hemen sonra, ‘Güneş kararacak, Ay ışık vermez olacak, Yıldızlar gökten düşecek, Göksel güçler sarsılacak.’ “O zaman İnsanoğlu’nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu’nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. Melekler O’nun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacaklar. “İncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır. Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak* ortadan kalkmayacak. Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.”
Aslında son bir başlangıçtır. İsa Mesih’in ikinci kere gelişi artık bu dünyanın sonunun gelmiş olduğunu bize açıkça bildirecektir. Zaman konusunda hiç kimse hiçbir tahminde bulunamaz. Şöyle devam ediyor İsa Mesih
‘O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba’dan başka kimse bilmez. Nuh’un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu’nun* gelişinde de öyle olacak. Nuh’un gemiye bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Tufan gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlu’nun gelişi de öyle olacak. O gün tarlada bulunan iki kişiden biri alınacak, biri bırakılacak. Değirmende buğday öğüten iki kadından biri alınacak, biri bırakılacak. “Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbiniz’in geleceği günü bilemezsiniz. Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez. Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz saatte gelecektir.
O güne hazır olmak için ne yapabiliriz? Yine bunun cevabını İsa Mesih vermekte;
‘Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir’ Yuhanna 5:24
Dünya nereye giderse gitsin sizin nereye gideceğinizi bilmeniz önemlidir. Tanrı insanları sevmektedir. Bu sevgiyi de Kendi Oğlunu çarmıhta günahlarımız içn vermesiyle kanıtlamıştır. Dünyanın sonu geldiğinde bütün bunlardan etkilenmek ve Tanrı’yla sonsuz bir yaşamı elde etmek için tek yapabileceğimiz şey İsa Mesih’in bizim için çarmıhta öldüğüne ve üçüncü gün dirildiğine inanmaktır. O gün geldiğinde İsa Mesih’le birlikte olacağız. Şöyle diyor Vahiy;
“Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı.”
Dünya ortadan kalktığında Tanrı bize yeni bir gökle yeryüzü hazırlamış olacak.
(http://www.kutsal kitap.com) -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.