Ölüm Korkusu
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
12. Şubat 2007: 23:37 #24196AnonimPasif
Ölüm Korkusu
Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis`i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak üzere onlarla aynı insan yapısını aldı.Bunu, ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca köle olanların hepsini özgür kılmak için yaptı’ (İbraniler 2:14-15).
‘Ey ölüm, zaferin nerede? Ey ölüm, dikenin nerede?
Ölümün dikeni günahtır. Günah ise gücünü Kutsal Yasa`dan alır.
Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bizi zafere ulaştıran Tanrı`ya şükürler olsun!’ (1.Korintlıler 15:55-57).
Doğamız gereği, insanlar olarak birçok şeyden korkarız. Örneğin insanlardan (bizimle ilgili düşüncelerinden, eleştirilerinden), yoksulluktan, maddi güvensizliktenkorkarız. Bazı insanlar yaşlılıktan korkarlar. Bazıları da gelecekten, Şeytan’dan, cehennemden, Tanrı’dan ya da mezardan korkar.
Ölüm korkusu evrenseldir. Kendimiz için ya da sevdiklerimizi kaybetmekten korku duyarız. Birçok kişi ölümden değil, ölümden önceki süreçten korkar. Huzur içinde, uykumda ölecek miyim? Yoksa yavaş yavaş, acılar içinde hasta yatağımda mı öleceğim? Bir tür işkence odasında mı öleceğim ve buna nasıl tepki göstereceğim? Birçoğumuzun korkusu, nasıl öleceğim sorusudur.
Bu korku nereden geliyor? Bu sorunun pekçok yanıtı vardır. Ölüm anında bizim için çok değerli olan yaşamdan ayrılıyoruz. Öbür tarafta ne olacağından emin değiliz. Bilinmeyenlerden korkuyoruz. Ölüm kaçınılmaz ve çarpıcıdır. Bizim için değerli ve sevilen her şeyden ayrılmak zorunda kalıyoruz. Ölüm güvenliğimize ve çevremize yönelik bir saldırıdır.
Bazı insanlar yargıdan korkarlar. Yeterince başarılı olmadıklarını düşünürler. Günahla ilgili suçluluk duygularıyla mücadele ederler. Yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın hesabını vereceğimiz düşüncesi rahatımızı bozabilir. Ölümle yüzleşirken Tanrı’nın önünde elimizin boş olduğunu hissederiz.
Ölümün asıl dikeni günahtadır. Günah Tanrı’dan kopuk bir yaşam demektir. Buna göre ölüm korkumuz, Tanrı’dan ayrılma korkumuza bağlıdır. Birçok kişi Tanrı’dan ayrılma korkusunu bilinçaltının derinliklerine iter. Ölüm konusundan genellikle kaçınırız, çünkü ölüm bizi bu korkumuzla yüzleştirir ve günahlı durumumuza ışık tutar. Kurtuluş gereksinimimizle yüz yüze gelmemizi sağlar. Buna rağmen, Tanrı’dan ve birbirimizden kopuk kaldığımız halde iyi bir izlenim vermeye çalışırız.
Tüm çağların en büyük paradokslarından biri Mesih’in çarmıh üzerinde can vererek ölümü altetmiş olmasıdır. Mesih’in ölümüyle başkalarının ölümü arasındaki fark Mesih’in günahsız olmasıdır. İsa günahı kendi üzerine almış ve böylece onun dikenini çıkarmıştır. Mesih’in ölümü ve dirilişi, Şeytan’ın artık ölümün efendisi olmadığını gözler önüne sermiştir. İsa günahımızın bedelini ödemiş ve böylece ölümü söküp atmıştır. İsa Mesih kurtuluşumuzun öncüsüdür. Bu gerçeğin arkasındaki düşünce şudur: İsa yalnızca izlememiz gereken mükemmel bir örnek bırakmakla kalmayıp kurtuluş zeminimiz olmuştur. Ölüm üzerindeki zafer (ve ölüm korkusunda kurtuluş) yalnızca İsa’yla mümkündür.
Yalnızca Tanrı sınırsızdır. Birçok imanlı sıkı çalışarak, yılmadan gayret göstererek hizmet eder, ama kendisine hizmet edilmesine gerek görmez. İnsanların yardımını kabul etmekte güçlük çeker. Sıkı çalışarak ve yılmadan gayret göstererek Tanrı’nın beğenisini hak etmek için çabalar.
Zamanları geldiğinde sınırları hakkında ne yapacaklarını bilmezler. Öleceklerini öğrendikleri zaman imanları sınanmaya girer. Kendi iyi eylemleriyle değil, Tanrı’nın kayrası ve sadakatiyle aklandıklarını kavramak böylelerine büyük oranda yardımcı olur. İmanla kurtuluş aracılığıyla kurtuluşa kavuşuruz. Kayra, hak edilmeyen iyilik demektir. Eninde sonunda kendi sınırlarımıza gelip dayanırız. Bunlarla uğraşmayı ne kadar erken öğrenirsek, o kadar iyi olur.
Ölüm korkusuyla savaşırken, gördüklerimizle değil, imanla yaşamayı öğrnmeliyiz. Göksel Babamız için birazcık iman bile yeterlidir. Tanrı kendisini bize İsa aracılığıyla tanıtır. Ruhumuzla iletişim kurar ve bizi gelecekteki unsurların güvencesi olarak Kutsal Ruh’la doldurur.
kuşkuyla yaşamamıza gerek yoktur. Tanrı bizi ölüm korkusundan kurtarmak istiyor.
Herkesin günah işlediğini unutmayalım. Tanrı bizi yedi kere yetmiş kez bağışlamaya ve dev suçluluğumuz almaya hazırdır
İtiraf edilmemiş her günahı ışığa getirebilir ve tövbeyle Tanrı’ya dönebiliriz.
‘Günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı, günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır’.
Harika bir vaat! Geçmişteki, dünkü ve bu sabahki günahlarımızın bağışlandığından emin olabiliriz.
Ölüm korkusu ölümden bile büyük olabilir. Gördüğümüz gibi Kutsal Kitap ölümden açık bir dille söz ediyor. Ölüm konusunda Kutsal Kitap’ın bakış açısını öğrenmenin büyük yardımı olacaktır. Ölüm korkusuyla yüzleşmeliyiz. Bunu bastırmak yararsızdır; eninde sonunda sıra bize gelecektir.
Mesih’in ölümün dikenini çıkarmış olduğunu, ölümün yenik düşmüş bir düşman olduğunu kavrayarak ölüm korkusuyla mücadele edebiliriz. Mesih’e kurtarıcımız olarak iman edebiliriz. Günahlarımızı itiraf edebilir ve af dileyebiliriz. Günahlarımız ve sınırlarımı arasındaki farkı öğrenebiliriz. Kutsal Ruh’u gökten bir güvence olarak alabilir ve böylece gökleri tadabiliriz. Tanrı’nın yaşamımız için lütfunu kabul etmenin yolu imandan geçer.
Harika, ama ölüm korkusu hala imanlılar olarak bizi etkilemeye devam ediyor. Neden? Joyce Landorf, ‘Yas Şarkısı’ adlı kitabında bize yardımcı olabilecek güzel bir örnek veriyor. Bu bayanın kilise önderi olan Dr. Ted Cole, çıngıraklı yılan tarafından sokulan bir çocuğun son anda nasıl ölümden kurtarıldığını anlatıyor. Çocuk bir vadide yürüyormuş, babası onu hastaneye yetiştirmiş.
‘Dr. Cole, çocuk kurtarıldıktan sonra birinin vadiye gittiğini varsaymamızı istedi. Bu kişi çocuğun bulunduğu yere gidip yılanı bulsun. Sonra yılanın zehrini tümüyle boşaltsın. Zehirsiz yılanı çocuğun odasına götürsün ve çocuğa yılanı orada beslemek ister mi diye sorsun. Çocuk elbette bunu istemez, çünkü yılandan halen korkmaktadır! Bir imanlı olarak Mesih’in ölüm dikenini çıkardığını ve ölümün bana sonsuzluğa dek dokunmayacağını biliyorum. Ancak ölüm hala var. Ölüm hala korkunç derecede çirkin ve itici. Ölümü sevecen bir dost olarak hayal edemiyorum, göremiyorum ve kabullenemiyorum.
(Sjoerd & Gerdien Poorta’nın ‘Büyük Serüven’ adlı kitabından alıntı).
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.