Kutsal Ruh Faal Bİr Kuvvet Mİ Yoksa Tanrisal Bİr KİŞİlİk Mİdİr?
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
1. Ocak 2007: 15:59 #24102klausAnahtar yönetici
Kutsal Ruh Faal Bir Kuvvet mi Yoksa Tanrısal Bir Kişilik midir?
Y. Şahitleri Üçlü-Birlik inancını reddettiklerinden dolayı yalnızca İsa Mesih'in Tanrılığını yadsımakla kalmaz, öğretileri gereğince Kutsal Ruh'un Tanrısal kişiliğini de tamamen yadsırlar. Onlar Kutsal Ruh'un bazen suya, bazen ateşe vs… benzetilmesinden hareket ederek, O'nun kişiliğini yadsıyıp, O'nun yalnızca Tanrı'nın faal bir kuvveti veya gücü olduğunu ileri sürerler (YCEY, sayfa 40).
Oysa Kutsal Kitap açık bir şekilde Kutsal Ruh'un ezeli, Tanrısal bir benlik olduğunu öğretir. Öyle ki, Kutsal Ruh ancak bir kişiliğin gerçekleştirebileceği işleri gerçekleştirir. Örneğin Kutsal Ruh “öğretir, konuşur, işitir, şefaat eder, tanıklıkta bulunur, ikna eder, yöneltir, mahzun olur” ve aynı İsa Mesih gibi “kendiliğinden konuşmayıp, Baba'dan işittiklerini ” insanlara iletir. Bilinçsiz bir faal kuvvet veya enerji bunları asla yapamaz ve faal bir gücün “kendiliğinden konuşması” veya “işitme” s inden söz edilemez. Yine Kutsal Ruh, aynı Mesih benzerliğinde ” başka bir Tesellici” veya “Avukat” olup, Tanrı'yla bizim aramızda dualarımızda “aracılık yapar.” (Bkz. Yu. 14:16-18; 15:26; 16:5-14; 1. Yu. 2:1; Rom. 8:26). İsa Mesih, Kutsal Ruh'tan söz ederken açık bir şekilde O'nu ‘O‘ diyerek şahıs zamiriyle tanıttı. O'nun, Baba'dan gönderilen “başka bir Tesellici” olduğunu söylemekle de Kutsal Ruh'un aynı kendisi ve Babası gibi kendine özgü Tanrısal bir benlik olduğunu bildirdi.
Kutsal Kitap aynı zamanda yalnızca bir kişilikte mevcut olabilecek şu üç olgunun Kutsal Ruh'ta da var olduğunu bildirir: Kutsal Ruh'un kendine özgü bir düşüncesi vardır: “Yürekleri araştıran Tanrı, Ruh'un düşüncesinin ne olduğunu bilir.” (Rom. 8:26-27). Kutsal Ruh'un kendine özgü bir iradesi vardır: “Ruh bunları dilediği gibi ayrı ayrı dağıtır.” (1. Kor. 12:11; bkz. Elçi. 16:6-7). Kutsal Ruh'un kendine özgü duygu ve sevgisi vardır: “Tanrı'nın Kutsal Ruh'unu kederlendirmeyin. ” (Ef. 4:30). “Kutsal Ruh'a ve bizlere… iyi göründü.” (Elçi. 15:28). “Rabbimiz İsa Mesih ve Ruh'un sevgisi adına…” (Rom. 15:30). Şüphesiz, bilinçsiz bir gücün ne düşüncesi, ne sevgisi, ne de kendine özgü bir iradesi olabilir. Aynı zamanda bilinçsiz bir güce ne “karşı durulur” ne “yalan söylenir” ne de Kutsal Ruh‘a karşı “günah işlenir” (Elçi. 7:51; 5:3-9; Mat. 12:31-32). Pavlus‘un bildirdiği gibi bizim vücudumuz Tanrı‘nın ve Mesih‘ in olduğu gibi ‘Kutsal Ruh‘un‘ da ‘tapınağıdır.‘ ( 1. Kor. 6:19). Aynı zamanda yine Kutsal Ruh bizzat kendinden söz ederek, Pavlus ve Barnabas'la ilgili olarak İnanlılara şunları der:
“Bunlar Rab'be tapınıp oruç tutarlarken Kutsal Ruh kendilerine şöyle dedi: 'Kendilerini çağırmış olduğum görev için onları bana ayırın.” (Elçi. 13:2).
Bu tartışılmaz bir şekilde Kutsal Ruh‘un kişiliğini gösterir. Eğer O kişilik sahibi bir varlık olmasaydı asla “çağırmış olduğum görev için onları BANA ayırın.” diyemeyecekti. Sözkonusu Kutsal Ruh'un bazen bir ateşe, suya, rüzgâra, vs. benzetilmesi, insanların üzerine dökülmesi ve insanları doldurması sembolik tanımlamalar olup, Kutsal Ruh'un bilinçsiz bir güç olduğuna bir kanıt oluşturmaz. Çünkü birçok kez, Tanrı ve İsa Mesih de Kutsal Kitap'ta bu sembolik terimlerle tanıtılmaktadır (İb. 12:29; Tes. 32:3-4; Ef. 3:17; Yu. 14:23 vs.) Örneğin İsa Mesih ‘Söz‘‚ ‘hikmet‘,‘Tanrı‘nın gücü‘, ‘su‘, ‘ekmek‘, ‘kapı‘, ‘yol‘ vs… gibi kişiliği olmayan şeylerle tanıtılır (1.Kor.1:24). Hatta İsa‘nın ‘ canını ölüme dökme ‘ sinden, ‘tüm yüreklerde oturmasından ‘, ‘ doluluğundan‘, ‘doldurmasından‘ ve ‘Mesih‘e vaftiz olunulup, Mesih‘in giyinilmesinden.‘ söz edilir (İşa. 53:12; Mez. 22:14; Efs.3:16; 4:10; 1:23; Yu.1:16; Gal. 3:27; Rom. 6:3). Şüphesiz bu tanıtımlara bakarak bizler nasıl Mesih‘in bilinçsiz, faal bir güç olduğunu söyleyemiyorsak Kutsal Ruh için de söyleyemeyiz!Kilise tarihinin ilk yüzyıllarında bile Kutsal Ruh'un kişiliği ve Tanrısallığı konusunda, ilk İnanlılar arasında hemen hemen tam bir görüş birliği vardı. Daha ikinci yüzyılda Tertulyen adlı bir inanlı, sapkın bir akım olan Marciyoncular'a ve Praxeasçılar'a karşı yazmış olduğu bir kitabında, açık bir şekilde Kutsal Ruh'un Tanrısal kişiliğini savunmaktaydı. Hatta bu görüş o denli kabul edilmişti ki, ortaya çıkan birçok sapkın bu konuda zorlanmaktaydı. Örneğin dördüncü yüzyılda yaşamış olan meşhur Ariyus bile her ne kadar Mesih'in ve Kutsal Ruh'un Tanrılığını inkâr ediyorduysa da, Kutsal Ruh'un kişiliğine kuvvetli bir şekilde inanıyor ve O'nun daha sonradan İsa Mesih tarafından yaratılmış bir varlık olduğunu savunuyordu! Kutsal Ruh‘un Tanrısal kişiliğine karşı itirazlar özellikle üçüncü yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır. Bu itirazcılardan en fazla tanınmış olanı Samosat'lı Pavlus olup, bu adam M. S. 270-275 yılları arasında kiliseden afaroz edilmiştir. Hayır, Kutsal Ruh, sadece bir güç değil, Tanrı ve Mesih gibi kendine özgü yaratılmamış Tanrısal bir benliktir.
Kutsal Kitap'ın birçok yerinde Kutsal Ruh'un, Tanrı ile bir tutulması veya Tanrı ve Mesih'le birlikte eşitlik ve birliklerini vurgularcasına sürekli yan yana tanıtılması da O'nun hem Tanrısal kişiliğini, hem de Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'tan oluşan bileşik birliğe ait olduğunu gösterir (Mez. 95:6-9; İb. 3:7-9; 9:14; Yeş. 6:8-10; Elçi. 28: 25 ve 5:3-5). İşte Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un yan yana tanıtıldığı birkaç ayet:
“Gidin bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin” (Mat. 28:19).
“Rab İsa Mesih 'in lütfu, Tanrı 'nın sevgisi, ve Kutsal Ruh 'un paydaşlığı hepinizle birlikte olsun.”( 2. Kor. 13:14).
“Ruh birdir… Rab birdir… Tanrı birdir. ” (Ef. 4:4-6; 1. Kor. 12:4-6; Yu. 14:16; Mat. 3:16-17; İb. 9:14; 1. Pet. 1:1-2; Yah. 20:21).
“Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım.” ( Tek. 1:26; 3:26; 11:7; 18:1; Yeş. 6:8; Hoş. 1:6-7).
Bundan başka Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasında öyle bir birlik ve kaynaşım vardır ki, birinin eylemi bir diğerinin eylemi gibi tanıtılmaktadır. Örneğin, evren ve canlıların yaratılışı (Esin. 4:11, İbr. 1:10, Eyb. 33:4), Sonsuz yaşamın sağlanışı (1. Yu. 5:11, Yu. 10:28, 6:63), Mesih'in dirilişi (Elçi.2:24, Yu.2:19, 10:17, Rom.8:1), İnanlılarda konut kurup, ruhsal armağanların dağılımı (Yu.14:16-17,23, Rom.12:6, Efs.4:7-11, 1.Ko. 12:11) ve diriliş (Yu.5:21, 6:40, Rom.8:11) gibi birçok olayların gerçekleşmesi aynı anda hem Baba'ya, hem Oğul'a hem de Kutsal Ruh'a atfedilmektedir. Ama bu eylemleri gerçekleştiren gerçekte kimdir? Baba mı, Oğul mu yoksa Kutsal Ruh mu? Bu sorun ancak bu üç benliğin tek bileşik bir Tanrılığı oluşturduğu kabul edilince çözümlenir.Her ne kadar Y. Şahitleri ve onlar gibi birçok akım liberal düşüncelerden etkilenerek, Üçlü-Birlik inancıyla alay edip inkâr etse de, bizler bu inancın temelinin Kutsal Kitap'a dayandığına inanırız. Üçlü-Birlik terimi her ne kadar Kutsal Kitap'ta bulunmuyorsa da bu terimin ifade ettiği fikir veya gerçek açık bir şekilde orada öğretilmektedir! Zaten Y. Şahitleri'nin yayınlarında bile kullanmış oldukları “teokrasi” veya “millenyum” gibi birçok terimler de Kutsal Kitap'ta yoktur, fakat bu demek değildir ki bu terimlerin ifade ettiği gerçekler asılsızdır! “Üçlü-Birlik” terimi de, yalnızca Kutsal Kitap'ın Baba, Oğul, ve Kutsal Ruh hakkındaki öğretişinin teolojik bir tanımıdır. Eğer bizler gerçekten de Kutsal Kitap'ın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'la ilgili öğreti ve verilerini bir araya getirip bir tez veya bir değerlendirme yapacak olursak, bu Üçlü-Birlik öğretişine varırız. Bu inanç kesinlikle kilise konsillerince ortaya atılmış bir teori değildir. Kilise konsillerinden çok önceleri Kutsal Kitap ve ilk yüzyıllardaki kilise önderleri İsa Mesih'in yaratılmamış Oğul Tanrı olduğunu ve Kutsal Ruh'un da yine yaratılmamış ezeli Tanrısal kişilik olduğunu açıkça belirtmişlerdir. Üçlü-Birlik terimine ilk olarak dördüncü veya beşinci yüzyılda değil, M.S. 180'de Antakyalı Teophile'in yazılarında rastlıyoruz.
1989 yılında YŞT tarafından yayınlanıp tamamen Üçlü-Birliği karalamak amacını güden ‘Doit-on croire à la Trinité?' (Üçlü-Birliğe İnanılmalı Mıdır?) başlıklı dergide Hıristiyanların bu konudaki öğretişini çarpıtarak sunmakta, ve kendi Üçlü-Birlik karşıtı görüşlerini kanıtlamak için de Kutsal Kitap'tan, günümüzün liberal teologlarından alıntılar yapmaktadır. Daha ötesi ilk kilise pederlerinin (Justin, İskender'yeli Klement, Tertullyen, Hippolyte ve Orijen'in) bile bu görüşe karşı olmuş olduklarını göstermek için onların yazılarını çarpıtarak tek yönde aktarmaları şaşırtıcdır. Oysa onların yazılarını objektif bir şekilde okuyan kimseler, onların hiç de YŞT'nın öğretisi doğrultusunda olmayıp, vurguladığımız gibi Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un yaratılmamış Tanrısal bir kişilik olup, birlikte tek bir birliktelik oluşturduğunu öğrettiklerini anlamakta gecikmez. Bu konuda Latince yazılarda ilk olarak Üçlü-Birlik terimini kullanmış olan Tertulyen'in şu sözünü aktarmamız YŞT'nın bu konudaki yanılgısını açıkça belgeler:
‘ Baba ve Oğul'dan itibaren üçüncüsüne (Kutsal Ruh'a) gelerek… O da (yani Kutsal Ruh) bir kişiliktir , öyle ki Tanrılık bir Üçlü-Birliktir .'(Adv. Praxeam 27, 11, sf. 123 fr.).
‘Kurtarıcı'nın ‘Ben ve Baba biriz' iddiası üçünün tek bir gerçek olduğunu gösterir, tek bir kişilik değil…'(Adv.Praxeam, 25, sf. 125)
İlk kilise pederleri her ne kadar Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un tanrısal birliğini öğrettilerse de yerinde olarak aşırı uca gidip, o zaman bazılarının iddia ettiği Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un bir ve aynı şahsiyet olduğu (modalizmi) görüşünü öğretmediler. Bugün de bazı tarikatlar (örneğin W. Branham'ın başlattığı ‘Yalnızca İsa'cılar' ) dışında İncil'e dayalı hiç bir İnanlı kilise bu çarpık düşünceyi kabul etmez. Bizler Y.Şahitleri'nin ileri sürdüğü gibi Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un tek bir kişilik (modalizm) olarak değil, üç benlik veya kişilikte tek bileşik ve bölünmez bir Tanrılığı oluşturduğuna inanırız.Yine Y. Şahitleri'nin yaptığı gibi bu inancı putperestlerin çok tanrıcılık kavramıyla bir tutup, putperest ve Şeytansal kökenli gibi görmek ve göstermek de ancak sapıklıktır. Bizler kesinlikle üç başlı, altı kollu bir tanrıya veya putperestlerin uyduruk ilahlarına değil, Kutsal Kitap'ın her bir sayfasında rastladığımız Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'a inanırız. Bundan başka Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz olunup da bu gerçeği yadsımak da oldukça tutarsız bir tutumdur. Çünkü bu şekilde vaftiz olmak Baba'nın Oğul'un ve Kutsal Ruh'un eşit bir şekilde hayatımızda yetkisini, etkisini ve kimliğini kabul etmek demektir.
Brüksel Incil Kilisesi[/font]
http://users.skynet.be/fa357844/yeh_kisilik.htm[/size] -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.