Kriz Yaşamımızda Tehlike Mi Fırsat Mı?
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
25. Aralık 2006: 0:36 #24086AnonimPasif
KRİZ YAŞAMIMIZDA TEHLİKE Mİ FIRSAT MI?
‘Bunun gibi, Ruh da güçsüzlüğümüzde bize yardım eder. Nasıl dua etmemiz gerektiğini bilmeyiz, ama Ruh’un kendisi, sözle anlatılamayan iniltilerle bizim için aracılık eder. İnsanların yüreklerini araştıran Tanrı, Ruh’un düşüncesinin ne olduğunu bilir. Çünkü Ruh, Tanrı’nın isteğine göre kutsallar için aracılık eder. Tanrı’nın, kendisini sevenlerle, amacına göre çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunu biliriz (Romalılar 8:26-28).
Krizlerinbirçok çeşidi ve biçimi vardır. Yaşlılık gibi bazı krizleri bekleyebiliriz. Bazıları ise hiç beklemeden kapımızı çalabilir. Örneğin ciddi hastalıklar, iş kaybı, çocuk düşürme ya da bunalım. Bazen sorunlar öylesine artar ki, bir krizle burun buruna geliriz: Maddi sorunlar, evlilikteki çelişkiler, bozulan araba… Bütün bunların üzerine, patronumuz iş nedeniyle başka bir kente taşınmamızı isteyebilir.
Krizi atlatmak zaman ve (duygusal) enerji gerektirir. Birçok kuramcı ve uygulamacı, keskin bir krizin genellikle dört – altı hafta sürdüğünü, ama kriz sonrası etkilerin ve özellikle kederin yıllarca sürebileceğini söylemektedir. Kendimizle ilgili fikirlerimiz değişir, bir baltaya sap olamadığımızı düşünürüz, gelecekle ilgili güvensizliğe kapılabiliriz, devam edecek arzudan ve ümitten yoksun kalabiliriz. Kriz sırasındaki yaşamımızdaki boşluklar ve ilişkimizdeki yoksulluk ortaya çıkar. Sokaktaki sıradan adamdan tutun da zaferli bir krala kadar herkes çeşitli krizlerden geçer.
Asıl sorunumuz şudur: Krize nasıl tepki gösteriyoruz? Krizle nasıl uğraşıyoruz? İnsanlar aynı soruna çok farklı tepkiler gösterirler. Bazıları doğal olarak iyimser, bazıları da kötümserdir. Kişiliğin yanı sıra başka etkenler de büyük önem taşır.
Örneğin, küçük bir kasaba fabrikası iflas ediyor ve bütün işçiler işlerinden oluyor. Bu kriz, yeterli maddi olanakları, iyi bir evliliği ve kendisi için dua eden arkadaşları olan Cenk’i hiç etkilemiyor. Ancak Aziz beyin hayatı kararıyor. Çünkü maddi birikimi olmadığı gibi zayıf ilişkileri ve işine bağlı bir kişiliği vardır.
Kriz ne denli ciddi ve tehdit edici olursa, gerçekliğe bağlı kalmamız o denli zor olur. Stone şöyle diyor: ‘Her türlü zaman kavramını yitiririz. İhtiyaçlarımızı giderecek olan önemli ilişkilerden uzaklaşırız’. Ancak böyle kriz dönemlerinde başkalarının desteğine ihtiyaç duyarız. Krizin olumlu bir özelliği, değişime karşı direncimizi kırmasıdır.
Çinlilerin kriz için kullandıkları sözcükte bunu görmek mümkündür. Bu sözcüğün yarısı tehlikeyi diğer yarısı ise fırsatı tanımlamaktadır. Bir yandan tehdit altındadır, ümitsizliğe kapılıp kendimize acıyabiliriz. Ama diğer yandan, bu kriz bizi (karakterimizi) geliştirebilir, değiştirebilir ve yeni şeyler öğrenmemizi sağlayabilir.
İncil’de Romalılar bölümünden aldığımız metin krizin ikinci yönüyle ilgili harika vaatler içeriyor. Tanrı zor, çirkin ve şok edici durumlardan iyilik çıkarabilir. Bütün yardım kaynakları içerisinde en önemlisi Tanrı’dır.
Tanrı’yla dua ve Kutsal Kitap çalışması aracılığıyla karşılaşmamız mümkündür. Bununla birlikte, kriz dönemlerinde dua edemediğimizi görürüz. Tanrı derin iç çekişimizi, sonsuz feryadımızı, göz yaşlarımızı ve göğe bakan yüzümüzü görür. İçimizdeki Yardımcı (Kutsal Ruh) aracılığıyla Tanrı yardımımıza gelir. Duada bile yalnız değiliz.Yıllar önce bir kişi hastalıkta, iş yerinde, kilisede, evlilikte, ailede, sorunlarla ilgili değerli şu tavsiyelerde bulundu:
-‘Rab, bu durumu kendi yüceliğin için kullan, adın yüceltilsin’.
– Bu durumda bana ne öğretmek istiyorsun?’ ( Kendi deneyiminde krizin yararlarını yalnızca krizden sonra görebildim);
– Senin Sözünde benim bu durumumla ilgili bir şey var mı?’ (bir vaat…)
– Rab, seninle benim ya da benimle başkalarının arasında yanlış olan bir şey var mı?’ (ya da; yanlış olan ne var Rab?)
– Kilise önderinden, arkadaşımdan, danışmandan, imanlı kardeşimden yardım istemek iyi bir fikir mi?’
– Rab, bu durumlarda benim için en iyi ilk adım hangisidir?’ (örneğin; doktora gitmek, yağla meshedilmeyi ve dua edilmesini istemek…)
– Rab’be sizinle Kutsal Ruh aracılığıyla konuşması için gereken zamanı tanıyın, acele etmeyin.İsa acılarında etkin bir tavır takındı. ‘Baba, benim değil, senin isteğin olsun’ diye dua etti. Daha sonra öğrencilerine ‘Kalkın, gidelim!’ dedi. İsa acılardan kaçmak yerine onlarla yüzleşti.
İsa arkadaşlarından istediği desteği bulamadı. Arkadaşları iki kez uykuya daldılar. Ölüm vadisinden yürüyenleri dua ve destek amacıyla bize geldiklerinde hayal kırıklığına uğratmamamız gerekiyor. Onlar da bize bunu yapmamalıdırlar. Ne olursa olsun, kendimizi insanlardan koparmak yerine ciddi ciddi yardım istemeliyiz.
Normalde eşimizin, ailemizin, arkadaşlarımızın, kiliseden arkadaşlarımızın ya da kilise önderimizin desteğini arkamızda hissederiz. Bir süre için – doktor, psikolog, profesyonel danışman ya da maddi uzman gibi daha profesyonel bir kişinin yardımına ihtiyaç duyabiliriz. İş bulma şirketlerinin ya da destek kurumlarına da başvurmamız gerekebilir.
Keskin krizler gizli sorunları da ışığa çıkarabilir. Bunlar hormonal düzensizlik, gizil virus gibi şeyler de olabilir. Aynı şekilde günah, disiplinsizlik, kötü alışkanlıklar, geçmiş yaralar, taciz ve hatta cin kaynaklı etkenlikler bile ortaya çıkabilir. Aynı zamanda birçok şeyin yüzeye çıktığına da tanık olabilir. Bu durumda dışsal yardım gerekebilir.Ne var ki bütün bu durumlarda kendimize de yardımcı olabileceğimizi unutmayalım. Kendi sorumluluğumuzu üstlenmeli, yeni öncelikler belirlemeli ve ‘Ben dünyanın en sefil insanıyım’ gibi düşüncelere karşı bilinçli bir şekilde direnmeliyiz. Yaşam ipine kendi seçimimizle sarılmalı ve her şeyi yeniden düzenlemeliyiz. Yataktan kalkma, Tanrı’ya yönelme, dua yaşamı, Kutsal Kitap okuma, dua toplantılarına katılma gibi etkinliklerde düzen ve oluşturabiliriz.
Bazen biraz da zorlanmamız gerekebilir. Bir kişinin bizi dinlemesi, olası etkinliklere ve seçeneklere gözümüzü açması söz konusu olabilir. Kriz sırasında insanların teşvikine açık olalım; ‘Hey, hadi gel bir doktora gidelim’. Bununla birlikte, başkalarının yardımına ve desteğine aşırı derecede bağlanmamaya dikkat edelim.
‘Peki ama, yukarıda belirttiğimiz ayette söz edlildiği gibi Tanrı’yı seven insanlara ait olduğumu nereden bilebilirim?’. Şununla yüzleşelim: Hiçbirimiz Tanrı’yı mükemmel bir şekilde sevmiyoruz. Bence, Rab ve Kurtarıcı olarak Mesih’e iman eden herkes Tanrı’yı sever. İman ettiğimiz andan itibaren lütufla yaşamaya başlarız. Yetmiş yedi kez sürçsek bile, cesaretimizi yitirip vazgeçmeyelim, ayağa kalkıp devam edelim. Yetkinlikten ne kadar uzak ve ne kadar niteliksiz olursak olalım, bu vaat Tanrı’nın bütün çocukları için geçerlidir.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.