Büyücülük
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
4. Aralık 2006: 18:05 #24011klausAnahtar yönetici
Uğur, evham, kuruntu, korku, ardından da falcılık, sihirbazlık, fincancılık, afsunculuk, üfürükçülük, nazar boncuğu, at nalı, muska, tılsım, manyetizma, ispritizma, avuç okuma, eski zaman iskambil kağıdı açma, ölülerle konuşma, ruhları çağırma, seans, ak büyü, kara büyü… Yapısı bozuk, temeli çürük ademoğlunu tarihin şafağından bu yana kıskıvrak bağlayan yıkıcı bilgi araştırmalarının adıdır bunlar. Sen de birkaçına kapıldın, belki de şu handa onların pençesindesin. Nedir kadını erkeği bu tutkulara çeken etkenler? Bilinemeyen geleceğin gizlerine dalabilme merağı, ruhlar dünyasını etkileme çabası, düşmenin kuyusunu kazma hırsı..
Eski Babil’de imparatorun buyruğuyla sihirbazlar heybeye başka ülkelerin adı yazılı bir sürü ok atarlardı. Alicengiz oyunuyla okları karıştırır, birini çekerlerdi. Talihi kesilen ülkenin fethi, her şeyin yağması tanrıların tekdiri sayılırdı. Babil bu yolda kocaman bir egemenlik kurdu; ama sonunda battı gitti. Hezekiel peygamber bu sihirbazlığı şöyle açıklar: “Babil kralı yolların ayrıldığı yerde, yol ağzında fal açmaya durdu; okları karıştırdı, terafime sordu, karaciğere baktı” (Hezekiel 21:21) Bunlar, sömürücü fatihin başvurduğu sihirbazlık yöntemi. Egemen güçlerin falla, büyüyle, sihirbazlıkla iş sürdürdüğü çok kez duyulmuştur.
Tamumuz, Finikililer’in Sümer’den, Babil’den aldığı güneş-bitki tanrısıydı. Eşi İştar’dı. Mısır’da bunlara Osiris ve İris dendi. Genç bir çoban olan Tammuz’u (Adonis), bir yaban domuzu öldürdü. Karısı İştar derin yasa boğuldu, eşini kurtarmaya yer altına indi.
Bu efsaneye uyarak, Tammuz ayında kadınlar bir araya gelir, yas tutar, çeşitli okalt oyunlarıyla Tammuz’u yeniden yaşatmaya çabalarlardı (Hezekiel 8:14).
Bir çok ülkeyi ve çağı kucaklayan gizemli dinlerden biri oldu bu; Onun adına bir sürü astroloji ayini düzenlendi. Okaltla baharda diriltilen Tammuz, yaşam ve ölüm gizinin betimleyicisi oldu. Bu inanç bir sürü sihirbazlığa, afsunculuğa analık etti. Onu iki sözle anlatmaya kalkan, çeşitli büyü ve sihir uğraşlarıyla belirli bir durumu değiştirme, geleceği çizme, olayları etkileme cabası diyebilir. Bu sihir oyunlarının kökeni Babil’e Tanrı’nın yargılaması şöyle bildirildi:
‘Yıldızları okuyanlar, yıldız falcıları, yeni ayın gelişinde kehanette bulunanlar kalksın da başına geleceklerden seni kurtarsın. Bak, onlar anıza dönüşecek, onları ateş yakacak. Canlarını alevlerden kurtaramayacaklar” (Yeşeya 47:12-15).
“BEN GERÇEĞİM” bildirisiyle her türlü yalanı, yalancılığı er geç ezeceğini açıklayan İsa Mesih, ‘şeytanın derin gizleri’ denen (Esinleme 2:24), ateşle oynama türünden bu uğraşlara yaraşır karşılığı vereceğini belirtir. Mesih’e baş kaldıran, O’nun gerçeğine meydan okuyan her çaba yaraşan karşılığını alacak. Fincana bakmaktan muskaya, Kutsal Kitap’ta şu vurgulanır: “Çünkü Tanrı kargaşalığın değil, esenliğin Tanrısı’dır… Her şey düzenli uyumlu olsun… Her yaptığınızı sevgiyle yapın” (1. Korintliler 14:33-40; 16:14).
Pek çok insan şeytanın kandırıcı oyununda, bin bir tehlikenin kucağında. Akıl hastahaneleri, psikoloji klinikleri bu türden karanlık oyunlara kapılanlarla dolu. İntiharlar da caba. Tanrı’nın yargısı şudur: “Ev ilahları boş şeyler bildirirler, falcılar yalan görümler görürler, hileli rüyalar anlatırlar, boşuna avuntu veriyorlar. Bu nedenle insanlar sürü gibi başı boş kalmış. Yoksulluk çekiyorlar; çünkü çoban yok” (Zekarya 10:2)
Haberci Pavlus Efes’te Sevinç Getirici Haberi yayıyordu. Hepsinin üzerine korku bastı ve Rab İsa’nın adı yüceltildi. Büyücülük sanatının çöreklendiği yerdi burası. İman edenlerin bir çoğu gelip yaptıklarını açık açık söylüyor, her işi olduğu gibi bildiriyorlardı. Büyücülükle uğraşanlardan büyük bir topluluk elli bin parça gümüş değerindeki kitaplarını toplayıp herkesin gözü önünde yaktı (Elçilerin İşleri 19:18-19).
BÜYÜCÜLÜĞÜN SONU
Babil’den kaynaklanıp daha sonra her köşeyi saran sihirbazlık, şeytanın etkin sömürü düzenlerinden. Şu kararsız, bilgisiz çağda gerçeğin kaynağını bilemeyen sayısız insan bir sürü büyücünün, falcının, fincancının kurbanı olmuş, avuç avuç para akıtmakta. Ruhsal bilgisizlikten yararlanan şeytan, kadını erkeği ticaret makağına dönüştürüyor., dokunaçlarını her ülkeye sarıyor. Ceplerini parayla şişiren şarlatanlar kaçakçılığın ön sırasında. Genellikle on para vergi ödemezler. Her yan astroloji falcılarıyla dolu. Her ülkede gazeteler, dergiler horoskop resimleri taşıyor. Milyonlarca insan, Tanrı’ya inanırım derken, bunlara bel bağlıyor. Bireyler, adımını ZODYAK üzerinde yer alan on iki takım yıldıza verilen adların etkisiyle atmakta, bunların yöntemiyle yönünü bulmaya çabalamakta.
Tüm insanlık ailesini çökük Babil’in ruhu mu yönetmekte? Çağımızın son yargısını açıklayan Tanrı,, tanım yoluyla Babil’e şöyle seslenir:
‘Çünkü büyücülüğünle tüm ulusları kandırdın” (Esinleme 18:23).
Yasayla bir çok kötülüğü cezalandırabilen yargı düzenekleri büyücülüğü yasaklayamıyor. Çünkü sayısız insan bunun demir mengeninde. Ulusların yöneticileri de aynı kapana tutulmuş.. Genel korku nedeniyle büyücülük meydanı boş bulmuş. Yalanın babası şeytan insana egemen kesilmiş.
Gerçeği, sevgisi, kayrası ilişkisinde kendini açıklayan Tanrı şöyle der: “Peygamberlerinizi ve falcılarınızı, düşlerinizi ve yıldız bakıcılarınızı, afsuncularınızı dinlemeyin” (Yeremya 27:9).
‘Cinlere, bakıcılara başvurmayacaksınız. Sizleri kirleten bu şeyleri aramayacaksınız. BEN Tanrı’nız RAB’İM… Cinlerin, bakıcıların ardından düşüklük işlemek için onlara gidene karşı çıkacağım” (Levililer 19:31; 20:6).
Ve O’nun kesin buyruğu sürdürülür: “Aranızda falcı, yıldızlara bakan, sihirbaz, afsuncu, büyücü, cinci, bakıcı ve ölülere danışan hiç kimse bulunmayacak. Çünkü bunları yapan kişi RABBE tiksinti getirir… Tanrı’nın RABBİN katında yetkin olacaksın”
Özgün ve kalıtımlı günahla kirlenen insan aklı ve bedenin sağlıksız eylemlerin yatağı. Tanrı bildirisi şudur:
“Elinden afsuncuları söküp atacağım, artık yanında yıldızlara bakanlar yaşamayacak” (Mika 5:12).
“Bunların yeri ateşle ve kükürtle yanan göldedir. Bu, ikinci ölümdür” (Esinleme 21:8). Her günahın yargılanışı yakındır.
Bu boncuğu tutsaklıkta, şeytanın amansız mengenesinde inim inim inlemeye hiç kimsenin zorunluluğu yoktur. Şeytanı ve cinler gurubunu yenen, onları tüm çirkinlikleriyle sergileyen Mesih insanlığa geldi. O şöyle tanıtılır: “Tanrı’nın Oğlu, iblisin işlerini dağıtmak için açıklandı” (1. Yuhanna 3:8; İbraniler 2:14).
Seven Tanrı insanlığa bu kurtarıcıyı gönderdi. Dileyen herkesi yıkımın kenarından çekmeye atadı O’nu. Korkuları, kuşkuları Mesih dağıtır, dünyanın ürkütücü öğelerini yalnız O etkisiz bırakır. Günahtan yalnız O kurtarır. Yenilgiler zincirini yalnız O yengi aşamasına getirir. İsa Mesih yeryüzündeyken cinler O’ndan titredi. O’nun tek buyruğunu duyan cinler bangır bangır bağırarak insanların bedeninden çıktı. Bir kez, cine tutulmuş iki adam mezarlar arasından koşup geldi. Pek kudurgan olduklarından kimse o yoldan geçemiyordu. İsa’ya, “Ya Tanrı Oğlu, bizden ne istiyorsun?” diye haykırdılar. “Bize vaktinden önce işkence çektirmeye mi geldin buraya?” İsa cinleri kovdu. Adamlardan çıkan cinler domuzlara girdi. Bir anda tüm sürü uçurumdan aşağı denize uçup suların içinde boğuldu (Matta 8:28-34). İsa’nın gücü, yetkisi, yeterliliği cehennem ordularının toplamından üstündür. Kurtuluş, sağlayan yalnız O’dur.
Muskaya, nazar boncuğuna, at nalına, avuç yada yıldız falcılığına bağlıysan, tümünün sonu kötüdür. Şeytandan kaynaklanan doğa ötesi güçlerin egemenliğinden özgür edilmelisin. Çağın sonu yaklaştı:
‘Canavar ve onunla birlikte yalancı peygamber tutsak alındılar… İkisi de diri olarak kükürtle yana ateş gölüne atıldılar” (Esinleme 19:20). İsa çağrısını şöyle duyurur: “Yol, gerçek ve yaşam BEN”İM… Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacaktır” (Yuhanna 14:6; 8:32)
Derleme
Kapsam Gazetesi -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.