Irkçılık Ve Nefret
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
30. Kasım 2006: 0:23 #23999AnonimPasif
Irkçılık ve Nefret
Yirminci yüzyılın en yıkıcı nefreti ırkçılık olmuştur. Savaşlara yol açmış; masum erkek, kadın ve çocukların topluca katledilmelerine neden olmuştur. 2. Dünya savaşında yirmi milyon Rus ve altı milyon Yahudi yaşamını yitirmiştir. Sayılar o denli yüksektir ki, bunları anlayabilmekte zorluk çekiyoruz. Buna karşın ırkçılık masum bir şekilde başlayabilir. Ulusumuz, ülkemiz, tarihimiz, bayrağımız ve yabancılar tarafından tehdit edildiği düşünülen bütün diğer simgeler gibi bildiğimiz ve sevdiğimiz her şeye olan sadakat hissimize hitap eder.
Kutsal Kitap, bu zehirli kötülüğe karşı bir panzehir içerir. İncil’in sayfaları, Hristiyan kilisesinin herhangi bir ülke ya da devletle özdeşleşemeyeceğini ve Tanrı’nın bütün insanlığın Tanrısı olduğunu gösterir. Mesih (Luka 10. bölüm) Yahudilere, iyi Samiriyeli benzetmesini anlatmıştır. Bu, hayret verici bir öğretidir
Samiriyeliler, Yahudilerle Yahudi olmayan ulusların birbirleriyle evlenmesinden oluşan karışık bir ırktı. Dinsel inançları, Ortodoks Yahudilerinkinden farklıydı. Yahudiler, onları saf olmayan, imandan sapmış bir ırk olarak görüyorlardı. İsa bu benzetmeyi, dinsel yasa uzmanının kendisini tuzağa düşürmek için sorduğu bir soruya yanıt olarak anlatmıştı. İsa kendisine, sonsuz yaşama sahip olma yolunun Tanrı’yı ve komşusunu sevmek olduğunu hatırlattığında adam, ‘Komşum kimdir?’ diye sormuştu.
Benzetmede, Yeruşalim’den Eriha’ya giden bir adama haydutlar saldırmış ve onu yarı ölü bir şekilde bırakmışlardı. Yoldan bir Yahudi kahin geçer, ama onu görmezlikten gelir ( çünkü ölü bir bedene dokunmak onu ‘murdar’ yapacaktı). Bundan sonra (tapınakta kahinlerle çalışan bir görevli olan) bir Levili gelir, ama o da geçipgider. Sonunda, nefret edilen ve küçümsenen bir ırkın üyesi olan Samiriyeli gelir. Adama acır, yaralarını sarar, kendi eşeğinin üzerine koyarak en yakın hana götürür ve adam iyice iyileşene kadar orada kalması için hancıya para verir. Bu öykü, İsa’yı dinleyen Yahudiler’i de hayrete düşümüş olmalıydı. Öykünün asıl amacı ise, onlara Samiriyeli komşularını küçümsemek yerine sevmeyi öğretmekti.
İsa’nın zamanındaki (‘Yurtseverler ‘ olarak bilinen) Yahudi ulusal hareketi gibi ırkçı hareketler, kolaylıkla bölücü ve nefret saçan hareketler haline gelip şiddet ve ölüm saçabilirler. Basklıları İspanyollara; Hırvatları Sırplara; Sırpları Boşnaklar ya da Kosovalılara; Almanları Yahudi ve Slavlara; İskoçyalı, İrlandalı ve Gallilileri İngilizlere; İngilizleri Pakistanlı ve Batı Hint Adaları’nda yaşayanlara; Rumları Türklere karşı kışkırtırlar. Komşularımızla her zaman sorun yaşarız. Bunun sonu yoktur, bu yüzden en iyisi başlangıcının da olmamasıdır.
Komşumuzdan ve kardeşimizden nefret etmek yerine onu sevmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü Tanrı Sevgi’nin özüdür. Bütün insanları O yarattı. İsa Mesih herkesi eşit bir şekilde seviyor ve bizlerin de kardeşimizi de aynı şekilde sevmemizi istiyor. Sevgisiz yüreklerde başkalarına verecek sevgi yoktur. Sevgisiz bir yürekte huzur olmaz, esenlik olmaz, sağlıklı bir ruh hali olmaz.
Eğer bizlerde de ırkçılık, kendi ırkımızdan olmayan kişilere karşı bir sevgisizlik varsa, onları sevemiyorsak, ya da küçümsüyorsak durumumuz çok acıklıdır. Bu durumu Sevginin özü olan Mesih’e götürmeli, tövbe etmeli O’ndan yardım istemeliyiz. Bu konuda Rabbimiz bizleri bağışlamaya ve bu günahtan özgür etmeye hazırdır. -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.