Günahlılar İçin Bir Diriliş ve Yargı Olacak mıdır?
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
13. Kasım 2006: 20:16 #23928klausAnahtar yönetici
Günahlılar İçin Bir Diriliş ve Yargı Olacak mıdır?
Y. Şahitleri 'Yeryüzündeki Cennette Ebediyen Yaşayabilirsiniz' adlı kitaplarının 166- 183'üncü sayfalarında çok kötülerin asla diriltilmeyeceğini ileri sürüp, bunların dışında kalan, hemen hemen bütün insanlığın, günahlı da olsa Mesih'in bin yıllık krallığı döneminde diriltilip, kendilerine kurtuluş ve ebedi hayat için mükemmel bir fırsat tanınacağını bildirirler! Aynı zamanda onlara göre bin yıllık dönemde dirilecek, (daha doğrusu onlara göre yeniden yaratılacak olan) bu ölülere, geçmişte yapmış oldukları günahlar için değil, bin yıllık dönemde yapacakları işler için hükmedilecektir. Yine Y. Şahitleri'ne göre Kutsal Kitap'ta sözü edilen “hüküm günü” hiç de “insanı dehşete düşüren veya korkutan bir gün değildir.”, tam tersine bu özlenilecek “harikulade” bir gündür!
Şimdi biraz duralım ve kendi kendimize soralım: Acaba Y.Şahitleri'nin insan yüreğine hoş gelen bu çekici öğreti veya iddiaları bir gerçek midir? Bu açıklamalar ne derece doğru ve güvenilirdir? Daha önemlisi, acaba Kutsal Kitap bu görüşleri gerçekten de desteklemekte midir? Doğrusu bunun gerçek olmasını bizler de çok isterdik. Fakat bizler, Tanrı'nın sözü Kutsal Kitap'ın öğretilerinin hiç de bu doğrultuda olmadığı görüşündeyiz. İsterseniz şimdi Kutsal Kitap'ımızı ele alıp, bu görüşleri Kutsal Kitap açısından bir bir inceleyelim. İlk olarak belirtelim ki, bir diriliş ve Mesih'in bin yıllık bir yersel krallığı olacağı konusunda Y. Şahitleri'yle hemfikiriz. Fakat hem diriliş hem de bu bin yıllık krallığın kimler için, nasıl, ne zaman ve ne maksatla olacağı konularındaysa tamamen ayrı bir görüşe sahibiz.
Birinci olarak gördüğümüz gibi Y. Şahitleri çok kötülerin asla diriltilmeyeceğini ve ölümlerinde onların kesin bir şekilde hayattan silinmiş olduklarını beyan ederler. Fakat hemen belirtelim ki, bizler Kutsal Kitap'a baktığımızda Kutsal Kitap'ın hiçbir yerinde bu görüşü kanıtlayan bir söze veya bir ayete rastlamıyoruz. Ama bunun tam tersine Kutsal Kitap'ta özellikle bu tür kişilerin daha büyük bir hükme veya cezaya uğramak için bizzat Tanrı tarafından saklanıldıklarını görüyoruz! Örneğin elçi Petrus bu konuda şu açıklamada bulunmaktadır:
“Rab tanrısayar kişileri sınanmadan kurtarmayı da, haksızlık yapanları yargı gününde cezalandırmak üzere saklamayı da bilir. Özellikle bedenin kirli tutkuları ardından gidenleri ve Tanrı hükümranlığını hiçe sayanları yargıya saklar.” (2. Pet. 2:9-10).
Petrus yine aynı tür insanlardan söz ederek şöyle der:“Onlar yaşayanları ve ölmüş olanları yargılamaya hazır olan Tanrı'ya hesap vereceklerdir.” (1. Pet. 4:3-5).
İbraniler mektubunun yazarı da şu düşündürücü soruyu yöneltir:“Musa'nın yasasını hiçe sayanların acımasızca öldürüldüğünü, fakat Tanrı'nın Oğlu'nu ayaklar altına alıp, antlaşma kanını bayağı tutarak lütufkâr Ruh'a hakaret edenler, daha ne kadar şiddetli bir cezaya lâyık sayılacak sanırsınız?.” (İb. 10:28-29).
İsa Mesih de zamanının ikiyüzlü din önderlerinin gelecekte alacakları cezadan söz ederken, onların ölümlerinde dirilmeyecek bir tarzda yok olacağını değil, fakat “bu kişilerin alacağı cezanın daha da ağır olacağını” vurgulamıştır (Lu. 20:47). İsa Mesih yine başka bir olayda şu açıklamada bulunmuştur:” Efendisinin isteğini bilip de hazırlık yapmayan, onun isteğini yerine getirmeyen köle çok dayak yiyecek. Oysa bilmeden köteği hak eden davranışlarda bulunan, az dayak yiyecek.” (Lu. 12:47-48).
Aynı zamanda İsa Mesih yine bu görüş doğrultusunda, içinde birçok mucizeler yapıp da tövbe etmemiş olan kentleri dirilmemek üzere yok olmakla değil, daha ciddi ve ağır bir cezaya uğrayacaklarını bildirerek azarlamıştır:“Vay haline ey Horazin! Vay haline ey Beytsayda! Sizlerde yapılan mucizeler Sur ve Sayda'da yapılmış olsaydı, onlar çoktan çulla örtünüp kül içinde oturarak tövbe ederlerdi. Size şunu söyleyeyim, yargı günü Sur ve Sayda'nın hali sizinkinden daha dayanılır olacak! Vay sana ey Kefernahum… Çünkü sende yapılan mucizeler Sodom'da yapılmış olsaydı, o kent bugüne dek ayakta kalırdı. Sana şunu söyleyeyim, yargı günü Sodom diyarının hali seninkinden daha dayanılır olacaktır.” (Mat.11:20-24; 10:15 ).
Bu ayetler açık bir şekilde yargı gününde, içinde özellikle çok suçluların olmak üzere bütün günahlıların diriltileceğini ve herkesin almış olduğu ışık oranınca yargılanarak, hak ettiği tam cezaya mahkûm edileceğini göstermektedir. Fakat bilerek Tanrı'nın kurtuluşunu tepenlerin durumu, bilmeyerek suç yapanlara kıyasla daha ağır olacaktır. Yeriyken YCEY kitabının 178 ve 179'uncu sayfalarında işlenen Sodom ve Gomorra hakkında ilginç bir noktayı da belirtelim. 10'uncu paragrafta söylenen “Sodomluların dirilmeyeceğini İsa da ima etti” kısmını bu kitabın 1982'de yayımlanan İngilizce ve Fransızcasıyla karşılaştırırsak bunun tam tersini okuruz. Fransızcası aynen şöyledir: “Bu sözlerle İsa, Sodom ve Gomorra'nın adil olmayan sakinlerinin, hüküm gününde yeryüzünde olacağını göstermiştir.” Sonuç olarak, Y. Şahitleri'nin “düzeltilemez derecede olan çok kötüler, ölümlerinde dirilmeyecek bir tarzda yok edilirler.” ö ğretisi Kutsal Kitap'a tamamen ters düşmektedir.Y. Şahitleri'nin diğer bir yanılgısı da ölülerin bin yıllık krallık esnasında gruplar halinde dirileceği öğretişidir. Oysa Kutsal Kitap açık bir şekilde, iyilerin ve kötülerin olmak üzere yalnızca iki dirilmenin var olduğunu ve bin yıllık dönem içinde de kesinlikle herhangi bir dirilmenin gerçekleşmeyeceğini öğretir. Birinci diriliş İnanlılar'ın dirilişi olup, kilisenin göğe alınması anında başlayıp, bu bin yıllık krallığın başında da Mesih'in harfiyen yeryüzüne inmesiyle sonuçlanacaktır (1. Sel. 4:16; 1. Kor. 15:23,52; Esin. 20:4-6). İkinci diriliş ise günahlıların dirilişi olup, bin yıllık krallığın sonunda gerçekleşecektir (Esin.20:11-15). Y. Şahitleri bin yıllık dönem içinde herhangi bir diriliş olacağına dair Kutsal Kitap'tan tek bir ayet bile gösteremezler. Kutsal Kitap şüpheye yer bırakmayacak bir tarzda bin yıllık dönem içinde herhangi bir dirilişin olmayacağını vurgular:
“Bunlar canavara ve onun putuna tapmamış… olanlardı. Hepsi dirilip Mesih'le birlikte bin yıl egemenlik sürdüler. İlk diriliş budur. Ölülerin geri kalanları, bin yıl tamamlanmadan dirilmediler. İlk dirilişe dahil olanlar mutlu ve kutsaldır.” (Esin. 20:4-6).
İşte söz konusu bu bin yıllık dönem dolduktan sonra Esinleme kitabında okumuş olduğumuz gibi, bütün günahlılar diriltilip büyük beyaz taht önünde durdurulacak ve yargılanarak ateş gölüne atılacaklardır. Her ne kadar farklı hüküm günleri varsa da Kutsal Kitap'ın günahlılar için öngördüğü asıl hüküm günü işte budur. Bu hüküm günü hiç de günahlılar için “harikulade” mutlu bir gün olmayacaktır. Mesih İsa'nın da bildirdiği gibi acı, “ağlayış ve diş gıcırtısı” günü olacaktır! (Tse. 1:14-18; Mal. 3:13-21).Buna bağlantılı olarak Y. Şahitleri'nin düştüğü diğer ciddi bir yanılgı da, günahta ölmüş bulunan kişilere bin yıllık dönemde çok güzel bir kurtulma şansının tanınacağı öğretişidir. Bu kesinlikle Kutsal Kitap'ın bir öğretişi değildir. Bu, daha ziyade YŞT tarafından uydurulmuş insansal duygulara dayalı çok cazip ve aynı zamanda çok tehlikeli bir öğretişten başka bir şey değildir! Bu öğretiş “kurtuluş günü bugündür ” ve “iman edip vaftiz olunan kurtulacaktır, iman etmeyense mahkûm olacaktır.” diyen Tanrı'nın Sözü ile tamamen çelişir! (2. Kor. 6:2; Mar. 16:16; Lu. 4:18-21). Bu İsa Mesih'in İncil'i yaymak için vermiş olduğu emre (Mat. 28: 19; 24:14; Yah. 9; 1. Kor. 5:11-20) ve İbraniler 9:27'de “insanlara bir kez ölmek ve ondan sonra yargılanmak saptanmıştır.” bildirisine, Pavlus'un Romalılar 10:11-15'te işitmeyenlere İncil'i ulaştırma çağrılarına ve yine 2. Petrus 3:9'da söylenen Tanrı'nın günahlı insanlara karşı göstermiş olduğu sabra tamamen ters düşmektedir! Bu öğretiş Mesih'in sağlamış olduğu fidyenin amacıyla da, uyuşmamaktadır. Çünkü İsa Mesih ölümden sonra insanlara kurtuluş fırsatı vermek için değil, yaşarken kurtulmaları için hayatını bir fidye olarak vermiştir. Kurtulmak isteyen bir kimse İsa Mesih'e iman yoluyla, ancak şimdiki yaşamda günahların affını alabilir, salih sayılıp Şeytan'ın gücünden kurtularak Tanrı'yla barışabilir. Ölümden sonra değil! (Yu. 11:26; 3:16 ; 5:24 ; Lu. 16:26; Rom.3:22-24). Y. Şahitleri'nin bu görüşü, sözünü ettiğimiz bin yıllık krallığın ve dirilişlerin amacıyla da çelişmektedir. İsa Mesih dirilişin amacından söz ederek şöyle der:
“Ve onlar mezarlarından çıkacaklar. İyilik etmiş olanlar yaşamak, kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere dirilecekler.” (Yu. 5:29; bkz. Dan. 12:2; Esin. 20:11-18).
“Yargılanmak üzere” dirilmek demek kurtuluş için kendilerine bir fırsat verilecektir anlamına gelmez. Çünkü 2. Petrus 2:4' te itaatsiz meleklerin de “yargılanmak” için saklanıldığını okuyoruz. Bu demek midir ki, Tanrı itaatsiz meleklere de bir kurtulma şansı tanıyacaktır! Bin yıllık krallığın amacına gelince bu, Y. Şahitleri'nin öğrettiği gibi ne bir hüküm günüdür ne de günahlıların kurtuluşu için öngörülmüş bir eğitim veya denenme dönemidir. Bin yıllık dönem Tanrı'nın özellikle İsrail halkına başlangıçtan bu yana Mesih'in yönetiminde vaat etmiş olduğu, altın çağdır. Bu sonsuzluk, yani asıl cennetten hemen önce tesis edilecek olan geçici bir egemenliktir. Bundan dolayıdır ki bu döneme “bin yıllık dönem” denilmektedir. Bu dönemin başlıca amacı geçmişte İsrail halkıyla ilgili yapılan peygamberliklerin gerçekleşmesi ve sonsuzluk dönemine bir giriş, bir hazırlık olmasıdır.Y. Şahitleri'nin 171'inci sayfada beyan ettikleri “okuma yazma bilmeyen ve yaşamında asla Kutsal Kitap görmemiş” kişilere kurtulma fırsatı sağlanacağı görüşüne gelince, bu da Kutsal Kitap'ın öğretilerine ters düşmektedir. Çünkü Kutsal Kitap'ın hiçbir yerinde bu tür kişilere bir kurtulma fırsatı verileceği kayıtlı değildir. Okuma yazma bilmeyip, yaşamlarında hiç Kutsal Kitap görmeyen bu tür kişileri Tanrı, vicdanlarına ve tabiattan almış oldukları ışığa karşı takındıkları tavra göre yargılayacaktır (Rom. 1:18 -32; 2:12 -16; 3:8-20). Bu konuyu özellikle Pavlus, Romalılar kitabının ilk 3 bölümünde ayrıntılı olarak açıklamakta ve şeriati olmayan putperestleri tamamen yargıya yaraşır kimseler olarak nitelemektedir! Hiçbir yerde onlara ölümden sonra bir kurtulma fırsatının tanınacağından söz edilmez.
İsa Mesih'le birlikte asılı bulunan suçlunun durumuna gelince, İsa Mesih asla Y. Şahitleri'nin söylediği gibi ona, bin yıllık dönemde diriltilip, kurtuluş için bir şansa sahip olmayı vaat etmedi. Fakat tam tersine ona ölür ölmez, aynı günde kendisiyle birlikte cennette yani ölüler diyarında İbrahim'in kucağı olarak bilinen yerde olmayı vaat etti (Yu.11:23-26). İsa Mesih suçluya, “Gerçekten sana bugün derim : Sen benimle birlikte cennette olacaksın” demedi, “Gerçekten sana derim: Sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın ” dedi. Y. Şahitleri'nin tercümelerinin haricinde diğer bütün tercümeler böyledir. Y. Şahitleri yine bu şekilde Tanrı'nın Sözü'nü kendi görüşlerine uyarlamak için yaralamakta ve çarpıtmaktadır! Her ne kadar eski Yunanca'da virgül veya nokta kuralı yoktuysa da, bunu Y. Şahitleri tarzında çevirmek yine de yanlıştır. Çünkü İsa Mesih yapmış olduğu diğer hiçbir konuşmasında “doğrusu sana bugün derim:” ifadesini kullanmamıştır. İsa Mesih tam 73 kez “doğrusu ve doğrusu sana veya size derim.” ifadesini kullanmış, fakat bir kere olsun “sana veya size bugün derim.” ifadesini kullanmamıştır. Neden O, burada farklı bir ifade tarzı kullansın? Özellikle Luka incilinde kullanılan ' 'bugün' 'ler Y. Şahitleri'nin bu çevri şeklini çürütmektedir. '' Bugün size Kurtarıcı doğdu'', '' Bugün işittiğiniz bu yazı yerine geldi'', '' Bugün senin evinde kalmam gerek'', '' Bugün bu eve kurtuluş erdi'' (Lu. 2:11 ; 4.21; 5:26 ; 19:5,9.). Haçtaki kişi ümidini uzak bir geleceğe, Mesih‘in dönüş zamanlarına dayarken Mesih ona, aynı gün için kurtuluşu ve bereketleri vaat ediyordu. Aynı benzerlikte Marta da ölen kardeşi Lazar‘ın diriliş olayını son güne dayarken Mesih ‘diriliş ve yaşam Ben‘in‘ diyerek ona o günde Lazar‘ın dirileceğini vurguluyordu (Yu.11:20-44).
Aynı zamanda Y. Şahitleri burada “Asılı adam Tanrısal konularda aydınlanmamış, Tanrı'nın maksat ve iradelerini öğrenmemiş olduğundan, direkt olarak cennete gidemez.” d emekle de İsa Mesih'in kurtarma gücünü ve yetkisini gölgelemektedirler. Y. Şahitleri açıkça Mesih'in şu sözlerini yadsımaktadır:
“Baba nasıl ölüleri diriltip onlara yaşam veriyorsa, Oğul da dilediği kimselere öylece yaşam verir.” (Yu. 5:21).
“Oğul'a iman edenin sonsuz yaşamı vardır.” (Yu. 3:36) .
“Diriliş ve yaşam Ben'im.‘‘ (Yu.11:25).
“O'nun aracılığıyla Tanrı'ya yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter.” (İb. 7:25).
Y. Şahitleri‘nin dirilişle ilgili Kutsal Kitap‘a tamamen yabansı olan diğer bir öğretileri de ölmüş bulunan kutsalların, yani 144 bine ait olanların 1918 yılında görünmez bir şekilde çoktan diriltilmiş olup, o andan itibaren Mesih‘le birlikte gökten hüküm sürmeye başlamış olmalarıdır! (YŞT bir zamanlar bu diriliş olayının 1878 yılında gerçekleştiğini öğretmiştir) Oysa YŞT‘nın bu bildirisi elçi Pavlus‘un enerjik bir şekilde mahkûm ettiği ‘dirilişin çoktan gerçekleştiğini söyleyerek gerçek yoldan sapan İmeneyus ve Filitus‘ sapıklığı olduğu ortadadır (2. Tim. 17-18)Sonuç olarak çok kötüler kesinlikle ölümlerinde yok olmaz ama daha ciddi bir yargı için saklanılırlar. Diriliş bin yıllık krallığın içinde değil, ama yalnızca başında ve sonunda gerçekleşecektir. Herkes aldığı ışık oranınca yargılanacak ve ölümden sonra da kimseye kurtuluş için başka bir fırsat tanınmayacaktır. Y. Şahitleri diriliş konusunda da ciddi bir yanılgı içindedir.
Brüksel Incil Killisesi
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.