Kimdik? Kim Olduk? – Kim Kurtardı? Neden Kurtardı?
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
6. Ekim 2006: 2:03 #23681EvangelistAnahtar yönetici
SOTERİYOLOJİ
1- Bölüm Seçilmişlik Kelimesinin Anlamı
2- Bölüm Seçen ve Seçilen Kimdir
3- Bölüm Neden Seçti, Neden Seçildik
4- Bölüm Neye göre Seçti, Neye göre Seçildik
5- Bölüm Nasıl Kurtardı, Nasıl Kurtulduk
6- Bölüm Ne oldu, Ne olduk1- Bölüm “Seçilmişlik” Kelimesinin Anlamı
Seçilmişlik / seçilmiş kelmise Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre 3 açıklaması var bunlar,
1- Seçerek Ayrılmış,
2- Aynı cinsten olan nesneler arasından iyi veya seçkin olanlar çıktıktan sonra geride kalanlar,
3- Seçimle iş başına gelen,Bu 3 Seçilmiş / seçilmişlik sözcüğünün 3. tanımı bizimle pek ilgisi olamayan, 2. tanımı ise Kutsal Kitap öğretişine uzaktan yakından uymayan bir tanımlama 1. tanımla ise Kutsal Kitap öğretişine uygun bir tanımdır.
Şimdide Kutsal Kitapdaki Seçilmişlik kelimesinin anlamına bakarsak, Hiçbir özel yetenek, fiziki, ruhsal ve başka bir kabiliyetin olup olmadığına bakılmaksızın Seçen’in aktif, Seçilenin Pasif rol aldığı bir olaydır.
Efesliler 1:5 Kendi isteği ve iyi amacı uyarınca, İsa Mesih aracılığıyla kendisine oğullar olalım diye bizi önceden belirledi.
“Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim. Gidip ürün veresiniz ve ürününüz kalıcı olsun diye ben sizi atadım. Öyle ki, adımla Baba’dan her ne dilerseniz size versin” Yuhanna.15:16
Buna göre Tanrı aktif olarak bizi kendisine oğullar olalım diye seçmiştir, bunun nasıl, neden, neye göre ve neden herkesi değildi sadece bazılarını seçtiğini yazımızın diğer bölümlerinde göreceğiz.
2- Bölüm Seçen ve Seçilen Kimdir
Seçen Tanrı
Tanrı her zaman bize kendisini tanıtmak istiyor ve hatta bu o kadar önemli bir olaydırki İsa Mesih bizim için Tanrı’yı tanımamız için dua ediyor.
Yuhanna 17:3 Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i tanımalarıdır.
Koleseliler 1:10 Rab’be yaraşır biçimde yaşamanız ve O’nu her yönden hoşnut etmeniz için, her iyi işte meyve vererek Tanrı’yı tanımakta ilerlemeniz için dua ediyoruz.
Rab’bin ve Havari Pavlus’un bu duasından anlaşıldığı gibi Tanrı’yı tanımak çok iyi bir şey olduğunu görüyoruz. Ancak tanımak istemeyenlerin bu davranışları Tanrı’dan uzaklaşmak olduğu için Tanrı’da kendisinden uzaklaşanları terk ettiğini öğreniyoruz.
Romalılar 1:28 Tanrı’yı tanımakta yarar görmedikleri için Tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara terk etti.
Yer. 9: 6 Sen, ey Yeremya, Aldatıcılığın ortasında yaşıyorsun. Aldatıcılıkları yüzünden Beni tanımak istemiyorlar.” Böyle diyor RAB.
O halde Tanrı bize Kelamına göre bize kendisini tanıtsın diyoruz ve Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın şu karakterlerini görüyoruz.
Tanrı seven, sabırlı ve adildir
Hoşea.11:8-9 “Nasıl vazgeçerim senden, ey Efrayim? Nasıl teslim ederim seni, ey İsrail? Adma’ya yaptığımı nasıl sana yaparım? Seni nasıl Sevoyim’e çeviririm? Yüreğim değişti içimde, Alevlendi acıma duygularım. Kızgın öfkemi başınıza yağdırmayacağım, Efrayim’i yeniden yok etmeyeceğim. Çünkü ben insan değil, Tanrı’yım, Kutsal Olan’ım aranızda, Artık öfkeyle üzerinize varmayacağım.
Sayılar 14:18 ‘RAB tez öfkelenmez, sevgisi engindir, suçu ve başkaldırıyı bağışlar. Ancak suçluyu cezasız bırakmaz;
Burada Tanrı’nın duygularını görebiliyoruz, gerçekten çok sevdiğini ancak aynı zamanda günahtan nefret ettiğini ve günahın cezasını mutlaka soracağını görüyoruz, aşağıda yazdığımız gibide kurtarışını yine kendisi bizim yerimize ama adaletine uygun bir şekilde gerçekleştirmektedir.
Tanrı’nın Zihni var, düşünceleri var
Yeşaya. 55: 8-9 «Çünkü benim düşüncelerim Sizin düşünceleriniz değil, Sizin yollarınız benim yollarım değil» diyor RAB. «Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse, Yollarım da sizin yollarınızdan, Düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir.
Tanrı herşeyi önceden bilir
Romalılar 8:29 Tanrı, önceden bildiği kişileri, Oğlunun benzerliğine dönüştürmek üzere önceden belirledi. Öyle ki, Oğul birçok kardeşler arasında ilk doğan olsun.
Tanrı’nın doğruluğu seven kötülükten nefret eden Duygularının olduğunu görüyoruz,
Süleymanın Özdeyişleri. 6: 16-19 RAB’bin nefret ettiği altı şey, İğrendiği yedi şey vardır: Gururlu gözler,Yalancı dil,Suçsuz kanı döken eller, Düzenbaz yürek,Kötülüğe seğirten ayaklar, Yalan soluyan yalancı tanık Ve kardeşler arasında çekişme yaratan kişi.
Tanrı’nın tüm özellikleri mükemmeldir ancak seçilmişlik kavramında en önemli ve birçok soru işaretine (Tanrı neye göre seçti, iyi olduğumuzu bildiği içinmi seçti yoksa kötü olduğumuzu bildiği içinmi seçmedi gibi sorulara cevap) olacak karakteride Tanrı’nın özgür iradesi vardır.
Efesliler 1:11 Her şeyi kendi isteği doğrultusunda düzenleyen Tanrı’nın amacına göre önceden belirlenip Mesih’te seçildik.
ve Tanrı Kutsaldır,
Levililer 11:44 Tanrınız RAB benim. Kendinizi kutsayın ve kutsal olun. Çünkü ben kutsalım.
1Petrus 1:16 Nitekim şöyle yazılmıştır: «Kutsal olun, çünkü ben kutsalım.»
Buraya kadar gördükki, Tanrı bize kendisini tanıtmak istiyor bizimle birlikte olmak istiyor ancak hem orijinal hemde kişisel günahlarımızdan dolayı çok kutsal olduğu için bizimle birlikte olamıyor,
Seçilen İnsan
Tanrı’nın özelliklerini açıklarken Orijinal günahtan bahsettik bu orijinal günahı şimdi açıklamak gerekirse kısaca Adem ve Havva’nın yine Tanrı gibi özgür iradeye sahip olmaları ve kötülüğe meyilli yüreklerinden dolayı Kıskançlık, çekemezliliklerinden dolayı Aden bahçesinden kovulması ve bundan dolayıda tüm insanlığın bu orijinal günahın etkisinde kalması sonucu ortaya çıkan günahtır, Bu günah halî hazırda herkeste mevcuttur ancak birde Tanrı’nın o kadar yüce ve Kutsal olmasından dolayı ve bizede benim gibi olun demesi sonucu işlediğimiz Kişisel günahlardan dolayı bir günaha sahibiz. Yani Tanrı önünde tam bir batak içerisindeyiz, Elçi Pavlus zaten bunu çok net bir şekilde ifade etmektedir.
Romalılar 3:10-12 Yazılmış olduğu gibi:”Doğru olan kimse yok, bir kişi bile yoktur. Anlayan kimse yok,Tanrı’yı arayan kimse yok. Hepsi yoldan saptılar, birlikte yararsız oldular. İyilik eden yok, bir kişi bile yoktur.”
Romalılar 3:23 Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.
Tanrı’nın mükemmel ve erişilemez özelliklerini ve karakterine baktıktan sonra insanın günahkar, çirkin özelliklerine bakınca Romalılar 3:23 de dendiği gibi Tanrı’dan ve onun yüceliğinden yoksun kaldık.
Bu kadar sevimsiz olan bizleri peki Tanrı neden seçti sorusuna cevap vereceğiz.
3- Bölüm Neden Seçti, Neden Seçildik
Tanrı Kutsal Kitap’ın başından sonuna kadar günahın cezası ölüm demiştir. Bu ölüm hem fiziksel hemde Ruhsal bir ölümdür.
(kaynak ayetler Yaratılış 2:16-17, Hezekiel 18:4, Romalılar 6:23, 2. Selanikler 1:6-9 ve Vahiy 20:11-15)
Tanrı tüm dünyada herşeyi yaratmış ve 6. gün İnsanı yerin tozundan kendi nefesinden ve kendi benzerliğinde yaratmıştır. Ve Tüm dünyadaki yaratıklara eğemen olarak yaratılmıştır.
Yaratılış 1:26-27 Tanrı, «İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım» dedi, «Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.» Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.
Tanrı insanı bu kadar güzel yaratmıştır, ancak insanlar özgür iradelerinden ve kötülüğe meyilli yüreklerinden dolayı hep kötünün peşinden koştular ve Tanrı her zaman onları gerek ilk insan olan Adem’e kendi sözüyle, gereksede sonraki kuşaklara peygamberler aracılığı ile devamlı uyardı ancak insanlar hep kötünün peşinden koşmuşlardır. Ancak yinede Tanrı bu günahlarından dolayı tamamen silip atmamştır ve seçtiklerini her zaman korumuş onları esirgemiştir, çünkü Tanrı dünyayı ve yarattıklarını çok sevmiştir. (Yuhanna 3:16) Aksi halde Tanrı insanları yaratayım onların hataya düşmelerini bekliyeyim, düşerdüşmezde onları yargılayayım diye değil onları İnsanın varlığının en baş ve en yüce amacı, Tanrı’yı yüceltmek, ve sonsuza dek O’ndan tam olarak zevk almaktır westminster ilmihali
Yeremya 13: 11 ‘Öyle ki, bana ün, övgü, onur getirecek bir halk olsunlar. Ama dinlemediler.>»
Yeşaya. 43: 7 `Yüceliğim için yaratıp biçim verdiğim, Adımla çağrılan herkesi, Evet, oluşturduğum herkesi getirin diyeceğim.
Tanrı insanları sadece ve sadece bunun için yaratmıştı. Ve bizlerde günahlarımızdan dolayı Tanrıdan uzaklaşınca bizi tekrar kendisine çekmek için daha biz dünyaya gelmeden önce bizi kendisinin özgür iradesi ile bizi seçmiştir.
Ancak Tanrı bunu herşeyi önceden bilmesine rağmen asla ama asla yaptığımız veya yapacağımız iyi işleri gördüğünden “Evet falanca kişi çok iyi bir hayat sürecek ben bunu gördüm ve biliyorum bu Benim çocuğum olmaya ismimi almaya ve aklanmaya layıktır” diyerek seçmemiştir.
Bunu sadece tanrının özgür iradesine göre kendi istemi doğrultusunda seçilmişizdir
4- Bölüm Neye göre Seçti, Neye göre Seçildik
Seçilmişlik konusu bu konuda birçok insan tarafından red edilmekte hatta Kutsal, adil ve herşeye gücü yeten Tanrı’nın adaletsiz ve acımasız taraf tutan biri olarak bile görülebilmektedir. Ancak şunu hemen hatırlamamız gerekmektedir.
Öncelikle şunu sorayım, her birimizin dünyaya gelme sebebinin, Yehova’nın elinin işi ve sözü geçerli olan Takdir olduğunu itiraf etmemiz gerekmiyor mu? Sonra, hangi yönde adım atacaklarını özgür iradeyle karar verdiklerini düşünenlerin, bu dünyaya gelmemizin bizim değil Tanrı’nın seçimi olduğunu kabul etmeleri gerekiyor. Anne babalarımızı kendi gücümüzle mi seçtik? Bunun için çaba mı gösterdik? Anne babalarımızı, memleketimizi, arkadaşlarımızı belirleyen Tanrı’nın Kendisi değil mi? Tanrı beni, Afrika’daki ahlaksız Hottentot “kabile”sinde, Puta tapmayı öğreterek beni büyüten, ahlaksız bir annenin çocuğu olarak dünyaya getiremez miydi? Ya da, kolayca, gece gündüz dizlerinin üstünde dua eden, dindar bir kadının evladı yapamaz mıydı? Dudaklarında korkunç, ahlaksız sözler çıkan bir aileyi bana uygun görüp beni hovardalığa itemez miydi? Beni bilgisizlik zindanına hapseden, sarhoş ve kendi suçlarının arasında büyüten bir babanın yanına veremez miydi?
Bu konuda John Newton, bir bayanın seçilmişlik öğretisini ispatlamak için anlattığı hikayeye çok güler ve bu hikayeyi kullanmıştır, “Aman efendim, Rabbin ben doğmadan önce beni sevmiş olsa gerek yoksa ben doğduktan sonra sevmesi için bende bir neden göremezdi.” Bu benim için de geçerli. Seçilmişlik öğretisine inanıyorum çünkü, şundan eminim ki, eğer Tanrı beni seçmemiş olsaydı ben O’nu asla seçemezdim. Ben doğmadan beni seçtiğine eminim, yoksa ben doğduktan sonra beni seçmezdi. Benim bilmediğim sebeplerden ötürü beni seçmiş olmalı, çünkü bana özel bir sevgiyle bakmasının sebeplerini kendimde göremiyorum. Bu da beni, Kutsal Kitap’ın bu büyük öğretisine itiyor. Demiştir.
Yani Tanrı hiçbirimizin hiçbir işinden, fiziğinden, dilinden, ırkından dolayı değil sadece kendi özgür iradesine göre seçmiştir.
Yaratılış 32:10 Bana gösterdiğin bunca iyiliğe, güvene layık değilim. Yakup böyle demiştir.
Mezmur 51: 5 Nitekim suç içinde doğdum ben, Günah içinde annem bana hamile kaldı. Davut’ta böyle seslenmiştir, yani hepsi günahlı ve günahkar olduklarını biliyorlardır, acaba biz onlardan çok üstünmüyüzde Tanrı bizi bizim işlerimize göre seçti? İşte buna cevap verdiğimizde zaten kendi kendimizi Tanrı önünde ne olarak gördüğümüz meydana çıkacaktır.
Seçilmemiz Baba tarafından Mesih’te Kutsal Ruh aracılığı ile seçildik. Baba hazırladı, Oğul tamamladı ve Kutsal Ruh uyguladı.
Efesliler 1:11 Her şeyi kendi isteği doğrultusunda düzenleyen Tanrı’nın amacına göre önceden belirlenip Mesih’te seçildik.
Pavlusun Efeslilere yazdığı mektupta kullandığı kelime “Mesih’te seçilmek” bu kelime Tanrı’nın başlangıçtan beri karakterine uygun olarak yapılan iman ve tövbe, evlat edinme, aklanma, kutsallaşma, dayanma, aklanma ve yüceltilme işlemi için gerekli ve geçerli olan tek yoldur.
5- Bölüm Nasıl Kurtardı, Nasıl Kurtulduk
Şimdi burada tekrar başa dönüp Neden Kurtulmaya ihtiyacımız olduğuna kısaca bakmamız gerekiyor, öncelikle Kutsal Kitap öğretişine göre iki çeşit günah olduğundan bahsetmiştik, Orijinal (Adem ve Havvanın günahından dolayı çünkü onlar Aden bahçesinde insanlığı temsil ediyorlardı Romalılar 5:12) ve diğeride Kişisel (kendi yüreğimizden kaynaklanan günahımız Romalilar 3:13-18 buna net bir örnektir)
Bu günahlarımızın etkileri hayatımızda 3 şekilde çıkmaktadır.
1- Tanrı önünde utançtır Tıpkı Ademin ve Havva’nın ilk günaha düştükten sonra her gün bitlikte oldukları Tanrı’dan utanıp saklanmaları gibi çünkü artık çıplak olduklarını anlamışlardı (Yaratılış 3:11)
2- Tanrı’dan ayrı düşmek artık ona yabancılaşmaktır. Az önce dediğimiz gibi artık o güzel ilişki bitmiş, yerine korku ve panikle ondan saklanmışlardır belki Tanrı bizi görmez belki bulamaz diye kendilerini ağacın arkasına sakladılar, çünkü artık yaptığı günah yüzünden vicdanları bunu kendilerine hatırlattı, (yaratılış 3:8-10)
3- Hem Tanrıya hemde insanlara karşı yabancılaşma, Yine Adem Havva örneğinden yola çıkarak baktığımızda onlar sadece Tanrı’ya karşı yabancılaşıp uzaklaşmadılar aynı zamanda günahın içlerinde ektiği kötü tohum birbirlerinede kötü davranmalarına sebep oldu ve işlediği günahı birbiriniz üzerine attılar.Ve Tanrı günah işlemeyin, benim gibi Kutsal olun günah işlerseniz ölürsünüz dediğinde “100 tane günah işleyen ölecek ve benim yargımı hak edecek” dememiştir TEK bir günah bile insanın ölümüne yeterlidir. Ve bu ölümün en önemlisidi ruhsal ölümdü Tamamen Lanet altında ve Tanrıdan ayrı kalmak ve tamamen kaybolmaktır. Ve tüm bu günahların kökü orijinal günahtan gelmektedir ve bu lanetten kurtulmamız içinde bir kefaret gerekmektedir. Bu kefaret öyle olmalıki hem Tanrı başlangıçta dediği “günahın cezası ölüm” gerçekleşmeli hemde tekrar Tanrı ile barışmamız gereklidir.
Günah’ı kavradığımızda neden Tanrı’nın bizi Mesihte seçmesinin gerektiğini anlayacağızdır, hiçbir iyi işimiz günahımızı bağışlatmaz zaten biz o iyi olanları yapmak zorundayız yani Tanrı kelamına uygun yaşamalıyız ancak bu bizi Tanrı özünde dediğimiz gibi aklamaz aksine bunlarıda yapmadığımızda günah + günah sahibi olup çıkarız. Seçilmişliği tam anlayan bir insanın ifadesi şu olmalıdır. “Gögsüne vura vura Ben mahvolmuşum, ben bitmişim günahın altında diye” bunu demez yerine Hamd olsun, Haleluya ben artık özgürüm kurtuldum dersek o zaman ne seçilmişliği bile biliriz nede bunun ne kadar büyük bir lütuf olduğunu, Seçilmiş olabilmek için (Hristiyan olabilmek için) en önemli gerekli şeylerden bir taneside GÜNAH sahibi olmamız (ki bu herkeste bolca mevcuttur) ve bundan kurtulmamız gerektiğini, kurtulmazsak ne olacağımızı, ve kimin nasıl kurtaracağını bilmek gereklidir bu konuda Reform dönemindeki imanlılar kurtaran imanın üç aşamasının var olduğunu söylemişlerdir. Bilgi, İman ve Güven Bu konuyu şu an için bir benzetme gibi görüp tıpa tıp olan Kutsal Kitap’ın Kör adam öyküsüne bakıp daha rahat anlayabiliriz. (Luka 18:32-45)
Bilgi, tabi ki imanın entelektüel boyutudur. Aklın yenilenmesinden kaynaklanmaktadır. Tanrı’nın ne olduğunu, ne yaptığını bilmeden bu imana sahip olmanız mümkün değildir. Burada kör adamın İsa’nın Davut’un Oğlu olduğunu bilmesi kavramıdır. Hıristiyanlar İsa’nın Davut’un Oğlu olduğunu, mükemmel bir yaşam sürdüğünü, bir kefaret ölümü ile öldüğünü ve zaferli bir yaşama dirildiğini bilmek zorundadırlar.
Kurtaran imanın ikinci noktası ise imandır. Bu öğrendiğimiz ve bildiğimiz kurtuluş mesajını kabul etmek anlamına gelmektedir. Sadece Kutsal Kitab’ın İsa hakkında ne dediğini bilmek değil bunun gerçekten doğru olduğuna inanmaktır.
Üçüncü nokta ise güvendir ve bu istemle olabilecek bir şeydir. Güven karşılıksız olarak İsa’ya teslim olmaktır.
“Gerçek iman nedir” sorusunun cevabı Heidelberg İlmihali’nde şöyledir: “Tanrı’nın kendi Sözünde gerçek olarak açıkladıklarında yalnızca bilgi ya da bilinçsizce bir inanış değildir. Kutsal Kitap aracılığı ile Kutsal Ruh’un bende yarattığı, başka bir katkı olmadan İsa Mesih aracılığı ile bizler için kazanılan, başkaları için değil fakat benim de işlediğim günahların bağışlandığı, Tanrı önünde sonsuza dek aklandığım ve kurtuluş için kabul edildiğimden, derin-köklü bir emin olmadır.”
Kör adamın en sonunda geldiği noktada bu oldu. Yani Bilgi-İman ve Güven sahibi olması için bunu açıklayanda Tanrı’nın kendisiydi ve bunu anlar anlamaz hemen Tanrı’ya övgüler sunmaya başladı. Çünkü O Tanrı’nın yüceliği için kurtulmuştu. Heidelberg İlmihalindeki açıklamaya göre bunu seçilmişlerinede veren Tanrı’nın kendisidir Dünyanın kuruluşundan ve kimse doğmadan önce Tanrı’nın insanlığı günahtan kurtarmak için bir planı vardı ve üçlü birliğin her yönü bu planda aktif bir şekilde çalışmıştır. Bu bir sırdır ve tam olarak anlatılmaz. Agustin “Baba, Oğul, Kutsal Ruh her biri kendisinde Tanrı’dır ve hepsi tek bir Tanrı’dır” demiştir. Kutsal Üçlük doktrinini yedi adımda şöyle açıklayabiliriz:
1. Baba Tanrı Tanrı’dır.
2. Oğul Tanrı Tanrı’dır.
3. Kutsal Ruh Tanrı’dır.
4. Baba Oğul değildir.
5. Oğul Ruh değildir.
6. Ruh Baba değildir.
7. Tek Tanrı vardır.Baba tarafından Mesih’te Kutsal Ruh aracılığı ile seçildik. Baba hazırladı, Oğul tamamladı ve Kutsal Ruh uyguladı. Kurtuluş Baba tarafından planlandı, Oğul tarafından uygulamaya geçti, Ruh tarafından yüreklere açıklandı. Açılanan yüreklerde zaten seçilmiş olanlardı
Hezekiel.36:26-27 Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım.
Ayrıca Tanrı Kelamı Kutsal Kitap aracılığı ile bize seslenmesinde günahın bağışlanması konusunda bir şeyin “bedel” karşılığında alındığını anlatmaktadır. Tıpkı pazardan birşeyin bedelini ödeyip ona sahip olmak gibi, İşte bizim kurtuluşumuzda böyle bir bedel karşılığı satın alınmıştır, bu bedel ödenirken bedeli ödeyecek olanın 3- özelliğe sahip olması gerekmektedir, bunlar
1- Kaybedilen Kurtarılmalı
2- Kaybedilen için bir bedel ödenmeli
3- Kaybedileni kurtaracak olan kişinin çalışması ve kurtarma yeteneğinin olmasıÖrneğin İsrailin Mısrıdan çıkışını düşünelim, İsrail Mısırdan kurtarılmalıydı, ve bu işi yapabilecek olan da ancak Tanrı’nın kendisiydi. Tanrı Mısır’a kendi yaptıklarının bedelini ödeyerek ya da ödeterek İsrail halkını kurtarmıştır. İsrail’in tarihine Kutsal Kitap öğretişine göre baktığımızda Kurtuluş her dönemde İsrailin bir parçası olmuştur. Hatta Kutsal Kitap öğretişlerinde sadece insanların değil hayvanların bile bir bedeli olduğunu göstermektedir.
Mısırdan Çık 22:14 «Biri komşusundan bir hayvan ödünç alır, sahibi yokken hayvan sakatlanır ya da ölürse, karşılığını ödemelidir.
Kutsal olan Tanrı bu kuralları koyduğuna göre acaba şimdi nasıl ve neyle kurtuluruz bu kefaret olmadan diye kendimize sormalıyız? Duyduğumuz pişmanlık bile Tanrı’nın öfkesini ve günahtan nefret etmesinden dolayı yeterli değildir, Tanrı o çok kutsal olduğu için tıpkı çok güçlü bir ışığa benzer ve bizlerde günahın altında bir karanlık olduğumuz için ışığın karşısına çıkamayız çıkarsak karanlık ışığın karşısında kaybolacağı gibi bizde kayboluruz. Bu Tıpkı bir hırsız ve hakim hikayesine benzer “Bir hırsız bir evden eşya çalarken suçüstü yakalanıyor, ve hakimin karşısına çıkarıyorlar Hırsız hakime çok pişman olduğunu söylüyor. Şimdi acaba hakim onun pişman olmasından dolayı “Tamam seni af ettim mi diyecek yoksa yinede cezasını verecekmidir? Tabiki cezasını verecektir çünkü Hakim adaleti temsil edendir” herşeyden daha adil olan Tanrıda böyledir mutlaka suçun karşılığını verecektir.
Kutsal Kitap’ın her bölümü Mesih ve Mesihte seçilmeden bahsetmektedir bu bazen benzetmelerle, bazende Mesih’in yaptığının temsili olarak aynısını Mesih gelmeden önce olduğunu görüyoruz, bunlara en güzel örnek Kutsal Kitapdaki Rut örneğidir, Kısaca Tanrı’nın halkı olan Rut başka diyarlara gider ve aradan zaman geçtikten sonra tekrar ülkesine yabancı uluslardan bir gelinle tekrar döner ve yaşamını sürdürmeye ihtiyaçları vardır ve Naominin yaşamını sürdürebilmesi için birinin satın alması ve onunla evlenmesi gerekli idi Yahudi geleneklerine görede bu en yakın akrabalardan biri olmalı idi ve Boaz bunu yaptı, az önce söylediğimiz bir bedel karşılığı satın alınmak için gerekli 3 elaman vardı 1- Naomi kurtulmaya ihtiyacı vardı, 2- Boaz zengindi yani gerekli parayı ödeyebilecek güçteydi 3- Boaz bu işi yapmaya istekliydi.
Gördükki Tanrı ta yaratılıştan beri kurtarma işlemi için bir bedel, bir kefaret koydu kutsal gazabını yatıştırmak için.
Çünkü bu olmazsa kimse Tanrı’ya gelemez, Eski antlaşma boyunca Sina dağı Tanrı’nın varlığının bulunduğu yeri simgeliyor. Görüyoruz ki Tanrı tahtından inip halkının arasında yaşamak istiyor. Çünkü Tanrımız alçakgönüllü bir Tanrı’dır. Bu yüzden bir tapınma çadırı yapıldı. Bu çadırın diğer bir adı buluşma çadırıydı bu buluşma çadırı Musa’dan taa Süleyman’a kadar Tanrı’nın dünyadaki eviydi.
Tanrı geldi ve evine yerleşti Seçtiği halkın kendisine yaklaşması için bir yol hazırladı, bir yaklaşma yolu. Şimdi bu yaklaşma yoluna bir bakalım. Bunu daha iyi anlamak ve bizim için önemini daha iyi kavrayabilmek için aynı zamanda İbraniler mektubunu da okumamız gereklidir. M.Çıkış kitabı İbraniler mektubu ile yakından ilgilidir. Ve bu mektup bütün bunların anlamını açıklar bize. Şöyle bir söz vardır Yeni antlaşma eski antlaşmanın içerisinde gizlidir. Eski Antlaşma Yeni antlaşmada açıklanmıştır. Eski antlaşmayla yeni antlaşma arasındaki bağlantı budur. Bunu şöyle de özetleyebiliriz. Eski antlaşma sisteminin bir düzeni vardı. Aynı şekilde Yeni Antlaşma sisteminin de bir düzeni vardır. Tanrı’nın huzuruna girebilmek içinde bu düzeni anlamak lazım.
Tapınağın en kutsal yerinde bulunan Antlaşma sandığı vardır. Bu sandık herşeyin anahtarı gibidir. Bu sandık Tanrı’nın tahtını simgeliyordu
Yeşaya. 6:1-5 Kral Uzziya’nın öldüğü yıl yüce ve görkemli Rab’bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu. Üzerinde Seraflar duruyordu; her birinin altı kanadı vardı; ikisiyle yüzlerini, ikisiyle ayaklarını örtüyor, öbür ikisiyle de uçuyorlardı. Birbirlerine şöyle sesleniyorlardı: «Her Şeye Egemen RAB Kutsal, kutsal, kutsaldır. Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor. Seraflar’ın sesinden kapı söveleriyle eşikler sarsıldı, tapınak dumanla doldu. «Vay başıma! Mahvoldum» dedim, «Çünkü dudakları kirli bir adamım, dudakları kirli bir halkın arasında yaşıyorum. Buna karşın Kral’ı, Her Şeye Egemen RAB’bi gözlerimle gördüm.»
Şimdi bunu anlamaya çalışalım Yeşaya neredeydi? Tapınakta idi ve orada Rab’bin tahtı önündeki keruvları gördü. Aynı şekilde Tapınaktaki bu sandığa bakalım. Çünkü bu sandık Rab’bin kendisini Kral olarak ve Taht üzerinde egemen olarak gösteriyor. Ve onun krallığı doğrulukla ve yasa üzerine adaletle kurulmuş bir Krallıktır. Hiçbir şekilde taviz vermeyen bir adalet üzerine kurulmuştur. Sandığın Tahtı simgelediği buradan ortaya çıkıyor. Sandığın içerisinde yazılı yasa vardı. Ve üzerinde Bağışlanma kapağı ve kapak üzerinde de keruvlar.
Adem ile Havva günah işleyip Tanrı’nın yasasını çiğnediklerinde Tanrı onları cennetten uzaklaştırdığı zaman oraya yanan ve dönen kılıçlarla Keruvları koydu ve onlar Tahta yaklaşmadılar. Ve hiç kimse yaklaşmıyordu. Benzer bir şekilde tapınaktaki en kutsal yeri kapatan perdede bunu gösteriyordu. Perde ötesine kimse geçemiyordu. Perdenin üzerine işlenmiş keruv resimleri vardı ve sandığın üzerinde Keruvlar vardı. Ve Tanrı’nın huzuruna kimse yaklaşamıyordu. Çünkü herkes Yeşaya gibi günah işlemiş suçlu ve murdar insanlardı.
Vahiy 4:1-3 Bundan sonra gökte açık duran bir kapı gördüm. Benimle konuştuğunu işittiğim, borazan sesine benzeyen ilk ses şöyle dedi: “Buraya çık! Bundan sonra olması gereken olayları sana göstereyim.” O anda Ruh’un beni yönetimine almasıyla gökte bir taht ve tahtın üzerinde oturan birini gördüm. Tahtta oturanın, yeşim ve kırmızı akik taşına benzer bir görünüşü vardı. Zümrüdü andıran bir gökkuşağı tahtı çevreliyordu.
Bu ayetleri okurken Tapınak düzenini düşünmeliyiz. Burada tahttan, yedi meşaleden, cam denizden ve taht çevresindeki ruhsal varlıklardan bahsediyor. Tapınak için gökteki asıllarının bir kopyası derken bunlardan bahsediyor. Tapınak içerisindeki yedili şamdan, cam denizi simgeleyen yıkanma kazanı ve ruhsal varlıkları simgeleyen keruv resimleri hepsi gökteki asıllarının bir kopyası oluyor. Taht önündeki durumu ve O’na nasıl yaklaşılacağını gösteriyor.
İlk başa dönelim Ona yaklaşmanın ilk yolu sunaktan geçerdi. Ve bu sunakta kurban kesildikten sonra onun kanıyla kutsal yere girilirdi. Aslı göklerde olan Tanrı’nın tahtına da yaklaşmak için bir kurban gerekiyordu. Bu tapınak tamamen Tanrısal planı yansıtan bir düzendi. İbraniler 9:11 ve 10:1-7 => Tapınaktaki bu sunak çarmıhı simgeleyen bir yerdi ve Kutsal Kitap bize bunu net bir şekilde gösteriyor.
Tanrı’nın tahtını bulunduğu en kutsal yere girebilmek için kurbanların kanı gerekiyordu. Aynı şekilde gerçek anlamda Tanrı’nın huzuruna çıkabilmek için, o kutsal Tahtın önünde durabilmek için Günahların bedellerinin ödenmesi gerekiyordu. Buda kurban olan Mesih’in değerli kanı sayesinde gerçekleşti.
Devamlı devamlı bunu hatırlamamız gerekli Tanrı seviyor insanları ama Tanrı bunun yanında günahtan nefret’te ediyor ve insan günahları yüzünden Tanrı’ya yaklaşamıyor bu günahın büyüğü küçüğü yok bu konuda hemen yine Kutsal Kitap bu konuyu açıklamamız için bize yardıma yetişiyor.
2Samuel 6:6-7 Nakon’un harman yerine vardıklarında öküzler tökezledi. Bu nedenle Uzza elini uzatıp Tanrı’nın Sandığı’nı tuttu. RAB Tanrı saygısızca davranan Uzza’ya öfkelenerek onu orada yere çaldı. Uzza Tanrı’nın Sandığı’nın yanında öldü.
Burada acaba Uzza Kutsal Tanrı’nın konutunu simgeleyen sandığın yere düşmesini engelemek isterken acaba kötü bir niyetlemi yaptı? Tabiki hayır hatta Tanrı’yı çok sevdiği ve saygı gösterdiği için bunu yapmıştır bazı inançlarda bu günah değil aksine “Sevap” olarak bile kabul edilebilir, ancak Tanrı uygunsuz bir şekilde kendisine yaklaşılamayacağını söylemiştir öğretmiştir ve bizlerde Tanrı’dan uzak kaldığımızda karanlıkta kaybolup gideceğimizi söylediğimiz için burada seçilme ve seçildikten sonra kutrulma gerekmektedir.
İsa Mesih çarmıhta ölmeden önce tamamlandı diye bir söz kullandı. Neydi tamamlanan şey. İsa tam bunu söyledikten sonra Tapınağın perdesi tam ortadan yukarıdan aşağıya doğru yırtıldı. Sanki Tanrı’nın eli o perdeyi yırtmıştı. Ve böylelikle en kutsal yere giden Tanrı’nın tahtına bizi ulaştıracak olan yolu açmıştı. Kurtuluşumuzu artık tamamlamıştı simgelerin hepsi gerçekleşmişti. Bu yüzden bizler artık kurban kesmiyoruz, dinsel temizlik yapmıyoruz, adak ekmekleri sunmuyoruz veya şamdan yakarak kutsal yere girmeye çalışmıyoruz çünkü bunlara gerek kalmadı Mesih bunların hepsini tamamladı.
Mesihin Tamamladığı işleri 3 başlık halinde sunabiliriz,
Gazabı Yatıştırmıştır
Romalılar 3:24-25 İnsanlar, İsa Mesih’te olan kurtuluşla, Tanrı’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar. Tanrı, Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu.
1Yuhanna 2:1-2 Yavrularım, bunları size, günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ama birimiz günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba’nın önünde savunur. Kendisi günahlarımızı ve yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır.
1Yuhanna 4:10 Tanrı’yı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlunu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.
Tanrı’nın kutsal gazabı yatıştırılmalıydı ve Tanrı kutsal sevgisiyle bu yatıştırma görevini bizzat kendisi üstlenmiş, Oğlunun kimliğinde kendisini sunarak Seçilmişlerinin günahları için gazabı yatıştıran kurban olmuştur.
Fidye olmuştur.
Gazap yatıştırma, Tanrı’nın gazabının çarmıh aracılığıyla dinmesi fidye ise günahkarların bir bedel karşılığı kurtarılmasıdır.
1Timoteyus 2:5-6 Çünkü tek bir Tanrı ve Tanrı ile insanlar arasında tek bir Aracı vardır. Bu da insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa’dır. Uygun zamanda verilmiş olan tanıklık budur.
1Petrus 1:18-19 Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan gümüş ya da altın gibi geçici şeylerle değil, Mesih’in kusursuz ve lekesiz bir kuzunun kanına benzer değerli kanı fidyesiyle kurtuldunuz.
Aklanmışızdır
Aklanma yukarıdaki 3 olayın sonucudur, İlk önce Gazap yatıştırma, yani Tanrı’nın gazabı yatışana dek insanlar için bir kurtuluş sözkonusu olamaz, Daha sonra sonra Mesih’in kanı ile yani Fidye ile satın alınıp suç ve günah tutsaklıgından bizi kurtarmıtıştır. Aklanmada bunun sonucu, olumlu bir yönüdür
Romalılar 5:18 İşte, tek bir suç bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı.
Yeşaya 53: 11 Canını feda ettiği için Gördükleriyle hoşnut olacak. RAB’bin doğru kulu, kendisini kabul eden birçoklarınıaklayacak. Çünkü onların suçlarını o üstlendi.
İşte Tanrı seçilmişlerine bunları sunmuştur Mesih aracılığı ile, kendi huzuruna çıkabilmemiz için karanlıkta kalıp sonsuza kadar kaybolup gitmememiz için,
2Korintliler 5:18-19 Bunların hepsi Tanrı’dandır. Tanrı, Mesih’in aracılığıyla bizi kendisiyle barıştırdı ve bize barıştırma görevini verdi. şöyle ki Tanrı, insanların suçlarını saymayarak dünyayı Mesih’te kendisiyle barıştırdı ve barıştırma sözünü bize emanet etti.
Tanrı neden herkesi kurtarmadı?
Bu sorununde cevabı çok net ve çok kesindir hiçbir yoruma ihtiyaç duymadan açıklanabilir. “TANRI’NIN HERKESE LÜTUF MERHAMET ETME BORCU VARMIDIR?” eğer evet Tanrı borçludur diyorsak o zaman Tanrı hakkında Adaletsiz deme hakkınada sahibiz, ama eğer Hayır Tanrı’nın kimseye borcu yoktur diyorsak bu sorunun cevabıda çok açıktır o zaman “Tanri tüm insanlığa adaletini sundu, diğer insanlarada fazladan Lutfunu sundu! Buda kendisinin Tanrının özgür iradesi, düşüncesi ve sevgisindendir çünkü Tanrı yaratılıştan beri Günah işlemeyin, Kutsal olun yoksa ölürsünüz demiştir ve insanlarda günah işleyip ölümü Ruhsal ölümü haketmişlerdir ancak seçtiği kullarına kendine çocuklar olabilme hakkını vermiştir, Başta bir Hırsız ve Hakim örneği vermiştik şimdi burada tekrar aynı örneğe dönelim Hırsız kesinlikle suçlu ve cezayı hak ediyordu ve Hakim ona cezasını verdi oturduğu kürsüden indi ve onun çekmesi gereken tüm cezayı kendisi tazmin edeceğini söyledi çünkü o kürsüde oturan bir hakim değil Hırsıza bir Baba gibi davranan bir insan olmuştu ve tüm cezaları ödedi sonrada ona bir evlat edinme belgesi vererek onu evat edinmişti. Ve önceleri Hırsız olan adam artık saygın bir hakimin çocuğu olmuş onun tüm servetine ortak olmuştu.
Efesliler 1:5 Kendi isteği ve iyi amacı uyarınca, İsa Mesih aracılığıyla kendisine oğullar olalım diye bizi önceden belirledi.
Westmister Kısa İlmihalindede Evlatlığa alınma nedir? Sorusunun cevabı şöyledir:
“Evlatlığa alınma, Tanrı’nın karşılıksız sunduğu lütfun bir etkinliğidir, bunun aracılığıyla bizler Tanrı çocukları arasına kabul ediliriz ve onların bütün ayrıcalıklarına hak kazanırız”
Seçilenlerin Irk’ı dili, tabiyeti
Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın seçtiği halk İsraildir İsa’dan sonrada bu böylemi devam etmiştir, Yani Tanrı’nın bu seçiminde acaba sadece bir ırk’amı özeldir bunun içinde Kutsal Kitap böyle olmadığını bu Tanrı’nın seçimi Tüm insanlığa olduğunu öğretmektedir.
Yuhanna 3:16-17 – Matta 28:18-20 – Vahiy 5:9-10 ayetleride dediğim gibi Tanrı Tüm dünyadan seçtiği insanlara Tanrı’nın çocukları olma hakkını vermiştir.
Tanrı sadece bir ırk’a değil genel ve göksel çağrıdır bu Çağrı,” davet demektir. Genelde aldığımız davetler, belli bir yere ya da sosyal bir faaliyete katılmamız için verilirler. Ama imanlının aldığı çağrı bir yere değil, bir şahsa yöneliktir. Bizler İsa Mesih’e ve O’ndaki kurtuluşa çağrıldık.
Rabbimizden aldığımız bu çağrı büyük bir ayrıcalıktır! Bizi “kendi egemenliği ve yüceliğine çağıran Tanrı’ya yaraşır bir biçimde” yaşamalıyız (1. Selanikliler 2:12). İsa Mesih’le beraberliğe çağrıldık (1. Korintliler 1:9). Kutsal bir hayata çağrıldık (Koloseliler 3:12 15). Bizi kendi öz halkı olarak çağıran Tanrı’nın erdemlerini ilan etmek üzere çağrıldık (1. Petrus 2:9). Bu çağrı imanlının kimliğini nasıl etkiliyor? Artık ırk,milliyet, cinsiyet, meslek, toplumsal tabaka gibi unsurlar değil, bu çağrı ve Mesih’te olmamız kimliğimizi belirten temel gerçeği oluşturmaktadır (Galatyalılar 3:27 28).
7- Bölüm Ne oldu, Ne olduk
Bizler önce Adem’in orijinal günahını alarak lanetlenmiştik Ama şimdi Tanrı’nın lütfu ve iman aracılığı ile Mesih’in doğruluğunu alarak akladık. Aklanmış insan Tanrı tarafından kabul edilmiş insandır, ve kendisini Tanrıdan uzak kılacak herşeyden ve hertürlü suçtan temizlenmiş ve kurtulmuştur. Aklanan insan üzerindeki tüm pisliklerden kurtularak Tanrı’nın kutsal ailesine kabul edilip oğulluk alır nasıl aklandığımız konusunu biraz daha incelersek
Romalılar 3:24-26 İnsanlar, İsa Mesih’te olan kurtuluşla, Tanrı’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar. Tanrı, Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabrederek, daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa’ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı.
Burada karşımıza 3 ana başlık çıkıyor.
1- Günah bedeli karşılığı kan sunusu ile satın alınma (Mesih’in Kanıyla)
2- Tanrı öfkesini üzerimizden aldı (Mesih aracılığı ile)
3- Ve tüm bunların olmasına olanak sağlayan Lütfu aracılığı ile aklar (Mesih’le)Bütün işler bizim üzerimizde dönüyor ama biz bir şey yapıyoruz herşey Mesih aracılığı ile Tanrı’dan gelmektedir. Küçükken oynadığımız bir köşe kapmaca oyunu vardı, Aklanma tıpki bu oyundaki gibi yer değişme ile olmaktadır, yani
Adem’in günahı Bize,
Bizim Günah’ı Mesih’e
Mesih’in doğruluğuda yine bize geçmiştirSeçilmişler aklanmış ve Tanrı’nın öz çocukları’dır Egemeni Şeytan olan bir dünyada yaşamaktayız ve Mesih’e ne yaptılarsa bizlerede onu yapacaklardır, (Yuhanna 15:20 – 2. Timoteyus 3:12 – Matta 24:9 gibi)
Vahiy 3:5 Galip gelen, böylece beyaz giysiler giyecek. Böylesinin adını yaşam kitabından hiç silmeyeceğim. Babamın ve O’nun meleklerinin önünde o kişinin adını açıkça anacağım.İsa Mesih burada kilisesinde 3:3 Aldıklarını hatırla diyerek kilisesine birşeyler verdiğini yani aldıkları lütfu hatırlamalarını söylüyor ve daha sonrada onlara beyaz giysiler tertemiz bir giysi vereceğini söylüyor.
Vahiy 7:9 Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan ve her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giyinmişti ve ellerinde hurma dalları vardı.
Burada bahsedilenler bizleriz dolayısı ile Tanrı bizleri lütfu ile seçti, İsa Mesih’e iman yolu ile akladı ve yüceltti artık seçilmişlere düşen tek görevde örnek birer isim olarak yaşamalıdır, çünkü Türkiyenin en ünlü ailelerinden olan KOÇ ailesinin bir çocuğu gece gündür sarhoşluk yaparak, hırsızlık yaparak zina yaparak dolaşmaz / dolaşamaz çünkü her zaman bilirki bir ailenin soyismini taşıyordur bizlerede Tanrı kendi kutsal ismini vererek (Tanrının çocukları) bizi dünyadaki en ünlü en saygın aileden daha saygın yapmıştır. Artık bizlerde
Matta 5:16 Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerde olan Babanızı yüceltsinler!
Hazırlayan M.Orhan PIÇAKLAR
1Ko 2:14 Doğal haliyle kişi, Tanrı’nın Ruhuyla ilgili gerçekleri kabul etmez. Çünkü bunlar ona saçma gelir. Ruhça değerlendirildikleri için de bunları anlayamaz. -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.