Kutsal Kitap'a Nasıl İnanabilirsiniz?
- Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
4. Ekim 2006: 20:54 #23634EvangelistAnahtar yönetici
Günümüzde elimizde bulunan Kutsal Kitap'ın güvenilir olduğunu nasıl bilebiliriz?
Kutsal Kitap'ın Diğer Din Kitaplarından Neden Daha Üstün Olduğuna İnanalım?Kuran'ı Kerim Hz. Muhammed'e geldi. Mormonların kitabı Joseph Smith'e geldi. Ancak Kutsal Kitap, dünyadaki diğer dinsel kitapların arasında eşsiz bir yere sahiptir. Kutsal Kitap'ı bir kişi yazmadı. Kutsal Kitap (Eski ve Yeni Antlaşma) 1600 sene süren bir zaman yelpazesi içerisinde, 40 farklı yazar tarafından, tam üç kıta (Asya, Afrika ve Avrupa) üzerinde kaleme alındı. Sadece tanrısal bir plan çerçevesinde büyük bir mesaj tek bir kişiye, kısacık bir zaman diliminde değil, Kutsal Kitap'da olduğu gibi uzun bir zaman diliminde, değişik yazarlara tüm insanlığa iletilebilir.
Şaşırtıcı bir şekilde Kutsal Kitap'ın bütün yazarları, aralarında uzun zaman dilimleri olsa bile tek ve temel bir mesajı iletmiştir: Gökleri ve yeri yaratan Tanrı, insanların kendisini bilebilmeleri için bir yol sunmuştur.
Kutsal Kitap'ın benzersiz yazarlığının ötesinde bir eşsizliği de içerdiği sayısız tamamlanmış peygamberlik sözleridir. Eski Antlaşma peygamberleri Mesih'in gelişi hakkında 300 özel peygamberlik sözlerinde bulunmuş ve asırlar sonra hepsi İsa Mesih'de kusursuzca tamamlanmıştır. Bu tamamlanmış peygamberlikler, bu peygamberlerin “Rab diyor ki….” İfadelerinin anlamını ortaya koymaktadır, bu kişiler “sonu başlangıçta Bilen” kişi adına konuşuyorlardı.
Kutsal Kitap'ın bir başka farklılığı ise metinlerinin arkeolojik olarak da onaylanmış olmasıdır. Arkeolojik buluşlar tutarlı bir şekilde Yeni ve Eski Antlaşma'da yer alan isimlerin, tarihsel olayların, coğrafi ayrıntıların doğruluğunu onaylamıştır. Arkeoloji Kutsal Kitap'ın Tanrı Söz'ü olduğunu kanıtlayamaz ancak bu keşifler Kutsal Kitap'ın tarihsel bir aktarım olarak güvenilirliğini gösterir.
Diğer kitaplardan farklı olarak Kutsal Kitap zamana karşı kendisini korumuştur. Bugün elimizde binlercesi el yazması kopya mevcuttur. Yeni Antlaşmanın 5.000 adet el yazması kopyası mevcuttur ve bu el yazmaları bir biri ile %99.95 oranında uyumludur. Eflatunun metinlerinin ise sadece 5 adet el yazması mevcuttur. Bu kopyalar bir biri ile kıyaslandığı zaman aralarındaki uyumu ve istikrar şaşırtıcıdır.
İsa Mesih Hakkındaki İncil Kayıtları Doğru mudur?
Tarihçiler, bir biyografinin güvenilirliği çoğunlukla şu soru ile kararlaştırır: “Değişik kaynaklar aynı ayrıntıları aktarıyor mu?” John F. Kennedy hakkındaki biyografilerin toplandığını göz önüne alalım. Bir biyografi JFK'nin yaşamının on yılını Güney Afrika'da rahip olarak geçirdiğini iddia edebilir. Ancak bizler daha çok ona yakın olan kişilerin kaleme aldığı biyografilere bakarız ve bu yayınlarda bu iki iddianın da yalanlandığını görürüz. Yalan iddialara içeren biyografileri ise çöpe atarız. Yine de, eğer pek çok kaynak bu iddiaları destekleseydi, bu durumda bu iddiaların gerçekliğinin olasılığı artardı.
Nasıra'lı İsa'ya bakalım: O'nun yaşamını benzer gerçeklerle anlatan çeşitli biyografiler var mı? Evet. Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabı, İsa Mesih'in yaşamın hakkında uzun ayrıntılara yer verir. Bu kitaplardan ikisi İsa Mesih'e yakın olan, üç sene boyunca yanından ayrılmayan Matta ve Yuhanna tarafından kaleme alınmıştır; diğer ikisi ise İsa Mesih'in havarileri ile yakın ilişki içerisinde olan iki kişi tarafından yazılmıştır.
Bu dört yazarın her biri İsa Mesih'in yaşamını derinlemesine kaydetmiştir ve bu kayıtlar arasında büyük bir benzerlik vardır. Bir kişinin yaşamını kayıt altına alan dört ayrı kişinin üsluplarında izlenebilecek farklılıklar bu metinlerde de görülmekte ancak anlatımın içeriğinde ve detaylarda etkileyici bir uyum görülmektedir. Bu dört biyografide de, sansasyonellik veya yaratıcılık unsuru gözlenmemekte, bir haberci üslubu ile “olanlar buydu” şeklinde bir anlatım tarzı kullanılmıştır. Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabında verilen kültürel detaylar ve özel coğrafi isimler, tarihçiler ve arkeologlar tarafından doğrulanmıştır.
İsa Mesih'in mesajlarının içeriği ve diğerleri ile olan etkileşimi, tamamen Kendisine özgü, benzersiz ve tarihidir. Onun ifadeleri, güncel Musevi söyleminin çok dışındadır, öğretişleri ise erken kilisenin tüm ihtiyaçlarını kapsamayacak kadar dar kapsamlıdır. Bu durum aslında yazarların, ilerki zamanın ortaya koyduğu bakış açısına ya da ihtiyaçlara göre İsa Mesih'in sözlerine ekleme yapmadıklarının bir başka göstergesidir.
Antik Tarihçiler İsa Mesih'den Söz Etmiş midirler?
Evet. Cornelius Tacitus (M.S. 55-120). Birinci yüzyılda yaşamış olan Roma'lı bir tarihçidir ve “antik dünyanın en doğru tarihçisi olarak kabul edilir.” Tacituş Neron'un yaptıklarını şöyle aktarır: “Neron, Hıristiyanlar denilen sınıf üzerinde mükemmel işkenceleri denemiştir…Hıristiyanlar isimlerini….Christus [Christ] denilen kişiden almışlardır. Bu kişi Pontiyus Pilatus zamanında ölüm cezası ile idam edilmiştir….” Hıristiyan olmayan tarihçilerin ifadelerine rağmen altı yüzyıl sonra yazılmış olan Müslümanların inandığı Kuran'ı Kerim'e göre İsa Mesih asla çarmıha gerilmemiştir.
Flavius Josephus (M.S. 38-100). İsimli Yahudi tarihçi Jewish Antiquities isimli, Yahudi tarihini anlatan bir kitap yazmıştır. Josephuş İsa Mesih hakkında şunları kaleme almıştır: “İsa'nın bilge bir kişi olduğunu ve şaşırtıcı marifetleri olduğunu biliyoruz. Bir çok kişiye öğretisini yaymış ve hem Yahudiler'den hem de Yunanlar'dan kendisine bir çok taraftar kazanmıştır. Bu kişiler onun Mesih olduğuna inanmışlardır. Yahudi liderler tarafından suçlanmış ve Pilatus tarafından çarmıha gerdirilmiştir ancak öldükten sonra dirildiğine dair iddialar ortaya çıkmıştır.”
Genç Filini, Suetoniyus ve Thalluş erken Hıristiyanlar ve uğradıkları zülumlar hakkında tarihsel kayıtları kaleme almışlardır ve bu kayıtlar Yeni Antlaşma metinleri ile uyum içerisindedir.
İsa hakkında bilgi edinmek için okunacak en son kaynak olması gereken Yahudi Talmud'unda bile İsa Mesih'in hayatının önemli olayları kaleme alınmıştır. Talmud: “Bizler İsa denilen kişinin hakkında şu bilgileri edindik: Kendisi evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya gelmiş, etrafına öğrenciler toplamış, kendisi hakkında dini değerlere hakaret eden iddialarda bulunmuş ve mucizeler sergilemiştir ancak bu mucizelerin büyücülük işi olduğu ve Tanrı'dan olmadığı kesindir.”
Eski tarihçilerin siyasi ve askeri liderlere odakladığı düşünüldüğünde bu bilgileri sunmaları çok anlamlıdır. Hıristiyan olmayan Romalı, Yahudi ve Yunanlı tarihçiler, Yeni Antlaşma kayıtlarını doğrulayan ifadelerde bulunmuşlardır.
Yeni Antlaşma Zamanla Değiştirilmiş ve Bozulmuş mudur?
Bazı insanlar Yeni Antlaşma'nın zaman içerisinde sık sık tercüme edildiğini ve bu yüzden de bozulmalar yaşadığına inanırlar. Eğer çeviriler her hangi bir başka dilden yapılsaydı, durum bu olurdu ancak çeviriler, çevirilerden yapılmaz. Tercümeler el yazması halinde bulunan Yunanca orijinal el yazmalarından yapılmaktadır.
Bugün sahip olduğumuz Yeni Antlaşma, orijinal formundadır ve doğrudur çünkü:
Elimizde 5.000'den fazla orijinal el yazması mevcuttur.
Bu el yazmaları arasındaki uyuşum %99.95 oranındadır.
Bu el yazmaları, kopyalandıkları orijinal, ilk metin yazılım tarihine çok yakın tarihlerde yazılmıştır.
Bu el yazmaları bir birisi ile karşılaştırıldıklarında aralarında şaşırtıcı kusursuzluk görülmektedir. Çok ender olarak imla hatalarına ya da cümle içinde kelime yerinde değişikliklere rastlanmaktadır. Cümle içinde kelime yerinde görülen ender değişiklikleri, Princeton'un teolojik okulunun emekli profesörü Bruce M. Metzger şöyle açıklar: “İngilizce'de “bir adam bir köpek ısırdı” cümlesi ile “bir köpek bir adam ısırdı” cümlesi arasında büyük bir anlam farkı varken, bu fark Yunanca gramer yapısında ortaya çıkmamaktadır. Yunanca'da bir özne olan bir kelime, cümlenin neresinde olursa olsun aynı işlevi görür.”
Peki uyumsuzluklar? Norman Geisler ve William Nix bu konuda şunları dile getirmiştir: “El yazmaları arasındaki uyumsuzluk o kadar nadirdir ki Yeni Antlaşma'ya baktığımızda antik eserler en çok el yazması olan eser olmakla beraber, saf halini en fazla koruyabilmiş olan eser olduğu da ortaya çıkmaktadır
Yeni Antlaşma'nın %99.95'inin saf olduğu ispatlanmıştır.”Cambridge Üniversitenin alimlerinden Ravi Zacharias şu yorumu yapar: “Gerçek veriler göz önüne alındığında Yeni Antlaşma'nın en sağlıklı antik doküman olduğu ortaya çıkar: el yazmalarının çoğunluğu, olaylar ve bu el yazmaları arasındaki zaman boşluğunun kısalığı, bu el yazmalarını destekleyen ve ya yalanlamaya çalışan metinlerin bolluğu. Metinsel desteğin bu kadar bol olduğu, doğruluğunun bu kadar ileri oranlarda ortaya konulduğu başka antik bir eser yoktur.”
Yeni Antlaşma, insanlığın en güvenilir antik dokümanıdır. Çağdaşı olduğu Eflatun'un metinleri ve ya Homer'in İlyada'sı göz alındığında, delil sahibi olma açısından ne kadar eşsiz olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Yeni Antlaşma'da Çelişkiler Var mıdır?
Bazıları Yeni Antlaşma'yı çelişkiler içerdiğini öne sürerek bir kenara iterler. Yine de, yüzeyde çelişki olarak gözüken unsurların en küçük bir inceleme altında eridiğini görmek mümkündür: Örneğin, İsa Mesih'in gerildiği haçın üzerine İsa Mesih'in başının hemen üzerine Pilatus'un bir yazı astırdığı bilinmektedir. Yeni Antlaşma'nın kitaplarında bu yazı hakkında şunlar belirtilmiştir:
Matta 27:37 Başının üzerine, `BU, YAHUDİLERİN KRALI İSA'DIR' diye yazan bir suç yaftası astılar.
Markos 15:26 Üzerindeki suç yaftasında, `YAHUDİLERİN KRALI' diye yazılıydı.
Yuhanna 19:19 Pilatus bir de yafta yazıp çarmıhın üzerine astırdı. Yaftada şöyle yazılıydı: 'NASIRALI İSA – YAHUDİLERİN KRALİ'.
Kullanılan kelimeler farklı olsa bile verdikleri mesaj birbirleriyle çelişmemektedir. Peki tam olarak ne yazılmıştır? Yeni Antlaşma'nın yazıldığı Yunanca'da o dönemde tırnak işareti yoktu. Türkçe'de alıntılar tırnak içine alınır ancak Yeni Antlaşma metinlerinin içerdiği alıntılarda bu işaretler olmadığı için bir ifade yazarların İsa Mesih hakkındaki kendi ifadesi de olabilir, başkasından alıntı olarak yaptıkları bir ifade de olabilir. Bu metinlerde görülen, anlamsal olmaya ancak kelimesel olan bu durumun açıklaması budur.
Başka bir örneği ele alalım:
Matta 7:1 Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız.
Bu ayetten birkaç ayet ileride İsa sözlerine şöyle devam eder:
Matta 7:15 Sahte peygamberlerden sakının! Kuzu postuna bürünerek gelirler size, ama özde yırtıcı kurtlardır
Peki bu durumda İsa Mesih'in öğrencileri yargılama yapsınlar mı yapmasınlar mı? Peki İsa Mesih'in Kendisi nasıl davranmıştır?
Matta 23:15 Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri ve kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat daha cehennemlik yaparsınız.
Bu ifade biraz yargı içermemekte midir?
Bu durumu nasıl açıklarız? Yeni Antlaşma metinlerinin verdiği mesajın tümü göz önüne alındığında İsa Mesih'in istikrarlı bir şekilde takipçilerine verdiği bazı buyruklar vardır: başkalarını hor görmeme, tenkitçi olmama, başkalarını başarısızlıklarından dolayı aşağılamama. Ancak İsa Mesih onların akıllı olması ve yanlış öğretilere kapılmamaları için gerekli uyarılırda da bulunmuştur. İsa Mesih tutarlı bir şekilde (ki Kendisi Rab olduğu için yargılama hakkında sahiptir) Ferisileri Tanrı'ya hizmet etmek yerine iki yüzlü, mağrur ve bencil olmakla suçlamıştır.
Yeni Antlaşma'da var olduğu iddia edilen çelişkilerin tipik özellikleri bu ve benzeri ifadelerde yer almaktadır. Bu iddiaların hepsi ya metnin tümünün incelenmesi ya da o günkü koşulların göz önüne alınması ile çürütülmektedir.
Arkeoloji, Yeni Antlaşma'da Kusur Bulmuş mudur?
Arkeoloji Kutsal Kitap'ın Tanrı'nın Sözü olduğunu kanıtlayamaz; Yine de, O'nun tarihsel kesinliğini kanıtlayabilir. Arkeologlar, sık sık Kutsal Kitap'da bahsi geçen ancak tarihçiler varlığını reddettiği memurların, kralların, şehirlerin, devlet yetkililerinin ve kutlamaların isimlerinin geçtiği antik yazıtları keşfetmektedirler. Yeni Antlaşma'nın Yuhanna kitabında Beytesta denilen beş eyvanlı bir havuz yakınında İsa Mesih'in bir sakatı iyileştirmesi aktarılmaktadır. Alimler uzun yıllar boyunca böyle havuzun varlığını reddetmişlerdir ancak arkeologlar yerin kırk feet derinliğinde beş eyvanlı bir havuz kalıntılarını keşfetmişlerdir.
Kutsal Kitap'ın içerdiği muazzam miktara tarihsel ayrınlar vardır bunların hepsi arkeolojik olarak gün ışığına çıkartılmamıştır. Ancak şu ana kadar dünya üzerinde gün ışığına çıkartılmış olan her hangi bir arkeolojik buluş Kutsal Kitap metinleri ile çelişmemiştir.
Haberci Lee Strobel Mormon kitabı hakkında şu yorumu yapmıştır: “Arkeologlar, bu kitapta uzun zaman önce Amerika'da meydana geldiği iddia ettiği olayları kanıtlama konusunda başarısız olmuştur. Smithsonian enstitüsü Mormonluğun iddialarının arkeoloji tarafından desteklenip desteklenmemesi durumunun ortaya çıkartılması konusunda bir araştırma başlatmış ve bu araştırmanın vardığı sonuç şu olmuştur: 'Yeni Dünyanın arkeolojisi ile Mormon kitabının iddiaları arasında her hangi bir paralellik bulunmamaktadır', Mormon kitabında yer alan şehir, kişi, yer ve isimler arkeoloji tarafından desteklenmemektedir.”
Örneğin mukayese yapmak gerekirse Yeni Antlaşma'da yer alan Elçilerin İşleri kitabında Luka tarafından kaleme alınan antik lokasyonlar arkeoloji tarafından desteklenmiştir. “Luka tam otuz iki ülke, elli dört şehir ve dokuz adanın ismini vermiştir ve bu isimlerde en ufak bir hata gözlenmemektedir.”
Arkeoloji aynı zamanda Kutsal Kitap hakkında ortaya atılmış bir çok hasta teoriyi de yok etmiştir. Örneğin, günümüzde hala daha bazı fakültelerde öğretilmekte olan JEPD Metinsel Hipotezi vardır. Bu hipoteze göre Musa Tevrat'ı kaleme almamıştır çünkü Musa zamanında yazı keşfedilmemiştir. Tevrat, Kutsal Kitap'ın ilk beş kitabına verilen isimdir. Arkeologlar siyah dikilitaş denilen bir yazıt keşfetmişlerdir. Bu yazıt Hammurrabi'nin yasalarını ayrıntılı bir şekilde içermektedir. Bu yazıt Musa'dan sonramı yazılmıştır? Hayır! Musa'dan önce; daha da ötesi İbrahim'den de önce yazılmıştır (M.Ö. 2000). Bu yazıt Musa'nın döneminden en az üç yüzyıl önce yazılmıştır. Geçerliliğini çürüten keşiflerin aksine 'Metinsel Hipotez' günümüzde hala daha bazı üniversitelerde doğru bir hipotez diye öğretilmektedir.
Erken çağlarda bir alfabenin varlığını ortaya koyan bir başka büyük arkeolojik keşif 1974 senesinde Suriye'nin kuzeyinde bulunan Ebla tabletleri olmuştur. 14.000 adet kil tablet M.Ö. 2300 senesinden yani İbrahim'den asırlarca önce kaldığı tespit edilmiştir. Bu tabletler Yaratılış kitabının 12-50 bölümleri ile paralellik içeren bir şekilde antik kültür ve yaşam hakkında bilgiler vermektedir.
Arkeolojinin, Kutsal Kitap'a karşı gerçekleştirilen tenkitleri çürütmesi çok anlamlıdır. Arkeolojik keşiflere baktığımızda Kutsal Kitap'ın tarihsel kesinliğinin emniyet altında olduğu görülür.
Yeni Antlaşma'nın İçerdiği Kitaplar Nasıl Belirlenmiştir?
Yeni Antlaşma'nın içerdiği kitaplara güvenmemizi kolaylaştıran sağlam sebepler vardır. Daha önceden bahsedildiği gibi Matta, Markoş Luka ve Yuhanna İsa Mesih'in yakın taraftarlardı. Kilise bu insanları ve bu insanların İsa ile olan ilişkisini biliyordu. Diğer yazarlar da güvenilir kişilerdi: Yakup ve Yahuda (ilk başta İsa'ya inanmayan üvey kardeşleri) Petrus (12 havariden birisi) ve Pavlus (İsa Mesih'in ölüp dirildikten sonra havari yaptığı birisi). Üstelik, onların İsa Mesih hakkında anlattıkları, kendilerinin gördükleri, başkalarının anlattıkları ve kendilerinin şahsen çocuklarına aktardıkları ile tutarlıydı. Bundan dolayı yazarlarının ölümünden asırlar sonra ortaya atılan diğer kitapların (Mesela, Petrus'un, Barnabas'ın İncilleri isimli kitaplar) kilise tarafından sahte olarak nitelendirilmesi hiçte zor olmadı.
Başka bir örnek (Hz. Muhammed'in Kuran'ı Kerim'de referans olarak gösterdiği) Tomas'ın İncilidir. Tomas'ın İncili denilen kitap, Tomas öldükten sonra, M.S. 140 senesinde yazılmıştır. Yeni Antlaşma'nın Matta kitabından alıntılar içermesine rağmen çarpıcı farklılıklar görülmektedir. İsa Mesih'e atfedilen ifadeler, erken kilisenin İsa Mesih hakkında bildiği her şey ile çelişiyordu.
Örneğin, Yeni Antlaşma boyunca İsa Mesih kadınlara saygı göstererek davranmıştır. Ek olarak erkeklerle beraber kadınlara da öğretiş verdi, adaletsiz boşanma yasası hakkında onlara bilgi verdi, dirilmesinde ilk olarak kadınlara gözüktü ve dirildiği mesajını ilk olarak onlara emanet etti. O'nun kadınlara gösterdiği bu saygı içinde olduğu kültüre tamamen tersti çünkü o dönemde kadına mal gözüyle bakılmaktaydı. Tüm bunlara rağmen Tomas'ın incilinde İsa Mesih'e şu ifadeler atfedilmiştir: “Meryem'i benden uzaklaştırın çünkü kadınlar yaşamaya layık değildir”, “Cennete sadece kendisini erkek yapan kadınlar girecektir.”
Yeni Antlaşma kitaplarının yazılı bir şekilde kiliselerde dolaşmalarından dolayı sahte metinlerin ayırt etmesi zor değildi. Sahte kitaplar, Eski Antlaşma'nın ve İsa Mesih'in bilinen öğretilerine, tarihsel ve coğrafi detaylarına tezatlık içermekteydi.
Belli bir noktaya gelinildiğinde Yeni Antlaşma'nın içerdiği kitapların resmi bir listesinin yayınlanması bir zorunluluk olmuştu:
Hıristiyanlar şehit ediliyor ve kitaplar yok ediliyordu;
Yunanca olan kitapların Latince'ye ve Süryanice'ye çevrilmesi için yetkin olan kitapların bir listesi gerekliydi;
Ortaya yanlış öğretiler içeren sahte kitaplar çıkmaktaydı ve bu durum kiliseyeyi zor durumlara sokabiliyordu;
Tanrı, kiliseyi resmi bir listeyi formüle etmesi için yönlendirmişti.
M.S. 367 senesinde Athanasiuş Yeni Antlaşma'nın 27 kitabını listeledi (aynen bizim bugün sahip olduğumuz liste). Aynı liste Jerome ve Augustine tarafından da yayınlanmıştır.Yeni Antlaşma'nın İlk Dört Kitabının Yazılması Neden 30-40 Sene Sürmüştür?
İsa Mesih'in ölümünden ve dirilmesinden hemen sonraki yıllar içerisinde Yeni Antlaşma kitaplarının ilk dördünün yazılması için bir gerekçe mevcut değildi. İlk olarak müjde Yeruşalim'de bulunan uluslara ve Yahudiler'e ağızdan ağıza bildirildi. İsa Mesih'in yaşamının kaleme alınması için hiçbir ihtiyaç yoktu, Yeruşalim'de ve etrafında yaşayan halk İsa Mesih'in yaptıklarını ve yaşamını gayet iyi bir şekilde biliyordu.
Ancak bir süre sonra müjdenin yayılması Yahudiler'i ve Yeruşalim'i aştı; bu durum görgü tanıklarının her kişiye ulaşma imkanını da aşmıştı; diğer kişilere İsa Mesih'in öğretişlerinin ulaştırılması için yazılı metinlere bir ihtiyaç doğdu. Birçok alim Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabının yazılımını İsa Mesih'in ölümünden 17 ile 32 sene sonra arasında tarihlemiştir.
Luka, kitabının başlangıcında bu konuda bir bilgi verme ihtiyacı hissetmiştir: “Sayın Teofiloş Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişmiştir. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkârı olanlar bunları bize iletmişlerdir. Ben de tüm bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm. Öyle ki, sana verilen bilgilerin doğruluğunu bilesin.”
Yuhanna'da kitabını yazma sebebini açıklamıştır: “İsa, öğrencilerinin önünde, bu kitapta yazılı olmayan başka birçok mucizeler yaptı. 31Ne var ki yazılanlar, İsa'nın, Tanrı'nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O'nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır.”
İsa Mesih'in, Yeni Antlaşma'da Kayıtlı Olanları Yapmış ve Söylemiş Olması Çok mu Önemlidir?
Evet. Bir inancın bir değeri olması için, gerçeklere ve gerçeklik üzerine kurulmuş olması gerekir. Bu durumun sebebi ise şudur: Eğer Londra'ya uçuyor olsaydınız, uçağın motorunun çalıştığından, yakıtı olduğundan, pilotunun yetkili olduğundan ve uçakta terörist olmadığından emin olmak isterdiniz çünkü sadece inanç sayesinde Londra'ya ulaşamayacağınızı bilirisiniz. Ancak sizi bu uçağa bindiren şey, bu kriterlerin varlığına dair inancınızdır. Ama gerçekte sizi Londra'ya ulaştıracak olan, uçağın ve pilotun güvenilirliğidir. Geçmişteki olumlu tecrübelerinize de güvenmek isteyebilirsiniz ancak gene sizi uçuracak olan, olumlu tecrübeler değildir. Önemli olan tek şey, sizin bu uçuşa olan inancınızın güvenilir olup olmadığıdır?
Tanrı'ya inanmakta objektif sebepleri talep eder, eğer bu sebepler mevcut değil ise bu inanç sadece zayıf ve kişinin tecrübelerine göre değişebilen bir umudun ürünüdür. Örneğin Fransa'da yaşayan bir bayan için yaşam iyi gidiyor ise bu durumda Tanrı vardır ve iyidir. Ama ya yaşam koşulları öyle rahat olmayan Hindistanlı bir bayan için? Tanrı gerçekten orada mıdır? Tanrı o kişi için gerçekten ulaşılabilir ve faydalı mıdır? Bunu nasıl bilebilirsiniz? Önemli olan inanç değil, inancın üzerine kurulduklarıdır.
İşte bu yüzden bu soru çok önemlidir. Yeni Antlaşma gerçektende İsa Mesih'in doğru ve güvenilir bir takdimi midir? Evet. Yeni Antlaşma'ya güvenebiliriz çünkü Yeni Antlaşma, sayısız delil ve gerçek ile desteklenmektedir. Bu yazıda şu noktalara dokunmaktadır: tarihi uyuşum, arkeolojik uyuşum, Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabında yer alan İsa Mesih'in biyografisinin uyuşumu, tamamlanan peygamberliklerin ilahi bir gücün varlığına işaret etmesi, Kutsal Kitap'ın Eski Antlaşma yazarları ile görülen uyuşum, dokümanların kopyalarının korunmasında izlenilen titizlik, tercümelerde görülen ileri bir tutarlılık ve Tanrı hakkında 1600 yıldan beri sunulmuş olan bilgilerdeki istikrar.
Tüm bunlar Yeni Antlaşma'dan elde ettiğimiz şu bilgilere inanmamızı mümkün kılmaktadır: İsa Mesih Tanrı'dır, Oğuldur, bizlere yaşam vermeye gelmiştir. Yeni Antlaşma'nın Yuhanna kitabını okuyun ve kendiniz görün hatta bir adım daha öteye giderek Tanrı'ya sizinle bu ayetler aracılığı ile konuşması için dua edin.
Rab İsa, sana iman ediyorum. Beni korkutan herhangi bir şeyin beni ezmeyip,
sana itaat etmeme engel olmaması için, imanımda beni destekle! Kilisene eşlik et,
kilisenle beraber kal, çobanların ve müminlerin imanını güçlendir.
Senin yardımınla kutsal Adını, duymak istemeyenlere bile duyuracağız! -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.